Sayfa 2216/7020 İlkİlk ... 121617162116216622062214221522162217221822262266231627163216 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 17,721 - 17,728 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Rus sair Nikolay Stepanovic Gumilyov’un dogum yildonumu (15 Nisan 1886)

    Bugun her zamankinden daha cok huzunle dolu bakislarin
    Dizlerini kavrarken ellerin nasil da ince;
    Dinle, uzakta, cok uzakta, kiyilarinda Cad nehrinin
    Narin vucuduyla bir zurefa gezinmekte.

    Bilsen nasil duzgun ve yumusak bir uyum var bu vucutta
    Ve derisini buyulu bir nakis suslemekte
    Bu nakisla, ay yarisabilir ancak
    Kirilip salinirken goruntusu genis nehirlerde...

    Renkli bir gemi yelkenine benziyor uzaktan
    Kosmasi akan bir su gibi, ya da bir kusun sevincle ucusu gibidir
    Biliyorum, gizlenirken o gun batiminda mermer magarasina
    Dunya inanilmaz guzellikte seyler gormektedir.

    Gizemli ulkeler bilirim ben, sevincli masallar
    Kara bir kizdan, sevdali prensten soz eden;
    Ama oyle uzun bir zaman agir bir duman cektin ki icine
    Yagmurdan baska bir seye inanmak istemezsin sen...

    Tropikal ormani nasil anlatabilirim sana
    Palmiyeleri, kokusunu akla gelmez bitkilerin..
    Agliyor musun?.. Dinle... Uzakta, kiyilarinda Cad nehrinin
    Gezinmekte narin vucuduyla bir zurefa.



    Today, I see, your glance is especially sad
    And your arms, embracing your knees, especially thin.
    Listen: far, far away on the Lake of Chad
    Wanders a gentle giraffe.

    He is endowed with slender grace and bliss,
    And his hide adorned with a magical design
    Which the moonlight alone, shattering and rocking
    On the wide wet of the lake, dares to rival.

    From afar he resembles the colored sails of a ship,
    And his gait is smooth as the joyful flight of a bird.
    I know that the earth will witness many wonders,
    When, at sunset, he hides in a marble grotto.

    I could tell merry tales of mysterious lands
    Of a black maiden, a young chief's passion,
    But you have too long inhaled the heavy mist,
    You will believe in nothing but the rain.

    And how can I tell you about a tropical garden,
    Slender palms, the scent of inconceivable herbs...
    Are you crying? Listen...Far off on the Lake of Chad
    Wanders a gentle giraffe.

  2. Ingiliz sair ve kultur elestirmeni Matthew Arnold’in olum yildonumu (15 Nisan 1888)



    Deniz durgun bu gece
    Sular yukselmis; mehtap vurmus
    Bogazin uzerine, karsi kiyida bir isik
    Parildiyor ve yitiyor; ulkemin aydinlik yamaclari
    Dingin korfezin ardinda boylu boyunca uzanmakta.
    Pencereye gel, gece havasi cok guzel
    Dalgalarin havaya karistigi
    Denizin ay'la aklanan karayla bulustugu yerde.
    Dinle! dalgalarin önüne katip getirdigi
    Cekilirken surukleyip sahile firlattigi
    Cakiltaslarinin kukreyisini duyarsin
    Baslayan, biten, ve sonra yeniden
    Urkek, aheste bir makamda baslayan
    Bitmeyen huzunlu bir nagmeden

    Sair uzun zaman once
    Isitmisti bunu ege sahillerinde
    Ve insan acilarinin bulanik gelgitini
    Animsatmisti ona.
    Bize de bu irak kuzey denizinde
    Birseyler anlatabilir elbette.

    Inanc denizi de bir zamanlar
    Boyle kabarmisti, ve sarmalamisti
    Dunyanın tum kiyilarini
    Parlak, firfirli bir kusak gibi.
    Fakat simdi yalnizca
    Huzunlu, agir agir cekilen dalgalarin
    Gurulyusu geliyor kulagima.
    Gece ruzgarinin nefesine katiyorlar
    Genis, kasvetli kiyilardan topladiklari ciplak cakiltaslarini.

    Sevgilim! durust olalim birbirimize karsi
    Cunku onumuzde bir dusler diyari gibi uzanan
    Bu hengameli, bu guzel, bu yeni dunyada
    Aslinda ne sevinc, ne ask, ne isik
    Ne guven, ne huzur; ne de acinin caresi var
    Bizler burada karanliga gomulen bir ovadayiz sanki
    Vurdumduymaz ordular geceleri vuruşurken
    Aklimizda mucadele ve kacis fikirleri.

  3. Fransiz gazeteci ve polisiye yazari Gaston Leroux’nun olum yildonumu (15 Nisan 1927)

    “Opera'daki Hayalet gercekten vardi. Uzun sure inanildigi gibi, opera sanatcilarinin hayallerinin bir urunu, menajerlerin ortaya attigi bir hurafe ya da genc balerinlerin, onlarin annelerinin, yer gostericilerin, vestiyer gorevlilerinin veya odacilarin kolay etkilenen ve mantiksiz beyinlerinin mantiksiz uydurmasi degildi. Evet, kanli canli vardi, tam bir hayalet gibi gorunse de, aslinda sadece hayalet gorunumunun altinda gizleniyordu.”



    “The Opera ghost really existed. He was not, as was long believed, acreature of the imagination of the artists, the superstition of the managers, or a product of the absurd and impressionable brains of the young ladies of the ballet, their mothers, the box-keepers, the cloak-room attendants or the concierge. Yes, he existed in flesh and blood, although he assumed the complete appearance of a real phantom; that is to say, of a spectral shade.”

  4. 2011 yilinde Nobel Edebiyat Odulunu kazanan, Isvecli sair, psikolog ve cevirmen Tomas Transtromer’in dogum yildonumu (15 Nisan 1931)

    Kara bir gunden sonra Haydn'i caliyorum
    yalin bir sicaklik kapliyor ellerimi.
    Tuslar istiyor. Hafif cekic vuruyor.
    Tinlamalar yesil, canli ve sakin.
    Tinlama ozgurluk denen sey vardir, diyor
    ve birisi imparatora artik vergi vermiyor.
    Ellerimi Haydn ceplerime sokuyorum
    ve dunyayi futursuzca izleyen birini taklit ediyorum.
    Haydn bayragini kaldiriyorum - anlami:
    ‘Teslim olmuyoruz. Ama baris istiyoruz.’
    Muzik, taslarin uctugu, taslarin yuvarlandigi
    camdan ev yokusun altindaki.
    Taslar evi boydan boya geciyorlar
    tek bir cerceve kirilmiyor ama.



    I play Haydn after a black day
    and feel a simple warmth in my hands.
    The keys are willing. Soft hammers strike.
    The resonance green, lively and calm.
    The music says freedom exists
    and someone doesn't pay the emperor tax.
    I push down my hands in my Haydnpockets
    and imitate a person looking on the world calmly.
    I hoist the Haydnflag - it signifies:
    "We don't give in. But want peace.'
    The music is a glass-house on the slope
    where the stones fly, the stones roll.
    And the stones roll right through
    but each pane stays whole.

  5. Rus yazar Arkadi ve Boris Strugatski kardeslerden Boris’in dogum yildonumu (15 Nisan 1933)

    "Yakinda hayvanat bahcelerinde Mars'tan ve Venus'ten hayret verici hayvanlar da gorunmeye baslanir. Evet, kuskusuz onlara bakacak ve kahkahalar patlatacagiz ama zaten bunlari coktandir bekliyorduk ve ortaya cikmalarini gormek icin de gayet iyi hazirlanmistik. Eger bu hayvanlar ortaya cikmasa ya da bizim kedilerimize ve kopeklerimize benzedikleri ortaya ciksa cok daha fazla etkileniriz. Kural olarak, inandigimiz (ve cogunlukla da koru korune inandigimiz) bilim epeydir bizi yaklasan mucizelere hazirliyor ve ongorulmemis bir seyle karsilaştigimizda, ancak o zaman psikolojik bir sok geciriyoruz: yani dorduncu boyutta bir delik ya da biyolojik bir telsiz baglantisi ya da canli bir gezegen gibi bir seyle."



    “Soon the zoos and museums will be showing amazing animals, the first creatures from Mars or Venus. Yes of course, we'll gape at them and slap our thighs, but we've been expecting these animals for a long time already and we're well prepared for them to put in an appearance. We'd be far more amazed and disappointed if these animals proved not to exist at all, or to resemble our cats and dogs. s a rule, the science in which we believe (quite often blindly) prepares us long in advance for the miracles that lie ahead, nd we only suffer psychological shock when we come up against the unforeseen, like some hole through into the fourth dimension, or biological radio communication or a living planet.”

  6. Tatli Cadi (Bewitched - Vita da strega) dizisinde Samantha Stephens karakterine hayat veren Amerikali film ve tv aktrisi Elizabeth Montgomery'nin dogum yildonumu (15 Nisan 1933)






  7. Perulu sair, yazar, oyun yazari ve gazeteci César Vallejo’nun olum yildonumu (15 Nisan 1938)

    Kimse gelmedi bugun bana sorular sormaya;
    kimse bir sey istemedi benden bu ikindi.
    Bir tek mezarlik cicegi gormedim
    butun o neseli fener alayinda.
    Affet beni, tanrim: ne kadar az oldum!
    Herkes, herkes gecip gidiyor bu ikindi
    sorular sormadan bana, beni sormadan.
    Bilmiyorum ne unuttular, ellerimde
    kalan bu fenalik yabanci bir nesne gibi.
    Kapiya cikip,
    bagirmak istiyorum herkese:
    Aradiginiz biri varsa, iste burada!
    Butun ikindilerinde hayatimin,
    anlatamam ne kapilar kapandi yuzume,
    ve ruhum yabanci bir seyle doldu.
    Kimse gelmedi bugun;
    ve cok az oldum bu ikindi.



    Oggi nessuno mi ha fatto domande;
    né questa sera mi hanno chiesto nulla.
    Neanche un fiore di cimitero ho visto
    in un corteo così allegro di luci.
    Dio, perdono: son morto così poco!
    In questa sera tutti, tutti passano
    e non domandano o chiedono nulla.
    E non so cosa scordano e mi resta
    appena in mano, come cosa d’altri.
    Sono andato alla porta,
    e mi vien voglia di gridare a tutti:
    Se vi manca qualcosa, qui è rimasto!
    Perché tutte le sere in questa vita,
    non so che porte sbattono su un viso,
    e cosa d’altri prende la mia anima.
    Nessuno oggi è venuto;
    oggi son morto poco in questa sera!

  8. Italyan aktris (Claude Joséphine Rose Cardinale) Claudia Cardinale'nin dogum gunu (15 Nisan 1938)








Sayfa 2216/7020 İlkİlk ... 121617162116216622062214221522162217221822262266231627163216 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •