Dolarda Yükseliş Kaçınılmaz

[Moruk]

Avrupa turizm pazarında yaşanan kan kaybının durdurulamaması turizmcileri kara kara düşündürüyor. Turizmciden kırmızı alarm Yıldızlı tesisler kapanıyor...
Karamsar öngörüler nedeniyle Antalyaâ€ââ€�¢daki birçok turizm tesisinin Kasım-Aralık ayı itibariyle müşteri alımını durduracağı belirtilirken, sektör temsilcileri, süreçten istihdam rakamlarının da ciddi şekilde etkileneceğini vurguluyor.

â€ËÅ“SIKINTI BÜYÜKâ€ââ€�¢

Kış sezonu ile ilgili ciddi endişelerin ortaya çıktığını kaydeden Türkiye Otelciler Federasyonu (TUROFED) Başkanı Osman Ayık, “Tur operatörlerinden gelen son bilgiler iç açıcı değil. Kışı takviye eden golf, kongre turizmiyle ilgili de sıkıntılar var. Tabi ciro almayınca ya o bedeli cebinizden ödeyeceksiniz, ya da tesisi kapatacaksınız. Yükü taşıyamayan işletmeler de belli süreyle tesislerini kapatacakâ€� diye konuştu.

â€ËÅ“KAPANAN OTEL ARTACAKâ€ââ€�¢

Turizm tesislerinin maliyetleri düşürmek adına bir takım önlemler almaya başladığını vurgulayan Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (POYD) Başkanı Hakan Duran, “Golf turizmindeki kayıp 2015 yılana göre; yüzde 50 civarında. Alman pazarının durumu da ortada. Özellikle Belekâ€ââ€�¢te kapanan tesis sayısı geçen yıla oranla yüzde 20 aratacak gibi görünüyor. Sezonluk değil ama 1-2 aylık kapatma kararı alacak tesis sayısı da artacakâ€� dedi.

â€ËÅ“KARAMSAR OLMAYALIMâ€ââ€�¢

Kış döneminde yaşanacak sürecin Kasım ayı itibariyle netleşeceğine dikkat çeken Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Erkan Yağcı, şöyle dedi: “Karamsar olmamak lazım. Elbette Avrupa turizm pazarında yaşanan gerilemenin bir takım etkileri olacaktır. Kış zor geçecek. Ancak şimdiden, â€ËÅ“Şu kadar otel kapanacak. İstihdam düşecekâ€ââ€�¢ demenin çok doğru olduğunu düşünmüyorum. Süreci bekleyip göreceğiz.â€�

â€ËÅ“DAHA ÇOK AĞLARIZâ€ââ€�¢

Grup olarak kış döneminde 2 otel kapatacaklarını açıklayan Rixos Otelleri Yönetim Kurulu Başkanı Fettah Tamince, “Ziyaretçiyi zorlayıcı etkenler bulmadığımız sürece kış ayında sıkıntı yaşamaya devam ederiz. Bu durum sadece Alman turistle de alakalı değil. Kış 6-7 ay. Bu dönemin tamamı masaya yatırılmalı ve radikal çözümler üretilmeli. Biz turizmi deniz suyu sıcaklığı ile yaparsak daha çok ağlarızâ€� dedi.

â€ËÅ“AVRUPASIZ TURİZM OLMAZâ€ââ€�¢

Kış dönemi ilişkin gelen ilk rakamların tedirgin edici olduğunu belirten Titanic Hotels Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Aygün, şöyle dedi: “Böyle giderse çoğu otelimiz kapanacaktır. En büyük yarayı da Side, Manavgat, Alanya alır. Avrupa ile iyi geçinip politik sorunların çözülmesi lazım. Avrupasız turizm olmayacağını bilmeliyiz. Avrupa olmazsa yaz turizmi de, kış turizmi de olmaz.â€�

Güzel bi mevzu
Şimdi efenim
Antalya bölgesinde dolu bin oda ikibin yatak dev tesis var
Bunlar komunal duzenden gelen Doğu Avrupa turistine hitab etsede
Batı Avrupa biraz Bungalov tarz Seviyo gibi
Yani yan odadan tuhaf sesler geldiğinde kişi başı 5 kilo et 10 kilo içki günlük tuketsede Avrupalı bi gulumsuyo Ama memnuniyet gulumsemesi degil tabi ama biz sevgi şefkat yoksunumuyuz yav her gulumseyeni memnun saniyoz yani ya ufak butik ya Bungalov olmali tesislerin ekseriyeti. batı avrupa da para var adam yemeğe içmeye heyecana degil huzura ihtiyacım var diyo. turizm zaten zaruri ihtiyaç değil hem memnun kalmayan niye tekrar gelip para bıraksın ki
Kusura bakmayın
Biraz sert ve açık öz eleştiri ama malesef durum bence bu. Adam çocukluğundan beri disko da orda burda onlardan ziyade animasyon vs ilgi alakasi. Bilemiyom baska turis cezbedici ne olabilire fikir yuruttum
Turizm psikolojiyle ilintili
Sırf yatcilarla karavancilari çeksen
Otelsiz bile on numara goturulur

[cokısacı]

önce 4

sonra 4.5 dedi benim çocuk


sonra dedim ne bileyim dedi ve çıktı gitti

[rxpu]

Tarihsel olarak Avrupa'nın en büyük korkusu enflasyon (2. dünya savaşı hiperenflasyonu), Amerika'nınki ise düşük büyümedir diyebiliriz. Toplumlar tarihsel olarak yaşadıkları bu şokları unutmazlar ve çok uzun zaman da geçse bu korkulara göre tedbir alırlar.

O nedenle Avrupa enflasyonun oluşmasıyla ekonomik konjonktüre bakmaksızın faiz arttıracaktır. Amerika ise büyüme düştüğünde ekonomik konjonktür ne olursa olsun enflasyonu dikkate almadan parasal genişlemeye başlayacaktır.

Türkiye ise özellikle politikacıların bakış açısından ve bilinçaltındaki korkularından daha çok amerikan sistemine yakındır. Türkiye'de politikacılar büyümeden kesinlikle feragat etmek istemezler. Bu uğurda enflasyonu görmezden gelirler. Politikacılar tarihsel süreç boyunca kontrollü bir yüksek enflasyon ile büyümeyi ne pahasına olursa olsun yüksek tutmayı seçmişlerdir.

Ancak tüm dünyanın farklı tarihsel süreçleri geride bırakarak yeni bir evreye girdiğini görüyoruz. Ne Amerika'nın büyüme korkusu , ne Avrupa'nın hiper enflasyon korkusu, ne de Türkiye'nin kontrollü yüksek enflasyon ile sağladığı hormonlu büyüme yeni girdiğimiz bu evreyle uyumludur.

Yeni gelişmeler tüm bu korkuların ötesinde bir gerçeği göz önüne sermektedir; Artan verimlilik ve teknolojik ilerleme nedeniyle artık dünya nüfusunun çok büyük bir bölümünün istihdam için gerekli olmadığı ortaya çıkmıştır. Çok düşük bir istihdam ile eskisine göre çok daha fazla iş yapılabilmektedir. Bu ne yazık ki düşük katma değerli işlerde de artık kendini göstermeye başlamıştır.

Bu durumda var olan ekonomik sistemler ve tedbir mekanizmaları böyle bir anomaliye cevap veremeyebilirler. Komünist veya sosyalist ideolojiler de kendi içlerinde belirli verimsizlikler barındırdığından (performansa dayalı ücretlendirme olmaması, başarının kazanç ile tahrik edilememesi v.b) halihazırdaki ekonomik sistemin var olan sorunlar için çözüm üretebilmesi çok uzun bir süreç alacaktır. Bu süreçte insanlık kendi varoluş sınırlarını zorlayacak belirli testlerden geçecektir.

Önümüzde tarihsel süreçten farklı ve insanlığın adapte olması çok zor bir süreç vardır.

[watcher46]

Tarihsel olarak Avrupa'nın en büyük korkusu enflasyon (2. dünya savaşı hiperenflasyonu), Amerika'nınki ise düşük büyümedir diyebiliriz. Toplumlar tarihsel olarak yaşadıkları bu şokları unutmazlar ve çok uzun zaman da geçse bu korkulara göre tedbir alırlar.

O nedenle Avrupa enflasyonun oluşmasıyla ekonomik konjonktüre bakmaksızın faiz arttıracaktır. Amerika ise büyüme düştüğünde ekonomik konjonktür ne olursa olsun enflasyonu dikkate almadan parasal genişlemeye başlayacaktır.

Türkiye ise özellikle politikacıların bakış açısından ve bilinçaltındaki korkularından daha çok amerikan sistemine yakındır. Türkiye'de politikacılar büyümeden kesinlikle feragat etmek istemezler. Bu uğurda enflasyonu görmezden gelirler. Politikacılar tarihsel süreç boyunca kontrollü bir yüksek enflasyon ile büyümeyi ne pahasına olursa olsun yüksek tutmayı seçmişlerdir.

Ancak tüm dünyanın farklı tarihsel süreçleri geride bırakarak yeni bir evreye girdiğini görüyoruz. Ne Amerika'nın büyüme korkusu , ne Avrupa'nın hiper enflasyon korkusu, ne de Türkiye'nin kontrollü yüksek enflasyon ile sağladığı hormonlu büyüme yeni girdiğimiz bu evreyle uyumludur.

Yeni gelişmeler tüm bu korkuların ötesinde bir gerçeği göz önüne sermektedir; Artan verimlilik ve teknolojik ilerleme nedeniyle artık dünya nüfusunun çok büyük bir bölümünün istihdam için gerekli olmadığı ortaya çıkmıştır. Çok düşük bir istihdam ile eskisine göre çok daha fazla iş yapılabilmektedir. Bu ne yazık ki düşük katma değerli işlerde de artık kendini göstermeye başlamıştır.

Bu durumda var olan ekonomik sistemler ve tedbir mekanizmaları böyle bir anomaliye cevap veremeyebilirler. Komünist veya sosyalist ideolojiler de kendi içlerinde belirli verimsizlikler barındırdığından (performansa dayalı ücretlendirme olmaması, başarının kazanç ile tahrik edilememesi v.b) halihazırdaki ekonomik sistemin var olan sorunlar için çözüm üretebilmesi çok uzun bir süreç alacaktır. Bu süreçte insanlık kendi varoluş sınırlarını zorlayacak belirli testlerden geçecektir.

Önümüzde tarihsel süreçten farklı ve insanlığın adapte olması çok zor bir süreç vardır.

Sayın RXPU,benim diyen analizciden daha güzel bir gelecek analizi,bizde bu süreç bilinçli olarak olmasa da başladı bile,bugün güzel ülkemizde çalışıp emekli olanlar hariç,bir okul bitirip iş sahibi olamayıp ailesinin yanında yaşayarak üretim dışı kalan büyük genç nüfus var,ayriyeten üretime hiç bir katma değer sunmadan devletin sosyal yardımlarıyla yaşamaya çalışan geniş bir kitle de var,bütün bunları göz önüne aldığımızda,çalışarak katma değer üreten kitlenin oranı ülkemizde %30 u pek geçmez diye düşünüyorum..

[Byccx]

Tarihsel olarak Avrupa'nın en büyük korkusu enflasyon (2. dünya savaşı hiperenflasyonu), Amerika'nınki ise düşük büyümedir diyebiliriz. Toplumlar tarihsel olarak yaşadıkları bu şokları unutmazlar ve çok uzun zaman da geçse bu korkulara göre tedbir alırlar.

O nedenle Avrupa enflasyonun oluşmasıyla ekonomik konjonktüre bakmaksızın faiz arttıracaktır. Amerika ise büyüme düştüğünde ekonomik konjonktür ne olursa olsun enflasyonu dikkate almadan parasal genişlemeye başlayacaktır.

Türkiye ise özellikle politikacıların bakış açısından ve bilinçaltındaki korkularından daha çok amerikan sistemine yakındır. Türkiye'de politikacılar büyümeden kesinlikle feragat etmek istemezler. Bu uğurda enflasyonu görmezden gelirler. Politikacılar tarihsel süreç boyunca kontrollü bir yüksek enflasyon ile büyümeyi ne pahasına olursa olsun yüksek tutmayı seçmişlerdir.

Ancak tüm dünyanın farklı tarihsel süreçleri geride bırakarak yeni bir evreye girdiğini görüyoruz. Ne Amerika'nın büyüme korkusu , ne Avrupa'nın hiper enflasyon korkusu, ne de Türkiye'nin kontrollü yüksek enflasyon ile sağladığı hormonlu büyüme yeni girdiğimiz bu evreyle uyumludur.

Yeni gelişmeler tüm bu korkuların ötesinde bir gerçeği göz önüne sermektedir; Artan verimlilik ve teknolojik ilerleme nedeniyle artık dünya nüfusunun çok büyük bir bölümünün istihdam için gerekli olmadığı ortaya çıkmıştır. Çok düşük bir istihdam ile eskisine göre çok daha fazla iş yapılabilmektedir. Bu ne yazık ki düşük katma değerli işlerde de artık kendini göstermeye başlamıştır.

Bu durumda var olan ekonomik sistemler ve tedbir mekanizmaları böyle bir anomaliye cevap veremeyebilirler. Komünist veya sosyalist ideolojiler de kendi içlerinde belirli verimsizlikler barındırdığından (performansa dayalı ücretlendirme olmaması, başarının kazanç ile tahrik edilememesi v.b) halihazırdaki ekonomik sistemin var olan sorunlar için çözüm üretebilmesi çok uzun bir süreç alacaktır. Bu süreçte insanlık kendi varoluş sınırlarını zorlayacak belirli testlerden geçecektir.

Önümüzde tarihsel süreçten farklı ve insanlığın adapte olması çok zor bir süreç vardır.

rxpu ya saygım var
ama bizim memleketin bam noktası dolar
halk ona bakıyor

[rxpu]

rxpu ya saygım var
ama bizim memleketin bam noktası dolar
halk ona bakıyor

Bu bahsettiğim konu doları da aşan bir problem zira dolar sahibi de olsalar çocukları , akrabaları işsiz kalmaya başladığında uzun süre huzurlu bir hayat sürebilmek pek mümkün değil. Geniş kitlelerin işsizliğe sürükleneceği yeni dünya ekonomisinde Türkiye'de sadece var olan servetiyle (dolar ,TL ,altın her neyse) soyunu aynı hayat standardında sürdürebilecek 100.000 kişi bile yoktur.

[bahri]

powell'a oynuyorlar gibi. taylor gelirse görürüm ben.

http://www.bloomberght.com/haberler/...usus-surebilir
Fed in faiz indirmeside bekleniyor olabilir

[british]

Arkadaşlar, katkılarınız için teşekkürler.

Ancak, soru şu şekilde idi ,

'' Ne olması gerekir?''

Şöyle bir söz vardı...

''Önemli olan , dağa tırmanıp dağın arkasında ne olduğunu görmek değildir, dağın eteğinde iken dağın arkasında ne olduğunu görebilmek '' gibi bir söz ...