-
Ingiliz ressam Sir William Beechey'in olum yildonumu (28 Ocak 1839)
Mrs Siddons with the Emblems of Tragedy, 1793

Portrait of Sir Francis Ford’s Children Giving a Coin to a Beggar Boy, 1793
-
Macar ressam Gyula Benczúr'un dogum yildonumu (28 Ocak 1844)
Ladislaus Hunyadi's Farewell, 1866

Cleopatra, 1911
-
Fransiz ressam Pierre Carrier Belleuse'un dogum yildonumu (28 Ocak 1851)
Young Lady Adjusting her Corset, 1893

La frileuse, 1894
-
Kubali sair, yazar, filozof, gazeteci ve politikaci José Julián Martí Pérez’nin dogum yildonumu (28 Ocak 1853)

Acik gozle dus goruyorum,
Gece ve gunduz dus goruyorum,
Kah bir okyanus var karsimda
Sonsuz ve isyanci,
Kah sonsuz kumlar.
Ve bir aslan, collerin hakimi
Ustunde kumlarin.
Ve boynunda aslanin
Mutlulukla sakiyarak
Ruhumun hakimi
Yuzuyor uykumda,
Ve cagiriyor beni,
Cagiriyor durmaksizin!
-
Avustralyali peyzaj ressami Ernest William Christmas'in dogum yildonumu (28 Ocak 1863)
The Sundowner, unknown date

Moonlight in the Argentine, unknown date
-
Avusturyali yazar, sair, ressam ve pedagog Adalbert Stifter'in olum yildonumu (28 Ocak 1868)
"O yilin sonbaharindan 1918 yili sonbaharina kadar dedem Augustin ile birlikte ciftcilikle ugrastim. Sabanla cift surduk, tirmikla topragi ayikladik, sigirlarimiza baktik ve buna benzer seyler yaptik. O iki yil icinde dogaya karsi sonsuz bir sevgi ve yalnizlik sardi icimi, cunku neredeyse surekli acik havada ve pek buyuleyici sayilmasa da, sakin, sessiz ve hemen hemen destansi bir ortam kucaklamisti beni."

"Von diesem Herbst an bis zum Herbst 1818 besorgte ich mit dem Großvater Augustin die Feldwirtschaft. Wir pflügten, eggten, fuhren, hüteten unsere Rinder und dergleichen. Ich erinnere mich, daß ich in jenen zwei Jahren eine unendliche Liebe zur landschaftlichen Natur und Einsamkeit faßte, da ich schier immer im Freien und von einer zwar nicht reizenden, aber ruhevollen, schweigsamen und fast epischen Gegend umfangen war."
"Sanki ben bir baskasiyim, sanki disarida firtina ve yikim yokmus gibi, burada oldugu gibi, sessiz sicak sonbahar gunesi isildiyor. Baksaniza tastan duvar yukaridan bizlere dogru neseyle bakiyor, akca agaci zaman zaman bir yapragini dusurur, kah bir yerde bir sonbahar cekirgesi gorunur, hafif esen ruzgar isildayan teli bile parcalamak istemez, ve ogleden sonra yayilan sicaklik titreyerek gri taslarin uzerine egilir. Sanki disarisi yok gibi ve burada birbirini seven ve masumiyeti ormanin masumiyetinden ogrenen insanlarin disinda hic kimse yok gibi —birak birazcik daha bunun keyfini cikarayim, kim bilir bir daha yasanir mi ki: cunku insanoglu agacin yapragi gibi fanidir, hatta bundan daha da fazladir; cunku yapragi sadece sonbahar uzerinden silkeleyip atabilir, insani her dakika."

"Mir ist, als wär' ich ein Anderer, als wäre draußen nicht der Sturm und die Verwüstung, sondern, wie hier, die stille warme Herbstsonne. Siehe die Steinwand schaut festlich flimmernd nieder, der Ahorn läßt Zeit um Zeit ein Blatt fallen, dort zirpt die Herbstheuschrecke, die sanfte Luft vermag nicht einmal jene glänzenden Fäden zu zerreißen, und die Wärme des Nachmittages sinkt zitternd längs dem grauen Gesteine nieder — mir ist, als gäbe es gar kein Draußen, gar keine Menschen als die hier, die sich lieben, und Unschuld lernen von der Unschuld des Waldes – lasse es mich noch einen Augenblick genießen, wer weiß, ob wieder ein solcher kommt; denn der Mensch ist vergänglich, wie das Blatt des Baumes, ja noch mehr als dieß; denn dasselbe kann nur der Herbst abschütteln, den Menschen jeder Augenblick."
Der Sarstein bei Alt-Aussee (Fassung I), 1836
-
Fransiz roman ve oyun yazari Sidonie-Gabrielle Colette’nin dogum yildonumu (28 Ocak 1873)
"Yazmak... pencerenin gumus hokkadaki akisleriyle dalginlasan, havada kalan bakistir, tatli bir olum kagidi karalayan eli dondururken yanaklari, alni saran kutsal bir ates. Bu ayni zamanda, gecen saatleri unutmak, sedirin bir kosesinde uyusup kalmak, bir yaratma sefahati icinde yuzmektir; insan bu sefahatten bitkin, sersemlemis ama mukafatini da bulmus bir halde, abajurun altina siginan kucuk isik yuvarlagi icinde el degmemis kagida agir agir bosaltilan hazinelerin sahibi olarak cikar..." Avare Kadin

"Ecrire… C’est le regard accroché, hypnotisé par le reflet de la fenêtre dans l’encrier d’argent, la fièvre divine qui monte◡aux joues, au front, tandis qu’une bienheureuse mort glace sur le papier la main qui écrit. Cela veut dire aussi l’oubli de l’heure, la paresse au creux du divan, la débauche d’invention d’où l’on sort, courbatu, abêti, mais déjà récompensé et porteur de trésors qu’on décharge lentement sur la feuille vierge, dans le petit cirque de lumière qui s’abrite sous la lampe…"
"Senden sonra rastgele birinin olurum, bir ya da bircok kadinin...Ama hicbir zaman baska bir kediyi sevmem."

"Après toi je serai sans doute à qui voudra... A une femme, à des femmes. Mais jamais à un autre chat."
-
Italyan ressam Giuseppe Moricci'nin olum yildonumu (28 Ocak 1879)
L'artigiano cieco e la sua famiglia, 1851 (Galleria d'arte moderna, Genova)

Il Mercato Vecchio di Firenze (Florence the old market, 1860) Galleria d'arte moderna, Firenze
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri