Sayfa 3620/7020 İlkİlk ... 262031203520357036103618361936203621362236303670372041204620 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 28,953 - 28,960 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Alman sair, edebiyat elestirmeni, filozof ve filolog Karl Wilhelm Friedrich Schlegel’in dogum yildonumu (10 Mart 1772)

    “Siir Cumhuriyetci bir konusmadir; tum ogelerinin ozgur yurttaslar oldugu ve katilimci olabildigi, kendi kanunu ve amaci olan konusma.”



    “Die Poesie ist eine republikanische Rede; eine Rede, die ihr eignes Gesetz und ihr eigner Zweck ist, wo alle Teile freie Bürger sind, und mitstimmen dürfen.”



    “Romantik siir, ilerletici evrensel siirdir. Onun niteligi, yalniz birbirlerinden ayrilmis siir turlerini yine birlestirmek ve siiri felsefe ile soz soyleme sanatina ulastirmak degildir : Kosuk olanla kosuk olmayan, olaganustu eserle elestirmeyi, sanat siiri ile tabiat siirini, kimi vakit karistirmak, kimi vakit de birbiri icinde eritmek, siiri canli ve sosyal kilmak, hayati ve toplumu siirlestirmek ister; nukteyi siirlestirmek ve sanat bicimlerini her turlu an, yetistirici gerecle doldurmak, doyurmak ve humor’un kanat cirpinislariyla canlandirmak ister; o, bunu istemelidir de. Evrensel siir, siir olan her seyi bagrina basar; En buyuk sanat sisteminden, yine bircok sistemleri icine alan, nefesiyle sanatsiz siir veren cocugun iniltilerine, opucuklerine kadar her seyi icine alir…”



    "Die romantische Poesie ist eine progressive Universalpoesie. Ihre Bestimmung ist nicht bloß, alle getrennten Gattungen der Poesie wieder zu vereinigen und die Poesie mit der Philosophie und Rhetorik in Berührung zu setzen. Sie will und soll auch Poesie und Prosa, Genialität und Kritik, Kunstpoesie und Naturpoesie bald mischen, bald verschmelzen, die Poesie lebendig und gesellig und das Leben und die Gesellschaft poetisch machen, den Witz poetisieren und die Formen der Kunst mit gediegnem Bildungsstoff jeder Art anfüllen und sättigen und durch die Schwingungen des Humors beseelen. Sie umfaßt alles, was nur poetisch ist, vom größten wieder mehrere Systeme in sich enthaltenden Systeme der Kunst bis zu dem Seufzer, dem Kuß, den das dichtende Kind aushaucht in kunstlosem Gesang…"

  2. Fransiz ressam Louis Hersent’in dogum yildonumu (10 Mart 1777)

    Portrait de Madame Jean-Charles Clarmont, née Rosalie Favrin, 1828




    La Reine Marie-Amélie et ses enfants (1835), château de Versailles, 1835


  3. Ilk ciplak resimleri yapan Ingiliz ressam William Etty'nin dogum yildonumu (10 Mart 1787)

    Candaules King of Lydia Shews his Wife to Gyges, 1830




    Study for 'A Family of the Forests, unknown date


  4. Fransiz ressam Joseph Légaré’in dogum yildonumu (10 Mart 1795)

    Saint-Pierre délivré de sa prison Caraquet, 1820




    L'incendie du Parlement à Montréal, 1849


  5. Ispanyol roman yazari Pedro Antonio de Alarcón’un dogum yildonumu (10 Mart 1833)

    “Siz yeryuzundeki insanlar neden hepiniz dost degilsiniz, anlamiyorum! Utanc ve zayifliklarinizin benzerligi, birbirinize ihtiyac duyuyor olmaniz, yasamlarinizin kisaligi, goksel cisimlerin sonsuz buyuklukteki gosterisi ve butun bunlarla kiyaslaninca ortaya cikan kucuklugunuz, batmak uzere olan bir gemideki yolcularin yakinlasmasi gibi, hepinizi kardesce birbirinize baglamaliydi.” Olumun Dostu



    "¡Yo no sé cómo abajo no sois amigos todos los hombres! La identidad de vuestras desgracias y debilidades, la necesidad que tenéis los unos de los otros, la brevedad de vuestra vida, el espectáculo de la grandeza infinita de los orbes y la comparación de éstos con vuestra pequeñez, todo debía uniros fraternalmente, como se unen los pasajeros de un buque amenazado de naufragar."



    “Degirmencinin yuzu karanlikta carpik bir gulumsemeyle kasilip kaldi. Boyle anlar hep yasanmaz! Siddetli bir firtinada cikan yangin, bazen insanin gogsunu kasip kavuran atesle karsilastirilinca nedir ki?” Uc Koseli Sapka



    "El Molinero sonrió en las tinieblas de un modo horroroso.—¿Cómo no brillan en la obscuridad semejantes relámpagos? ¿Qué es todo el fuego de las tormentas comparado con el que arde a veces en el corazón del hombre?”

  6. Ukraynali sair ve ressam Taras Grigorovic Sevcenko'nun olum yildonumu (10 Mart 1861)

    'Neden buyudukce
    Insanlar beni sevmedi?
    Neden erken oldurduler
    Yasim ergenlige bile ermedi?
    Soyle bana kardescigim
    Cicek Kralicesi suyu tasmis
    Simdi onlar bana neden
    Kralice adini verdi
    Neden simdi odalarda?'
    Bana bu ziyaretler,
    Carica diye hitap etmeler,
    Benim uzerimde tum bakislar,
    Beni nereye oturtacaklar diye
    Cocuk gibi saskinlar!'
    'Bilmem ki benim kizkardesim'
    Ve Cicek Kralicesi
    Sari - kirmizi
    Basini egdi
    Beyaz egik olan
    Zambagin yuzunu hafifce sevdi.
    Ve agladi Zambak Sebnem yas ile..
    Agladi ve dedi: 'Kardesim, seninle
    Coktan sevismelerim,
    Fakat sana anlatmadim
    Ben kimdim,
    Neden azap cekmelerim?'



    'Why did to me from childhood days
    The people bear ill-will?
    And why was 1 when but a maid
    By those same people killed?
    And yet today why do they prize
    My presence in their rooms,
    Call me a queen, can’t feast their eyes
    Enough upon my blooms?
    Why ao they now my praises sing
    Ana hold me in esteem?
    Pray tell me, flower-of-the-king,
    What can the reason be?”
    'Alas, my sister, I don’t know,'
    Said flower-of-the-king,
    As tenderly to her he bowed
    His head of rose-and-pink
    To touch the Lily’s pallid cheek,
    A crumb of comfort bring.
    And then the Lily gan to weep,
    Her tears the purest dew....
    She softly wept, and then she said:
    'My brother, I and you
    Have loved each other lone, yet I
    Have never told vou, friend,
    The story of my human life,
    The woes I suffered then....'

  7. Vernon Sullivan takma ismini de kullanan, Fransiz yazar, sair, muzisyen, sarkici, gazeteci, senarist, aktor, elestirmen, cevirmen ve maden muhendisi Boris Vian'in dogum yildonumu (10 Mart 1920)

    "Cicekci dukkanlarinin hic demir kepenkleri olmaz. Kimse aklina getirmez cicek calmayi."



    "Les boutiques des fleuristes n’ont jamais de rideaux de fer. Personne ne cherche à voler des fleurs."




    – Parfumunuzu degistirmissiniz , Lou.

    – Evet. Hosunuza gitmedi mi ?

    – Yoo, cok hos. Ama biliyorsunuz ki bu yapilmaz.

    – Nedir yapilmayan ?

    – Parfum degistirmek kurallara gore degil. Gercek, SIK bir hanim hep ayni parfumu surer.

    – Bunu da nereden cikardini ?

    – Herkes bilir. Bu eski bir Fransiz kuralidir.

    – Biz Fransiz degiliz.

    – O halde, neden Fransiz parfumu kullaniyorsunuz ?

    – En iyisi Fransiz parfumudur de ondan.

    – Mutlaka, ama bir kurala uydunuz mu hepsine uymaniz gerekir.

    (Mezarlariniza Tukurecegim)



    – Vous avez changé de parfum, Lou.

    – Oui. Celui-là ne vous plaît pas ?

    – Si, il est bien. Mais vous savez que ça ne se fait pas.

    – Quoi ?

    – Ce n’est pas la règle de changer de parfum. Une véritable élégante reste fidèle à un parfum.

    – Où avez-vous pris ça ?

    – Tout le monde sait ça. C’est une vieille règle française.

    – Nous ne sommes pas en France.

    – Alors pourquoi utilisez-vous des parfums français ?

    – Ce sont les meilleurs.

    – Certainement, mais si vous respectez une règle, il faut les respecter toutes.

  8. Yunan sair ve elestirmen Manolis Anagnostakis'in dogum yildonumu (10 Mart 1925)

    Bunlar o bildigimiz sokaklar degil.
    Yabancilasmis bir kalabalik dolanarak ilerliyor caddelerde.
    Mahallelerin adlari degismis, barinaklar yapmislar.
    Koyun sahalarina, kentin alanlarina
    Senin donusunu bekleyen kim?
    Yeni kusaklar yabancilarin tasliyorlar burada, kurban ediyorlar tanrilarina.
    Sen bir yabancisin bu yabancilar toplulugunda
    Ve kursuden aforoz ediliyor yabancilar,
    Baska dillerden kufurler yagiyor ustlerine.



    These are not the streets we knew
    An alien crowd crawls now in the avenues
    They changed the names of the suburbs
    Asylums are erected in the fields and the squares.
    Who is waiting for your return? Here the descendants
    Throw stones at strangers, make sacrifices to effigies,
    You are a stranger within an unknown congregation
    And from the pulpit they excommunicate strangers
    They curse at those who speak another tongue.

Sayfa 3620/7020 İlkİlk ... 262031203520357036103618361936203621362236303670372041204620 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •