-
Italyan ressam Carlo Dalmazio Carrà'nin olum yildonumu (13 Nisan 1966)
Festival, ca. 1924

Marina, 1922

Marina II, 1942
-
Fransiz yazar ve akademisyen, Fransiz Akademisi eski daimi sekreteri Georges Duhamel’in olum yildonumu (13 Nisan 1966)
"Zemin katinda evimizi delen koridor, kapidan itibaren bir in gibi karanlikti. Sayisiz adimlar taslari asindira asindira koridorda adeta boydan boya bir oluk vucude getirmistir. Ayakkabilarin getirdigi camurlu sular bu olugun icinde birikirdi. Bu sular evin yikanmasindan kalmis degildi. Kapici kadin bir sey yikayamiyacak kadar yaslidir.
Benim icin kasvetli bir yer olan bu koridor, ruhumuzun bir parcasi haline gelen yerlerden biridir. Butun sevinclerim, butun umitsizliklerim, butun hiddetlerim oradan gecmislerdir. Gecerken duvarlarinda silinmez izler, rutubetin lekelerinden baska lekeler, yalniz benim duyabildigim keskin kokular, adimlarimi agirlastiran, icimi huzunle dolduran bin turlu puruzlu hatiralar birakmislardir.
Iscilerin bu koridoru, bir ehramin icindeki mezar gibi, evin altina gomdukleri o eski gundenberi, butun nisyanlarin sebebi olan gunes orayi bir daha gormedi. Belki bunun icindir ki; bizim koridorun ici sayisiz hayaletlerle dolududur. Bu koridoru itiyatlarimiz arasina karisan bazi hastaliklari sever gibi, uykusuz gecelerde bir duvara boyanan cicekleri sever gibi severim.
Kis aksamlari kaldirimdaki havagazi lambasinin benim koridorumun duvarinda resmettigi olgun isikli mustatili severim. Evimin karni olan bu koridorda kuranderlerle birlikte gezinen mutevazi ve tatsiz kokuyu severim. Eger bes yuz sene sonra tekrar hayata gelirsem bu kokuyu dunyanin butun kokulari arasinda taniyacagim. Bana gulmeyin; sevdikleriniz arasinda belki daha kirli ve daha ''itiraf edilmez' seyler vardir.
Insana yepyeni bircok neseler veren, bin turlu arzular duyuran bir gezintiden, ruhu yikayan guzel bir gunduz eve dondugum zaman koridorum, yakama yapisir ve bana der: ''Dikkat! Sen her zaman bir Salavin kalacaksin''. Bu ihtar butun sogukluguna ragmen benim icin hayirlidir. Cunku insanin kendi hakkinda vehme kapilmasi beyhudedir. Goruyorsunuz ya koridor, anlattigim vakaya bile tesir ediyor. Beni geciktiriyor, hikayemi sogutuyor, beni felce ugratiyor; o vaka gunu de az kalsin beni felce ugratacakti." Gece Yarisi Itirafi

"Le couloir qui perfore notre maison, au ras du sol, est sombre dès la porte, comme un terrier. D'innombrables pas en ont usé le dallage, au milieu, si bien qu'il semble, dans toute sa longueur, creusé d'une rigole où séjourne l'eau fangeuse apportée là par les souliers. Ce n'est pas un reste des eaux de lavage: la concierge est vieille et ne lave jamais.
Ce corridor, est, pour moi, un lieu poignant, un de ces endroits qui font partie de notre âme. Toutes mes joies, toutes mes détresses, toutes mes fureurs ont dû passer par ce laminoir. Elles ont laissé aux parois des traces indélébiles, des taches autres que celles qu'y imprime l'humidité, des odeurs farouches que je suis seul à percevoir, mille souvenirs rugueux qui ralentissent toujours mon allure et m'abreuvent de mélancolie.
Le soleil, cause de tout oubli, n'a jamais revu ce corridor, depuis le jour perdu dans le passé où les maçons l'enfouirent sous la maison comme un tombeau égyptien sous une pyramide. C'est peut-être pourquoi le couloir est si grouillant de fantômes. Je l'aime, comme on aime ces maladies qui font partie de nos habitudes, comme on aime les fleurs peintes sur la muraille pendant les nuits où l'on ne dort pas. J'aime le rectangle de clarté blême que, par les soirs d'hiver, le bec de gaz du trottoir découpe sur la paroi de mon corridor.
J'aime l'odeur humble et fade qui rôde, avec les courants d'air, dans cet intestin de ma maison. Si je ressuscite dans cinq cents ans, je reconnaîtrai cette odeur entre toutes les odeurs du monde. Ne vous moquez pas de moi; vous chérissez peut-être des choses plus sales et moins avouables.
S'il m'arrive de rentrer d'une de ces promenades où l'on a goûté maintes choses nouvelles, éprouvé mille désirs, s'il m'arrive de revenir d'une belle journée comme d'un bain purificateur, mon corridor me tombe sur les épaules et me dit: 'Attention! Tu n'es jamais qu'un Salavin'. Cet avertissement me glace, mais il m'est salutaire, car c'est bien inutile de se donner illusion sur soi-même. Vous le voyez, jusque dans mon récit le corridor agit; il me retarde, il refroidit mon histoire; il me paralyse ainsi qu'il faillit me paralyser ce jour-là, le jour de mon aventure."
-
David Bowie, 6.studyo albumu Aladdin Sane'i 13 Nisan 1973'de RCA Records etiketiyle yayinladi.
-
Ispanyol (Katalan) yazar Mercè Rodoreda i Gurguí’nin olum yildonumu (13 Nisan 1983)
"Senyora Enriqueta bana pek cok hayatimiz oldugunu soylemisti, birbirlerine baglanmis hayatlar, fakat bir olum ya da evlilik, bazen, her zaman degil, bunlari ayiriyordu, fakat hakiki hayat, kucuk hayatı kendisine baglayan butun iplerden her sekilde bagimsiz olan hayat, kucuk ve kotu hayatlar onu yalniz biraksa daima yasamasi gerektigi gibi yasayabilirdi. Ve diyordu ki, birbirlerine baglanmis hayatlar karisirlar ve bize aci cektirirler ve biz kalbin atisini ya da bagirsaklarin buyuk hareketini bilmedigimiz gibi hicbir sey bilmeyiz..."

“Y la señora Enriqueta me había dicho que teníamos muchas vidas, entrelazadas unas con otras, pero que una muerte o una boda, a veces, no siempre, las separaba, y la vida de verdad, libre de todos los lazos de la vida pequeña que la habían atado, podía vivir como habría tenido que vivir siempre si las vidas pequeñas y malas la hubieran dejado sola. Y -decía- las vidas entrelazadas se pelean y nos martirizan, y nosotros no sabemos nada, como no sabemos del trabajo del corazón ni del desasosiego de los intestinos."
“Bir kedinin yasadigi gibi yagiyordum: Bir asagi bir yukari, kah kuyruk asagida kah kuyruk dimdik, simdi yemek vakti, simdi uyku vakti; tek farkla, kedilerin yasamak icin calismasi gerekmez.”

"Vivía como deben vivir los gatos: de acá para allá, con la cola baja, con la cola alta, ahora es la hora de tener hambre, ahora es la hora de tener sueño; con la diferencia de que un gato no ha de trabajar para vivir."
-
Amerikali aktris Allison Howell Williams'in dogum gunu (13 Nisan 1988)
-
Ingiliz heavy metal grubu Iron Maiden, 9.studyo albumu Fear of the Dark'in ilk single'i Be Quick or Be Dead'i 13 Nisan 1992'de EMI Records ettiketiyle yayinladi.
-
Pulitzer Odullu Amerikali roman ve kisa oyku yazari Wallace Stegner’in olum yildonumu (13 Nisan 1993)
“Basibos olmanin bizi her zaman heyecanlandirmis oldugu inkar edilmemeli. Bu kavram zihnimizde gecmisten ve baskidan, kanun ve usandirici yukumluluklerden kacisla birlikte, mutlak bir ozgurlukle de ilintilenmistir. Ve tum yollar her zaman batiya cikar." Bir Yasam Alani Olarak Amerika’nin Batisi

“It should not be denied... that being footloose has always exhilarated us. It is associated in our minds with escape from history and oppression and law and irksome obligations, with absolute freedom, and the road has always led West.”

“Kalp de dahil olmak uzere bircok sey kirilir. Yasamdan alinan dersler fikir olarak degil, yara izi ve nasir olarak birikir.”
-
Italyan roman ve deneme yazari, sair, editor ve uluslararasi entelektuel Giorgio Bassani’nin dogum yildonumu (13 Nisan 2000)
“Uzak, ulasilmaz yalnizligina hapsolmus su celimsiz ciplak sirtin onunde bu dusuncelere daldigim o ilk anda, icimden bir ses bana aniden Luciano Pulga gerceklerle yuzlesmeyi kabul edecek olsa bile benim kabul etmeyecegimi soylemeliydi. Ayriligin ve nefretin dogustan yazilmis bir kader oldugunu, ardina kadar acmayi dusundugum ayni kapinin ardinda bir kez daha saklandigimi anlamak bana zor geliyordu. Yapacak bir sey yoktu, ben bunu yapamazdim. Ne simdi ne de baska bir zaman.” Kapinin Ardinda

“Senonché, nel momento stesso in cui, dinanzi a quel gramo dorso nudo, remoto, a un tratto, inattingibile nella sua solitudine, mi abbandonavo a questi pensieri, già qualcosa doveva pur dirmi che se Luciano Pulga era in grado di accettare il confronto della verità, io no. Duro a capire, inchiodato per nascita a un destinodi separazione e di livore, la porta dietro la quale ancora una volta mi nascondevo inutile che pensassi di spalancarla. Non ci sarei riuscito, niente da fare. Né adesso, né mai.”
"Tiberina ugruna Flaminia'dan vazgecmekle aslinda ben karakterimin suclanmaya musait hafifligini ve istikrarsizligini, dahasi ona ve aileme karsi giderek zayiflayan bagliligimi sanki bin birinci kere kanitlamisim gibi." Kuru Otlarin Kokusu

"Come se in quell'abbandono della Flaminia in pro della Tiberina. di slancio. negarle di sostituirmi al volante fino a Perugia. nonché. in vena di mettere la testa oltre la soglia. del mio sempre più debole attaccamento a lei e alla famiglia."
"Alevlerin bizde de sonmeye yuz tuttugu ve buyuk bir ulusal parti olarak teskilatlanan fasizmin gec kalan herkese uygun fiyatla yerlesim yeri sundugu 1925 senesinde, muhtesem ozel bir klinigin sahibi ve ayrica yeni Arcispedale Sant’Anna Hastanesi'nin kulak-burun-bogaz bolum baskani olarak Alhos Fadigati’nin, Ferrara’ya coktan saglam bir sekilde yerlesmis oldugu bir gercekti." Altin Gozluk

"Fatto sta che nel '25, quando la scalmana anche da noi cominciò a placarsi, e il fascismo, organizzandosi in grande partito nazionale, fu in grado di offrire vantaggiose sistemazioni a tutti i ritardatari, Athos Fadigati era già solidamente impiantato a Ferrara, titolare di un magnifico ambulatorio privato, e per di più direttore del reparto orecchio-naso-gola del nuovo Arcispedale Sant'Anna."
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri