Sayfa 4211/7020 İlkİlk ... 321137114111416142014209421042114212421342214261431147115211 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 33,681 - 33,688 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Italyan yazar, sanat tarihcisi, elestirmen ve cevirmen Anna Banti’nin dogum yildonumu (27 Haziran 1895)



    " ‘Aglama’. Hickiriklarimi birbirinden ayiran sessizlikte bu seda, yokusu hizla tirmanmis, acil haberi bir an once verip kurtulmak isteyen bir kiz cocugunun suretine donusuyor. Kaldirmiyorum basimi. ‘Adlama’: Hecelerin kayisindaki surat kavurucu yaz sicaginda yuksek, soguk goklerden dusen bir dolu tanesi, bir ileti gibi sekiyor yerden. Kaldirmiyorum basimi. Yalnizim.”



    “ ‘Non piangere.' Nel silenzio che divide l’uno dall’altro imiei singhiozzi, questa voce figura una ragazzetta che abbiacorso in salita e voglia scaricarsi subito di un’imbasciatapressante. Non alzo la testa. ‘Non piangere’: la rapidità dellosdrucciolo rimbalza ora come un chicco di grandine, messaggio,nell’ardore estivo, di alti freddi cieli. Non alzo la testa, nessuno mi è vicino.”

  2. Fransiz oyun yazari, senarist ve film yonetmeni Jacques Deval'in dogum yildonumu (27 Haziran 1895)



    "Tanri kuslari sevdi, agaclari yaratti. Insan kuslari sevdi, kafesleri yaratti. / God loved the birds and invented trees. Man loved the birds and invented cage. / Gott liebte die Vögel und erfand Bäume. Der Mensch liebte die Vögel und erfand Käfige. / Dio ha amato gli uccelli e inventato alberi. L'uomo amava gli uccelli e le gabbie inventato."

  3. Isvicreli ressam Rudolf Zender’in dogum yildonumu (27 Haziran 1901)

    Keller im Sanatorium Clavadel, 1925




    Nu couché, 1958


  4. Ingiliz yazar Catherine Cookson’in dogum yildonumu (27 Haziran 1906)

    “Dehsetten donmus bir halde otururken, onunden gecen insanlarin ve kendisine yoneltilen bakislarin farkindaydi. Sabah saat dortte uyandigindan beri yukseliyordu bu icindeki korku. Zaman kazanabildigine sukrediyordu, boylece adliyeye geldiginden beri guc toplamisti. Gozlerini kirpmadan onune bakarken, kendi kendine tekrar neden burada oldugunu sordu. Nasil olmustu bu? Onun, Harry Blenheim'in basina nasil gelmisti boyle bir sey? Iyi bir adamdi, Harry Blenheim. Birkac ay oncesine, kendisine olan saygisini yitirene dek o da ayni kanidaydi.”



    “He sat encased in frozen terror aware of people passing him and the looks they cast on him as they went into the Court. The terror had been rising in him since he awoke at four o'clock this morning. He was grateful even for this respite because, gathering force as it had done since he entered the Court-house. His eyes unblinking, he stared before him and again asked himself why he was here, how had it come about? How had it happened to him, Harry Blenheim? He was a nice man, was Harry Blenheim. It had been his own opinion up till a few months ago, at which time he had been full of selfrespect.”

  5. Turk yazar ve ogretmen Yusuf Atilgan’in dogum yildonumu (27 Haziran 1921)

    “Kadinin biraktigi gibi duruyordu hersey: yatagin ayak ucuna dogru atilmis yorgan, kirisik yatak carsafi, terlikler, sandalye, basucu masasindaki gece lambasi, bakir kullukte bitmeden sondurulmus iki sigara, tepside caydanlik, suzgu, cay bardagi, kasik, kucuk bir tabakta bes seker (alti seker koymustu o gece bir cay icebilir miyim acaba demisti odaya girince ucluk caydanlikta demlemisti cayi bir elinde tepsi kapiyi vurmustu girin yatagin kiyisinda oturuyordu paltosunu cikarmis kara kazagi iri yuvarlakli gumus kolyesi bakmisti zahmet oldu size sonra o koye nasil gidilecegini sormustu oyleyse saat sekizde uyandirin beni lutfen olagan bir seymis gibi nufus kagidim yok demisti. Kokuyu ertesi sabah o gittikten sonra odaya girerken duydu; kapiyi cabucak kapadi; isigi sondurmemisti giderken.”



    “He leaves her room as it was: the quilt thrown back, the rumpled sheet, the slippers, the chair, the reading lamp on the bedside table, two half-smoked cigarettes stubbed out in the copper ashtray, the teapot, strainer, tea-glass and spoon, the small dish with its five lumps of sugar (that night he had brought her six Could I have some tea she’d asked and he had brewed it in the three-serving pot then tray in hand had knocked Come in she sat there on the edge of the bed coat off black sweater necklace of large silver balls she’d looked up Sorry for the trouble and asked how to reach that village Then wake me at eight casually saying she carried no ID. The next morning he had noticed the scent on entering and quickly shut the door. She had left the light on.”



    "Il referma la porte, mit la clé dans sa poche. La lumière était allumée. Il s'adossa à la porte et regarda autour de lui. Tout était comme elle l'avait laissé : la courtepointe repoussée au pied du lit, le drap froissé, les pantoufles, la chaise, la lampe de chevet, deux cigarettes à moitié fumées dans le cendrier en cuivre, la théière sur le plateau, la passoire, le verre à thé, la cuillère, cinq sucres dans une petite assiette (il avait mis six sucres, je peux avoir un thé avait-elle dit cette nuit là en entrant dans la chambre..)"


  6. Amerikali Sair Frank O'Hara'nin dogum yildonumu (27 Haziran 1926)



    Nasil da matraksin bugun New York
    tipki Swingtime'daki Ginger Rogers gibisin
    ve St.Bridget'in biraz sola meyleden kulesi gibisin
    burada henuz atlamisim V-gunleriyle dolu yataktan disari
    (biktim usandim D-gunlerinden) ve mavisin sen orada hala
    kabullenirsin beni aptalca ve ozgurce
    butun istedigim bir odadir orada
    ve icinde de sen olacaksin
    ve trafik SIKISIKLIGI bile oyle kalin bir yoldur
    degil mi ki insanlar birbirlerine surtunup durur
    ve kilitlenir onlarin cerrahi gerecleri
    desteklerler birbirlerini
    geri kalan zamaninda gunun (amma da gun)
    bir slayt gosterimini denetlemeye giderim ve derim ki
    bu resim o kadar da mavi degil

    nerede Lana Turner
    yemege cikti
    ve Garbo sahne arkasinda Met'te
    herkes paltosunu cikariyor
    ki gosterebilsinler gogus kafeslerini gogus seyredicilerine
    ve kucukk cantalardaki taytlariyla ve ayakkabilariyla
    danscilarla doludur park
    ki SIKLIKLA West Side Y'de spor yapanlarla karistirilmislar

    neden olmasin ki
    bagiriyor Pittsburgh Pirates cunku kazanmislar maci
    ve bir anlamda hepimiz kazanmisiz maci
    yasiyoruz

    apartman dairesi bosaltildi eglence olsun diye
    tasraya tasinan escinsel bir cift tarafindan
    bir gun oncesinden tasindilar
    bicaklamalar bile yardimci oluyor nufus patlamasina
    yanlis bir ulke olsa bile
    ve butun bu yalancilar terk etmisler Birlesmis Milletler'i
    ickiye olan ihtiyacimiza oranla (ki cok hoslaniriz ickiden)
    artik ilgimizi cekmemektedir Seagram binasi
    ve yasli adam ustune oturabilsin ve bira icsin diye
    ve henuz gunes parildiyorken daha
    karisitarafindan gun ilerlediginde alasagi edilsin diye
    sarkuterinin hemen yanindaki
    kaldirima konmus olan su kucuk kutu

    ah tanrim nasil da harika
    yataktan cikmak
    ve o kadar cok kahve icmek
    ve o kadar cok sigara icmek
    ve seni o kadar cok sevmek

  7. Ingiliz ressam ve ogretmen Thomas Jacques Somerscales’in olum yildonumu (27 Haziran 1927)

    Sinking of the Esmeralda at the Battle of Iquique, 19th century




    The Death of Arturo Prat Chacón on the Huascar, 1880


  8. Yonetmen Federico Fellini'nin gozde oyuncularindan, Turkiye, Izmir dogumlu Fransiz aktris Magali Noëlle Guiffray'in dogum yildonumu (27 Haziran 1931)






Sayfa 4211/7020 İlkİlk ... 321137114111416142014209421042114212421342214261431147115211 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •