Sayfa 4315/7020 İlkİlk ... 331538154215426543054313431443154316431743254365441548155315 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 34,513 - 34,520 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Macar ressam Gyula Benczúr’un olum yildonumu (16 Temmuz 1920)

    Reading in the Woods, 1875




    Cleopatra, 1911


  2. Amerikali sair, yazar ve oyun yazari Mari Evans'in dogum yildonumu (16 Temmuz 1923)



    Oldugumde
    Eminim
    Cok buyuk
    bir toren
    olacak.

    Meraklilar
    hep gelecek
    gercekten bu kadin
    oldu mu,

    Yoksa yine
    sorun mu
    cikariyor
    diye.

  3. Isvicreli Post-Empresyonist ressam Marius Borgeaud’nun olum yildonumu (16 Temmuz 1924)

    Les joueurs de cartes, 1917




    La chambre blanche, 1924


  4. Ingiliz yazar ve illustrator Shirley Hughes'in dogum yildonumu (16 Temmuz 1927)



    "Iki SIKI dost, Dixie ve Percy’nin maceralari son surat ile basliyor. Kasabada yapilacak araba yarisi duyuruldugu anda, Dixie birinciligi kazanmak zorunda oldugunun farkindadir. Ama Dixie ile Percy iki sorunla karsi karsiyadir: Birincisi, Dixie’nin arabasi baslarina surekli is acmaktadir; ikincisiyse, Dixie’nin bas dusmani Lou Ella’nin yepyeni spor arabasi, onlara nal toplatmaktadir. Beklenmedik olaylarla, heyecan ve surprizlerle dolu bir yaris! Acaba sonunda kazanan kim olacak?" Dixie ve Percy ile Son Surat



    "Dixie and Percy can find adventure anywhere! Welcome to their world: a world of peril and daring, friendship and fun.When the All-Day Race is announced, Dixie knows he must win first prize. But Dixie and Percy face two problems: Dixie's car keeps getting them into trouble, and secondly, his arch-enemy Lou-Ella has a brand new sports car that leaves them in her dust. But the race is full of twists and turns, thrills and surprises. Who will win the day?"

  5. Amerikali yazar Robert Sheckley’in dogum yildonumu (16 Temmuz 1928)

    “Ilac bagimlisi olmamak Omega Devleti'ne karsi islenmis agir bir suctur. Kesintisiz ilac kullanmak her yurttacin zorunlu bir ayricaligidir. Cok iyi bilindigi gibi, bu ayricaliklarin kullanilmasi gerekir, aksi halde yitirilirler. Ayricaliklarimizi yitirmek ozgurlugun temel tasini yitirmek olur. Bu nedenle bir ayricaligi reddetmek ya da kullanmamak buyuk ihanete esdegerdir. Ilaclar pek cok amaca hizmet eder. Ama Devlet acisindan sunu soyleyebilirim size: Bagimli bir halk sadlk bir halktlr; ilaclar buyuk bir vergi kaynagidir ve ilaclar bizim tum yasama bicimimize ornek olustururlar.”



    “But non-drug addiction is a major crime against the state of Omega. The uninterrupted use of drugs is an enforced privilege of every citizen. It is well known that privileges must be exercised, otherwise they will be lost. To lose our privileges would be to lose the very cornerstone of our liberty. Therefore to reject or otherwise fail to perform a privilege is tantamount to high treason. Drugs serve many purposes.. But speaking from the viewpoint of the state, I will tell you that an addicted populace is a loyal populace; that drugs are a major source of tax revenue; that drugs exemplify our entire way of life.”



    “Otomatiklesmis fabrikalarimiz yillar yili ayni mallari uretiyor bizim icin. Herkeste bu urunlerin aynisi bulundugundan, onlar vasitasiyla kendimizi ifade ettigimizi, onlarla kendimizi payelendirdigimiz icin, fabrika urunlerini degistirmek, gelistirip suslemek zorundayizdir. Iste dunya boyle Barrent. Enerjimiz ve becerilerimiz esas itibariyle cokmus ugraslara yonelik. Eski mobilyalari yeniden oyariz, siniflar ve mevkiler icin kaygilaniriz ve bu arada uzak gezegenlerin sinirlari, kesfedilmemis ve fethedilmemis olarak kalir. Yayilmaktan cok uzun sure once vazgectik. Istikrar bizi yenik dusuren durgunluk tehlikesini getirdi. Oylesinde ileri derecede sosyallestik ki, bireysellik ugraslarin en zararsizi haline gelmek, ice kapanmak, kendisini anlamli bir bicimde ifada etmenin her turunden kacinmak zorunda kaldik.”



    “Our automatized factories produce the same goods for us year in and year out. Since everyone has these same goods, it is necessary for us to change the factory product, to improve and embroider it, to express ourselves through it, to rank ourselves by it. That's how Earth is, Barrent. Our energy and skills are channeled into essentially decadent pursuits. We re-carve old furniture, worry about rank and status, and in the meantime the frontier of the distant planets remains unexplored and unconquered. We ceased long ago to expand. Stability brought the danger of stagnation, to which we succumbed. We became so highly socialized that individuality had to be diverted to the most harmless of pursuits, turned inward, kept from any meaningful expression.”

  6. Man Booker Odullu Ingiliz roman yazari ve sanat tarihcisi Anita Brookner’indogum yildonumu (16 Temmuz 1928)

    “Eger evli ve 6 cocuklu mutlu biri olsaydim, yaziyor olmazdim. Boyle bir seyi isteyip istemedigimden de supheliyim. Bu cumleyi yazdigimdan beri degistim. Yaziyorum cunku bundan zevk aliyorum. Yazmak, beni yasamin caresizliginin pencesinden kurtardi. Yazarken iyi hissediyorum.”



    “If I were happy, married with six children, I wouldn’t be writing. And I doubt if I should want to. But since I wrote that sentence I have changed. Now I write because I enjoy it. Writing has freed me from the despair of living. I feel well when I am writing; I even put on a little weight!”



    ''Gercek yasamda kazanan, hic kuskusuz, tavsandir. Her zaman o kazanir. Cevrene soyle bir bak. Ben sunu iddia ediyorum ki Ezop aslinda kaplumbaga pazari icin yaziyordu. Kanita gerek yok.''



    "In real life, of course, it is the hare who wins. Every time. Look around you. And in any case it is my contention that Aesop was writing for the tortoise market. Axiomatically."


    “Yazmak, beni yasamin caresizliginin pencesinden kurtardi.”

  7. Arjantinli yazar ve gazeteci Tomás Eloy Martínez’in dogum yildonumu (16 Temmuz 1934)

    “Duygular ozgurdur, ama insanlar o ozgurluge saygi gostermeye pek ender cesaret edebilirler. / Los sentimientos son libres pero rara vez los hombres se atreven a obedecer esa libertad.”




    “…o ses gecmisteki ve gelecekteki Buenos Aires’in oykusuydu. Do ve fa notalarina incecik bir iplikle baglanan ses, uniterlerin bogazlanmasini... gocmenlerin yigilmasini ve umutsuzlugunu, 1919’da yasanan Semana Tragica cinayetlerini, Peron’un dusmesinden onceki Mayis Meydanlarinin bombardimanini... Bach’in Magnificat’inin sansurlenmesini, hem her seye sahip, hem hicbir seye sahip olmayan bir kentin yenilgilerini aristiriyordu. Kent Martel’in agzindan bin yillik bir su gibi dokuluyordu.” Tango Sarkicisi



    “…su voz eludía todo relato porque ella misma era el relato de la Buenos Aires pasada y de la que vendría. Suspendida por un hilo tenue de los do y de los fa, la voz insinuaba el degüello de los unitarios … y la desesperanza de los inmigrantes, las matanzas de la Semana Trágica en 1919, el bombardeo de la Plaza de Mayo antes de la caída de Perón…las censuras de dictador Onganía al Magnificat de Bach y las hechicerías de Noé… y a la vez tenía nada. Martel la dejaba caer como un agua de mil años.”

  8. Eserleri 20 dile cevrilmis Norvecli roman, kisa oyku ve oyun yazari Dag Solstad’in dogum gunu (16 Temmuz 1941)

    “Mercel Proust, Franz Kafka, Hermann Broch, Thomas Mann, Musil, okumayi tercih ettigi yazarlardi, onlari 1920'li yillarin yazari olarak tanimliyordu. Bir de James Joyce; Joyce'u sevmese de 1920'li yillarin yazari olarak kabul ediyordu, bu siniflandirma sayesinde 20. yuzyil Avrupa romaninin ana hatlari gorulebiliyordu.”



    “Marcel Proust, Franz Kafka, Hermann Broch, Thomas Mann, and Musil were the authors he liked to read, and they were all authors of the 1920s to him. Also James Joyce, though he didnt like him, but all the same he considered him a 1920s author, because that way you could perceive the broad outlines of the twentieth-century European noveL”



    “... Cunku insanlar cazibeye kapiliyorlardi. Buyuk arabalarin, televizyon programlarinin, luks lokantalarin, trafik kesmekesinin, sinemalarin reklam isiklarinin, piyango cekilislerinin, duvarlarin arkasinda kapilarinda silahli guvenlikcilerin bekledigi villalarin ve butun bunlarla ayni cagda yasamanin dayanilmaz cazibesine. Acliıktan mideleri kazinsa da televizyonda gosterilenlerle ayni cagda yasiyor olmak insana bunu unutturuyor. Hayaller susuzlugu gideriyor. Hayaller tatmin ediyor!"



    “…Why? The fascination. The fascination of being contemporary with the big cars, the TV programs, the fancy restaurants, the lines of cars, the lights of the movie ads, the lotteries, the luxurious residences behind high walls with armed guards outside the gate. Hunger might gnaw at their vitals, but being contemporary with the TV shows makes you forget it. The dreams quench the thirst. Dreams give satisfaction!”

Sayfa 4315/7020 İlkİlk ... 331538154215426543054313431443154316431743254365441548155315 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •