-
Boğaziçi Köprüsü tamamlanırken Muammer bey köprüyü bisikletle geçmek ister ancak sallantıdan ürker ve geri döner.1973
-
Çarlık Rusyası'nda tifüse yakalanmış bir genç. 1892
-
Bomba düşer, su tesisatı patlar, çocuklara havuz olur. 2013 - Halep
-
Sırp keskin nişancıların sivilleri vurmaya başlaması üzerine Bosnaya gelip Boşnakların tarafında savaşan Sırp kızı..
"Günde 12 saat siperde kalıyorum ve sadece üniformalıları vuruyorum" 1992
-
Dumlupınar'ı Kaybettik... 1953 Çanakkale


1953 yılı… 3 Nisan'ı 4 Nisan'a bağlayan gece, Dumlupınar denizaltısı Ege'de katıldığı NATO tatbikatından geri dönüş yolunda, Çanakkale Boğazı'ndan içeriye giriyordu.Sisli ve rüzgarlı gecede su üstü seyri yapan denizaltının rotası Gölcük'teki Denizaltı Komutanlığı ana üssüydü.

Ne varki saatler 02:15'i gösterdiği sırada, Çanakkale Boğazı'ndaki Nara Burnu dönülürken, Türk denizaltıcılık tarihinin en acı kazası yaşandı.
Dumlupınar, İsveç bandıralı yük gemisi Naboland ile Boğazın orta yerinde çarpıştı. Dumlupınar'ın parçalanan baş bodoslamasından hücum eden karanlık sular, baş üstü dikilen koca denizaltıyı 81 denizciyle birlikte birkaç dakika içinde yutuverdi. Çarpışma sırasında nöbet tuttukları köprü üstünden denize düşen 5 denizci hayatta kalmaya çalışıyordu...
Tarih 4 Nisan 1953... Saat 06:40
Günün ilk ışıkları etrafı aydınlattığında, Boğaz'ın 90 metre derinliğindeki soğuk karanlıkta korkunç bir can pazarı yaşanıyordu.
Aldığı yara sonucu batan ve manevra dairesinde yangın çıkan Dumlupınar'ın kıç torpido bölümündeki 22 denizci sağ kalmayı başarmış, kurtarılmayı bekliyordu.
Facianın üzerinden yaklaşık dört saat geçmişti. Denizaltının yerini belli eden ve kazazedelerle telefon irtibatı sağlamak üzere yüzeye bırakılan denizaltı battı şamandırası balıkçılar tarafından bulunmuştu.
İlk telefon bağlantısında "Oğlum merak etmeyin... sizi kurtaracağız.." sözlerine karşılık Astsubay Selami'nin cevabı göz yaşartıcıydı; "Sağ olun…Vatan sağ olsun"
Dumlupınar'ın kıç torpido dairesi dışındaki her bölümü yangın ve su dolması sonucu kullanılamaz hale gelmiş, bir kısım mürettebat torpido dairesine sıkışmıştı.
Kıç Torpido Dairesi
Bir süre sonra kurtarma gemisi Kurtaran, Dumlupınar'ın imdadına koştu. Hemen şamandıradan içeriyle bağlantı kuruldu.
Astsubay Selami Özben’in o saatlerde Dumlupınar'la yaptığı konuşmaların kayıtları, bugün denizcilik tarihinin acı dolu sayfaları arasında yer alıyor:
"-Alo... aşağıdan... alo.... Dumlu..."
"-Evet Dumlu..."
"-Ben Üsteğmen Suat...".
"-Evet efendim, ben Selami..."
"-Selami nasılsınız? Biz geldik, şimdi bana durumu anlat".
"-Efendim dizellerden yara aldık, manevra dairesinde yangın çıktı.
Bataryayı sıfıra alarak kıç torpido dairesine geçtik. Şimdi manevra dairesi suyla dolu..."
"-Kaç kişisiniz orada...?"
"-Diğer dairelerle irtibatınız var mı?"
"-Yarım saat evvel kıç batarya dairesi ile konuştum, şimdi cevap vermiyorlar".
"-Merak etmeyin, Kurtaran geldi, biz buradayız".
"-Efendim manometre 267 kadem gösteriyor, doğru mu?"
"-Selami, Kurtaran geldi. Şimdi kurtarma işlemine başlanıyor. Ben biraz sonra yine gelirim".
"-Peki efendim...".
Üsteğmen Suat, bu konuşmayı komutanlarına rapor ettikten sonra yeniden şamandıraya dönüp denizaltıdakilere moral vermeye çalıştı.
Ama durum biraz daha kötülemişti:
"-Alo... Dumlu...?"
"-Evet... Dumlu..."
"-Efendim hava biraz fenalaştı."
"-Morallerinizi bozmayın. O hava size daha 2 gün yeter. Sen çocukları yatır. Sigara içmeyin".
"-Yok efendim, hepsi yatıyor. Sigara da içmiyoruz. Işık da yok. karanlıktayız".
"-İhtiyaç lambalarını kullanmayın, ileride lazım olacak".
"-Kullanmıyoruz zaten. Birinin ışığı çok zayıfladı".
Kurtaran gemisi kurtarma çalışmalarını sürdüredursun yarım saat sonra denizaltıyla yeniden bağlantı kuruldu. Suat Üsteğmen yeniden Dumlu... Selami..." diye seslendi.
Ancak bu kez duyulan, sadece iniltiler ve Allah... sesleriydi.
-

VATAN SAĞOLSUN ÖRTÜSÜ İLE GİZLENEN DUMLUPINAR GERÇEKLERİ
Savaş Karakaş, Dumlupınar faciasını şu sözlerle tanımlıyor; "Akıntının tetiklediği yanlış kumandanın sebebiyet verdiği bir kaza" Ardından ise hamasi dille perdelenen, Vatan Sağolsun örtüsü ile gizlenen gerçekler"
Peki nasıl ? Karartılan gerçekler ne ? Uydurulan yalanlar hangileri ? Savaş Karakaş tespitlerini şöyle paylaşıyor; ilk günden beri gerçekler kamuoyuna anlatılmadı. Kaza nasıl ve neden oldu ? Gemi neden çabuk battı ? Kurtarma çalışmaları neden başarız oldu ? Bunlar hiç sorgulanmadı. Sorgulatılmadı.
HATALI KOMUT BATIRDI
Üsteğmen Hasan Yumuk Dumlupınar personeli değildi. Tatbikat için görevlendirilmişti. Verdiği sancak komutu doğruydu. Ancak gemi komutanı muhtemeldir ki, kendi denizaltısının personeli olmadığı için Hasan Yumuk un komutunu iptal etti. Ona güvenmedi. Bir ihtimal karaya oturtmak istemedi. İskeleye kaçıp Naboland dan kurtaracağını düşündü. Çanakkale boğazındaki akıntı ise buna imkan tanımayacak kadar güçlüydü. Adeta yağmurdan kaçarken doluya tutuldular
BÖLMELER AÇIKTI
Gemide 8 bölme vardı. Boğazdan geçiş sırasında bu bölmelerin kapalı olması gerekirdi. Ancak bölmeler açıktı ve çarpışmadan sonra denizaltı hızla su aldı. Sadece kıç torpido dairesinde bölmeleri kapatabilmişlerdi. Orda da elektrik astsubayı Selami Özben dahil 22 kişi hayattaydı
ALKOLLÜYDÜLER YALANI
Kazanın ilk saatlerinden itibaren yalan mekanizması işlemeye başladı. Bu yalanların ilki gün ışımaya başlarken kazazede 5 askerin kurtarılması sonrasında halk arasında oluşan dedikodu ile başlayan yalan rüzgarıydı. Kurtarılan 5 asker saatlerce buz gibi soğuk suyun içinde kalmıştı. 10 numaralı gümrük motoruna alınan soğuktan titreyen kazazedelerin birkaçına ısınmaları için alkol verildi. Karaya çıktıklarında bunlar denizde yuttukları suyun ve motorinin etkisiyle kusunca gemi personelinin alkollü olduğu ve kazanın bu nedenle olduğu yalanı dolaşmaya başladı. Halbuki gerçek bu değildi.
Deniz Kuvvetleri de bu yalanı bertaraf edebilmek için başka yalanlara başvurdu. Büyük bir hamasi dil kullanılmaya başlandı. Kıç torpido dairesinde hayata tutunmaya çalışan 22 askerin son sözlerinin Vatan sağolsun olduğu kamuoyuna anlatıldı. Halbuki kurtarma çalışmaları sırasında şamadıra teli kopmuş. Denizaltıdakilerle irtibat kopmuştu
BUNLAR KOMUNİST
Yıllarca Vatan sağolsun örtüsü ile gerçekler gizlendi. Hatta kazadan sonra yapılan yargılamalar sırasında Nabboland ın İsveç bandıralı olmasından dolayı, Bunlar koministtir. Göz göre göre denizaltımızı biçtiler gibi yorumlar, savunmalar bile oldu. Nabboland ın kaptanı 6 ay tutuklu kaldı. Gerçek uzun süre gizlendi
KURTARAN GEMİSİ TAŞIMA İŞİ YAPTI
Kurtaran gemisi 10 saat 25 dakika sonra kaza yerine ulaşmıştı. Ancak Kurtaran gemisinin kurtarma çalışmalarına başlaması ancak 25 nci saatte sağlanabildi.
Kurtaran gemisi kaza yerine ulaştığı ilk dakikalarda kazazedeler ulaşmak yerine olay yerine gelen bürokrat ve üst rütbeli subayları taşıma görevi yaptı. O değerli saatler boş yere harcanmış oldu.
ŞAMANDIRA BAĞLANTI TELİ KOPTU
Şamadıradaki bağlantı teli ise ilk manevra sırasında yanlışlıkla kopartıldı. Bu telin kopması aşağıdaki denizcileri hayata bağlayan pamuk ipliğinin de kopması demekti.
EN BAŞARILI DALGIÇ YOK
Kurtarma çalışmalarında o gün bir talihsizlik daha vardı. O yıllarda Türk Deniz Kuvvetlerinin kurtarma ekibinde yer alan en başarılı kurtarma dalgıcı Vedat Dora Kurtaran gemisinde yoktu. Disiplin cezası almıştı. Kızaktaydı. Olay yerine gelen ABD liler bile Vedat Dora yı sordular. Böylesine başarılı bir dalgıç nasıl kurtarma alanında olmazdı ?
ÇOCUĞUNU GÖRMEK İÇİN DENİZALTIDAN ÇIKTI
Dumlupınar Denizaltısının içinden sadEce bir denizci çıkıp kurtulmayı denedi. Yüzeyde cesedi bulundu. O da kazadan 2 gün önce çocuğu Hüseyin Akış ile birlikte çocuğu olan astsubay Ulvi Erhezar dı.
Ulvi Erhezar yeni doğan bebeğini bir umutla görebilmek için denizaltıdan çıktı. 90 metreden su yüzüne çıkmaya çalıştı. Ancak ciğerleri parçalandı ve şehit oldu.
-
1906 Adana taşköprü
-
Alman askerleri yakaladıkları rus sağlık ekibinden bir bayanı asıyor 1942 Stalingrad
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri