-
Klasisizm ve Modernizm arasinda hareket eden Italyan hekeltiras Arturo Martini'nin dogum yildonumu (11 Agustos 1889)


-
Ingiliz sair (Christopher Murray Grieve) Hugh MacDiarmid'in dogum yildonumu (11 Agustos 1892)
Kendisinin Tanri oldugunu soyledi
‘Iyi ki geldin, dostum’, diye haykirdim,
‘Olumumden once seninle gorusmeyi
Hep ummustum’.
Oldurdu O’nu ve attim
cesedini bir havuza.
– Ama keske gercekten de
Tanri olsaydi o budala!

He said that he was God
'We are well met,' I cried,
'I’ve always hoped I should
Meet God before I died.'
I slew him then and cast
His corpse into a pool,
– But how I wish he had
Indeed been God, the fool!
-
Kizilderili portreleriyle unlu Amerikali ressam Louis ShipShee’nin dogum yildonumu (11 Agustos 1896)
Buffalo Kill, 20th century

No Heart, 20th century

-
En basarili Amerikan sairlerinden Louise Bogan'in dogum yildonumu (11 Agustos 1897)


Yuzun simdi yuregimde oldugundan oturu,
Ayva ve kavunun, taze bir alaz gibi sarinin
Dikenli yildizcicekleri ve coban asasiyla uzandigi
Yureginin kararan cercevesine oranla
Daha az bakarim yuzunun cehresine.
Otede, bir bahce. Tirpanlar asili dursa da elma agaclarinda,
Orada, kustah rahatlikta kursun ve mermer figurler seyreder
Gonulsuzce giden baska bir yazin gosterisini.
Yuzun simdi yuregimde oldugundan, bakarim.
Sesin simdi yuregimde oldugundan, anlarim
Kasvetli bir sayfadaki kara akortlari.
Sallayan ve kanayan sozcuklerle
Karismis simgeleriyle muzik
Muzigin hapishanesi icin yapilmamistir.
Notalar mekik dokur saf yankisiz sessizlikte.
Cifte bir duste hecelemeliyim firtinayi, akan seli.
Vurus asiri hizlidir. Karanlikta degisir notalar.
Sesin simdi yuregimde oldugundan, anlarim.
Yuregin simdi yuregimde oldugundan, gorurum
Kocaman gemileri ve dis cerceveleriyle iskeleleri;
Donanimi ve yuku ve koleleri
Bozuk bir gogun altindaki tuhaf bir sahilde.
Ayrilis degildir ey, fakat tamamlanmis bir yolculuktur!
Balyalar durur tasta; kizil pasi asagi dogru inerken
Inilder capa, ve uzun asmalar emekler
Tuz otunun yani sira, uzayan guneste.
Yuregin simdi yuregimde oldugundan, gorurum.
-
Ingiliz cocuk kitaplari yazari Enid Mary Blyton’in dogum yildonumu (11 Agustos 1897)

“Elizabeth Allen, zengin ve guzel, ama son derece simarik bir kiz. Bugune kadar hic okula gitmemis ve tam alti tane murebbiyesi olmus. Ama murebbiyelerin hicbiri Elizabeth'i uslu, terbiyeli bir kiz haline getirememis. Ailesi butun bunlarin uzerine onu yatili okula gondermeye karar verince, Elizabeth okulun en yaramaz kizi olup, en kisa surede okuldan atilmayi kafasina koyuyor.”

“Elizabeth Allen is a pretty and smart little girl who been entered to boarding school by her mother. It’s the first time for her because she take homeschooling before. She doesn’t feel happy about this so she decides to be the naughty student so she gets sent home. But the more time she spends there, the more she likes and happy to be there even she doesn’t want to admit it at first.”
-
Italyan ressam Luigi Corbellini’nin dogum yildonumu (11 Agustos 1901)
The workshop of the violin maker Emile Français, 20th century

Etude, XX secolo
-
Amerikan Celik’in kurucusu, Iskoc asilli Amerikali Is adami, sanayici ve ucretsiz halk kutuphanelerinin babasi Andrew Carnegie’nin olum yildonumu (11 Agustos 1919)


“Basari, baskalarinin haklarini ihlal etmeden yasamin gerektirdigi her seyi elde etme gucudur.”

“Kucuk kahkahalarin oldugu yerde, kucuk bir basari vardir.’

“Her seyi kendisi yapmak isteyen veya bunu yaptigi icin butun takdiri kendisinde toplamak isteyen hic kimseden buyuk lider olmaz.”
Carnegie, Mezartasina, "Burada kendisinden daha akilli insanlari calistiran birisi yatiyor. / Here lies one who knew how to get around him men who were cleverer than himself." yazisinin yazilmasini vasiyet etmis ancak emrinde calistirdigi ve ondan daha akilli olan calisanlari bu yaziyi yazmamislar.
-
Kokler (Roots) romani ile Pulitzer Odulunu kazanan, Malcolm X’in otobiyografisini de kaleme alan Amerikali yazar Alexander (Murray Palmer) Haley’in dogum yildonumu (11 Agustos 1921)
"Bir gece kulubede Bell, 'Artik yedi yasindasin Kizzy. Yasitlarin butun gun tarlada calisiyorlar. Noah'ya baksana sen de bana buyuk evde yardimci olmalisin.' Babasinin bu konularda ne dusundugunu bilen Kizzy, Kunta'ya belli belirsiz bakti. 'Anneni duydun' dedi Kunta kesin bir dille. Onceden Bell'le konusup Kizzy'nin yalnizca Miss Anne'in oyun arkadasi olarak kalmasini degil efendinin gozune carpacak isler de yapmasini kararlastirmislardi." Kokler

"Bell told Kizzy one night in the cabin, 'You's gwine on seven years ol. Fiel-hand young'uns be awready out dere workin' ey'yday—like dat Noah—so you's gwine some use to me in de big house!' Knowing by now how her father felt about such things, Kizzy looked uncertainly at Kunta. 'You hear what yo' mammy say,' he said without conviction. Bell already had discussed it with him, and he had to agree that it was prudent for Kizzy to start doing some work that was visible to Massa Waller, rather than continue solely as a playmate for Missy Anne."
"Sonradan ogrendim ki, yazi tura oynarken parayi havada yazi istiyorsa yazi, tura istiyorsan tura gelecek sekilde yakalamanin bir yolu vardi. Iste bu olay, benim kumar konusunda aldigim ilk ders oldu; kumarda surekli kazanan birini gorurseniz, bilmelisiniz ki o adam oyun oynamiyor, hile yapiyordur. Bende sonra butun hayatim boyunca, kumardan pek farki olmayan herhangi bir iste surekli kaybediyorsam gozumu dort acmisimdir. Amerika'da Beyazlar karsisinda devamli kaybeden Zencilerin gibi. Beyaz adam profesyonel kumarcidir; butun kozlar onun elindedir ve butun paralari toplar onune; bizim halkimizla oynarken kagitlari istedigi gibi koyar ve hep destenin altindan ceker."

"I felt when I found out later that he had cheated. There is a way that you can catch and hold the nickel and make it come up the way you want. This was my first lesson aboutgambling: if you see somebody winning all the time, he isn't gambling, he's cheating. Later on in life, ifI were continuously losing in any gambling situation, I would watch very closely. It's like the Negro inAmerica seeing the white man win all the time. He's a professional gambler; he has all the cards andthe odds stacked on his side, and he has always dealt to our people from the bottom of the deck."
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri