Sayfa 4764/7020 İlkİlk ... 376442644664471447544762476347644765476647744814486452645764 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 38,105 - 38,112 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Italyan Ronesans matematikcisi, fizikci, astrolog ve hekim Gerolamo Cardano'nun dogum yildonumu (24 Eylul 1501)

    "Kusurlarimin acik farkla birincisi ve en one cikani, beni dinleyenlerin kulaklarina en nahos gelecegini bildigim sozleri en once soyleme aliskanligim ve bu aliskanliktaki israrimdir. Bunun ayrimindayim elbette, ama gene de bilerek surduruyorum bu aliskanligimi, bana ne kadar cok dusman kazandirisa kazandirsin."



    "È ben singolare fra i miei difetti quello del non mai favellare di nulla con tanta compiacenza, quanto di ciò che so riescire disaggradevole a chi m’ascolta. E, mentre lo seguo, so essere questo assai perverso costume: e lo seguo di piena volontà, non ignorando quanti già mi procacciasse nemici questo solo difetto."

  2. 16. yuzyilin onemli bilim insanlarindan ve modern tibbin kurucularindan Isvicreli doktor ve kimyager (Phillipus Theophratus Bombastus von Hohenheim) Paracelsus’un olum yildonumu (24 Eylul 1541)

    “Wer nichts weiß, liebt nichts. Wer nichts tun kann, versteht nichts. Wer nichts versteht, ist nichts wert. Aber wer versteht, der liebt, bemerkt und sieht auch. Je mehr Erkenntnis einem Ding innewohnt, desto größer ist die Liebe. Wer meint, alle Früchte würden gleichzeitig mit den Erdbeeren reif, versteht nichts von den Trauben.“



    “Hicbir sey bilmeyen, hicbir seyi sevemez. Hicbir sey yapamayan, hicbir seyden anlamaz. Hicbir seyden anlamayan insan degersizdir. Oysa anlayan biri, hem sever, hem fark eder, hem de gorur. Bir seyde ne kadar bilgi varsa, O kadar buyuk sevgi vardir. Butun meyvelerin cileklerle ayni zamanda olgunlastigini zanneden biri, uzumleri hic tanimiyor demektir.”

  3. Ingiliz lirik sair Thomas Wyatt'in olum yildonumu (24 Eylul 1542)



    Ask, sana da, butun kurallarina da elveda!
    Artik sallandirmasin beni sendeki o cezbedici, keskin bakislar
    Seneca ve Eflatun beni senin buyunden yanlarina cagiriyorlar,
    Bilginin gercek zenginligine merhaba!
    Kor bir inatla, sana direndigimde,
    Senin keskin karsi hamlen canimi acitti.
    Bana ivir zivir islerle ugrasmamam gerektigini anlatti
    Ve kacmayi.Ozgurluk cazibesini gosterdiginde.

    Bu yuzden elveda, git ve taze gonullerle ugras
    Benden cek ellerini
    Git ve o genclere ver o yalanci sekerini
    Sonra da kalplerini o mizraginla es.
    Simdiye kadar kaybetmis olsam da zamanimi,
    Bundan sonra curuk tahtaya basmam ayagimi.


  4. Flaman Naturmort ressami Joris van Son'un dogum yildonumu (24 Eylul 1623)

    Still life with fruit and shrimp, 1643




    Sumptuous still life before a column, 1645


  5. Italyan ressam Andrea Commodi’nin olum yildonumu (24 Eylul 1638)

    Giovane donna in cucina, prima metà del XVII secolo




    Saint Charles Borromée en prière, XVIIe siècle


  6. Italyan ressam Gaetano Gerardo Zompini’nin dogum yildonumu (24 Eylul 1700)

    Rebecca al pozzo, XVIII secolo (Scuola Grande dei Carmini, Venezia)




    Esther sviene davanti ad Assuero, 1745


  7. Italyan sair Vincenzo da Filicaja'nin olum yildonumu (24 Eylul 1707)

    "Her genc kiz gogsunu ve saclarini gullerle susler. / Così di rose ogni donzella il seno E i crin s'adorno."


  8. Ingiliz sanat tarihcisi, gotik yazar, antikaci ve politikaci (4th Earl of Orford) Horace Walpole'un dogum yildonumu (24 Eylul 1717)

    "Gecen Haziran'in baslarinda bir sabah bir dusle uyandim ve bu dusten animsayabildigim tek sey kendimi eski bir satoda gormem (Gotik oykulerle dolu benimkisi gibi bir beyin icin cok dogal bir dus) ve buyuk bir merdivenin en ust basamaginda devasa bir zirhli ele bakmamdir. Aksam ustu oturup yazmaya koyuldum, neler soyleyecegimi ve anlatacagimi hic bilmeden."Otranto Satosu



    "I waked one morning at the beginning of last June from a dream, of which all I could recover was, that I had thought myself in an ancient castle (a very natural dream for a head filled like mine with Gothic story) and that on the uppermost bannister of a great staircase I saw a gigantic hand in armour. In the evening I sat down and began to write, without knowing in the least what I intended to say or relate."



    “Genc Conrad'in dugununun, dogum gununde yapilmasina karar verilmisti. Topluluk, satonun sapelinde toplanmisti, ama kutsal torenin baslamasi icin her seyin hazir olmasina ragmen Conrad ortalarda yoktu. En ufak gecikmeye bile dayanamayan ve oglunun, odasina cekildigini fark etmemis olan Prens, hizmetkarlardan birini genc Prens'i cagirmasi icin gonderdi. Hizmetkar henuz Conrad'in odasina giden avludan gececek kadar bile uzaklasmamisti ki nefes nefese geri dondu; delirmis gibiydi, bakislari sabitti ve agzindan kopukler saciyordu. Hicbir sey soylemiyor, avluyu isaret ediyordu. Topluluk dehset ve saskinlik icinde oldugu yerde kalmisti. Konunun ne oldugunu anlamayan, ama oglu icin kaygilanan Prenses Hippolita bayginlik gecirdi. Kaygilanmaktan cok dugun toreninin gecikmesine ve hizmetcisinin aptalligina kizan Manfred, emir verircesine neler olup bittigini sordu. Hizmetkar cevap vermiyor, hala parmagiyla avluyu isaret ediyordu; en sonunda, pes pese sorulan sorularin ardindan, "Ah! Migfer! Migfer!" diye bagirdi. Bu arada toplulugun bir kismi, birbirine karis- mis cigliklarin, korku ve saskinlik dolu seslerin geldigi avluya akin etmisti.”



    “Young Conrad's birthday was fixed for his espousals. The company was assembled in the chapel of the Castle, and everything ready for beginning the divine office, when Conrad himself was missing. Manfred, impatient of the least delay, and who had not observed his son retire, despatched one of his attendants to summon the young Prince. The servant, who had not stayed long enough to have crossed the court to Conrad's apartment, came running back breathless, in a frantic manner, his eyes staring, and foaming at the mouth. He said nothing, but pointed to the court.The company were struck with terror and amazement. The Princess Hippolita, without knowing what was the matter, but anxious for her son, swooned away. Manfred, less apprehensive than enraged at the procrastination of the nuptials, and at the folly of his domestic, asked imperiously what was the matter? The fellow made no answer, but continued pointing towards the courtyard; and at last, after repeated questions put to him, cried out, éOh! the helmet! the helmet!"

Sayfa 4764/7020 İlkİlk ... 376442644664471447544762476347644765476647744814486452645764 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •