-
Amerikan klasik muziginin oncu bestecisi Aaron Copland'in dogum yildonumu (14 Kasim 1900)
-
Isvecli cocuk kitaplari yazari Astrid (Anna Emilia) Lindgren’in dogum yildonumu (14 Kasim 1907)

“ 'Ben okul diye Arjantin’dekilere derim,' dedi etrafindaki cocuklari gururla suzerek. 'Asil orada okula gitmeliydiniz. Noel tatilinden uc gun sonra, Paskalya tatili baslar. Paskalya tatili bittikten uc gun sonra da yaz tatili baslar. Yaz tatili 1 Kasim’da biter. Tabii 11 Kasim’da baslayan Noel tatiline kadar biraz zorlanirsiniz. Ama hic degilse ev odevi diye bir sey yok. Arjantin’de ev odevi yapmak kesinlikle yasak! Tamam, bazen gardiroba saklanip da ev odevi yapan bir ya da iki Arjantinli cocuk cikar ama anneleri onlari bir yakalarsa, vay hallerine. Hele toplama islemi, oradaki okullarda adi bile anilmaz. Eger bir cocuk 7 arti 5’in kac ettigini bilir de, bir de ogretmene soyleyecek kadar budala olursa, butun bir gun utanc kosesinde tek ayak uzerinde dikilmek zorunda kalir. Yalnizca Cuma gunleri ders yaparlar, tabii ders yapacak kitap bulabilirlerse. Ama neyse ki orada hic kitap yok.' ” Pippi Uzuncorap

" 'You ought to know about the schools in Argentina,' said Pippi, looking down at the children. 'That's where you should go. Easter vacation begins three days after Christmas vacation ends, and when Easter vacation is over there are three days and then it's summer vacation. Summer vacation ends on the first of November, and then you have a tough time until Christmas vacation begins on November 11. But you can stand that because there are at least no lessons. It is strictly against the law to have lessons in Argentina. Once in a while it happens that some Argentine kid sneaks into a closet and sits they're studying a lesson, but it's just too bad for him if his mother finds him. Arithmetic they don't have at all in the schools, and if there is any kid who knows what seven and five are he has to stand in the corner all day— that is, if he's foolish enough to let the teacher know that he knows. They have reading on Friday, and then only if they have some books, which they never have.' "
-
Amerikali ressam John La Farge'in olum yildonumu (14 Kasim 1910)
The Muse of Painting, 1870

Chiefs and Performers in War Dance, Fiji, 1891
-
Fransiz roman ve deneme yazari Marcel Proust, Kayip Zamanin Izinde (À la recherche du temps perdu) romaninin ilk bolumu olan Swann’larin Tarafi (Du côté de chez Swann) 14 Kasim 1913’te Bernard Grasset araciligiyla yayimladi.
"Kendimizi daima ruhumuz tarafindan kusatilmis gibi hissetsek de, bizi cevreleyen bu ruh sabit bir hapishane degildir; daha ziyade, ruhumuzu asmak, disariya ulasmak icin surekli hamleler yaparak onunla birlikte, bir hayal kirikligi icinde suruklenir, etrafimizda hep disaridan bir yanki degil de, icimizdeki bir titresimin cinlamasi olan ve hic degismeyen bir tini isitir gibiyizdir. Nesnelerde ruhumuzun onlara aksettirdigi, kendilerine deger kazandiran yansimayi bulmaya calisiriz; dogal ortamlarinda nesneleri zihnimizde birtakim dikitlerle yan yana bulmalarina borclu olduklari buyuden yoksun bulunca, hayal kirikligina ugrariz; bazen bu ruhun butun gucunu disimizda olduklarini, kendilerine asla ulasamayacagimizi acikca sevdigimiz insanlari etkilemek uzere, beceri ve ihtisama donustururuz."

"Car si on a la sensation d’être toujours entouré de son âme, ce n’est pas comme d’une prison immobile ; plutôt on est comme emporté avec elle dans un perpétuel élan pour la dépasser, pour atteindre à l’extérieur, avec une sorte de découragement, entendant toujours autour de soi cette sonorité identique qui n’est pas écho du dehors mais retentissement d’une vibration interne. On cherche à retrouver dans les choses, devenues par là précieuses, le reflet que notre âme a projeté sur elles, on est déçu en constatant qu’elles semblent dépourvues dans la nature, du charme qu’elles devaient, dans notre pensée, au voisinage de certaines idées ; parfois on convertit toutes les forces de cette âme en habileté, en splendeur pour agir sur des êtres dont nous sentons bien qu’ils sont situés en dehors de nous et que nous ne les atteindrons jamais."
-
Amerika baskanlarina danismanlik yapan, Amerikali egitimci, yazar ve hatip Booker Taliaferro Washington'in olum yildonumu (14 Kasim 1915)

"Basariyi olcebilmek icin bir insanin ulastigi noktaya degil, basarmak icin astigi engellere bakilmasi gerektigini ogrendim."

"Buyuk adamlar sevgiyi gelistirir, sadece kucuk adamlar nefretin ruhunu besler."

"Basari, onu ele gecirme kararliligi ve dayanikliligi gosteren herkesi sabirla bekler.”
-
Turk sair ve deneme yazari Salah Birsel’in dogum yildonumu (14 Kasim 1919)
Rica ederim somurtmaya kalkmayin
Patlican kizartirken bile gulun
Carsiya cikin sinemaya girin
Kosun yuzun birdirbir oynayin
Goguslerinizi genisletin cekinmeden
Sizin olmenize daha cok var
Ot bocekleri toplayin gelen misafirlere
Saclarinizi Temmuz aydinligiyla tarayin
Ha babam cene calin laf yetistirin
Dedikodu yapin camlarin altinda
Daha cok erken gitmeyin rica ederim
Susuz raki icin bardak bardak
Utanmayin coraplarinizi siyirin
Ayaklarinizi daldirin visne receline
Boyuna konusun olmeyin rica ederim

Je vous en prie ne vous mettez pas à bouder
Même quand vous faites frire des aubergines riez
Allez faire des courses, allez au cinéma
Courez, nagez, jouez à saute-mouton
Dilatez votre poitrine sans vous gêner
Il reste du temps jusqu'à votre mort
Ramassez des poux d'herbe pour les visiteurs
Peignez vos cheveux avec la lumière de juillet
N'arrêtez pas de jacasser gorgez-vous de mots
Colportez des cancans sous les pins
Il est encore très tôt ne partez pas je vous prie
Buvez du raki sec verre après verre
Ne vous gênez pas ôtez vos bas
Plongez vos pieds dans la confiture de griottes
N'arrêtez pas de parler ne mourez pas je vous prie.
-
Alfred Hitchcock’in yonettigi ve Cary Grant, Joan Fontaine, Cedric Hardwicke’in basrollerini paylastigi (Suspicion) Suphe 14 Kasim 1941 tarihinde Amerika’da viyona girdi.

-
Ingiliz dinler tarihcisi ve yazar Karen Armstrong'un dogum gunu (14 Kasim 1944)
"Siir tarihten daha felsefi ve ciddi bir seydir; siir neyin evrensel oldugunu, tarih ise neyin ozgul oldugunu anlatir."

"Poetry is something more philosophic and serious than history; for poetry speaks of what is universal, history of what is particular."
"Ornegin, dunya ekseni cevresinde saatte bin mil yerine yuz mil donseydi, gece on kati uzun olurdu ve dunya yasami surdurmek icin fazla soguk olurdu; uzun gun boyunca, sicaklik butun bitkileri kuruturdu. Tum bunlari boyle kusursuz bir bicimde duzenlemis varlik ustun zekali bir Usta olmaliydi."Tanri’nin Tarihi

"If, for example, the earth revolved on its axis at only one hundred miles per hour instead of one thousand miles per hour, night would be ten times longer and the world would be too cold to sustain life; during the long day, the heat would shrivel all the vegetation. The Being which had contrived all this so perfectly had to be a supremely intelligent Mechanick."
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri