Sayfa 5154/7020 İlkİlk ... 415446545054510451445152515351545155515651645204525456546154 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 41,225 - 41,232 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Cumhurbaskani Gazi Mustafa Kemal, 24 Kasim 1934 tarihinde Meclisten cikan kanunla Ataturk soyadini aldi.



    (The Turkish Parliament granted him the surname Ataturk on november 24, 1934, which means "Father of the Turks", in recognition of the role he played in building the modern Turkish Republic. / Il Parlamento turco gli ha assegnato il cognome Ataturk il 24 novembre 1934, che significa "padre dei turchi", in riconoscimento del ruolo che ha avuto nella costruzione della moderna Repubblica turca.)

  2. El Salvadorlu roman yazari, sair ve elestirmen Manlio Argueta'nin dogum gunu (24 Kasim 1935)

    Yemin ederim asla olmemeye. Isyan etmemeye.
    Canimiz yandiginda gercegi soylememeye.
    Beni her incittiklerinde yanagimi donmeye.
    Sadaka verecegim fakirlere.
    Bayat ekmek yiyecegim
    Iyi anlayayim diye.
    Sadece para (ondan da bende yok nasilsa)
    Kalmayacagim paylasmak zorunda...
    Sakin, gunahlardan arinmis olarak,
    Sert bir zaturreeden ya da
    Ayaktaki nasirdan
    Ya da ruhtaki bir nezleden olmemin ardindan.



    Juro no alzar la voz. No sublevarme.
    No decir la verdad cuando nos duela.
    Ofrecer la mejilla cada vez
    que me ofendan. A los pobres
    daré limosnas. Comeré pan duro
    para ser bueno con todos.
    Sólo dinero (pues no tengo nada)
    no habré de repartir... Después morir
    tranquilamente libre de pecados,
    de bronconeumonía o de un callo
    en el pie
    o de un catarro en el alma

  3. Amerikali siyaset bilimci ve teorisyen Marshall Berman’in dogum yildonumu (24 Kasim 1940)

    “Yasadigimiz gunlerde, her sey kendi karsitina gebe gorunuyor. Insan emegini azaltmak ve verimlendirmek gibi harika bir guc bahsedilmis olan makinelere ac acina sahip oluyor, onlar icin calisip duruyoruz. Yepyeni servet kaynaklari, mesum bir buyuyle ihtiyac doguran kaynaklara donusuveriyor. Sanatin zaferleri kisiligin yitirilmesi pahasina elde ediliyor sanki. Insanlik dogaya hukmettikce, insan oteki insanlara ya da kendi lanetine kole oluyor. Bilimin ari isigi bile, etrafi cehaletin karanligiyla kaplanmadikca parlayamaz gibi gorunuyor.” Kati Olan Hersey Buharlasiyor



    “In our days everything seems pregnant with its contrary. Machinery, gifted with the wonderful power of shortening and fructifying human labor, we behold starving and overworking it. The new-fangled sources of wealth, by some weird spell, are turned into sources of want. The victories of art seem bought by the loss of character. At the same pace that mankind masters nature, man seems to become enslaved to other men or to his own infamy. Even the pure light of science seems unable to shine but on the dark background of ignorance. “

  4. Arjantinli yazar ve elestirmen Ricardo (Emilio) Piglia'nin (Renzi) dogum yildonumu (24 Kasim 1941)

    "Borges'in, yuzunu bir kitaba yapistirdigi ve sayfalardaki harflerin ne oldugunu sokmeye calistigi bir fotografi vardir. Yazar Meksika Caddesi'ndeki Ulusal Kutuphane'nin yuksek tavanli galerilerinden birindedir; comelmis ve bakislarini acik sayfaya dikmistir. O, tanidigimiz en inatci okurlardan biridir. Gorme yetisini okurken kaybettigini hayal edebiliriz; yine de her seye ragmen devam etmeye calisir. Son okurun ilk imgesi bu olabilir: Hayatini okuyarak geciren, lambanin isiginda gozlerini kor eden bir adam. ‘Ben simdi gozlerimin artik goremedigi sayfalarin okuruyum.’ " Son Okur



    "Hay una foto donde se ve a Borges que intenta descifrar las letras de un libro que tiene pegado a la cara. Está en una de las galerías altas de la Biblioteca Nacional de la calle México, en cuclillas, la mirada contra la página abierta. Uno de los lectores más persuasivos que conocemos, del que podemos imaginar que ha perdido la vista leyendo, intenta, a pesar de todo, continuar. Esta podría ser la primera imagen del último lector, el que ha pasado la vida leyendo, el que ha quemado sus ojos en la luz de la cámara. ‘Yo soy ahora un lector de páginas que mis ojos ya no ven.' "



    " 'Harita, dedi, 'gercekliğin sentezidir; yasamin karmasasinda bize rehberlik eden bir aynadir. Insanin, yolunu bulabilmesi icin satir aralarini okuyabilmesi gerekir. Bakin. Biri yasadigi yerin haritasini incelemek istediginde ilk bakip bulmasi gereken sey o anda nerede oldugudur.' "



    " 'Un mapa' dijo 'es una síntesis de la realidad, un espejo que nos guía en laconfusión de la vida. Hay que saber leer entre líneas para encontrar el camino. Fíjese. Siuno estudia el mapa del lugar donde vive, primero tiene que encontrar el sitio donde está almirar el mapa.' "

  5. Somalili roman yazari Nuruddin Farah'in dogum gunu (24 Kasim 1945)

    "Kisa sure once Harare'deki uluslararasi bir konferansa katilmam icin, toplantiyi duzenleyenler bana Londra'dan Addis Ababa'ya giden bir Lufthansa ucaginda yer ayirtmislar. Boylece, ABD'de baslamis olan SIKICI yolculugumun ilk duragi Londra olmustu. Ucagima yetisecek bir saatte Heathrow'da olabilmek icin sabah uc'te uyandim, iki taksiye bindim ve birbucuk saat sonra, Lufthansa'nin kontrol bankosuna vardigimda ucaga binme sansimin bulunmadigini anladim. Nedenini merak ettim, bagajimi alan yer hostesi Almanya vizemin sona ermis oldugunu soyledi. Sesimde ustunluk taslayan bir kinama ifadesiyle, seyahatimi Almanya'da bitirmeye niyetli olmadigim konusunda hanimi aydinlattim. Ve, sesimdeki igneleyici, kucumseyici tonun dozunu daha da arttirarak, zaten Frankfurt'ta sadece 40 dakika kalacagimi ve bu kirk dakikanin da bana, gecerli bir giris belgesine sahip oldugum bir ulkeye Etiyopya'ya giden ucagimi yakalamak igin ancak yetecegini soyledim. Yer hostesi, esine ender rastlanir bir yavaslikla konusarak, vizemi yenilemezsem ucaga binemeyecegim konusunda beni bilgilendirdi. Iste o zaman iyice ofkelendim ve bu sekilde asagilanmamda su ya da bu olcude dahil oldugundan kuskulandigim herkese hakaretler yagdirdim. Bunun uzerine bir Lufthansa Bilet Denetcisi sahneye cikti ve beni bir kenara cekerek, yolcu olarak kabul edilmemem konusundaki kararlarinin, ucak sirketinin Alman yetkililerden aldigi ayrintili bir yeni yasalar zincirinin, AB yurttasi olmayan herkesin Almanya'ya girisini kisitlayan gaddarca bir yeni yonetmelik serisinin parcasi oldugunu soyledi..."



    "On my way to an international conference in Harare not lont ago, the organizerc had booked me on a Lufthansa flight from London to Addis Ababa, where I would break the first leg of my tedious trip which had begun in the USA. To get to Heathrow in time for my fllght, I woke up at three in the morning and took two taxis' only to discover one and a half hours later' once I got to Lufthansa's checking counter, that I had no chance of boarding the plane. I wondered why, and the ground hostess checking in my luggage pointed out that my visa to Germany had expired. With a touch of superior reproach in my voice I enlightened the lady that I hadn't planned to break my iourney in Germany. I went on, topping up the dose of sarcasm in my tone, that in any case I had only a 40-minute layover in Frankfurt, fofi sufticient minutes in which I would catch my flight to Ethlopie a country for which I had a valld document of entry. With singular slowness, the ground hostess informed me that I wouldn't b€ able to get on the flight unless I had my visa renewed. It was then that I lct go of my temper showering all manner of abusive terms on anybody whom I suspected had anphing whaBoeyer to do with this my humiliation. Whereupon a Lufthanse checking Supervisor arrived on the scene, and took me aside to inform me that their decislon not to accept me as a p.ss3nter was part of an elaborate chain of new leglslations that the airline had received from the German authorities, a draconian set of new regulations restricting entry of non-EU citizens into Germany..."

  6. John Steinbeck, Inci (The Pearl - La Perla) romanini 24 Kasim 1947’de Viking Press araciligiyla yayimladi.

    “Insanoglu icin ac gozlu denmistir her zaman. Elindekiyle yetinmeyip hep daha fazlasini istedigi soylenir. Bunlar kucumseme dolu, elestiri niteliginde soylenmis sozlerdir. Oysa istemek insanin en buyuk yeteneklerinden biridir ve onu, bulduguyla yetinen hayvan turlerinden ustun kilar.”



    “For it is said that humans are never satisfied, that you give them one thing and they want something more. And this is said in disparagement, whereas it is one of the greatest talents the species has and one that has made it superior to animals that are satisfied with what they have.”




    “ 'Baska ne yapabilirdim ki? Dolandirici bu herifler.'

    Juan Tomas agir agir salladi basini. Agabeydi o. Kino ondan ogut bekliyordu. 'Anlamak guc.' dedi. 'Ta besikten mezara dolandirildigimizi biliyoruz. Yine de yasamayi surduruyoruz. Sen yalnizca inci alicilarina meydan okumadin, butun bir yapiya, butun yasam bicimine meydan okudun. Senin adina korkuyorum.' ”



    " 'Che cos'altro potevo fare? Sono degli imbroglioni.'

    Juan Tomás annuì gravemente. Era il maggiore, e Kino attendeva da lui una risposta di saggezza. 'È difficile sapere' disse. Sappiamo di essere truffati dalla nascita sino alla tomba. Ma sopravviviamo. Tu hai sfidato non i mercanti di perle, ma tutta la struttura, tutto il nostro modo di vivere, e io tempo per te.' "

  7. Sirp yonetmen, aktor ve muzisyen Emir Kusturica’nin dogum gunu (24 Kasim 1954)




  8. Hintli yazar, savas karsiti eylemci Suzanna Arundhati Roy'un dogum gunu (24 Kasim 1961)

    "Pappachi, 'Paravanlar'in eve girmesine izin vermezdi. Kimse izin vermezdi. 'Dokunulabilirler'in dokunduklari hicbir seye dokunmalarina izin verilmezdi onlarin. Kast Hindular ve Kast Hiristiyanlar. Mammachi Estha ile Rahel'e, genc kizliginda, Paravanlarin ellerinde bir supurgeyle geri geri surunmelerinin ve kendi ayak izlerini silmelerinin istendigi gunler oldugunu hatirladigini anlatti; bunun nedeni Brahmanlarin ya da Suryanilerin yanlislikla bu ayak izlerine basip kendilerini pisletmemeleriydi. Mammachi'nin gencliginde, Oteki 'Dokunulmazlar' gibi Paravanlarin da halka acik yollarda yurumelerine, belden yukarisini ortmelerine, semsiye tasimalarina izin verilmezdi. Konustuklari kisiyi pis soluklariyla kirletmemeleri icin konusurken elleriyle agizlarini ortmeleri gerekirdi." Kucuk Seylerin Tanrisi



    "Pappachi would not allow Paravans into the house. Nobody would. They were not allowed to touch anything that Touchables touched. Caste Hindus and Caste Christians. Mammachi told Estha and Rahel that she could remember a time, in her girlhood, when Paravans were expected to crawl backwards with a broom, sweeping away their footprints so that Brahmins or Syrian Christians would not defile themselves by accidentally stepping into a Paravan's footprint. In Mammachi's time, Paravans, like other Untouchables, were not allowed to walk on public roads, not allowed to cover their upper bodies, not allowed to carry umbrellas. They had to put their hands over their mouths when they spoke, to divert their polluted breath away from those whom they addressed."

Sayfa 5154/7020 İlkİlk ... 415446545054510451445152515351545155515651645204525456546154 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •