Sayfa 5256/7020 İlkİlk ... 425647565156520652465254525552565257525852665306535657566256 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 42,041 - 42,048 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Turk roman, oyku yazari ve Diplomat Yakup Kadri Karaosmanoglu’nun olum yildonumu (13 Aralik 1974)

    – Biliyorum, sen de onlardansin.
    – 'Onlar' kim ?
    – Aha, Kemal Pasadan yana olanlar
    – Insan Turk olur da, nasil Kemal Pasadan yana olmaz?
    – Dostum biz Turk degiliz ki.
    – Ya nesiniz?
    – Biz muslumaniz, elhamdulillah.



    –I know, you are one of them.
    – Who are “them”?
    – The ones who support Kemal Pasha [Ataturk].
    – How can a man be a Turk and not support Kemal Pasha?
    – My friend, we are not Turks.
    – What are you, then?
    – We are Muslims, alhamdulillah, praise be to God.




    "Garp medeniyetlerinin tum lagimi obur tarafa bosandi. Bir parca temizlige duskun, titiz bir adam icin orada bir dakika soluk almaya imkan kalmadi. Dusman camurlu cizmeleriyle bizim evlerimize kadar girdi; ne diyorum, -bizim yataklarimiza kadar! Halbuki sizin yalniz sokaklarinizda dolasabiliyorlar. Sizin evleriniz sarilmis kalelerdir. Fakat henuz zapt olunmamistir. Obur taraftakilerin ise hepsi birer birer dustu! Kizlarimizi, karilarimizi ve dudak yuzu gormemis nazli sevgililerimizi ellerimizden aldilar ve onlara gozumuzun onunde istediklerini yaptirdilar ve kizi kizla, erkegi erkekle kizistirdilar. Ve butun tabii zevklere tabii olmayan zevklerin zehrini, istirabini kattilar."



    "La civilisation occidentale y a déversé tous ses rebuts. Un homme dont la conscience n'est pas encore complètement étouffée ne peut plus y respirer. Avec ses bottes maculées de boue, l'ennemi a pénétré dans nos demeures, il s'est glissé jusque dans nos lits, il nous a pris sous nos yeux nos femmes, nos maitresses, nos sœurs encore vierges, il a éveillé la convoitise malsaine de la femme pour la femme, de l'homme pour l'homme, et ajouté aux tourments dont est faite le vie le poison des voluptés anormales. Vous résistez encore. Vos rues seules sont témoins de leurs dérèglements. Vos maisons tiennent toujours comme des forteresses assiégées. De notre côté, hélas, elles sont toutes tombées les unes après les autres."

  2. Amerikali sarkici, soz yazari, sair ve gorsel sanatci Patricia (Lee) Smith, cikis albumu Horses'i 13 Aralik 1975'te Arista Records etiketiyle piyasaya surdu.


  3. Turk roman, oyku ve oyun yazari Oguz Atay’in olum yildonumu (13 Aralik 1977)

    “Esyalariniza alisamadim, yadirgadim onlari. Salon-salamanjeyi, deniz gibi buyuk ve kaucuk kopuklu yatagi olan karyolayi, ayni takimin yaldizli gardrobunu ve gene ayni takimin sifonyerini ve gene ayni takimin tuvaletini sevemedim. Evinizde Turkce bir sey kalmamisti.”



    “I could not like your salon-salle-à-manger, your enormous foam-rubber bed – it reminded me of the sea – and with it, the matching gilded garderobe and the matching chiffonier and the matching dressing-table. You had got rid of the Turkish language in your house.”



    “Intihar etmek. Herhangi bir nedeni oldugundan degil. Butun hayati bir tek neden oldugundan. Yasadigi her sey yuzunden. Bazi insanlar boyledir. Digerlerine gore cok daha kirilgan olurlar. Olumu sirtlarinda bir canta gibi tasiyip yorulduklarinda once onu acarlar.“



    “Committing suicide…not because of having a reason for this act, but because of having only one reason in life, because of everything that was lived for. Some people have this character. They are more fragile than the others. They carry the death like a bag on their back and when they are tired, first they open the bag.”

  4. Turk sair, yazar ve cevirmen Behcet Necatigil’in olum yildonumu (13 Aralik 1979)

    Bir yerde her sey Pompei’nin son gunleri—
    Nasil dokulmusse lav oyleyiz ustumuze,
    Bir elbise mi ki cikar at eskileri.

    Epeyce de uzaklarda—geriler
    Dusunur: kim bunlar, geldiler, aldilar
    Eski benim cul giysilerimi
    Gene cul giydirdiler.

    Uyumak uzun bir sure, serdikleri dosekte
    Cok baska gorunmustu–
    Oysa hep ayni silte.

    Bir zaman belki guzel, degisen bir model–
    Yeniler derken eski vitrinleri, cocukluk…
    Ne kadar cevirseler yuzunu
    Geriler.



    Everywhere we can see the last days of Pompeii—
    We look as we did when the lava was poured upon us.
    Can we wear new clothes? Get rid of those old things.

    They remain so distant, those ancient
    Memories: whoever they were, they took
    All the clothing from my closets,
    To make me wear their old clothes again.

    They had slept for so long, spread upon mattresses
    That seemed very different from mine,
    But were the same.

    Perhaps it would be nice to change all these patterns—
    Rejuvenating old looks, like returning to our childhoods…
    Until the circling of the church clock’s hands
    Reminds us.

  5. 2 Grammy odullu Amerikali alternative metal, hard rock, alternative rock grubu Evanescence'in kurucusu ve vokalisti (Amy Lynn Hartzler) Amy Lee’nin dogum gunu (13 Aralik 1981)





    Agladiginda, tum gozyaslarini silerdim / Quando hai pianto ho asciugato tutte le tue lacrime
    Ciglik attiginda, tum korkularinla savasirdim / Quando hai urlato ho combattutto tutte le tue paure
    Tum bu yillar boyunca elini tuttum. / Ho tenuto la tua mano durante tutti questi anni.
    Fakat hala bana tamamen sahipsin / Ma tu hai ancora tutto di me


  6. Rumen sair Nichita (Hristea) Stănescu'nun olum yildonumu (13 Aralik 1983)

    Dogrusu, bir zaman gelecek
    hayatim olecek benim icin.
    Sadece cimen bilir topragin tadini.
    Dogrusu, cekip gittiginde yuregim
    sadece kanim ozler onu.
    Hava uzun, sen uzunsun,
    huznum uzun.
    Atlarin olecegi bir zaman gelir.
    Makinalarin ihtiyarlacagi bir zaman.
    Soguk yagmurlarin yagacagi bir zaman gelir,
    ve butun kadinlar senin basini kusanir –
    ve giysilerini.
    Beyaz dev bir kus da gelir
    ve yatirir ayi bulutlara.



    Only my life will die for me, in truth,
    sometime.
    Only the grass knows the taste of the earth.
    In truth, only my blood misses
    my heart when it leaves.
    The air is tall, you are tall,
    my sadness is tall.
    There comes a time when horses die.
    There comes a time when machines grow old.
    There comes a time when cold rains fall,
    and every woman wears your head-
    and clothes.
    There also comes a huge white bird
    and lays the moon in the sky.

  7. Ispanyol sair Vicente Aleixandre'nin olum yildonumu (13 Aralik 1984)

    Nasil da tatli tatli bakiyor bana-
    sen siyah gozlu kiz!
    Koprup akan irmagin kiyisindan
    acikca seciyorum yesillerle uyumlu cizgilerini.
    Otlari daglayan alevler gibi bir ciplaklik degil bu,
    ne de kullerin habercisi bir koz sicrayip parcalanan,
    daha cok, oraya sessizce yerlestirilmis, sabahin
    en korpe cuhacicegisin sen, bir solukta yetkinlesen.
    Esintiyle sallanan cuhaciceginin serin imgesi.
    Gizli, el degmemis cimenden bir dosegi var govdenin
    kenarlari dingin akan bir irmak gibi.
    Uzanmis yatiyorsun ve koyaklarda esen yellerin
    besteledigi bir turkuyu soyluyor sevimli ciplakligin.
    Ey ezgilerin kizi, nice incelikle sunulan
    Ve orada, o uzak kiyida kabul edilmeyen armagan.
    Azgin dalgalar giriyor araya, ayiriyor seni benden,
    tukenmek bilmeyen tatli istegim, mutlulugun bagi,
    goksel bir yildiz gibi otlarda serili yatan govde.



    Cuán delicada muchacha,
    tú que me miras con tus ojos oscuros.
    Desde el borde de ese río, con las ondas por medio,
    veo tu dibujo preciso sobre un verde armonioso.
    No es el desnudo como llama que agostara la hierba,
    o como brasa súbita que cenizas presagia,
    sino que quieta, derramada, fresquísima,
    eres tú primavera matinal que en un soplo llegaste.
    Imagen fresca de la primavera que blandamente se posa.
    Un lecho de césped virgen recogido ha tu cuerpo,
    cuyos bordes descansan como un río aplacado.
    Tendida estás, preciosa, y tu desnudo canta
    suavemente oreado por las brisas de un valle.
    Ah, musical muchacha que graciosamente ofrecida
    te rehúsas, allá en la orilla remota.
    Median las ondas raudas que de ti me separan,
    eterno deseo dulce, cuerpo, nudo de dicha,
    que en la hierba reposas como un astro celeste.

  8. Amerikali sivil haklar ve insan haklari aktivisti Ella Josephine Baker’in olum yildonumu (13 Aralik 1986)



    “Isik verin ve insanlar yolu bulsun. / Dona la luce e le persone troveranno la strada.”



    “Guclu insanlarin guclu liderlere ihtiyaci yoktur. / Le persone forti non hanno bisogno di leader forti.”

Sayfa 5256/7020 İlkİlk ... 425647565156520652465254525552565257525852665306535657566256 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •