6) 5 dk sonra çocuğu kontrole gittiğimde o koskoca babayı ağlarken gördüm. ‘Noldu? Üzülme. Bak bir problem yok. Birazdan uyanır. Niye üzülüyorsun? Beni de üzüyorsun’ dedim. ‘Ona üzülmedim hocam. Hayat işte’ dedi. Dışarı çıktım. Hemşireler de ağlıyor. ‘Noldu?’ dedim.
7) ‘Anne köydeymiş hocam. Onu sormuştuk. 100₺ için bu sıcakta gün boyu ekin biçiyorlarmış’ dediler. Acil çok yoğun olmasına rağmen sık sık uğradım yanlarına. Bir ihtiyaçları olup olmadığını sordum. ‘Allah razı olsun hocam. Siz ne gerekiyorsa yapıyorsunuz zaten’ dedi.
8) Karşımda dağ gibi bir adam vardı. Emekçi. Üstündeki tozu toprağı silkse onlarca ‘adam’ çıkarır o kirden. Sanki akrabammış, yakınımmış gibi paylaştık derdimizi oracıkta. Doktor ve hasta ilişkisi buydu aslında ülkemde. Kimse kimseye saygısızlık yapmamıştı.
9) Güven vardı aramızda. Zaten o babanın çocuğunun sağlığından başka ne isteği olabilirdi ki? Benim de orada bulunma sebebim bu değil miydi? Biz hekimler bu halkın tam merkezinden gelme bu vatanın evlatlarıyız. Karşılaştığımız hikayeleri, dokunduğumuz hayatları yazmaya kalksak +
10) kütüphaneleri doldururuz. Bize dokunulmasa, siyaset gibi lanetlere bulaştırmasalar biz hep böyleydik ülkemde halkımla. Ben memleketimden binlerce km uzakta vatanımın başka bir toprağındaki köylüyle böyleydik hep. Bizi başka zümrelere aitmişiz gibi gösterdiler.
Yer İmleri