-
Allen Ginsberg ve Jack Kerouac ile birlikte Beat Kusagi'nin kurucularindan, City Lights Kitapcisi ve Yayinevi'nin kurucusu, gectigimiz Subat ayinda hayatini kaybeden, Italyan kokenli Amerikali sair ve ressam Lawrence Monsanto Ferlinghetti’nin 102. dogum yildonumu (24 Mart 1919)
Gel koynuma gir sevgilim ol
Koynuma gir sev beni
Gel uzan yamacima
Serviler perdemiz
Cimenler yatagimizken
Ruzgar mezarina cekildiginde
Ruzgarin sesi dindiginde
Ve gece usuldan gecerken
Gel koynuma gir
Sabaha dek uyuma
Diledigince op beni
Diledigince sevis
Kertenkelem konussun hadi
Ve birak yalniz ikimiz konusalim
Servilerin altinda sabaha dek
Sevismeden

Come lie with me and be my love
Love lie with me
Lie down with me
Under the cypress tree
In the sweet grasses
Where the wind lieth
Where the wind dieth
As night passes
Come lie with me
All night with me
And have enough of kissing me
And have enough of making love
And let our two selves speak
All night under the cypress tree
Without making love
-
Italyan aktor, oyun yazari, komedyen, sarkici, tiyatro yonetmeni, sahne tasarimcisi, soz yazari, ressam ve 1997 yilinda Ortacag soylularinin iktidarini elestiren ve ezilenleri koruyan yazisiyla Nobel Edebiyat Odulunu kazanan Dario (Luigi Angelo) Fo'nun dogum yildonumu (24 Mart 1926)

"Girtlagimiza kadar boka battigimiz dogru; bu yuzden basimizi dik tutarak yuruyoruz. / Siamo immersi nella merda fino al collo, ma è per questo che camminiamo a testa alta!"
KOMISER: Peki sen ne zaman okudun?
SANIK: On alti ayri akil hastanesinde, tam yirmi yillik egitimim var benim. Kendim gibi binlerce deliyi inceledim. Gunbegun, hatta geceleri bile... Cunku normal ruh doktorlarindan farkli olarak geceleri de onlarla uyuyordum. Hatta bazen yatak yoklugundan ayakta uyuyorduk. Her seye ragmen, beni sikayet eden o sizofreni hastasina ne kadar dogru teshis koymusum, bir inceleyin.

COMMISSARIO BERTOZZO: Appunto, ma tu, quando mai hai studiato?
MATTO: Io per vent’anni ho studiato in sedici manicomi diversi... su migliaia di matti come me... giorno per giorno... e anche di notte! Perché io, a differenza dei normali psichiatri, dormivo con loro...magari di piedi con altri due, perché mancano sempre i letti. Ad ogni modo, s’informi, e vedrà se non gli ho fatto una diagnosi più che perfetta a quel povero schizofrenico per il quale mi hanno denunciato
"Skandallar sosyal demokrasinin gubresidir! Hatta dahasini soyleyeyim: Skandal halkin bilinclenmesinde zehire karsi kullanilan en mukemmel panzehirdir. Halk bilinclendiginde isimiz bitiktir!"

"Lo scandalo è il concime della socialdemocrazia! Dirò di più: lo scandalo è il miglior antidoto al peggior veleno, che è la presa di coscienza del popolo: se il popolo prende coscienzasiamo fregati!"
-
Amerikali aktor (Terrence Stephen) Steve McQueen'in (The King of Cool) dogum yildonumu (24 Mart 1930)

-
Isvicreli yazar ve gazeteci Peter Bichsel'in dogum gunu (24 Mart 1935)
“Yasli bir adamdan, artik tek bir sozcuk bile konusmayan, yorgun yuzlu, gulumsemeyecek kadar yorgun, kizamayacak kadar yorgun yuzlu bir adamdan soz etmek istiyorum.Kucuk bir kentte oturur. Gri bir sapka, gri bir pantolon, gri bir ceket ve kisin da gri bir palto giyer.
Odasi evin en ust katindadir.Odasinda iki sandalye, bir masa, bir hali, bir yatak ve bir dolap vardir. Cunku bir masanin ustunde bir calar saat durur, bunun yaninda eski gazeteler, fotograf albumu vardir, duvarda bir ayna ve bir resim asilidir.
Yasli adam sabahlari bir gezinti ve ogleden sonralari bir gezinti yapardi, komsusuyla birkac kelime konusur ve aksamlari masa basinda otururdu. Bu hic degismezdi, Pazar gunleri de boyleydi. Ve adam masaya oturdugunda calar saatin tiktaklarini, devamli tiktaklarini dinlerdi.
Sonra bambaska bir gun geldi, gunesli fazla sicak degil, fazla soguk degil, kus civiltilarinin, dost insanlarin, oyun oynayan cocuklarin oldugu bir gun. Ve garip olan sey su ki, butun bunlar adamin hosuna gitti. 'Simdi her sey degisecek' diye dusundu." Masa Masadir

"Ich will von einem alten Mann erzählen, von einem Mann, der kein Wort mehr sagt, ein müdes Gesicht hat, zu müde zum Lächeln und zu müde, um böse zu sein. Er wohnt in einer kleinen Stadt. Er trägt einen grauen Hut, graue Hosen, eine graue Jacke und im Winter den langen grauen Mantel.
Im obersten Stock des Hauses hat er sein Zimmer. In seinem Zimmer sind zwei Stühle, ein Tisch, ein Teppich, ein Bett und ein Schrank. Auf einem kleinen Tisch steht ein Wecker, an der Wand hängen ein Spiegel und ein Bild.
Der alte Mann machte morgens einen Spaziergang und nachmittags einen Spaziergang, sprach ein paar Worte mit seinem Nachbarn, und abends saß er an seinem Tisch. Das änderte sich nie, auch sonntags war das so. Und wenn der Mann am Tisch saß, hörte er den Wecker ticken, immer den Wecker ticken.
Dann gab es einmal einen besonderen Tag, einen Tag mit Sonne, mit freundlichen Leuten, mit Kindern, die spielten, und das Besondere war, dass das alles dem Mann plötzlich gefiel. Er lächelte. 'Jetzt wird sich alles ändern', dachte er."
-
Ingiliz roman yazari ve sair Emily Bronte'nin ayni isimli romanindan uyarlanan, Merle Oberon, Laurence Olivier ve David Niven’in basrollerini paylastigi Ugultulu Tepeler / Olmeyen Ask (Wuthering Heights), 24 Mart 1939’da Hollywood, California’da gosterime girdi.



-
Amerikali aktor, seslendirme sanatcisi Ronald Lee Ermey'in dogum yildonumu (24 Mart 1944)


-
Cagdas Rus filozof Nikolai Alexandrovich Berdyaev'in olum yildonumu (24 Mart 1948)
"Etik gunahla, iyinin ve kotunun kaynagiyla ve ahlaki degerlendirmelerle ilgilendigi icin felsefede merkezi bir yeri vardir. Ve bu problemler evrensel oneme sahip olduklari icin, etik'in alani genellikle dusunuldugunden cok daha genistir. O, anlamla ve degerle mesgul olur ve faaliyet alani, icinde iyi ile kotu arasina bir ayirim cizgisinin cekildigi, degerlendirmelerin yapildigi ve anlamin arandigi dunyadir."

"Ethics occupies a central place in philosophy because it is concerned with sin, with the origin of good and evil and with moral valuations. And since these problems have a universal significance, the sphere of ethics is wider than is generally supposed. It deals with meaning and value and its province is the world in which the distinction between good and evil is drawn, evaluations are made and meaning is sought."
"Uc tur etik vardir: yasa etigi, kurtulus etigi ve yaraticilik etigi. Terimin en derin anlamiyla etik bilincin degil insan ruhunun, normlarin ve yasalarin degil yaratici spirituel gucun uyanisindan soz etmelidir."

"There exist three types of ethics — the ethics of law, of redemption and of creativeness. Ethics in the profound sense of the term must teach of the awakening of the human spirit and not of consciousness, of creative spiritual power and not of laws and norms."
-
Rita Hayworth, Stewart Granger, Charles Laughton'in basrollerini paylastigi Ciplak Rakkase (Salome), 24 Mart 1953'de vizyona girdi.
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri