Sayfa 5810/7020 İlkİlk ... 481053105710576058005808580958105811581258205860591063106810 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 46,473 - 46,480 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Jamaika dogumlu Amerikali sarkici, soz yazari, super model ve oyuncu Grace Beverly Jones'un dogum gunu ( 19 Mayis 1948 )




  2. Avusturyali yazar ve eski gazeteci Daniel Glattauer’in dogum gunu ( 19 Mayis 1960 )

    " Hayatimizda kimse yok. Geceyle gunduzu ayirmiyoruz. Hicbir zamanda yasamiyoruz. Sahip oldugumuz tek sey ekranlarimiz. Hepimiz sikica ve tum gizleriyle ekrana tutunmus haldeyiz ve ortak bir hobimiz var: Bize tamamen yabanci olan birisi ilgimizi cekiyor... "



    “ Wir haben keine Gesichter. Wir unter-scheiden nicht zwischen Tag und Nacht. Wir leben in keinerZeit. Wir haben nur unsere beiden Bildschirme, jeder strengund geheim für sich, und wir haben ein gemeinsames Hobby:Wir interessieren uns für eine jeweils völlig fremde Person… ”



    “ Yazmak , dudaklara ihtiyac duymadan opusmektir. Yazmak , zihinle opmektir. / Schreiben ist wie küssen, nur ohne Lippen. Schreiben ist kussen mit dem Kopf. ”



    “ Ama muzik hayattir, sesi duyuldugu surece hicbir sey sonsuza dek olmez. / Aber Musik ist Leben, solange sie erklingt, stirbt nichts für immer. ”

  3. Ingiliz sair Seamus Heaney, Bir Dogalcinin Olumu ( Death of a Naturalist ) siir kitabini 19 Mayis 1966 tarihinde Faber and Faber araciligiyla yayimladi.





    Basparmagimla isaret parmagim arasinda
    kisacik kalemim duruyor, bir silahmiscasina rahat.
    Disaridan, penceremin altindan tanidik, net bir
    hisirti geliyor, bir kurek sertce engebeli topraga giriyor:
    Babam, topragi kaziyor. Asagiya bakiyorum
    Bitkilerin arasinda egilen gergin sirti
    dogruluyor ve yirmi yil sonra yeniden beliriyor orada,
    durmuyor babam, ritimle egilip kalkiyor patates tarhlari arasinda.
    Kaziyor.
    Lastik cizmesini koymus kulagina elindeki kuregin, sapi
    dizine bastirip var gucuyle kanirtiyor.
    Ta kokunden aliyor ust kismini bitkinin
    ve ters ceviriyor parlak yuzeyi derine gomerek
    toplarken ellerimizdeki o serin sertligini sevdigimiz
    patatesleri ortaya sermek icin.
    Fakat Tanrim, bu ihtiyar nasil da maharetle kullaniyor kuregi.
    Tipki kendi ihtiyar babasi gibi.
    Toner's batakliginda gundelikle calisirdi buyukbabam
    bir gunde en cok torfu o cikarirdi o turbaliktan.
    Bir keresinde ona sut goturmustum, elimde agzi
    uyduruk bir kagitla kapatilmis bir sise. Dogruldu
    sutu icmek icin bir an, sonra yine egildi oraciga hemen
    katlayip durup duzenlice, atmaya basladi cimli topragi
    yine omzunun uzerinden, indikce inerek daha asagi
    hep daha iyi bir torf icin. Kaziyordu.

    O patates topraginin soguk kokusunda, o lifli batagin
    bildik civigi ve islaginda, hoyratca kesiliyor bir yani
    basimin icinde ayaklanan canli koklerimin.
    Ama benim kuregim yok o adamlar gibi kazmak icin.
    Basparmagimla isaret parmagim arasinda
    kisacik bir kalem duruyor.
    Iste onunla kaziyorum ben

  4. Amerikali yazar Jodi Lynn Picoult'un dogum gunu ( 19 Mayis 1966 )

    " Bir defasinda Kate sekiz ve ben bes yasindayken kavga etmis ve artik ayni odayi paylasmak istemedigimiz kararina varmistik. Ancak evimizin buyuklugu ve diger odada da Jesse'nin yasadigi goz onune alindiginda gidecek baska yerimiz yoktu. O yuzden daha buyuk ve akilli olan Kate, odayi ikiye bolmeye karar verdi. ‘ Hangi tarafi istiyorsun? ’ diye diplomatik bir edayla sordu. ‘ Izin veriyorum, sen sec. ’

    Tabii ki yatagimin dahil oldugu tarafi istiyordum. Ayrica odayi ortasindan ikiye bolecek olursaniz, Barbie bebeklerimizin durdugu kutu ve elisi malzemelerimizi koydugumuz raflar otomatik olarak benim tarafimda kalacakti. Kate buradan bir kalem almaya davrandi, ama onu durdurdum. ‘Orasi benim tarafim’diye isaret ettim.

    ‘ Sen ver oyleyse, ’ dedi ve ben de ona kirmizi bir keceli kalem verdim. Masanin ustune cikip tavanda erisebildigi en yuksek noktaya kadar uzandi. ‘Bunu cizdikten sonra,’ dedi, ‘Sen kendi tarafinda kalacaksin, ben de kendi tarafimda, anlastik mi?’ Basimi salladim bu pazarliga en az onun kadar bagli oldugumu gostererek. Sonucta butun guzel oyuncaklar bendeydi. Ben ondan bir sey istemeden once Kate'in benim tarafima gecmek icin yalvarmasi cok yakindi.

    ‘ Yemin mi? ’diye sordu ve serce parmaklarimizi tutusup yemin ettik." Kiz Kardesim Icin



    " ‘ Once, when Kate was eight and I was five, we had a fight and decided we no longer wanted to share a room. Given the size of our house, though, and the fact that Jesse lived in the other spare bedroom, we didn't have anywhere else to go. So Kate, being older and wiser, decided to split our space in half. ‘Which side do you want?’she asked diplomatically. ‘I'll even let you pick. ’

    Well, I wanted the part with my bed in it. Besides, if you divided the room in two, the half with my bed would also, by default, have the box that held all our Barbie dolls and the shelves where we kept our arts and crafts supplies. Kate went to reach for a marker there, but I stopped her. ‘ That's on my side ’ I pointed out.

    ‘ Then give me one, ’ she demanded, so I handed her the red. She climbed up onto the desk, reaching as high as she could toward the ceiling. ‘ Once we do this’she said, ‘ you stay on your side, and I stay on my side, right? ’ I nodded, just as committed to keeping up this bargain as she was. After all, I had all the good toys. Kate would be begging me for a visit long before I'd be begging her.

    ‘ Swear it? ’ she asked, and we made a pinky promise. "

  5. Amerikali aktor ve yonetmen Clinton Eastwood'un aktor ve caz muzisyeni oglu Kyle Eastwood'un dogum gunu ( 19 Mayis 1968 )




  6. Amerikali sair Frederic Ogden Nash’in olum yildonumu ( 19 Mayis 1971 )

    Bankalari ovmek icin yazildi bu siir.
    Para sikirtisi neymis gor, hele bir bankadan iceri gir!
    Bir de garip bir ses duyacaksin, ne kadin sesi o, ne su siriltisi,
    Bilirim, duymuslugun yok, o, binlik banknotlarin hisirtisi.
    Mermer konaklarda otururmus bankerler, haklari,
    Bosuna mi yillar yili ‘Milli Kalkinma’ diye bagirip cagirdiklari!
    Asil, bir usulleri var, ona borclular her seyi, o bir bozulmaya
    gorsun, bankalarin isi bitti:
    Kisacasi, paraya muhtac olanlardan gayrisina acilir kredi.
    Sizi bilmez miyim hic, anli sanli bankerler, nasil da kili kirk yararsiniz!
    Siz, ev kirasini odemek icin borc istemeye gelen vatandaslari
    kurus koklatmaksizin dehliyebilen milli kahramanlarsiniz.
    Evet. Siz, cocugum dogacak diye elli dolar borc istemeye
    gorsun bir dar gelirli,maymunlara zart zurt eden
    Tarzan edasiyle bakarsiniz suratina…



    This is a song to celebrate banks,
    Because they are full of money and you go into them and all
    you hear is clinks and clanks,
    Or maybe a sound like the wind in the trees on the hills,
    Which is the rustling of the thousand dollar bills.
    Most bankers dwell in marble halls,
    Which they get to dwell in because they encourage deposits
    and discourage withdrawals,
    And particularly because they all observe one rule which woe
    betides the banker who fails to heed it,
    Which is you must never lend any money to anybody unless
    they don't need it.
    I know you, you cautious conservative banks!
    If people are worried about their rent it is your duty to deny
    them the loan of one nickel, yes, even one copper engraving
    of the martyred son of the late Nancy Hanks;
    Yes, if they request fifty dollars to pay for a baby you must
    look at them like Tarzan looking at an uppity ape in the jungle…

  7. Fransiz aktris Bérénice Marlohe'nun dogum gunu ( 19 Mayis 1979 )




  8. 1972 -1984 yiilari arasinsa Ingiltere Bassairi olan Ingiliz sair ve yazar Sir John Betjeman’in olum yildonumu ( 19 Mayis 1984 )



    “ Cocukluk, mantigin karanlik saati gelmeden once sesler,kokular ve goruntulerle olculur. ” Cizgili Pijamali Cocuk



    Umit yok. ve karyoladaki demir topuzlar
    Oyle soguk simdi ve daha sansli o'ndan
    'Ey insafsizca kosturup duran Londralilar!'
    Ben niye mahkumum aciyla olum yatagina bunca zaman ?



    No hope And the iron knob of this palisade
    So cold to the touch, is luckier now than he
    ‘Oh merciless, hurrying Londoners' Why was I made
    For the long and the painful deathbed coming to me ?

Sayfa 5810/7020 İlkİlk ... 481053105710576058005808580958105811581258205860591063106810 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •