-
"Alacakaranlik, gri bir su gibi salonu dolduruyor, gogun gunbatimina ozgu kizilligi camlarda yansiyor ve masalarin mermerleri, cokmeye baslayan karanligin icinde ciliz bir pariltiyla isildiyordu. / Le crépuscule envahissait la salle comme une eau grise, le rose du ciel couchant se reflétait." Albert Camus, Veba

Foto : Vahran, Cezayir uzerinde gun batimi
-
" ...golgenin her zaman efendisinden gelen isigi engellemeye calistigini biliyordu... / ...for he knew that the shadow would always have its master for a screen... " Hans Christian Andersen, Golge

Foto : Gábor Nagy: Macaristan, Somogyvámos'ta 13. yuzyildan kalma bir kilisenin kalintilari
-
" Kocaman, gorkemli bir irmak dusun; topragin saglam oldugu guclu yataginda kilometrelerce akip gidiyor; irmagin kiyilarinin, saglam topragin nerede oldugunu biliyorsun. Bir an gelir, bu irmak cok uzun bir zaman, cok genis bir alanda aktigi, tum irmaklari kendi icinde yok eden denize yaklasmakta oldugu icin yorgun dusmus, artik ne oldugunu bilmez. Kendi kendisinin deltasi olur... / Pensa un fiume, denso e maestoso, che corre per miglia e miglia entro argini robusti, e tu sai dove sia il fiume, dove l'argine, dove la terra ferma. A un certo punto il fiume, per stanchezza, perché ha corso per troppo tempo e troppo spazio, perché si avvicina il mare, che annulla in sé tutti i fiumi, non sa più cosa sia. Diventa il proprio delta…“ Umberto Eco

Foto : Nino Migliori, Nehirdeki insanlar, 1958
-
" 'Dans etmek gibisi var mi ? Bence dans kibar sosyetelerin birinci inceligidir.' ' Kesinlikle efendim, dunyanın alt siniflarinda da gecerli olmak gibi bir ayrıcaligi vardir; vahsiler de dans edebilir.' / ' Dopotutto non vi è niente che valga il ballo. È sempre uno dei principali ornamenti delle società civili '. ' Certamente, signore; e ha pure il merito di essere in voga anche nelle società meno civili del mondo. Non c'è selvaggio che non balli. ' " Jane Austen, Ask Ve Gurur

Foto : Virgilio Carnisio
-
Hollandali ressam Vrancke van der Stockt'un olum yildonumu ( 14 Haziran 1495 )
Redemption Triptych, circa 1455 - 1459

The Adoration of the Magi, circa 1470
-
Gurcistanli Ermeni sair Sayat Nova’nin dogum yildonumu ( 14 Haziran 1712 )
Dunyayi dolastim, Etiyopya’ya bile gittim.
Ama bana bakan gozlerin
gibi guzelini gormedim.
Ister cuval giy, ister altindan kumas,
giysin paha bicilmez olur
sen icinde suh yurudugun zaman.
Seni goren: Hele suna bir bakin der!
Sen mucevhersin, yakutsun.
Sen kimin olsan o mutlu olur.
Seni bulan uzulmez hic
seni kaybeden icin.
Seni doguran ana babaya bin sukur.
Olum her zaman erkendir.
Ama eger insan yasayacaksa
yasamali senin resmini yapan ressam olarak.
Dogustan mucevhersin,
Altindan giysiler icinde kiymetli tassinn. .
Saclarin bir isik halesi,
gozlerin altin renginde kristal.
Goz kapaklarin sanki
dunyanin en yetenekli
comlekcisinin elinden cikmis.
Kirpiklerin, oklar ve bicaklar gibi.
Yuzunu ancak Fransizca
ya da Farsca tarif edebilirim:
Gunes ve ay.
Kalem ressamin elinde
caresiz kalir.
Oturdugun zaman frenk inciri kusu gibisin,
kalktigin zaman
bir peri masali kuheylani.
Artik kumlarin uzerinde yatan
Sayat-Nova degilim.
Sen neleri dilersin?
Sen atessin, ates giymissin ustune
Hangi atese dayanabilirim ki?
Okumak isterdim
icinde atan kalbini.
Ama sarmissin sen onu
Hint isi nakislara, altin ve gumus kilimlere,
benim isvelim, benim cilvelim.

I traveled the world, even to Ethiopia
but I never saw anything to compare
with your eyes looking back.
Wear sack cloth, wear gold cloth,
your clothes become precious
when you walk in them, coquette.
Whoever sees you says: Just look at that!
You’re a jewel, a ruby.
Whoever has you is happy.
Whoever finds you never feels sorry
for the one who has lost you.
Blessed be the parents who bore you.
Death arrives always early.
But if one is to live, let it be
as an artist,
an artist painting you.
You are a jewel by birth,
a gem set in gold clothes.
Your hair a halo,
your eyes golden crystal.
Your eyelids shaped
from the wheel of the world’s
most wonderful potter.
Your eyelashes, arrows and knives.
Your face, I should describe only
in French and in Persian:
The sun and the moon.
The pencil fails
in the hand of the artist.
When you sit you’re a mulberry bird,
when you stand you’re
a fairytale steed.
I am no longer that Sayat-Nova
who used to rest on the sands.
What are your wishes?
You are fire, dressed in fire.
Which fire can I withstand?
I want to understand the heart
beating inside you.
But you have covered it over
with Indian embroideries, tapestries of gold and of silver,
my coquette, my flirt
-
Fransiz fizikci Charles Augustin de Coulomb'un dogum yildonumu (14 Haziran 1736)


" Okuldan mezun olduktan sonra, kendine ozgu sikintiya ve monotonluga dayanacak, egitici bir genc adam, odevinden tamamen alakasiz bilim veya edebiyat dalinda kendini kaybetmekten baska caresine sahip degildir. / Al graduarse en la escuela, un joven estudiante que haya resistido el aburrimiento y la monotonía de sus deberes no tiene otra opción que perderse en alguna rama de la ciencia o la literatura completamente irrelevante para su trabajo. "
-
Fransiz ressam Charles-Antoine Coypel'in olum yildonumu ( 14 Haziran 1752 )
Self-Portrait, 1734 ( J. Paul Getty Museum, Los Angeles )

Fury of Achilles, 1737 ( Hermitage Museum, Saint Petersburg )
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri