Sayfa 5979/7020 İlkİlk ... 497954795879592959695977597859795980598159896029607964796979 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 47,825 - 47,832 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Italyan ressam ve heykeltiras Amedeo Clemente Modigliani'nin dogum yildonumu ( 12 Temmuz 1884 )



    " Mutluluk ciddi bir yuzu olan bir melektir. / La felicità è un angelo dal volto serio. "



    " Ruhunu gorebildigimde, gozlerini de cizecegim. / Quando conoscerò la tua anima dipingerò i tuoi occhi. ”


    Jeanne Hebuterne con cappello e collana ( Jeanne Hebuterne with Hat and Necklace, 1917 )





    " Gorevin fedakarlik degil ruyani kurtarmaktir. / Your duty is to not let yourself be consumed in the sacrifice. Your real duty is to save your dream. "



    ( Scuola dei Macchiaioli'nin kurucusu ressam Giovanni Fattori'nin arkasinda duran Amedeo Modigliani. 1898 )

    https://www.youtube.com/watch?v=yvj5nsO_vaA

  2. Polonyali yazar, guzel sanatlar sanatcisi, edebi elestirmen ve sanat ogretmeni Bruno Schulz’un dogum yildonumu ( 12 Temmuz 1892 )



    " Uyusuk kentin , o dipsiz bucaksiz sikintisina karsi savas acan bu yalniz kahramani, ancak bugun anlayabiliyorum. Bizim tarafimizdan gelecek her turlu destek ve saygidan yoksun kalmis bu tuhaf adam, siirin yitik sorununu savunuyormus meger. Dogu baharatlarinin tum renkleri ve kokulariyla birlikte ogutulerek ortaya cikmasi icin, icine, bos saatlerin kepeklerinin akitildigi harika bir degirmenmis o. Ama o muhtesem sihirbazin , o fizik otesi numaralarina alisik oldugumuz icin, bizi gunlerin ve gecelerin uyusuklugundan kurtaracak o sinirsiz buyunun kıymetini bilememisiz. "



    “ Only today do I understand the lonely heroism with which he gave single-handed battle against the boundless element of boredom numbing the town. Bereft of all support, without acknowledgement on our part, that astonishing man defended the lost cause of poetry. He was a wondrous mill, into whose hoppers the bran of the empty hours was poured, bursting into bloom in its mechanism with all of the colours and aromas of oriental spices. But we, having grown accustomed to that metaphysical prestidigitator’s magnificent jugglery, were inclined to misapprehend the value of his sovereign magic, which delivered us from the lethargy of our empty days and nights. ”

  3. Alman filozof, gazeteci, deneme yazari ve sair Gunther Anders'in dogum yildonumu (12 Temmuz 1902)



    " Diktatorluk donemini, savasi, toplama kamplarini, isgal guclerini, atese verilmis kentleri ' korku devri ' olarak niteleme hakkina iliskin tek bir soz dahi etmek yakisik almazdi. Ote yandan savasin finalindeki felaketi izleyen on yilda bu 'korku devri' teriminin tuhaf denebilecek asiri gercekdisi kariyerine tanik olduk. Bugun Viyana’da, Paris’te, Londra’da, New York’ta — ' Age of anxiety 'nin revacta oldugu yerlerde - korkuyu, gercek korkuyu aramaya ciksak neredeyse elimiz bos donerdik. Kuskusuz, ' korku ' — sozcugunu basilmis halde bulurduk, suruyle hem de, balyalarca - her gun yuzlercesi hurda kagida donusen, yuzlerce yenisi cikan - yayinda. Cunku korku bugun artik bir metaya donusmustur. Korku hakkinda herkes konusuyor. Lakin korkudan konusan cok az kisi var. " Insanin Eskimisligi



    " Über die Berechtigung, die Zeit der Diktatur und des Krieges, der Lager, der Besatzungen, der brennenden Städte, das 'Zeitalter der Angst' zu nennen, auch nur ein Wort zu verlieren, wäre unerlaubt. Aber unterdessen, in den zehn Jahren, die der Schlußkatastrophe gefolgt sind, hat der Ausdruck eine merkwürdige Karriere gemacht, eine höchst unreelle. Ginge man heute in Wien, in Paris, in London, in New York — wo immer die Redensart „Age of Anxietj" geläufig ist, auf die Suche nach Angst, nach wirklicher Angst — die Ausbeute würde äußerst bescheiden ausfallen. Gewiß : das gedruckte Wort 'Angst' würde man finden, in Schwärmen sogar, in Ballen von Publikationen, von denen Hunderte täglich in die Makulatur wandern, um von anderen Hunderten ersetzt zu werden. Denn Angst ist heute zur Ware geworden; und über Angst spricht heute jedermann. Aber aus Angst sprechen nur sehr wenige. "




    " Hitler'in 1933'te kitaplari yaktirmasi sirasinda binlerce sayfa tutusup kul oldugunda, Iskenderiye Kutuphanesi yanginindakinden farkli olarak tek sayfa bile yanmadi. Cunku her birinin geride yuz ya da bin kardesi vardi. Kundakcinin maksadi ne denli kepazece, pek yakinda kagit disinda bir takim baska seyleri de atese atacagini acik eden el hareketi ne denli dusundurucu idiyse de, o safhadaki imha eylemi katisiksiz maskaralikti. Odun yiginin etrafinda dans edip bagiran kitlenin ortasinda, alevlerin ulasamadigi, olan biteni takmayan ve gorunmeden dans eden bir alaycilar kumesi de vardi : Kitap numunelerinden olusan bir kumeydi bu ve ' Yakın örneklerimizi bakalim! Yaksaniz ne yazar! Bizi yakmis olmayacaksiniz ki! ' diye seslenip her yone savruluyorlardi. Bugunse, o sozde yakilmis olanlar, binlerce nushalariyla yeniden hayattalar. "



    " Als bei Hitlers Bücherverbrennung 1933 Tausende von Seiten in Asche sanken, verbrannte, im Unterschiede zum Bibliotheksbrand in Alexandria, keine einzige Seite. Denn von jeder gab es hundert oder tausend Geschwister. Wie schmählich die Absicht des Brandstifters auch gewesen sein mochte; wie ominös die Geste seiner Hand, die verriet, daß sie bald anderes als Papier den Flammen übergeben würde — in diesem Stadium war seine Zerstörung noch reine Farce: denn inmitten der johlenden Menge, die den Scheiterhaufen damals umtanzte, tanzte ungesehen eine leichte, den Flammen nicht erreichbare Schar von Spöttern: die der Buchmodelle, die ' Verbrennt nur unsere Exemplare! ' riefen, ' verkennt sie nur! Uns verbrennt Ihr nicht ' — um dann in alle Winde zu zerstieben. — Und heute leben die angeblich Verbrannten von Neuen in abertausenden von Exemplaren. "

  4. 1971 yilinda Nobel Edebiyat Odullunu kazanan, Silili sair ve yazar ( Ricardo Eliécer Neftalí Reyes Basoalto ) Pablo Neruda'nin dogum yildonumu ( 12 Temmuz 1904 )





    Olursem, sag kal butun pak gucunle
    uyandir olumun ve sogugun ofkesini,
    kaldir kalici gozlerini guneyden guneye,
    duyulsun gitarin agziı gunesten gunese.



    Tuzun gulu gibi ya da topaz gibi
    ya da atesi cogaltan karanfillerin oku gibi sevmem seni:
    karanlik bazi seylerin, gizlice, golgeyle ruh arasinda,
    sevildigi gibi severim seni.

    ciceklerin isigini icinde gizleyen
    ciceklenmeyen bitki gibi severim seni,
    ve tesekkurler askina, kasvetle bedenimde
    yasar topraktan yukselen kesif rayiha.

    severim seni bilmeden nasil, ne zaman, nereden,
    basitce severim seni, sorunsuz ve gurursuz,
    baska turlu sevmeyi bilmedigim icin boyle severim seni.

    Fakat ne sen varsin ne de ben,
    oyle yogun ki sevdamiz, bagrimdaki elin elimdir,
    oyle yogun ki, uyudugumda kapanan gozlerindir.



    Ve siir cime dusen ciy gibi duser cana.

    Ne cikar sevdam onu tutamadiysa.
    Gece yildizla dolu ve yanimda degil o.Hepsi bu.

    Sarki soyluyor uzaklarda biri. Cok uzaklarda.
    Ruhum kayboldu onsuzlukta.

    Gozlerim onu ariyor geri getirirmis gibi, yuregim onu.
    Ve yanimda degil o.



    " Ah, sar beni tutusmus agzinla, yokla istersen geceden gozlerinle, ama birak yuzeyim ve uyuyayim adinin ustunde. / Oh invadimi con la tua bocca bruciante, indagami, se vuoi, coi tuoi occhi notturni, ma lasciami nel tuo nome navigare e dormire. / Invade me with your hot mouth; interrogate me with your night-eyes, if you want—only let me steer like a ship through your name; let me rest there. "

  5. Kanadali yazar Pierre ( Francis de Marigny ) Berton'in dogum yildonumu ( 12 Temmuz 1920 )



    " Irkcilik cahilin siginagidir. Bolmek ve yok etmek ister. Ozgurlugun dusmanidi ve kafaya kafaya carpisip yok edilmeyi hak eder. / Le racisme est un refuge pour l’ignorant. Il cherche à diviser et à détruire. Il est l’ennemi de la liberté et mérite d’être affronté et enrayé. "

  6. Ingliz ressam Henrietta Mary Ada Ward'in olum yildonumu (12 Temmuz 1924 )




  7. Ingliz - Amerikali rock grubu Fleetwood Mac'in klavyecisi ve vokalisti Ingliz sarkici ve soz yazari ( Christine Anne McVie ) Christine McVie'nin dogum gunu (12 Temmuz 1943 )




  8. Ingiliz akademisyen ve filozof Simon Blackburn'un dogum gunu ( 12 Temmuz 1944 )



    " Hicbir sey yeterli neden olmadan meydana gelemez. Bu ilkeye gore, seyleri yeterince iyi bilen birisi icin, bunun neden baska turlu degil de ne ise o oldugunu belirlemek icin yeterli bir neden saglamak mumkun olmadikca hicbir sey meydana gelemez. Bu ilkeyi kabul etmekle sormaya hak kazandigimiz ilk soru sudur. Neden hicbir sey degil de bir sey var? Zira ‘hic(bir sey)’ bir seyden daha basit ve kolaydir. Dahasi seylerin var olmak zorunda olduklarini varsaysak bile, onlarin neden baska turlu degil de olduklari gibi var olmak zorunda olduklarina iliskin bir neden sunabilmeliyiz. "



    “ Nothing takes place without sufficient reason, that is to say that nothing happens without its being possible for one who has enough knowledge of things to give a reason sufficient to determine why it is the thus and not otherwise. This principle, having been laid down, the first question, we are entitled to ask will be: Why is there something rather than nothing? For ‘nothing’ is simpler and easier than ‘something’. Further, supposing that things must exist, it must be possible to give a reason why they must exist just as they do and not otherwise. ”

Sayfa 5979/7020 İlkİlk ... 497954795879592959695977597859795980598159896029607964796979 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •