Sayfa 6032/7020 İlkİlk ... 50325532593259826022603060316032603360346042608261326532 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 48,249 - 48,256 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Neue Deutsche Härte grubu Rammstein, ikinci albumu Sehnsucht'tan Du Hast single'ini 19 Temmuz 1997'de Motor‎; ‎London‎; ‎Slash etiketleriyle yayinladi.




  2. Mad Men dizisi, 19 Temmuz 2007'de AMC kanalinda yayinlanmaya basladi.




  3. Pulitzer Odullu Irlanda asilli Amerikali ogretmen ve yazar Frank McCourt'un olum yildonumu ( 19 Temmuz 2009 )



    " Yattigim yerden annemin mutfak masasinda bir sigara yaktigini goruyorum. Bir yandan da, agliyor. Yatagimdan kalkip yanina giderek artik buyudugumu ve yakinda o buyuk kapili fabrikada ise girecegimi, her Cuma aksami parami eve getirecegimi soylemek istiyorum. Recel, yumurta, yag alabilirsin ve yine sarkilarini soyleyebilirsin, annecigim. En sevdigin sarkiyi. ' Herkes anlayabilir neden seni opmek istedigimi. ' " Angela'nin Kulleri



    " I look out at Mam at the kitchen table, smoking a cigarette, drinking tea, and crying. I want to get up and tell her I'll be a man soon and I'll get a job in the place with the big gate and I'll come home every Friday night with money for eggs and toast and jam and she can sing again 'Anyone can see why I wanted your kiss. '



    " Annem, yumurta babaniza daha cok gerekiyor, diyor. Uzun bir yola cikacak ve orada cok yorulacak. Babama kati bir yumurta pisiriyor. Babam yumurtayi soyup bese boluyor ve hepimizin ekmeginin arasina bir parca koyuyor. Annem kiziyor. Babam ise, cocuklarinin onunde evdeki tek yumurtayi kendine saklayan bir baba olabilir mi, diyor. "



    " An egg. Mam says, This egg is for your father. He needs the nourishment for the long journey before him. It's a hard boiled egg and Dad peels off the shell. He slices the egg five ways and gives each of us a bit to put on our bread. Mam says. Don't be such a fool. Dad says, What would a man be doing with a whole egg to himself ? "

  4. Nobel Edebiyat Odul adayligi bulunan Turk roman ve oyku yazari Leyla Erbil'in olum yildonumu ( 19 Temmuz 2013 )



    " 1980’li yillarda, Istanbul’a yasayan, evli, iki cocuklu bir entelektuel ve romanci ve sagi solu belli olmayan Celil adinda bir asigi olan Neslihan kendisini beklenmedik bir durumda bulur. Annesinin Alzheimer hastaligiyla mucadele etmesi gerekir. Neslihan zamanla farkeder ki annesinin giderek ilerleyen hastaligi onun icin yakin gecmise ulasmanin son firsatidir. Annesinin bakiminin yapildigi hastanede zaman durmus gibi gorunse de, Neslihan’in gundelik hayati gunluk gazetede yaptigi is, burjuvadan arkadaslari ve ailesi arasinda akip gider. Annesinin korumaciligi ile ondan kurtulma cabalari arasinda kalir. Ancak ifadesinde kendisini biricik kilan bir yumusaklik, bir mesafelilik ve bir aciklik vardir. Annesinin yasliliga dair sozleri, Neslihan’in yasadigi binanin boslugunda yasayan guvercinler gibi ucusur. Kanat cirpislari gibi uzaklasan sozler, giderek daha az duyulur olur. Giderek de deger kazanir. Bu, karanlik gunlerin basalangicidir. "



    " Dans les années 1980, Neslihan, une romancière installée à Istanbul, mariée et mère de deux enfants, affublée d'un amant occasionnel prénommé Celil, se trouve brusquement confrontée à une situation qu'elle n'attendait pas : sa mère souffre de la maladie d'Alzheimer et doit être placée dans une clinique. Dès l'ouverture du roman, Neslihan lui rend visite dans un vieil hôtel particulier, vestige comme il en demeure à Istanbul des splendeurs de l'Empire ottoman. Entraînée dans le rythme souvent exaltant de ses amours comme dans celui de ses soucis quotidiens ou de ses rencontres avec son groupe d'amis issus de la moyenne bourgeoisie, politiquement à gauche et installés depuis plusieurs générations à Istanbul, Neslihan aborde les instants auprès de sa mère comme autant de fragiles passerelles tendues vers le passé révolu de son pays et l'imaginaire effacé de sa ville. Des instants précieux mais violents, suspendus dans un monde intemporel et fantasmé, dans une irréalité immobile et douloureusement poétique. "


  5. " Varsova, Krakow,Czestqghowa gettolarinin sokaklarinda dolasirken, Yahudi cocuklari cocuk degiller, diye dusunuyordum. Alman cocuklari tertemizler. Yahudi cocuklari schmutzig. Alman cocuklari iyi beslenmis; guzel ayakkabilari coraplari var, iyi giyimliler. Yahudi cocuklari ac; yari ciplaklar; karda yalinayak yuruyorlar. Alman cocuklarinin disleri var. Yahudi cocuklarinin disleri yok. Alman cocuklari tertemiz evlerde, sicacik odalarda yasiyor; bembeyaz yataklarda uyuyor. Yahudi cocuklari pislige batmis evlerde, soguk, tiklim tiklim odalarda yasiyor, olulerle can cekisenlerin yattigi yataklarin yaninda pacavra ve kagit yiginlari ustunde uyuyorlar. Alman cocuklari oyun oynuyor: bebekleri var, lastik toplari var, tahta atlari var; kursun askerleri, pompali tufekleri, borazanlari, mekano kutulari, topaclari var; bir cocugun oynamasi icin ne gerekirse hepsi var ellerinde. Yahudi cocuklari oyun oynamiyor; oynayacak hicbir seyleri yok, oyuncaklari yok. Hem zaten oyun oynamayi bilmiyorlar! Hayir, gettolardaki Yahudi cocuklari oynamak nedir bilmiyor. Yozlasmis cocuklar dogrusu. Ne igrenc! Tek eglenceleri ceset dolu cenaze arabalarini izlemek, aglamayi bile bilmiyorlar; ya da Kale’nin arkasinda ana babalarinin, kardeslerinin kursuna dizilisini gorerek oyalaniyorlar. Analarinin kursuna dizildigini gormeye gitmek tek eglencesi onlarin. Tam Yahudi cocuklarina gore bir eglence. " Curzio Malaparte, Kaputt



    " I bambini ebrei non sono bambini, pensavo percorrendo le strade dei ghetti di Varsavia, di Cracovia, di Czenstochowa. I bambini tedeschi son puliti. I bambini ebrei sono schmutzig. I bambini tedeschi sono ben nutriti, ben calzati, ben vestiti. I bambini ebrei sono affamati, son mezzi nudi, vanno a piedi scalzi nella neve. I bambini tedeschi hanno i denti. I bambini ebrei non hanno denti. I bambini tedeschi vivono in case pulite, in stanze riscaldati, dormono in lettini bianchi. I bambini ebrei vivono in case luride, in stanze fredde, piene di gente, dormono su mucchi di stracci e di carta accanto ai letti dove son distesi i morti e gli agonizzanti. I bambini tedeschi giuocano: hanno piombo, fucili ad aria compressa, trombe, scatole di «meccano», trottole, hanno tutto quel che occorre a un bambino per giocare. I bambini ebrei non giocano: non hanno nulla per giocare, non hanno giocattoli. E poi non sanno giocare. Son proprio bambini degenerati. Che schifo! Il loro unico divertimento è di seguire i carri funebri colmi di morti, e non sanno neppure piangere; o di andare a veder fucilare i genitori e i fratelli dietro la Fortezza. È il loro unico divertimento andare a veder fucilare la mamma. Proprio un divertimento da bambini ebrei. "

  6. Bu yil 1 - 11 Eylul tarihleri arasinda duzenlenecek 78. Venedik Film Festivali, Pedro Almodóvar'in son filmi Madres Paralelas ile acilacak.



    Filmin oyuncu kadrosunda Penélope Cruz‘un yani sira Aitana Sánchez Gijón, Milena Smit Julieta Serrano ve Rossy De Palma da yer aliyor.



    https://www.indiewire.com/2021/07/pe...al-1234652102/

  7. Apple, bagimsiz film sirketi A24'u satin almak icin girisimlere basladi.

    Apple TV+ platformuna nitelikli yapimlar kazandirmak isteyen Apple'in 3 milyar dolar civari bir teklif yapmaya hazirlandigi iddia ediliyor.




  8. John Wick evreninde gececek dizi Continental, mini diziye donustu. Boylelikle projenin butcesi de artmis oldu.

    Dizi, 70’li yillarin New York sehrinde gececek.



    https://www.gamesradar.com/john-wick...lar60m-budget/

Sayfa 6032/7020 İlkİlk ... 50325532593259826022603060316032603360346042608261326532 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •