-
Perulu sair ve ressam César Moro’nun dogum yildonumu ( 19 Agustos 1903 )
Beliriyorsun…
Yasam ortada
Yagmur kokusu ortada
Seni yaratiyor yagmur
Kapimi caliyorsun
Agac
Kent yelken actigin deniz
Adimlarinla basliyor gece
Uzaklarda beliriyor yurek
Alnina uzaniyor
Bir buyu gibi isildiyorsun Altin dagi karli dag
Sacinin gorkemli dumaniyla
Gozlerinde gecenin hayvanlariyla
Korlardan olusmus govdenle
Parcalara boldugun geceyle
Ellerinden dusen gece parcalariyla
Gelisinin tutusturdugu sessizlikle
Dalgalarla kabarmalarla
Evlerin salinisiyla
Isiklarin salinisiyla karanlikta
Sozcuklerinle
Irmaga benzeyen bir sokakla
Geldin ve gittin bir an icinde
Yasamimi aramaya basliyorsun
Beklenen olumu
Seni gondermenin yarattigi olumu
Sessizlikleri bekleyisi
Geldigin anda yasanacak gunu
Golgelerle sariyorsun beni
Beni isitiyorsun
Bulundugun o fosforlu denizde boguyorsun beni
Suskunluklarin oldugu yerde
Soyut ve korkulu kavramini duyuyorum varliginin
Seninle o kavram arasinda
Mahserde yildizlar belirmeye basliyor
Kaplan kukreyisleri ve yaslar arasinda
Sevinc yaslari ve sonsuz agitlar arasinda
Seni baglamak istedigim avunmada
Govdenin yamacinda
Isiyan ayaklarinda
Ayaklarinin burclarinda
Yeryuzu gecesinde
Sana zincirlenmis o dilsiz gecede
Kanina karismis gecede
Yucelterek basinin sirca cicegini
Gezegenleri ve trenleri kapsayan akvaryumda
Dunyayi yayan birakan
Ve denizleri dengede tutan gucte
Ve isiltili beyninde
Ve sonsuz sarilisimda benim
Ve durmadan dogan sevgide
Seni saran sevgide
Ve silinmez izler birakan ayaklarinda
Tarihin okunabilecegi yerde
Evrenin geleceginde
Ve senin varligina karismis
Isikli gunlerimde.

Apareces
La vida es cierta
El olor de la lluvia es cierto
La lluvia te hace nacer
Y golpear a mi puerta
Oh árbol
Y la ciudad el rnar que navegaste
Y la noche se abren a tu paso
Y el corazón vuelve de lejos a asomarse
Hasta llegar a tu frente
Y verte como la magia resplandeciente
Montaña de oro o de nieve
Con el humo fabuloso de tu cabellera
Con las bestias nocturnas en los ojos
Y tu cuerpo de rescoldo
Con la noche que riegas a pedazos
Con los bloques de noche que caen de tus manos
Con el silencio que prende a tu llegada
Con el trastorno y el oleaje
Con el vaivén de las casas
Y el oscilar de luces y la sombra más dura
Y tus palabras de avenida fluvial
Ten pronto llegas y te fuiste
Y quieres poner a flote mi vida
Y sólo preparas mi muerte
Y la muerte de esperar
Y el morir de verte lejos
Y los silencios y el esperar el tiempo
Para vivir cuando llegas
Y me rodeas de sombra
Y me haces luminoso
Y me sumerges en el mar fosforescente donde acaece tu estar
Y donde sólo dialogamos tú y mi noción oscura y pavorosa de tu ser
Estrella desprendiéndose en el apocalipsis
Entre bramidos de tigres y lágrimas
De gozo y gemir eterno y eterno
Solazarse en el aire rarificado
En que quiero aprisionarte
Y rodar por la pendiente de tu cuerpo
Hasta tus pies centelleantes
hasta tus pies de constelaciones gemelas
En la noche terrestre
Que te sigue encadenada y muda
Enredadera de tu sangre
Sosteniendo la flor de tu cabeza de cristal moreno
Acuario encerrando planetas y caudas
Y la potencia que hace que el mundo siga en pie y guarde el equilibrio de los
mares
Y tu cerebro de materia luminosa
Y mi adhesión sin fin y el amor que nace sin cesar
Y te envuelve
Y que tus pies transitan
Abriendo huellas indelebles
Donde puede leerse la historia del mundo
Y el porvenir del universo
Y ese ligarse luminoso de mi vida
A tu existencia.
-
Fransiz ressam William-Adolphe Bouguereau’nun olum yildonumu ( 19 Agustos 1905 )
Égalité devant la mort ( Equality Before Death ), 1848

Nymphs and Satyr, 1873
-
1940'larin ve 1950'lerin sonundaki Kizil Tehlike ( Red Scare ) sirasinda Hollywood film studyolari tarafindan kara listeye alinan Amerikali gazeteci ve senarist Ring Lardner’in dogum yildonumu ( 19 Agustos 1915 )
“ Birbirini hic tanimayan bir adamla bir bayan, doguya geri donen trende konusmaya basladiklarinda ask iliskisi ve doruk ortaya cikacakti. ‘ Peki, ’ dedi bayan Croot, cunku oydu, ‘ Canyon'u nasil buldunuz ? ’ ‘ Bir magara iste, ’ dedi refakatcisi. ‘ Amma tuhaf bir bakis! ' diye cevap verdi bayan Croot. ‘ Simdi bana birsey calin.' "

“ Both strangers. ' What a funny way to put it! ' replied Mrs Croot. for it was she. The love interest and climax would come when a man and a lady.' replied her escort.from the east. he watches the trains come in from the west. ' what did you think of the Canyon ? ' 'Some cave. and keeps wondering who is going to ride him. ' And now play me something.' ”
-
Osmanli - Turk sair, ogretmen ve yayinci Tevfik Fikret'in olum yildonumu ( 19 Agustos 1915 )

“ La terre est ma patrie, le genre humain ma nation. / The earth is my homeland, my nation all humankind. / La terra è la mia patria, il genere umano la mia nazione. ”
Bir yaratici guc var, yuce ve temiz,
Kutsal ve yuksek, ona vicdanla inandim.
Yeryuzu yurdum, insan soyu ulusum...Insan
Ancak insan olur bunu anlamakla; inandim.
Seytan da biziz, cin de, ne seytan, ne melek var;
Dunya donecek cennete insanla, inandim.
Yaradilista evrimin basi yok; bu olgunlasmaya
Ben Tevrat ile, Incil ile, Kur'an ile inandim.
Insan ogullari birbirinin kardesi... Hayal bu!
Olsun, ben o hayale de bin canla inandim.
Insan eti yenmez; bu avuntuya icimden
Bir an icin imi unutmakla inandim.
Kan siddeti, siddet kani besler; bu dusmanlik
Kan atesidir, hic sonmeyecek kanla, inandim.
Elbet su mezar hayatini aydinlik bir kiyamet
Izleyecektir, buna tam inancla inandim.
Bos inanc yerin dibine gececek, yok olacak,
Aklin, o ulu buyucunun huneriyle, inandim.
Karanlik sonecek, parlayacak hakkin isigi
Birden, bir yanardag patlayisiyla, inandim.
Kollar ve boyunlar cozulup baglanacak hep
Yumruklar, o sangirdayan zincirle, inandim.
Bir gun yapacak teknik su kara topragi altin,
Her sey olacak bilim gucuyle... inandim.

There is a universal power, supreme and limitless
Holy and sublime, with all my heart, so do I believe
The earth is my homeland, my nation all humankind;
A person becomes human only by knowing this, so do I believe
We are Satan, and jinn, there's no devil, no angels
Human beings will turn this world into paradise, so do I believe
The perfect is immanent in creation; in that perfection
By way of the Torah, of the Gospels, of the Koran do I believe
The children of humanity are each other's siblings... a dream?
Then so be it, for in that dream, with all my heart and soul, do I believe
No one eats human flesh; deep-down, in this solace
-Forgetting my ancient ancestors for a moment- do I believe
Blood nourishes violence and violence blood; this enmity
Is a flame in the blood that blood never quenches, so do I believe
Surely this graveyard-existence will be followed
By refulgent resurrection, with utter certainty, so do I believe
Before the miracle of that great sorcerer, reason,
Superstition will sink frustrated, into the earth, so do I believe.
-
Amerikali yazar, senarist ve Uzay Yolu’nun ( Star Trek ) yaraticisi Gene Roddenberry’nin dogum yildonumu ( 19 Agustos 1921 )



“ Sizin tanriniz buysa, pek de etkileyici degilmis. Cok fazla ruhsal sorunu var, kendini cok guvensiz hissediyor. Yedi gun boyunca kendisine tapinmanizi istiyor. Tutup hatali insanlar yaratiyor, sonra da kendi hatasi icin onlari sucluyor. Kendisi, Yuce Varlik kavrami icin oldukca kotu bir ornek. ”
-
Pulitzer Odullu Irlanda asilli Amerikali ogretmen ve yazar Frank McCourt'un dogum yildonumu ( 19 Agustos 1930 )

" Yattigim yerden annemin mutfak masasinda bir sigara yaktigini goruyorum. Bir yandan da, agliyor. Yatagimdan kalkip yanina giderek artik buyudugumu ve yakinda o buyuk kapili fabrikada ise girecegimi, her Cuma aksami parami eve getirecegimi soylemek istiyorum. Recel, yumurta, yag alabilirsin ve yine sarkilarini soyleyebilirsin, annecigim. En sevdigin sarkiyi. ' Herkes anlayabilir neden seni opmek istedigimi. ' "

" I look out at Mam at the kitchen table, smoking a cigarette, drinking tea, and crying. I want to get up and tell her I'll be a man soon and I'll get a job in the place with the big gate and I'll come home every Friday night with money for eggs and toast and jam and she can sing again ' Anyone can see why I wanted your kiss. ' "
" Annem, yumurta babaniza daha cok gerekiyor, diyor. Uzun bir yola cikacak ve orada cok yorulacak. Babama kati bir yumurta pisiriyor. Babam yumurtayi soyup bese boluyor ve hepimizin ekmeginin arasina bir parca koyuyor. Annem kiziyor. Babam ise, cocuklarinin onunde evdeki tek yumurtayi kendine saklayan bir baba olabilir mi, diyor ? "

" An egg. Mam says, This egg is for your father. He needs the nourishment for the long journey before him. It's a hard boiled egg and Dad peels off the shell. He slices the egg five ways and gives each of us a bit to put on our bread. Mam says. Don't be such a fool. Dad says, What would a man be doing with a whole egg to himself ? "
-
Fransiz ressam Louis Anquetin’in olum yildonumu ( 19 Agustos 1932 )
Inside Bruant’s Mirliton, 1886-1887

Woman at the Champs-Élysées by Night, c. 1889 – 1893
-
Dogum Gunu Kizi
Amerikali aktris ( Debralee Griffin ) Debra Paget ( 19 Agustos 1933 )

Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri