-
Italyan ressam ve ogretmen Augusto Colombo’nun dogum yildonumu ( 26 Agustos 1902 )
La siesta, 1924

Ritratto del conte Stefano Jacini, 1953
-
Ingiliz asilli Amerikali yazar Christopher ( William Bradshaw ) Isherwood'un dogum yildonumu (26 Agustos 1904)

" Ama eger bu benimse, gercekten icimdeyse... O zaman... Iste o zaman... Ve bu anda, ama cok silik, cok uzak, bulutlarin arasindaki daglarda zar zor secilen bir keci yolu gibi, bir sey daha goruyorum: Guvene giden bir yol. Korkunun, yalnizligin olmadigi, J.'ye, K.'ye, L.'ye, M.'ye ihtiyac duymadigim bir yere gidiyor. Bir saniyeligine goruyorum. Hatta bir anligina cok net gorunuyor. Sonra bulutlar kapaniyor, zirvenin acimasiz sogugu yuzunden donmus buzulun solugunu yanagimda hissediyorum. ‘ Yok, ’ diyorum kendi kendime, ‘ bunu asla yapamam. Tanidigim korkuyu, bildigim yalnizligi tercih ederim... Diger yolu secmek, kendimi kaybetmek demek. Artik bir kisi olmayacagim demek. Artik Christopher Isherwood olmayacagim. Yok hayir. Bu, bombalardan bile korkunc. Sevgilim olmamasindan bile korkunc, bununla asla yuzlesemem. ’ " Prater'in Meneksesi

" But if it is mine, if it is really within me... Then... Why then... And, at this moment, but how infinitelyfaint, how distant, like the high far glimpseof a goat track through the mountains between clouds, I see something else: thewaythatleads tosafety. To where there is no fear, no loneliness, no need of J., K., L., or M. For a second, I glimpse it. For an instant, it is even quite clear. Then the clouds shut down, and a breath ofthc glacier, icy with the inhuman coldness of the peaks, touches my check. ‘ No ’ I think ’ could never do it. Rather the fear I know, the loneliness I know... For to take that other way would mean that I should no longer be a person. I should no longer be Christopher Isherwood. No, no. That's more terrible than the bombs. More terrible than having no lover. ThatI can never face. ’ ”
GRANT: Iyi bir siginagimiz oldugu duyulursa bir sey oldugu taktirde herkes iceri girmeye calisacaktir.
GEORGE: Yani ?
GRANT: Ruslar fuze saldirisina basladiginda duygusalliga yer olmayacak.
GEORGE: Duygusalliga yer olmayacak bir dunya olacaksa, zaten oyle bir dunyada yasamak istemem.

GRANT: If word gets out that youʼve got a better shelter, then everyone will try to get in when something happens.
GEORGE: And so ?
GRANT: There will be no time for sentiment when the Russians fire a missile at us.
GEORGE: If itʼs going to be a world with no time for sentiment Grant, itʼs not a world that I want to live in.
-
Psikolojide islevselcilik hareketinin ongorucusu, pragmatizmin oncusu Amerikali filozof ve psikolog William James’in olum yildonumu ( 26 Agustos 1910 )

“ Mutlu oIdugumuz icin gulmeyiz. Guldugumuz icin mutluyuzdur. ”

“ Yanlis anlayanlar tarafindan soylenen bir dogrudan daha kotu hic bir yalan yoktur. ”

“ Umutlariniz, hayalleriniz ve arzulariniz akla uygundur. Eger sadece onlara izin verirseniz, sizi bulutlarin ve firtinalarin ustunde havada tutmaya calisirlar. ”

“ Bir kural olarak, hic kullanmadigimiz tum gercekleri ve teorileri inkar ederiz. ”
-
Meksikali ressam ( José María Tranquilino Francisco de Jesús Velasco Gómez Obregón ) José María Velasco Gómez’in olum yildonumu ( 26 Agustos 1912 )
El Valle de México, siglo XIX

Patio del Exconvento de San Agustín, siglo XIX
-
Turk sair Fazil Husnu Daglarca’nin dogum yildonumu ( 26 Agustos 1914 )
Kisi seni severse
Soyunur aya karsi
Sever
Olusune dek

One who loves you
Strips facing the moon
Loves
Until death
Ben ucuncu Halim, hasmetli ve mukaddes
Padisahlar padisahi.
Benim beyaz ellerimden baslar
Tebamin sabahi.
Goturur hararetimi mechul bakirelere
Icinde durdugum an;
Vakti lezzetle kesfettim,
Devamindan...
Hikmetime uzanmis
Cihanin her buudu
Vucudumla rahat,
Saraylarimin vucudu.
İlmi, siiri, zaferi azad ettim
Buyuk kartallarla beraber;
Karalar ve denizler ustune,
Memnun olsun nesiller.
Gokler basima mahsus
Karanlik ve mavi,
Iki sonsuzluk halinde
Askim kanima musavi.

Majestic and sacred, I am Halim the Third,
Ruler of Rulers.
Here in my white hands
The morning of my people begins.
Every moment I breathe
Carries my warmth to unknown virgins;
In my continuance I unveiled
The taste of time.
The world as dimensions
Hangs upon my dispensation.
In the peace of my body
Castles find their peace.
I freed poetry, science, victory
In the wake of great eagles.
On seas and on lands,
Let generations rejoice.
The dark and blue skies
Are meant for my head,
To my endless blood
My love is an endless parallel.
Bu eller miydi masallar arasindan
Ruyalara uzattigim bu eller miydi.
Arzu dolu, yasamak dolu,
Bu eller miydi resimleri tutarken uyuyan.
Bilyalarin aydinlik dunyaciklari
Bu eller miydi hayati o dunyalarin.
Altin bir oyun gibi eserdi
Altin tuylerinden mevsimin ruzgari.
Topraktan evler yapan bu eller miydi
Ki simdi degmekte toprak olan evlere.
El isi vazifelerin onunde
Tirnaklarini yiyerek dusunmek ne iyiydi.
Kaybolmus o cizgilerden
Falcinin saadet dedikleri.
O koylu cakisinin kestigi yer
Sogut dallarindan duduk yaparken...
Bu eller miydi kesen mavi serceyi
Birkac damla kan ki zafer ve kahramanlik.
Yorganin altina saklanarak
Bu eller miydi sevmeyen geceyi.
Ayrilmis sevgili oyuncaklardan
Kirmis kucucuk siselerini.
Ve her seyden ve her seyden sonra
Bu eller miydi Allaha acilan!

Erano queste mani che attraverso le favole
Tendevo ai sogni, erano queste mani?
Piene di desiderio, piene di vivezza
Erano queste mani a dormire mentre tenevano immagini?
Piccoli mondi chiari di biglie
Erano questa mani la vita di quei mondi?
Uguale ad un gioco d'oro soffiava
Il vento di stagione tra piume d'oro.
A fare casa di terra erano queste mani
Che ora poggiano su case che sono di terra?
Davanti ai compiti di lavoro a mano
Com'era bello pensare mangiandosi le unghie.
Da quelle linee è scomparsa
Ciò che gli indovini chiamano felicità.
Dove ha ferito quel temperino da campagnolo
Modellando lo zufolo dai rami del salice...
Erano queste mani ad uccidere il passero azzurro
Per qualche goccia di sangue ch'è vittoria e coraggio ?
Nascoste sotto le coperte
Erano questa mani a non amare la notte ?
Si sono separate dai cari giocattoli
Han rotto quelle minuscole bottiglie.
E dopo ogni altra, ogni altra cosa
Erano queste mani ad aprirsi a Dio!
-
Arjantin'in en buyuk yazarlarindan Belcika dogumlu Julio ( Florencio ) Cortazar'in dogum yildonumu ( 26 Agustos 1914 )


" Ve o tum yaptiklarini yapip bitirdikten sonra, kalkiyorlar, yikaniyorlar, pudralaniyorlar, koku suruyorlar, saclarini tariyorlar, giyiniyorlar ve boylece yavas yavas yeniden olmadiklari gibi olmaya basliyorlar. / E dopo aver fatto tutto quello che fanno, si alzano, si lavano, si mettono il talco, si profumano, si pettinano, si vestono, e così progressivamente tornano a essere ciò che non sono. "
" Ne tuhaf, insanlar yatak yapmanin tipki yatak yapmak gibi, tokalasmanin her zaman tokalasmak gibi oldugunu, bir sardalye kutusu acmanin sonsuza dek ayni sardalye kutusunu acmak demeye geldigini sanirlar. Beri yandan her sey bir istisnaysa, diye dusunuyor Pierre, yipranmis mavi yatak ortusunu beceriksiz elleriyle duzeltirken. ‘ Dun yagmur yagdi, bugun gune acti; dun icim kapanikti, bugun Michéle geliyor. Degismeyen tek sey su ki: Bu yatagi dunyada dogru durust duzeltemeyecegim.’ Onemi yok, kadinlar bekar odalarinin duzensizliginden hoslanirlar, gulumseme firsati cikar onlara (dislerinin her biri anaclikla parlayarak), perdeleri duzeltir, sandalyelerin, cicek saksilarinin yerini degistirir, su masayi en isiksiz koseye koymak ancak senin aklina gelirdi, derler. Michele de buna benzer seyler soyleyecek buyuk bir olasilikla, ortada dolasan kitaplari, lambalari elleyecek, oradan alip oraya koyacak, Pierre de goz yumacak buna; yatagin ustune uzanmis yattigi ya da eski kanepeye gomulmus oturdugu yerden, bir halka Gauloise dumaninin arasindan onu suzerek, onu isteyerek. " Cinayeti Gordum

" Curioso que la gente crea que tender una cama es exactamente lo mismo que tender una cama, que dar la mano es siempre lo mismo que dar la mano, que abrir una lata de sardinas es abrir al infinito la misma lata de sardinas. 'Pero si todo es excepcional», piensa Pierre alisando torpemente el gastado cobertor azul. ' Ayer llovía, hoy hubo sol, ayer estaba triste, hoy va a venir Michèle. Lo único invariable es que jamás conseguiré que esta cama tenga un aspecto presentable '. No importa, a las mujeres les gusta el desorden de un cuarto de soltero, pueden sonreír ( la madre asoma en todos sus dientes ) y arreglar las cortinas, cambiar de sitio un florero o una silla, decir sólo a ti se te podía ocurrir poner esa mesa donde no hay luz. Michèle dirá probablemente cosas así, andará tocando y moviendo libros y lámparas, y él la dejará hacer mirándola todo el tiempo, tirado en la cama o hundido en el viejo sofá, mirándola a través del humo de una Gauloise y deseándola."
-
Rus sair Nikolay Stepanovic Gumilyov’un olum yildonumu ( 26 Agustos 1921 )
Bugun her zamankinden daha cok huzunle dolu bakislarin
Dizlerini kavrarken ellerin nasil da ince;
Dinle, uzakta, cok uzakta, kiyilarinda Cad nehrinin
Narin vucuduyla bir zurefa gezinmekte.
Bilsen nasil duzgun ve yumusak bir uyum var bu vucutta
Ve derisini buyulu bir nakis suslemekte
Bu nakisla, ay yarisabilir ancak
Kirilip salinirken goruntusu genis nehirlerde...
Renkli bir gemi yelkenine benziyor uzaktan
Kosmasi akan bir su gibi, ya da bir kusun sevincle ucusu gibidir
Biliyorum, gizlenirken o gun batiminda mermer magarasina
Dunya inanilmaz guzellikte seyler gormektedir.
Gizemli ulkeler bilirim ben, sevincli masallar
Kara bir kizdan, sevdali prensten soz eden;
Ama oyle uzun bir zaman agir bir duman cektin ki icine
Yagmurdan baska bir seye inanmak istemezsin sen...
Tropikal ormani nasil anlatabilirim sana
Palmiyeleri, kokusunu akla gelmez bitkilerin..
Agliyor musun ?.. Dinle... Uzakta, kiyilarinda Cad nehrinin
Gezinmekte narin vucuduyla bir zurefa...

Today, I see, your glance is especially sad
And your arms, embracing your knees, especially thin.
Listen: far, far away on the Lake of Chad
Wanders a gentle giraffe.
He is endowed with slender grace and bliss,
And his hide adorned with a magical design
Which the moonlight alone, shattering and rocking
On the wide wet of the lake, dares to rival.
From afar he resembles the colored sails of a ship,
And his gait is smooth as the joyful flight of a bird.
I know that the earth will witness many wonders,
When, at sunset, he hides in a marble grotto.
I could tell merry tales of mysterious lands
Of a black maiden, a young chief's passion,
But you have too long inhaled the heavy mist,
You will believe in nothing but the rain.
And how can I tell you about a tropical garden,
Slender palms, the scent of inconceivable herbs...
Are you crying? Listen...Far off on the Lake of Chad
Wanders a gentle giraffe.
-
Turk Ordusu, Maresal Gazi Mustafa Kemal Pasa komutasinda 26 Agustos 1922'de Bati Cephesi'nde Yunan Ordusu'na genel bir Taarruz ( Turk Kurtulus Savasi ) baslatti. / Turkish army launched what has come to be known to the Turks as the ' Great Offensive ' ( Buyuk Taarruz ). The major Greek defense positions were overrun. Field Marshal Mustafa Kemal leads the Great Offensive from the hill of Kocatepe./ I rivoluzionari turchi lanciano infine il loro contrattacco, conosciuto oggi sotto il nome di ' Grande offensiva ' ( Buyuk Taaruz ), il 26 agosto 1922.
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri