Sayfa 6550/7020 İlkİlk ... 5550605064506500654065486549655065516552656066006650 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 52,393 - 52,400 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Turk sair, romanci, dusunur, deneme yazari, gazeteci, senarist ve elestirmen Attila Ilhan’in olum yildonumu ( 10 Ekim 2005 )





    You are indispensable; how can you not know
    that you’re like nails riveting my brain ?
    I see your eyes as ever-expanding dimensions.
    You are indispensable; how can you not know
    that I burn within, at the thought of you ?

    Trees prepare themselves for autumn;
    can this city be our lost Istanbul ?
    Now clouds disintegrate in the darkness
    as the street lights flicker
    and the streets reek with rain.
    You are indispensable, and yet you are absent ...

    Love sometimes is akin to terror:
    a man tires suddenly at nightfall,
    of living enslaved to the razor at his neck.
    Sometimes he wrings his hands,
    expunging other lives from his existence.
    Sometimes whichever door he knocks
    echoes back only heartache.

    A screechy phonograph is playing in Fatih ...
    a song about some Friday long ago.
    I stop to listen from a vacant corner,
    longing to bring you an untouched sky,
    but time disintegrates in my hands.
    Whatever I do, wherever I go,
    you are indispensable, and yet you are absent ...

    Are you the blue child of June?
    Ah, no one knows you, no one knows!
    Your deserted eyes are like distant freighters ...
    perhaps you are boarding in Yesilköy ?
    Are you drenched there, shivering with the rain
    that leaves you blind, beset, ravished,
    with wind-disheveled hair?

    Whenever I think of life
    seated at the wolves’ table,
    shameless, yet without soiling our hands ...
    Yes, whenever I think of life,
    I begin with your name, defying the silence,
    and your secret tides surge within me
    making this voyage inevitable.
    You are indispensable; how can you not know ?



    Quando i tuoi occhi toccavano i miei
    Era la mia catastrofe, e piangevo
    Sapevo che non mi amavi
    Sentivo che amavi qualcun altro
    Un ragazzo magro come una paglia
    Una persona inutile a mio parere
    E quando lo vedevo davanti a me
    Temevo che lo uccidessi
    Era la mia catastrofe, e piangevo

    Quando passavo da Macka
    C’erano sempre delle navi al porto
    Gli alberi sorridevano come gli uccelli
    Un vento mi rubava la coscienza
    E tu fumavi tranquillamente
    Bruciavi le punte delle mie dita
    Mi raffreddavo, tremando
    Era la mia catastrofe, e piangevo

    Le sere finivano come i romanzi
    Gezabele giaceva nel sangue
    Una nave partiva dal porto
    E tu partivi con essa
    Partivi per lui
    Partivi come le candele nella benzina
    Ci rimanevi, fino alla mattina
    Un ragazzo magro come una paglia
    Quando sorrideva assomigliava ad un cadavere
    E quando ti abbracciava…
    Era la mia catastrofe, e piangevo.

  2. Irlandali roman yazari ( William ) John Banville, 10 Ekim 2005 tarihinde Deniz ( The Sea - Il Mare ) romaniyla Man Booker Odulu’nu aldi.



    “ Rose kapida duruyordu. Uzerinde mayosu vardi ama ayagina siyah ayakkabilarini gecirmisti, bu da uzun soluk siska bacaklarini daha da uzun, daha da soluk, daha da siska gosteriyordu. Bir eli kapida, digeri de esigin uzerinde, sanki biri kabinden yuzune dogru, digeri disaridan gelip de arkasindan bastiran iki guclu ruzgarin arasinda dengede tutuluyormus gibiydi, bana ne oldugunu bilemedigim bir seyi hatirlatiyordu. ”



    “ Rose was standing in the doorway. She was in her bathing suit but was wearing her black pumps, which made her long pale skinny legs seem even longer and plaer and skinner. She reminded me of something, I could not think what, one hand on the door and the other on the door-jamb, seeming to be held suspended there between two strong gusts, one from inside the hut driving against her and another from outside pressing at her back. ”

  3. Kanadali kisa oyku yazari Alice Munro’nun 10 Ekim 2013 tarihinde ‘Gunumuz oykuculugunun ustasi’ gerekcesiyle Nobel Edebiyat Odulu’nu kazandigi Komite tarafindan aciklandi.



    “ Eger bir cocuksan her yil farkli bir insan olursun. Genellikle sonbaharlari, okulda egitim yeniden basladiginda, yaz tatili kesmekesini ve uyusuklugunu uzerinden atip bir ust sinifta yerini aldiginda boyle hissedersin. Degisikligi en kesin haliyle kaydettigin zamandir bu. Sonrasinda hangi yilda ya da ayda oldugunu bilmezsin; ama degisim eskisi gibi devam eder. Uzun bir sure boyunca gecmis senden kolayca ve sanki otomatige baglamis gibi duzenli bir sekilde akip gider. Gecmisin sahneleri yok olmazlar da, gundem disi kalirlar. Sonra keskin bir donemece cika gelirsin ve ardinda biraktigin olan bitenler taptaze yeni surgunler verip ilgini, hatta bir seyler yapmani ister, elden bir sey gelmedigi asikar olmasina ragmen. ”



    “ Every year, when you're a child, you become a different person. Generally it's in the fall, when you reenter school, take your place in a higher grade, leave behind the muddle and lethargy of the summer vacation. That's when you register the change most sharply. Afterwards you are not sure of the month or year but the changes go on, just the same. For a long while the past drops away from you easily and it would seem automatically, properly. Its scenes don't vanish so much as become irrelevant. And then there's a switchback, what's been all over and done with sprouting up fresh, wanting attention, even wanting you to do something about it, though it's plain there is not on this earth a thing to be done. ”



  4. Ne me laisse pas
    Je t'en prie
    Reste là où tu es
    Ne te prends pas pour une mouette
    Tu n'as pas d'aile
    Tu tomberais, tu te fatiguerais
    Ne me laisse pas
    Je t'en prie

    Installe-toi au bord d'une mer
    Laisse les navires partir sans toi
    Vis comme tous les autres
    Continue
    Tu te marieras, tu auras des enfants
    Tu files un mauvais coton
    Ne me laisse pas
    Je t'en prie

    Ils m'attrapent la main, le pied
    Je n'arrive pas à te rattraper
    Même si j'ai l'envie, je n'ai pas l'argent
    Même si j'ai l'argent, je n'ai pas l'envie
    J'ai pardonné ce que tu as fais
    Je ne pourrai pas venir avec toi
    Ne me laisse pas
    Je t'en prie.

  5. Benim yagmurumda gezinemezsin usursun
    dagitir gecelerim sarisinligini
    uykularimi uyusan nasil korkarsin
    hicbir dakikami yasayamazsin
    Aysel git basimdan ben sana gore degilim
    benim icin kirletme aydinligini
    hem kotuyum karanligim biraz cirkinim



    Tu ne pourrais pas te promener dans ma pluie tu prendrais froid
    Mes nuits disperseraient ta blondeur
    Tu t’effraierais si tu avais mes sommeils
    tu ne pourrais vivre aucune de mes minutes
    Va-t’en Aysel je ne suis pas pour toi.
    Ne salis pas ta lumière pour moi,
    d’ailleurs je suis mauvais sombre un peu laid.

    Attila Ilhan

  6. #52398
     Alıntı Originally Posted by Terraluna Yazıyı Oku

    Zaman gelecek.
    coskuyla.
    kutlayacaksin kendini varinca
    kendi kapina, kendi aynanda.
    her biri gulumseyecek otekinin hos karsilayisina.

    diyeceksin ki, suraya otur. Ye.
    Kendin olan yabanciyi seveceksin yine.
    Sarap sun. Ekmek sun. Yuregini sun
    yuregine
    , yasadigin surece

    seni seven yabanciya, baskasi icin
    ihmal ettigin kendine, seni ezbere bilene.
    indir kitapligin rafindan ask mektuplarini,

    fotograflari, umutsuz notlari,
    soy kendi yansimani aynadan.
    Otur. Yasaminla bir ziyafet cek kendine.
    Vay be

  7. #52399
     Alıntı Originally Posted by Terraluna Yazıyı Oku

    KOCA: Onu goturup agacin dibine gomecegim. Pisman degilim, bos yere yasiyordu. Meyvesini dusurmustu ve anne olmak hayaliyle yasiyordu.

    DERVIS: Madem ki agacina iyi bir besin olarak sunuyorsun, bosuna yasamamis demektir.

    KOCA: Cok haklisin, bu acidan bakinca faydasi var.

    DERVIS: Eger bosa harcanmis bir hayat varsa, o da agacin hayatidir.

    KOCA: Nasil, agacin mi ?

    DERVIS: Kendi koklamadigi cicekler, kendi gormedigi renkler, kendi yemedigi meyveler— Ama yine de devam ediyor bu nafile islem.

    KOCA: Nafile degil,bu faydali bir is

    DERVIS: Seninle ilgili olunca degil mi ?

    KOCA: Tabi

    DERVIS: Oyleyse bosuna dedigin seyin seninle ilgili olarak bosuna oldugunu kabul et.

    KOCA: Karimin hayatinin bir manasi vardi mi demek istiyorsun ?

    DERVIS: Herseyin kendi konumuna gore bir manasi vardir, senin kafana gore degil.

    KOCA: Fakat benim icin su agacin altina gomulmesinin bir manasi yok, boylece agac korkunc buyuyecek ve muthis meyveler verecek.

    DERVIS: Kisin portakal, baharda kayisi, yazin incir ve guzun de nar.
    Çok güzel bir diyalog. Hiç unutmucam

  8. #52400
     Alıntı Originally Posted by Terraluna Yazıyı Oku
    Osmanli Imparatorlugu’nun 9. Padisahi ( I. Selim ) Yavuz Sultan Selim'in dogum yildonumu ( 10 Ekim 1470 )


    Iran Sahi Sah Ismail’e mektubu:

    " Yapacagim islerden seni birkac ay evvelinden haberdar ettim ki, hazirliklarini tamamlayip karsima cikasin. Gafil avlandim, hazirlanamadim demeyesin. Uzun zamandan beri benim hazirliklarima ve gurultulu hareketime, hatta Erzincan dag ve tepelerine gelmeme ragmen, sende hala hicbir hareket yok. Oyle gizleniyorsun ki, varliginla yoklugun fark edilemiyor. Halbuki kilic davası gudenlerin siper gibi belalara gogus germesi, yigitlik sevdasinda olanlarin, ok ve mizrak yarasindan korkmamasi gerekir.Devlet gelinini, ancak sararmadan kilic dudaklarini opebilenle kucaklayabilir. Karanlikta rahat arayanlara erlik adini vermek hatadir. Olumden korkanlarin kilic kusanmasi ve ata binmesi munasip degildir. Eger gizlenmekten maksadin askerimin coklugundan ise, senin bu korkunu gidermek icin 40 bin askerimi Kayseri-Sivas arasinda biraktim. Herhalde dusmana bundan daha buyuk bir iyilik yapilamaz. Eger ozunde yigitlikten bir iz varsa gelip karsima cikarsin. ”

    Böyle cesur, mert bir lidere yenilmek bile büyük bir onur..

Sayfa 6550/7020 İlkİlk ... 5550605064506500654065486549655065516552656066006650 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •