-
Fransiz ressam Jean-Baptiste Le Paon'in dogum yildonumu ( 15 Mart 1738 )
Battle of Nordlingen on 3 August 1645 between a French and an Imperial army, 1756

The Prince of Nassau and the Chevalier d'Oraison fighting a jaguar on the coast of Argentina, 18th century
-
Fransiz ressam Émile Vernet-Lecomte'un dogum yildonumu ( 15 Mart 1821 )
Aimée, une jeune Égyptienne, 1869

Beauté orientale, 1869
-
1910 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan, Alman yazar ve cevirmen Paul Johann Ludwig von Heyse'nin dogum yildonumu ( 15 Mart 1830 )

" Gecen yuzyilin ortalarina dogruydu, Venedik'in 'Bella Cortesia' diye hos bir adi olan dar bir sokaginda tek katli, basit, kucucuk bir evi vard. Alcacik kapisinin uzerinde tahtadan, kivrimli iki sutunla barok biciminde pervazlarin cercevelendigi girintide bir Meryem Ana yontusu durur, kirmizi siseli bir lambacik da soluk bir isikla surekli yanardi. Cunku buraya ancak dis kapi acildikca gun isigi girerdi. Bayan Giovanna Danieli kendisine miras kalan bu evde, kocasinin olumunden beri biricik kizi Marietta ile oturuyor, kullanilmayan bir iki odayi kendi halinde yasayan kimselere kira vermiyordu. Merdivenin ustu, gunun her saatinde yari karanlik olmasina karsin, Bayan Giovanna'nin en cok sevdigi yerdi. Dedigine bakilirsa, sevgili kocasi icin gozyasi dokmekten gozleri adamakilli zayiflamis, gun isigina dayanamaz duruma gelmisti. Oysa komsularina kalirsa, butun gununu ust sahanlikta gecirmesinin tek nedeni, girip cikanlari yolundan alikoymak, merakinin, bos bogazliginin karsiligini almadikca onlari birakmamakti. Biz onu tanidigimiz siralarda, salt bu nedenin, onu rahat koltugunu birakip merdivenin sert basamaginda oturmak zorunda birakacagi olasiligi aklimiza bile gelmezdi. "

" In jener Gasse Venedigs, die den freundlichen Namen 'Bella Cortesia' trägt, stand um die Mitte des vorigen Jahrhunderts ein einfaches, einstöckiges Bürgerhaus, über dessen niedrigem Portal, von zwei gewundenen hölzernen Säulen und barockem Gesims eingerahmt, ein Madonnenbild in der Nische thronte und ein ewiges Lämpchen bescheiden hinter rotem Glas hervorschimmerte. Trat man in den unteren Flur, so stand man am Fuße einer breiten, steilen Treppe, die ohne Windung zu den oberen Zimmern hinaufführte. Auch hier brannte Tag und Nacht eine Lampe, die an blanken Kettchen von der Decke herabhing, da in das Innere nur Tageslicht eindrang, wenn einmal die Haustür geöffnet wurde. Aber trotz dieser ewigen Dämmerung war die Treppe der Lieblingsaufenthalt von Frau Giovanna Danieli, der Besitzerin des Hauses, die seit dem Tode ihres Mannes mit ihrer einzigen Tochter Marietta das ererbte Häuschen bewohnte und einige überflüssige Zimmer an ruhige Leute vermietete. Sie behauptete, die Tränen, die sie um ihren lieben Mann geweint, hätten ihre Augen zu sehr geschwächt, um das Sonnenlicht noch zu vertragen. Die Nachbarn aber sagten ihr nach, daß sie nur darum von Morgen bis Abend auf dem oberen Treppenabsatz ihr Wesen treibe, um mit jedem, der aus- und einginge, anzubinden und ihn nicht vorüberzulassen, eher er ihrer Neugier und Gesprächigkeit den Zoll entrichtet habe. Um die Zeit, wo wir sie kennen lernen, konnte dieser Grund sie schwerlich bewegen, den harten Sitz auf der Treppenstufe einem bequemen Sessel vorzuziehen. "
-
Turk yazar ve gazeteci Refik Halit Karay'in dogum yildonumu ( 15 Mart 1888 )

" Yolda iki defa dusmus, fakat jandarmanin akil almaz bir ahlaksizlikla surasina burasina attigi cizmelerin tekmeleri altinda, kamci zoruyla kalkan bir ciliz at gibi burnundan korkunc sesler cikarip soluyarak kendini toparlayabilmisti. " Yatik Emine

" Twice she fell down in the road, but the gendarmes with a lack of morality that is beyond understanding beat her from head to toe, forcing her to get back on her feet like a spent horse that is whipped until it stands up again. "
“ Irmaktan su tasiyan cocuklar dag yolunda bir ihtiyar adamin yattigini haber verdiler. Bir boz esek de, basibos, oralarda dolasiyordu. Husmen Hoca:
— Varip bakalim, dedi.
Aksam yakindi, îki derenin birlestigi bu batak, cukur, sitmali araziye celtiklerden kalkan kokulu, agir bir duman yayiliyordu; govdeleri yarilmis, yanmis bes on yasli, cansiz sogut arkasinda, gunes bulanik bir isik birakarak arklarin durgun sularini yer yer parlatiyordu. Bu aydinlik parcalar, kul renkli, rutubetli ova ortasinda bulutlu gogun yariklarina benziyor; yavas yavas bulaniyor, sonuyor, ortuluyordu.
Uc koylu, arizali, camurlu bir patikadan agir agir, birbiri arkasindan cikiyorlardi; iclerinden biri, sakali bir at gibi, fena fena oksuruyordu.
Evvela boz merkebi gorduler. Fundalarin ortasinda, tozlu, toprakli bir yer bulmus, galiba bir cok tepinmis, yatmis, oynamis, simdi, memnun bir eda ile yan gelip oturuyor, batan gunesi kayitsizca seyrediyordu..." Boz Esek

" The children carrying water from the river brought the news that there was an old man lying on the mountain road. There was a gray donkey there, too, wandering about by himself. Husmen Hoca* said:
— Let's go and see.
It was near evening. A thick, pungent cloud rose from the ricefields and spread toward a swampy, malaria-infested hollow where two creeks united. From behind the split, charred trunks of five or ten old, lifeless willows, the sun extended a dim light that glinted here and there on the stagnant waters. These lighted patches looked like open stretches in a cloudy sky above the middle of a gray, damp plain. Slowly, they became cloudy and closed and were swallowed up.
Three villagers climbed up the broken, muddy footpath with difficulty, one behind the other. One of them coughed very heavily, like a horse with parasites.
First they saw the gray donkey. It was standing in the middle of the heath, in a dirty, dusty spot. No doubt it had been jumping about, rolling, and playing; now it was taking its ease with a pleased expres- sion, nonchalantly surveying the setting sun... "
-
Ispanyol sair Blas de Otero'nun dogum yildonumu ( 15 Mart 1916 )

Tek bir sozcuk
gelmeyecek dudaklarima
gercekligi olmayan.
Tek bir hece
gerekli olmayan.
Yasadim
gormek icin
sozcuklerin
agacini, tanigi oldum
insanin, yaprak yaprak,
Yaktim butun teknelerini
ruzgarin.
Yerle bir ettim
dusleri,
yasayan sozcukler
ektim.
Biri olsun
cikmadi sozumden:
kokledim
soktum xikardim
sessizligi topraktan
gunesin alninda.
Sayilidir
gunlerim
bir,
iki,
dort
kitap sildi unutulmayi.
Ey kirlari,
ey daglari, ey irmagi
Darro'nun: diri diri
yok edin beni.
Yukseltin
mavi doruklarina ulkemin
sesi.
Tek bir mazgal
kaldi bana
benimdir diyebilecegim.
Ey yitik hava
ey yitik deniz.
Gelip carpin
misralarima
ve yankilarim
ozgurlugun tadini
cikara cikara.

Ni una palabra
brotará en mis labios
que no sea
verdad.
Ni una sílaba,
que no sea
necesaria.
Viví
para ver
el árbol
de las palabras, di
testimonio
del hombre, hoja a hoja.
Quemé las naves
del viento.
Destruí
los sueños, planté
palabras
vivas.
Ni una sola
sometí: desenterré
silencio, a pleno sol.
Mis días
están contados,
uno,
dos,
cuatro
libros borraron el olvido,
y paro de contar.
Oh campo,
oh monte, oh río
Darro: borradme
vivo.
Alzad,
cimas azules de mi patria,
la voz.
Hoy no tengo una almena
que pueda decir que es mía.
Oh aire,
oh mar perdidos. Romped
contra mi verso, resonad
libres.
-
James Joyce ve Oscar Wilde'in en detayli biyografisini yazan Amerikali edebiyat elestirmeni Richard ( David ) Ellmann'in dogum yildonumu ( 15 Mart 1918 )

" Roma bana anneannesinin cesedini gezginlere teshir ederek gecimini saglayan bir adami animsatiyor. / Rome reminds me of a man who lives by exhibiting to travellers his grandmother's corpse. / Roma è come un uomo che si mantenga col mostrare ai viaggiatori il cadavere di sua nonna. " James Joyce - Hayati ve Eserleri
" Modern dunyanin butun cirkinligi sehirlerin ve sehir tarzi dusunme biciminin yayginlasmasinin sonucudur, eger guzelligi geri getirmek istiyorsak ruh ve dogayi yeniden evlendirmeliyiz. / The whole ugliness of the modern world has come from the spread of the towns and their ways of thought, and to bring back beauty we must marry the spirit and nature again. "

" Inancina acikca meydan okudugu bir surecin hemen ardindan annesinin olmesi sanki bir cezalandirma gibiydi; Joyce, cok ustune gittigi icin onu oldurmus hissediyordu. Bu sirrini actiginda Nora da ona sitemle ' kadin katili ' demisti. / Yet her death not long after one of his open defiances of her belief seemed a punishment; he felt as if he had killed her by trying her too far. This thought he confided to Nora, who called him reproachfully, ' Woman-killer. ' "
-
Grammy Odullu Turk - Amerikali album yapimcisi ve Atlantic Records’in ortagi Arif Mardin'in dogum yildonumu ( 15 Mart 1932 )
-
Amerika YUksek Mahkemesi yargicligini yapmis Amerikali avukat, hukukcu ve feminist ikon Joan Ruth Bader Ginsburg'un dogum yildonumu ( 15 Mart 1933 )

" Gercek bir profesyonel olmak istiyorsaniz, kendinizin disinda bir seyler yapacaksiniz. Toplumundaki gozyaslarini onarmaya yardimci olmak gibi. Hayati, senden daha az sansli olan insanlar icin biraz daha iyi hale getirmek, hayati anlamli kilan seydir. Kisi sadece kendisi icin degil, ayni zamanda kendi cevresi icin de yasar. ”

" Onem verdigin seyler icin savas, ama bunu baskalarinin sana katilmasina neden olacak sekilde yap. "
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri