-
1996 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu alan, Siirin Mozart’i (A Mozart of Poetry - Mozart della Poesia) Polonyali sair Wislawa Szymborska’nin olum yildonumu (1 Subat 2012)
Diger asklar
icimde soluyorlar derinde bir yerlerde, hala.
Onunsa ic gecirmeye bile solugu yok.
Ama oyle, oldugu gibi iste
digerlerinin beceremedigini de o yapiyor.
animsanmadan

Altri amori
ancora respirano profondamente in me.
A questo manca il fiato per sospirare.
Eppure proprio così com’è,
è capace di ciò di cui quelli
non sono ancora capaci:
non ricordato,
N. kentine varmayisim
tam zamaninda oldu.
Uyarilmistin
gonderilmeyen mektubumla.
Kararlastirilan saatte
olmayabildin orada.
Tren 3. peronda durdu.
Bir suru insan indi.
Yonunu cikisa cevirdiginden
kalabaliga katildi yoklugum.
Butun o telasin icinde
birkac kadin segirtti
yerimi almak için.
Bir adam onlardan birine kostu.
Adami tanimiyordum,
ama kadin tanidi onu
hemen.
Onlar bizim olmayan dudaklarla
opusurlerken
bir bavul yok oldu,
benimki degil.
N. kentindeki tren istasyonu
sinavini gecti
nesnel varolusta
akip giden renklerle.
Her sey yerinde kaldi.
Yalnizlar acele ettiler
isaretli yollar boyunca.
Hatta bir bulusma oldu
Planlandigi gibi.
Oradaki varligimizin
Menzilinin otesinde.
Olasiligin
kayip cennetinde.
Bir baska yerde.
Bir baska yerde.
Nasil da cinlamakta bu kisa sozcukler.

Il mio arrivo nella città di N.
È avvenuto puntualmente.
Eri stato avvertito
con una lettera non spedita.
Hai fatto in tempo a non venire
all'ora prevista.
Il treno è arrivato sul terzo binario.
È scesa molta gente.
L'assenza della mia persona
si avviava verso l'uscita tra la folla.
Alcune donne mi hanno sostituito
frettolosamente
in quella fretta.
A una è corso incontro
qualcuno che non conoscevo,
ma lei lo ha riconosciuto
immediatamente.
Si sono scambiati
un bacio non nostro,
intanto si è perduta
una valigia non mia.
La stazione della città di N.
Ha superato bene la prova
di esistenza oggettiva.
L'insieme restava al suo posto.
I particolari si muovevano
sui binari designati.
È avvenuto perfino
l'incontro fissato.
Fuori dalla portata
della nostra presenza.
Nel paradiso perduto
della probabilità.
Altrove.
Altrove.
Come risuonano queste piccole parole.
-
Kevin Spacey ve Robin Wright’in basrolunde oldugu House of Cards dizisi, Netflix’te 1 Subat 2013’de yayinlanmaya basladi.
-

Bakisiyla "ne kadar
guzelsin" deyince,
ben de guzel gordum
kendimi,
mutluydum.
Yildizlara uzandim
gozlerinde
beni yaratmasina
izin verdim
danslar ettim
bana taktigi kanatlarimla.
masa masadir, sarapsa sarap
sarap kadehin icinde, kadeh masanin ustunde.
ben bir hayal.
Hayallerin de otesinde
bir hayalim simgesi.
Ona duymak istediklerini
yasemin burcunun altinda
asktan olen karincalari, anlatiyorum.
yemin ediyorum,
ustune sarap damlatilinca beyaz gullerin sarki soyledigine.
bir icadi denercesine
bir yana bukuyorum basimi gulerken.
yeniden yarattigi saskin vucudumla
danslar ediyorum
her kucaklayisinda.
Havva kaburgadan, Venus deniz kopugunden,
Minerva Jove'un kafasindan.
hepsi benden daha gercek.
ve,
o bakmadiginda bana
ararken yansimami
tek gordugum,
yitik bir resimden kalma
duvardaki civi.
Wislawa Szymborska
-

Gelecek kelimesini telaffuz edince
ilk hece zaten gecmiste kaliyor.
Sessizlik kelimesini telaffuz edince
Yok ediyorum onu.
Hic kelimesini telaffuz edince
Hiclikten fazla bir sey yaratiyorum.

Ikisi de emin.
Birbirlerine bagğlandiklarina bir anda.
Boylesi emin olmak guzel de
emin olmamak daha guzel.
Daha once tanismadiklarina gore
aralarinda hicbir sey olmadigini saniyorlar.
Belki ta eskiden, yan yana gectikleri sokaklar,
Koridorlar, basamaklar ne derler buna peki?
Sormak isterdim onlara,
animsiyorlar mi acaba,
belki doner bir kapida
hani bir gun yuzyuze?
Bir “ozur dilerim” SIKISIK kalabalikta belki?
Ya da bir ses telefonda “yanlis numara”?
- ama biliyorum yanitlarini.
Yo, animsamıyorlar.
Uzun zamandan beri
Rastlantinin onlarla oynamasi
Sasirtirdi kuskusuz onlaiı.
Ama hazir degil henuz,
onlar icin yazgiya donumeye
bir yaklastirip bir uzaklastiriyor onlari,
yollarini kesiyor,
kahkahasini tutup, bir kenara sicriyordu
rastlanti.
Imler vardi, belirtiler de,
varsin anlasilmasinlar, ne var ki bunda?
Belki uc sene once,
geçen sali belki
bir yaprak,
hani ucan omuzdan omuza?
Yitirilen, bir kenara kaldirilan bir sey vardi.
Cocuklugun caliliginda bir top belki, kim bilir?
Kapi tokmaklari, ziller de vardi,
hani belki bir gun
dokunmanin ortustugu bir sonraki dokunmayla.
Emanette yan yana duran valizler belki.
Ya da ayni gece gorulen tek bir dus,
kalkar kalkmaz belirsizlesen hani.
Her baslangic cunku
bir devamdir aslinda,
olaylarin defteri ise
hep yari acik durur.
Wislawa Szymborska
-

Ne yapmaniz mi gerek?
Basvurunuzu tamamlayin
Ve ozgecmisinizi ekte yollayin
Ne kadar cok yasarsanız yasayin
Ozgecmis kisa olsa iyi olur.
Az ve oz, iyi secilmis gercekler kural olarak konulmali,
Adresler manzaralarin yerini tutmali,
Titrek hatiralar titremeyen tarihlerle degistirilmeli,
Butun asklariniz arasindan, sadece evliliginizden bahsedin;
Butun cocuklariniz arasindan, sadece dogmus olanlari yazin.
Kimin sizi tanidigi sizin kimi tanidiginizdan daha onemlidir.
Yalnizca yabanci ulkelere yaptiginiz yolculuklardan bahsedin.
Nerelere uye oldugunuzu soyleyin, fakat neden uye oldugunuzu degil,
Aldiginiz odulleri soyleyin, fakat nasil kazandiginizi degil,
Sanki hic kendi kendinizle konusmazmissiniz gibi yazin oz gecmisinizi
Her zaman kendinizi arka planda tutaraktan, kol boyu uzakta.
Kopekleriniz, kedileriniz ve kuslariniz, tozlanmis mallariniz,
Dostlariniz ve duslerinizi sessizce es gecin.
Kendiniz olarak sattiginiz zatin,
Fiyati sizin fiyatinizla bir degil,
Unvani ozgecmisdeki unvana benzemez,
Ayakkabisinin numarasi gittigi yere uymaz.
Ayrica, bir tek kulagini gosteren fotoğrafini da unutmayin.
Onemli olan ne isittigi degil, kulaginin bicimidir.
Duyacak ne var ki zaten?
Kagit dograyan makinaların gurultusunden baska.
Wislawa Szymborska
-
-
-
"Insanlar bunu itiraf etmiyor ve uzerine fazla dusunmuyorlar ama yapiyorlar. Her gun, kendi kafalarinin icinde konusuyorlar. 'O ne yapiyor?' 'O neden boyle yapti?' 'Bu ne dusunuyor?' 'Dogru seyi soyledim mi?' Bu durumdaysa sizden bir tane daha var. / People don’t admit it and they don’t think about it too much, but they do. Every day, they’re talking in their own head. 'What’s he doing?' 'Why’d he do that?' 'What did she think?' 'Did I say the right thing?' In this case, there’s another you out there."


Baska Bir DUnya (Another Earth, 2011), Yonetmen: Mike Cahill
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri