Sayfa 789/7020 İlkİlk ... 28968973977978778878979079179983988912891789 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 6,305 - 6,312 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Ingiliz roman ve senaryo yazari Helen Fielding’in dogum gunu (19 Subat 1958)

    "Hic yarari yok. Biri sizi terk ettiginde, onu ozlemenin yaninda, birlikte yarattiginiz o kucuk dunyanin yikilmasinin yaninda ve yaptiginiz ya da gordugunuz her seyin size onu hatirlatmasinin yaninda en kotusu, sizi denediklerini ve sonunda bedeninizi olusturan her bir parcaniza sevdiginiz o kisi tarafindan “REDDEDILDI” damgasi vurdugunu dusunmektir.” Bridget Jones'un Gunlugu,



    “When someone leaves you, apart from missing them, apart from the fact that the whole little world you've created together collapses, and that everything you see or do reminds you of them, the worst is the thought that they tried you out and, in the end, the whole sum of parts adds up to you got stamped REJECT by the one you love.”

  2. 1 Akademi (Trafik, 2001), 1 Golden Globe ve 1 BAFTA Odulu sahibi Porto Riko asilli aktor, yonetmen, senarist ve yapimci Benicio (Monserrate Rafael) del Toro'nun (Sánchez) dogum gunu (19 Subat 1967)




  3. Paul McCartney, solo kariyerindeki ilk single’i Another Day’i 19 Subat 1971’de Apple Records etiketiyle Ingiltere’de yayinladi.


  4. Fransiz sair René Char’in olum yildonumu (19 Subat 1988)



    “Uzun suren yoklugun odasinda, acik kalan pencereye ragmen, gulun kokusu yine de oradaki nefesle iliskilidir. Bir kez daha gecmis deneyimden yoksunuz, tazeleriz, asigiz. Gul! Onun yollarinin kayrani olumun kustahligini bile dindirir. Hicbir cit duramaz yolunda. Arzu diridir, bugulu alinlarimizda bir siziyla.

    Yagmurlariyla yeryuzunde yuruyenin dikenden korkusu yoktur ne mukemmel ne de dusmanca yerlerde. Ama vay haline kendiyle sohbeti keserse! Can evinden vurulmus, kul olur gider, guzelligin islah ettigi bir okcu.”

  5. Bulbulu oldurmek romaninin (To Kill a Mockingbird - Il buio oltre la siepe) Amerikali yazari Harper Lee'nin olum yildonumu (19 Subat 2016)



    "Olaylari karsindakinin bakis acisiyla degerlendirmeden hic kimseyi anlayamazsin…derisinin altına girip oralarda dolasana dek. / Non puoi davvero capire un'altra persona fino a quando non consideri le cose dal suo punto di vista, fino a quando non entri nella sua pelle e non ci cammini dentro"

  6. Italyan semiyolog, filozof, yazar, cevirmen, akademisyen ve kutuphaneci Umberto Eco'nun olum yildonumu (19 Subat 2016)

    "Asik olma gereksinimi. Bazi seylerin olacagini onceden sezinler insan; o sirada umarsizca bir ask gereksinimi duydugu icin asik olur. Icinde asik olma istegi duydugu zaman bastigi yere dikkat etmeli insan: Ask iksiri icmis gibi ilk onune gelene asik olur. Bir maymuna bile." Foucault Sarkaci



    "Bisogno di innamorarsi. Certe cose le senti venire, non è che ti innamori perché ti innamori, ti innamori perché in quel periodo avevi un disperato bisogno di innamorarti. Nei periodi in cui senti la voglia di innamorarti devi stare attento a dove metti piede: come aver bevuto un filtro, di quelli che ti innamorerai del primo essere che incontri. Potrebbe essere un ornitorinco." Il pendolo di Foucault

  7. “Her seyden once, sevgi tuhaf bir sey. Bastan yalnizca onu geri getirmeyi dusunuyordum. Bir cesit saplanti gibiydi. Ama zaman gectikce, onu animsamaya calistim. Biliyor musun ne oldu?”

    “Hayir,” dedi cocuk.

    “Bir yataga uzanip onu dusunmeye calisinca, zihnim bombos kaliyordu. Onu gozlerimin onune getiremiyordum. Resimlerini cikarip bakiyordum. Ise yaramiyordu. Bosuna. Bir bosluk. Dusunebiliyor musun?”

    “Mac!” diye seslendi Leo tezgahin arkasindan. “Bu manyagin zihninin bombos oldugunu dusunebiliyor musun?”

    Adam, sanki sinek kovalar gibi, agir agir elini salladi. Yesil gozlerini gazeteci cocugun cokmus yuzune dikmisti.
    “Ama kaldirimin ustundeki bir cam parcasi... ya da muzik kutusundan secilip calinan bir ezgi, onu bana animsatıyordu. Sokakta yururken birdenbire yuzu gozumun onune geliyordu ve haykirip basimi lamba diregine carpiyordum. Anliyor musun?”

    “Cam parcasi...” dedi cocuk.

    “Ne olursa. Dolasip duruyordum. Onu nasil ve ne zaman animsayacagimi kestiremiyordum artik. Animsamanin tuzaklarina karsi bir çeşit savunma kurabilirsin belki. Ama insana dosdogru karsidan saldirmiyor ki... kenardan koseden cikiveriyor. Gordugum ya da isittigim seylerin insafina kalmistim. Ben onu bulmak icin ulkeyi bastan basa dolasirken, o beni ruhumun icinde kovalamaya basladi birdenbire. O beni kovalamaya basladi, anliyor musun? Ruhumda.” Carson McCullers, Kuskun Kahvenin Turkusu



    “Love is a curious thing to begin with.At first I thought only of getting her back. It was a kind of mania. But then as time went on I tried to remember her. But do you know what happened?”

    “No,” the boy said.

    “When I laid myself down on a bed and tried to think about her my mind became a blank. I couldn’t see her. I would take out her pictures and look. No good. Nothing doing. A blank. Can you imagine it?”

    “Say Mac!” Leo called down the counter. “Can you imagine this bozo’s mind a blank!”

    Slowly, as though fanning away flies, the man waved his hand. His green eyes were concentrated and fixed on the shallow little face of the paper boy.

    “But a sudden piece of glass on a sidewalk. Or a nickel tune in a music box. A shadow on a wall at night.

    And I would remember. It might happen in a street and I would cry or bang my head against a lamppost. You follow me?”

    “A piece of glass . . .” the boy said.

    “Anything. I would walk around and I had no power of how and when to remember her. You think you can put up a kind of shield. But remembering don’t come to a man face forward—it corners around sideways. I was at the mercy of everything I saw and heard. Suddenly instead of me combing the countryside to find her, she begun to chase me around in my very soul. She chasing me mind you! And in my soul.”

  8. “Insanoglunda okunacak baska şeyler var, buna inaniyorum. Cesaret edemiyorlar. Sayfayi çevirmeye cesaret edemiyorlar. Taklit kanunlari; ben bunlara korku kanunlari diyorum. Kendilerini yalniz bulmaktan korkuyorlar, ama kendilerini hic bulamiyorlar. Bu ahlaki agorafobi bana igrenc geliyor; korkaklıkların en kotusu bu. Oysa insan hep yalnizken yaratmistir. Ama burada yaratmak isteyen kim? Insanin kendi icinde ayri, farkli hissettigi sey, ender sahip olunan seyin, herkese kendi degerini saglayan seyin ta kendisidir; iste bunu yok etmeye calisiyoruz. Taklit ediyoruz. Bir de yasamayi sevdigimizi iddia ediyoruz.” André Gide, Ayri Yol



    “Yet I'm sure there's something more to be read in a man. People dare not -- they dare not turn the page. The laws of mimicry -- I call them the laws of fear. People are afraid to find themselves alone, and don't find themselves at all. I hate this moral agoraphobia -- it's the worst kind of cowardice. You can't create something without being alone. But who's trying to create here? What seems different in yourself: that's the one rare thing you possess, the one thing which gives each of us his worth; and that's just what we try to suppress. We imitate. And we claim to love life.”

Sayfa 789/7020 İlkİlk ... 28968973977978778878979079179983988912891789 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •