Artan

13,86 10 18:10
16,73 9.99 18:10
48,46 9.99 18:10
47,80 9.99 18:10
9,49 9.97 18:10
Artan Hisseler

Azalan

74,25 -10 18:10
1,80 -10 18:10
247,50 -10 18:10
261,00 -10 18:10
355,50 -10 18:10
Azalan Hisseler

İşlem

12.483.671.562,50 18:10
7.660.126.892,25 18:10
7.224.558.633,72 18:10
6.414.277.037,00 18:10
6.015.548.689,20 18:10
Tüm Hisseler
Sayfa 80/224 İlkİlk ... 3070787980818290130180 ... SonSon
Arama sonucu : 2004 madde; 633 - 640 arası.

Konu: Mustafa Kemal ATATÜRK

Hybrid View

Previous Post Previous Post   Next Post Next Post
  1. Atatürk
    Kulluk düzeninden özgür iradeye dönüş simgesidir. Eskiye dönüş mümkün değil.

  2. 17.05.1936


  3. Efendiler, milletin emel ve gayelerinin kısa bir programın temelini oluşturacak şekilde topluca ifadesi de görüşüldü. Misak-ı Millî adı verilen bu programın ilk müsveddeleri de, bir fikir vermek maksadıyla kaleme alındı. İstanbul Meclisi'nde bu ilkeler gerçekten toplu bir şekilde yazılmış ve tespit olunmuştur.

    Efendiler, görüştüğümüz her şahıs veya bütün şahıslar, bizimle düşünce ve görüş birliği yaparak ayrılmışlardı. Fakat, İstanbul Meclisi'nde, "Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Grubu" diye bir grubun kurulduğunu işitmedik. Niçin?! Evet, niçin? Buna bugün cevap isterim!

    Çünkü, Efendiler, bu grubu kurmayı vicdan borcu, millet borcu bilmek durum ve kabiliyetinde bulunan efendiler inançsız idiler... korkak idiler... cahil idiler...

    İnançsız idiler; çünkü, millî dâvânın ciddiliğine ve kesinliğine ve bu dâvanın dayanağı olan millî teŞkilâtın sağlamlığına inanmıyorlardı.

    Korkak idiler; çünkü, millî teşkilâttan olmayı tehlikeli görüyorlardı.

    Cahil idiler; çünkü, tek kurtuluş dayanağının millet olduğunu ve olacağını takdir edemiyorlardı. Padişah'a dalkavukluk ederek, yabancılara hoş görünerek, yumuşak ve nazik davranarak büyük gayelerin gerçekleştirirebileceği gafletini gösteriyorlardı.


  4. #4
     Alıntı Originally Posted by derinlikler Yazıyı Oku
    Efendiler, milletin emel ve gayelerinin kısa bir programın temelini oluşturacak şekilde topluca ifadesi de görüşüldü. Misak-ı Millî adı verilen bu programın ilk müsveddeleri de, bir fikir vermek maksadıyla kaleme alındı. İstanbul Meclisi'nde bu ilkeler gerçekten toplu bir şekilde yazılmış ve tespit olunmuştur.

    Efendiler, görüştüğümüz her şahıs veya bütün şahıslar, bizimle düşünce ve görüş birliği yaparak ayrılmışlardı. Fakat, İstanbul Meclisi'nde, "Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Grubu" diye bir grubun kurulduğunu işitmedik. Niçin?! Evet, niçin? Buna bugün cevap isterim!

    Çünkü, Efendiler, bu grubu kurmayı vicdan borcu, millet borcu bilmek durum ve kabiliyetinde bulunan efendiler inançsız idiler... korkak idiler... cahil idiler...

    İnançsız idiler; çünkü, millî dâvânın ciddiliğine ve kesinliğine ve bu dâvanın dayanağı olan millî teŞkilâtın sağlamlığına inanmıyorlardı.

    Korkak idiler; çünkü, millî teşkilâttan olmayı tehlikeli görüyorlardı.

    Cahil idiler; çünkü, tek kurtuluş dayanağının millet olduğunu ve olacağını takdir edemiyorlardı. Padişah'a dalkavukluk ederek, yabancılara hoş görünerek, yumuşak ve nazik davranarak büyük gayelerin gerçekleştirirebileceği gafletini gösteriyorlardı.

    ++++++++




  5. Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

  6. #6
    Duhul
    Sep 2017
    İkamet
    Somewhere in time...
    Gönderi
    2,437
    Blog Entries
    1
     Alıntı Originally Posted by gaysarorak Yazıyı Oku



    Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
    NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!!!

  7. Ben çok acemi komutanlar gördüm. Söz gelişi, bir alay komutanı, yeni tümen komutanı olmuş veya bir tümen komutanı yeni kolordu komutanı olmuş;biraz da tecrübesiz! Daha tecrübe edinmeye zaman bulamadan, güç durumlar karşısında kalmış. Görevi boyunca bir tümene alışmış iken, düşman karşısında iki veya üç tümene birden komuta etmek zorunda kalınca, kararsızlığa düşmesi ve güçlüklere uğraması olağandır. Bir tek tümene komuta ettiği zaman, tümenin bütün birliklerini elden geldiği kadar aynı anda görüp idare edebilen acemi komutan, gözden uzak mevzilerde yer alan iki üç tümenin Muharebesini idare etmek zorunda kalınca, kendi kendine : Ben hangi tümenin yanında bulunayım, onun mu, bunun mu?Orada mı, burada mı? diye sorar...

    Hayır! Ne orada bulunacaksın, ne de burada! Öyle bir yerde bulunacaksın ki, hepsini idare edeceksin. O zaman : Ben hiç birini gerektiği gibi göremem! der. Tabiî göremezsin, elbette gözlerinle göremezsin! Akıl ve ferasetinle görmek gerekir.

    NUTUK

    Mustafa Kemal ATATÜRK


  8. "O'nun yaptıklarını ben başaramazdım. asıl devrimci Atatürk'tür. Bu kadar büyük bir devrim yaptım ama Atatürk'ün yaptıklarını başaramazdım…" Fidel Castro - Habitat Toplantısı İstanbul 1997

Sayfa 80/224 İlkİlk ... 3070787980818290130180 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •