
Originally Posted by
deniz43
Ekonomi teorisine göre, uzun vadede ülkeler arası kur paritesi reel enflasyon farklarına göre oluşur.Kısa vadede faizle ya da rezervlerden döviz satmak gibi yollarla belli bir süre suni bir kur seviyesi oluşturabilirsiniz ama bu sürdürülebilir değildir. Çünkü reel enflasyona göre oluşan üretim maliyetleri bir süre sonra ihracatı zarar eder hale getirirken ithalat patlar, cari açık zıplar, bir süre dış borçla bu açığı kapatmaya çalışırsınız ama dış borç belli bir eşik seviyeye gelince yabancılar daha fazla borcun geri ödemesi riskli olacağı endişesiyle geri çekilince kaçınılmaz olarak ödemeler dengesi krizi patlar ve devalüasyon olur, döviz kurları olması gereken yere yani ülkeler arası enflasyon farkı kadar artarak yeni denge seviyesine gelir.Bu nedenle rezerv döviz varlıklarda pozisyon alan( kişiler yeterince uzun vadede(En az 10 yıl) pozisyonlarını korurlarsa reel olarak bir kazançları olmasa bile, birikimlerinin reel değerlerini korurlar.
Ama TL' de pozisyon alanların durumu farklı.Çünkü TÜİK yıllık %14.97 enflasyon olduğunu iddia ediyor, ama halkın yaşadığı ve hissettiği enflasyon rakamı ENAG' ın rakamı ve yıllık %36.72.Yayınladıği 5 aylık enflasyonun yıllıklandırılmışı ise %48.2.
Bankaya %17 TL mevduat olarak parasını yatıranın yıllık kaybı %14.4, yani bir yıl sonra birikimi reel olarak 100'den 85.6'ya iniyor ve bu rakam kalıcı bir kayıp, geri dönüşü yok..Bır kişi 10 yıl parasını dövizde tutarsa,kazancı olmasa da reel kaybı sıfır olur ama TL'de durmaya devam edenin bu politika sürdürüldüğü sürece 10 yıllık birikimli reel kaybı %78.9 olur, 100 birim parası reel olarak 21.1'e iner(Ama bu politikanın 10 yıl sürdürülebilirliği ve varlık transferinin devamı mümkün değil,ancak kısa süreler için kullanılabilir).
Bu politikada ısrar aslında, orta direk vatandaşın birikimlerini TL'de enflasyonda reel olarak eritip , bu parayı kullananları daha da zengin etmek,zaten bozuk olan gelir dağılımını daha da kötü hale getirmektir.
Yer İmleri