son payları alan -satan esems de paylaşabilir misiniz ?
son payları alan -satan esems de paylaşabilir misiniz ?
SPKn’ndaki düzenlemede örtülü kazanç aktarımı suçunu işleyen failin etkin
pişmanlıktan yararlanabilmesi için md. 21/4’teki ödemenin yanı sıra bunun
iki katı tutarındaki parayı Hazineye ödemesi gerektiği belirtilmiştir. Kanunun
düzenlemesinden, örtülü kazanç aktarımının
beş kişilik bir yönetim kurulu tarafından gerçekleştirildiği varsayımında,
tek bir üyenin etkin pişmanlıktan
faydalanmayı istemesi durumunda, bu kişinin öncelikle Şirket’in tüm zararını
ödemesi gerektiği, daha sonra bu zararın iki katı tutarı Hazine’ye ödeyerek
etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanabileceği sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda Şirket’in zararı tek bir fail tarafından karşılandığı için, bu failin
diğer faillerle birlikte neden olduğu zarar dolayısıyla diğer faillere rücu hakkının
doğacağı kanaatindeyiz. Birden fazla failin etkin pişmanlıktan yararlanmak
istemesi halinde ise, bu faillerin hep birlikte Şirketin zararını karşılamaları
gerektiği, etkin pişmanlıktan faydalanmayan başka failler varsa zararı karşılayan
faillerin bunlara genel hükümler uyarınca rücu haklarının bulunduğu, bundan
başka Şirketin toplam zararının iki katı tutarında parayı her birinin ayrı ayrı
Hazineye ödemeleri gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Şirketin zararının tamamının tek bir fail tarafından karşılandıktan sonra,
başka bir failin bu tutarın iki katını Hazineye ödeyerek etkin pişmanlıktan faydalanmak
istemesi durumunda, bu fail hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin
uygulanıp uygulanamayacağı hususunun da değerlendirilmesi gerekmektedir.
Kanun’un lafzına bakıldığında, Kanun failin etkin pişmanlıktan yararlanabilmesi
için öncelikle SPKn md. 21/4’teki ödemeyi gerçekleştirmesini daha sonra
bu tutarın iki katını Hazineye ödemesini aramaktadır. Ancak kanaatimizce,
Kanun’un bu düzenlemeyle amacının öncelikle Şirket zararının karşılanmasını
sağlamak olduğu, bu zarar tek bir fail tarafından karşılandıktan sonra artık
diğer faillerin bu zararı karşılama imkânın ortadan kalkmış olması nedeniyle bu
kişilerin Şirket zararının iki katı tutarı Hazineye ödeyerek etkin pişmanlıktan
faydalanma imkânının ellerinden alınmasının hakkaniyete uygun olmadığı
şeklinde amaçsal yorum yapılması daha uygun olacaktır. Dolayısıyla, tek bir
fail tarafından Şirket zararı karşılandıktan sonra diğer failler tarafından bu
zararın iki katı tutarın Hazineye yatırılması halinde, Şirketin zararını ödemiş
olan failin diğerlerine rücu hakkı kendi iç ilişkileriyle ilgili olup, Şirket zararını
ödememiş olan failler de etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandırılmalıdır.
Diğer taraftan, soruşturma öncesinde etkin pişmanlık gösterilmesi halinde
Cumhuriyet Savcısı’nın dava açıp açmayacağı sorununun da değerlendirilmesi
gerekmektedir. SPKn’daki etkin pişmanlık düzenlemelerinde soruşturma öncesinde
fail tarafından Hazine’ye ödeme yapıldığı takdirde fail hakkında cezaya
hükmolunmayacağı düzenlenmiştir. Bu noktada, Cumhuriyet Savcısı tarafından
kamu davası açılma zorunluluğunun bulunup bulunmadığı tartışmalı olup,
CMK md. 171’deki hükmün lafzına bakıldığında, kanunun dava açıp açmama
konusunda Cumhuriyet Savcısı’na takdir yetkisi verdiği sonucuna ulaşılmakla
birlikte SPKn’daki hükümler bakımından uygulamada soruşturma öncesinde
etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak isteyen bir fail hakkında Cumhuriyet
Savcısı’nın takdir hakkını dava açma yönünde kullanma ihtimalinin
düşük olduğu sonucuna ulaşılmıştır
Örtülü
kazanç aktarımı suçu için yapılan düzenlemede ise, failin Kanun’un md. 21/4
hükmündeki ödemenin yanı sıra bunun iki katı tutarı Hazine’ye yatıracağı
ifade edilmekte olup, SPKn md. 21/4 uyarınca yapılacak ödeme ile Şirket’in
uğramış olduğu zarar fail tarafından Şirket’e iade edilmektedir. Etkin pişmanlıktan
yararlanmak isteyen faillerin hep birlikte Şirketin zararını karşılamaları
gerektiği, etkin pişmanlıktan faydalanmayan başka failler varsa zararı karşılayan
faillerin bunlara genel hükümler uyarınca rücu haklarının bulunduğu, bundan
başka Şirketin toplam zararının iki katı tutarında parayı her birinin ayrı ayrı
Hazineye ödemeleri gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır
İşletmede kullanılan borçların örtülü sermaye sayılabilmesi için;
Doğrudan veya dolaylı olarak ortak veya ortakla ilişkili kişiden temin edilmesi,
İşletmede kullanılması,
Borcun hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşması (KVK md.12/1).
: Borsada işlem gören hisselerin elde bulundurulması halindedir. Bu hisselerin ait olduğu kurumlardan yapılan borçlanmalarda örtülü sermayenin oluşabilmesi için hisselerin sağladığı ortaklık payının > %10 olması gerekir
İşletmede kullanılan borçların örtülü sermaye olarak kabul edilebilmesi için bu borçların hesap döneminin başındaki öz sermayenin üç katını aşması gerekmektedir.
Yer İmleri