
Originally Posted by
selka
Sn.Cumartesi çok haklısınız...
Lakin son 3 sayfa yazılanları okudum.. Bahsedilen sürekli inovasyon, yaratıcılık,geleceği görmek, teknoloji, eğitim ve bilim...
Bakınız arkadaşlar ben ODTÜ Mühendislik fakültesi mezunu piyasada 23 yıldır mühendislik yapmaya, çalışan didinen ortalama zeka üstü sayılabilecek bir vatandaşım...
Ben artık bu memlekette bilim, sanat, inovasyon, teknoloji, eğitim filan vazgeçtim... Ben o noktalarda filan değilim.. Bu yazdığımı anlayabilmeniz için sadece Anadoluyu gezmenizi öneririm..
Neyse..
Belki karamsarlık yada ümitsizlik ile suçlayabilirsiniz.. Her şeyi ABD ye yada batılı güçlere bağlamak bence dünyanın en saçma düşüncesidir...
Dış mihraklar lafı ve ÜLKENİN BEKAA sorunu lafları bence en uyduruk en gereksiz cümlerlerdir. Yanlış anlaşılmak istemem, bu tehlikeler olabilir veya vardır da; o halde sen niye varsın?
Bakınız değerli arkadaşlar; Sürekli bilim, uydu, tekonoloji, sanat, eğitim filan...
Geçiniz bunları; Soğan yada patates üretmenin inovasyon yada teknoloji ve ya eğitim ile ne alakası var...
SIFIR...
Arkadaşlar bakınız bu sayfalara yazı yazan insanların %80 eminim üniversite mezunu bence %90 nın üstü ortalama zeka üzerinde dir...
Ama;
Belki PATATES nasıl üretilir bilemezsiniz...
Patates üretimi çok basittir.. Patatesi küçük küçük bölersiniz.. Yada bırakın bölmeyi kabuğunu soyun patatesini siz yiyin; elinizdeki o kabuk var ya; onu binanızın önündeki toprağa gömün...
Sonra o kabuktan patates çıkar...
Bu kadar...
Bunun yaratıcılık yada inovasyon yada teknoloji ile ne alakası var.. Konu SOĞAN ve PATATES..
Bazı arkadaşlar takılma bu konuya diyorlar ama takılmamak akıl dışı...
Patates yada soğan üretemeyen bir toplumdan neyi bekleyebilirsiniz ki?
Uzay da maden aramasını mı?
Çok ciddi radikal, laubalilikten uzak, popülizm kokmayan işlere imza atmamız şart...
Bakınız 10 yıl sonra TR yi bekleyen asıl sorunu sizlere yazayım...
TR de nüfus yaşlanıyor. Yaş ortalaması sanırım 32 yada 33.. Sanılanın aksine TR artık genç bir nüfus değildir...
İstatistikçiler bilir, ortalama 5 yıl sonra yaş ortalaması 37 olmaz.. Ağırlıklı ortalama daha sert ileriye gider.. Çünkü kalabalık ve yönelim noktası ortalamayı 37 yerine daha üst nokta olan 42 ye filan getirir.. Bunun istatistiksel yada matematiksel formülleri var..
RTE aslında 3 çocukta haklı ama ben 5 sayfa önce NÜFUS PLANLAMASI yapılması gerekli dedim..
İkiside doğru.. Tek şart ile..
Nüfusu doğru kullanıp enflasyonu kontrol altına alıp büyüyemiyorsan nüfusu kontrol altında tutman gerekir..
Enflasyonu yapıyorsan kontrol altında tutabiliyorsan; büyümede geliyorsa en az 3 çocuk yapmalısın ki yaş ortalaman GENÇ kalsın..
GENÇ ne demektir; çalışan, üreten, vergi ve borç ödeyen demektir..
TR de emekli potasına şu an milyonlar giriyor. TR de şuan 15 milyona yakın emekli var.. Çalışan sayısı sanırım 25 milyon...
Yani; 25 milyonun vergileri ile 15 milyona bakılıyor..
Bu 5 sene sonra 20 milyon çalışan 20 milyon emekli sonraki 5 yılda ise 25 milyon emekli 15 milyon çalışana doğru evrilecektir..
15 milyon çalışanda; 25 milyon emekliye bakamaz...
Yani mevcut sorumlu hükümetler TR nin yaş ortalaması 18 iken bu nüfusu doğru yönetip ekonomiyi gelişmiş ülke ayarına getirmeleri gerekiyordu...
1980 ler de ilkokulda öğretmenim bana TR gelişmekte olan bir ekonomi diye öğretmişti...
46 yaşımda 23 yıldır arazilerde çalışmaktan anası ağlamış bir mühendis olarak bu ülke bir gelişemedi gitti anasını satıyım..
Bu ne menem bir iştir...
Nüfus yaşlanıyorsa ve borç artıyorsa ne olacak?
Borcu yaşlı değil ; GENÇ öder... Bankalar dahi yaşlı adama kredi vermezler.. Ölür de kredim kalır diye..
Lafı ve yazılarımı uzatıyorum lakin kısa da anlatamıyorum... Kusuruma bakmayınız...
Bol kazançlar...
Sn. selka malesef tarım ve tarım ekonomisi konularında yeterli bilgiye sahip olmadığınız anlaşılıyor.Tarımsal yatırımları konusunda projlerde çalıştığım için bunu açık yüreklilikle söyleyebilirim.
Çok uluslu şirketler ve onların 3. dünya da yer alan taşeronları vasıtasıyla işletilen bir plan var. .Konuyu uzatmadan şu kadarını söyleyeyim o dediğiniz patatesin üretilmesi hadiseesi var ya yaklaşık en az 15 sektörle ilgili bir durum.Öyle patatesi ektim kolayca hasat ederim hadisesi değil...Tarımsal ürünler konusunda baskı unsuru oluşturan ve bur da sizin bile öğrendiğinizde şaşıracağınız yerlere kadar uzantıları olan bir çete var.Mesele patatesin üretimi değil tarımsal üretimin sektörel boyutu..Kusura bakmayın ama patates tanımınız çok yüzeysel kalmış.Bu bakış açınıza şaşırmadım desem yalan olur.Tarımsal üretimi 85milyar EUR ihracata dönüştüren hollanda inovasyonun kralını yapıyor.Teknolojiyi müthiş kullanıyor.Dünyanın en iyi süt sağım sitemleri israil'de...Bunlar 3-5 tane patatesi ekip biçmiyorlar. İnternette şöyle biraz araştırsaydınız rahatlıkla görebilirdiniz.Ha ben canlı bir şekilde de gördüm..O başka tabi...Türkiye'de her hangi bir ürünün üretilmesi için üretim şartlarının uygun olması gerekiyor.Tarlada ürününü eken üreticinin onu karlı bir şekilde satabilmesi,gübresine,ilacına, tohumuna vs. yaptığı harcamaların uygun olması şart..Üreticinin üretip yapabilmesi için girdi ve çıktı oranının dengeli olması zaruri bir durum..Yoksa neden üretsin ki? Türkiye'de çiftçinin borcunun 150 milyar dolara yaklaştığı iddia ediliyor.Yani öyle 3-5 patatesi böl ek hadisesi değil.
Dış mihraklar konusuna gelince, Bir ODTÜ lüden bunu duymak gerçekten üzücü.ODTÜ emperyal düşüncelere herzaman karşı çıkmış bir düşüncenin ürünüdür. Ve genelde de öyle biliriz.Yanlış biliyorsak başka tabi..
Fakat bu dış mihraklar sadece bizim değil dünyadaki bir çok ülkenin başına bela olan bir konudur.Bizdeki durumların benzerleri meksika,brezilya, şili, endonezya,panama, vs. bir çok ülkede yaşandı.Tüm bu ülkelerde iktidarlar değiştirildi.Ve yeni ,iktidarlar için yol açıldı.Çok uluslu şirketler vasıtalarıyla kendi finansal kuruluşlar vasıtalarıyla ülkelere müdahaleler yapıldı. Kültürlerine bilinçli saldırılar gerçekleştirildi.Hatta Müdaheleye direnen ülkelere askeri müdahaleler dahi yapıldı.Bu konuyu daha fazla araştırmanızı tavsiye ederim.(Paul Harrison -3.dünyanın batılılaştırılması,John Perkins-bir ekonomik tetikçinin itirafları,Oktay sinanoğlu-bye bye türkçe,banu avar-hangi dünya düzeni vs....)
Bunlar birer komplo değil, ülkelere yapılan ve kısa bir araştirmayla bile rahatlıkla bulunabilecek müdahaleler...Sonuçları o ülkelerde yaşayan insanların ekonomik felaketleri oldu.Tüm bu ülkelerin en fazla ortak oldukları nokta ilk müdahalelerin eğitim sitemlerine olmasıydı.
Türkiye de de 1948 yılınd an itibaren yaşanan durum bu.Ha siz başınızı kumar gömersiniz kabul etmezsiniz o başka.....Ama sizin yada benim inkar etmem sonucu değiştirmez.İktidarlar gelir gider ama bu ülkede bu farkına varılmadan hiçbir şey düzeltilmez.Çünkü eğitim sistemi insanları düşünmeye ve üretmeye sevketmiyor. Eğitim sitemi değişmeden,düzeltilmeden hiçbir şeye karşı koyamazsınız..Patates üretimi sadece patates üretimi değildir...Öyle olsaydı 16 milyonluk Hollanda 85 milyar euroluk tarım ihracatı yaparken biz en gerekli tahılı bile ithal etmezdik.
Kusura bakmayın ama gerçekten bu konularda geri kalmışsınız....
Son düzenleme : human01; 23-01-2019 saat: 06:16.
Burdaki tüm yorumlarım yatırım tavsiyesi değildir.
Yer İmleri