birde ben sasnırım "ihtiyar" nick li kişiydi "imarzedeyim" demişti ve sözlerine bakılırsa devletin imar bankasına el koymasının normal olduğu, işte geçmişte uzanların bankanın batacağına dair kasıtlı haberler ortaya attığı bunun üzerine tasarruf sahiplerinin vadesi gelemden paralarını bankadan çektiği ve bankanın bu durumdan haksız kazanç elde ettiğini söylemişti.

bir keze azıcık aklı ve zekası olan bir insan bankası olan bir grubun/holding vs asla bankası için kazancı ne olursa olsun böyle bir söylenti çıkarmayacağını bilmesi lazım.

zira en büyük hırsızlık, meşru hırsızlıktır. bu da işletmenizin sürekli çalışmasıyla mümkündür.. burada da esas "güven" dir. güven i esasen müşterilerinizi düşündüğünüz için değil kendinizi düşündüğünüz için sağlarsınız.

bu durumda hiç kesilmeyecek şekilde musluktan daima su akar.. gerçekten de en büyük hırsızlık hep meşru hırsızlıktır.

günümüzde en büyük holdingler meşru hırsızlardır dolayısıyle en büyük hırsızlardır.

bankanızı bu denli güven kaybına uğrattığınızda kendi ayağınıza kurşun sıkarsınız, altın yumurtlayan tavuğu kesmiş olursunz

peki bu söylentiyi kim çıkardı doğal , makul ve mantıklı düşündüğümüzde bunu uzan düşmanlarının çıkardığını kesinlikle söyleyebiliriz.

banka batacak türü dedikodular la imar bankasındaki mevduatı bankalarına çekmek, asıl olan imar bankasının batmasını sağlamak ve daha da önemlisi banka batmasıyla birlikte uzanın yok edilmesi..

dediğim gibi zenginlerin düşmanlıkları hatta hayatta herkesin düşman olarak gördüğü kişiler mutlaka suçlu, hırsız vs olacak diye birşey yok.. işinize gelemyen herkesi düşman ilan edebilir, yok olmasını isteyebilirsiniz.

zaten insanlık bu gerçek anlamda suçluyu değil işine geleni düşman ilan ettiği ve düşman gördüklerine her türlü haksızlığı ve hukuksuzluğu meşru saydığı için bu durumda.

tabi "ihtiyar" da olayı kendi açısından değerlendiriyor mesela ihtiyarın kendine göre önemsiz bir miktar parası imar bankasın da olabilir. ve o paranın geç ödenmesi , veya mevduatlar da olduğu gibi küçük paraların kısa sürede ödenmesi , büyük paralrın 3 yıl sonunda ödenmesi gibi farklılıklar.

ihtiyarı umursamaz davranmasına, duyarsız davranmasına neden olabilir. o diyecek ki benim 10bin tl param vardı. ee 6 ay beklettiler ama ödemeler başlayınca 1 ay sonra ödediler.

bu düzenlemeyi yapanlar o kadar zihniyeti bozuk ki her türlü hesabı yapmışlardı. mesela o dönem 50 bin tl ye kadar olan kısım çok kısa bir süre içinde ödenmişti.. (ödemeler başlayınca) fakat fazla parası olanlar için parasına kavuşma tarihi kesinlikle 3 yıl sonunda olduğunu kesin olarak biliyorum.

buradaki oyun şuydu; garanti bankaya el konmadan 1 gün önce 50bin tl idi.. ve el konocağı günün gecesinde "sınırsız" yapıldı.. 50 bin tl nin üzerinde parası olanlara ödemede ki gecikme şöyle normal algılanması sağlandı..

"siz zaten 50bin tl üstündeki paranızı hiç alamıyacaktınız, biz bunu sınırsız y aptık , o yüzden ödemedeki gecikmelerden olan kaybınızı aslında kazanç olarak görmelisiniz"

aslında mevduatı olanlar bu mesajı aldı.. tabi bilmedikleri gerçek şuydu; devlet bir bankaya el koyduğunda garanti kapsamı ne olursa olsun. tasarrufların tamamını ödemek zorunda..

yani şu anda da devlet bir bankaya el koyarsa 100bin tl garanti kapsamına bakılmaksızın tasarrufların tamamını ödemek zorunda.

peki neden 100bin tl garanti sınırı var.. DEVLETİN BANKAYA EL KOYMADIĞI DURUMLARDA DA 100BİN TL ÖDEMEK ZORUNNDA..

bu hukukçular arasında bile tartışmaya neden olabilir fakat gelecekleri nokta bence budur..

mesela şu an garanti 100bin tl devlet bir bankaya el koysun.. 100bin tl üstünü ödemiyorum desin, yağmur gibi davalar yağmaya başlar. türk yargısı olmadığı için süre belki uzar ama sonunda paranızın tamamını alırsınız.

işte imar bankası mevduat sahipleri bunu bilmiyordu o yüzden 50bin tl üstünü de devletin çalarak ödemesini bir kazanç olarak algıladılar..

o yüzden mevduat sahiplerinden hemen hiç kimse devleti dava etmemiştir. tabi dayatılan taahhütname de ayrı bir sorun olacaktı.

mesela devlet bu gibi durumlarda bankaya el koyup 100bin tl üstünü ödemiyorum dediğinde eninde sonunda bununla ilgili davayı kaybedeceğinden taahhütname imzalattırır..

içerği özetle; bütün haklarımı aldım, davalarımdan vazgeçiyorum, yada açmayacağımı taahhüt ediyorum vs..

bunun bir nedeni vardır.. tam tersine hakları son kuruşuna kadar ödediği bankalarda taahhütname imzalama şartı getirmez.

bunun nedeni zaten hangi mahkemeye başvurursa başvursun (tasarruf sahipleri) hiç bir şekilde fazlaya ilişkin hak iddaa edemezler. zira ödemeleri 1 gün geçmeden ve 1 tl kayba uğramadan ödenmiştir.

yani "ihtiyar" ın 50bin liranın ciddi olarak üstünre bir parası imar bankasında olmuş olsa bile bilmedği bir konu yüzünden durumu kendi içinde ^"doğal" karşılamış olabilir..

ihtiyar birşey yazıdysa okumadım , zira imar bankası konusunda burada benim bildiğimi bilen yok.

syg,