Sözleşmede tarafların iradelerinin özgür ve eşit bir şekilde konumlanması genel bir kural ve kabuldür. Bu bağlamda tarafların iradelerinin özgür bir şekilde teşekkül ettiğini söylemek genel olarak sözleşme hukuku bakımından mümkündür. Ancak söz konusu kira hukuku olduğunda bu açıklamalar hatalıdır.
Kira hukukunda taraf iradelerinin eşit ve özgür bir şekilde oluşmadığı kabul edilir. Bu sebepledir ki kira hukuku kuralları tek taraflı emredici hüküm içerir. Bu tek taraflılık kiracının lehine olacak şekilde yorumlanır her daim. Misalen taraflar sözleşmede kira artış oranını özgür bir şekilde kararlaştırırlar. Ama bu oran kanundaki tek taraflı emredici hükmün üzerinde ise geçersiz olur. O oranın altında ise geçerli olur.
Kiracının iradesi kanundaki emredici hükme aykırı hiçbir uygulamada özgür kabul edilmez sayın kelebekx. Kiracının mecbur bırakıldığı ifadem şahsıma ait bir yorum olmayıp kira hukukunu şekillendiren sosyoekonomik altyapının genel bir hülasasıdır esasen.
Benzer tek taraflı koruyuculuk tüketici hukuku, iş hukuku ve sigorta hukukunda da mevcuttur. Bu tip hukuk alanlarında, güçsüz olduğu kabul edilen tarafın sözleşmede kabul ettiği bir hükmün onu artık her türlü bağlayacağından zinhar söz edilemez. Koruyucu kanun hükümleri zaten güçsüz olan kiracı-sigortalı(bireysel bazda), işçi ve tüketici lehinedir ve sınırlanmaksızın koruyucu yönde uygulanır.
Fazla ödeme yapan kiracı şu anki hukuk düzeninde bu fazla ödemeyi pekala geri alabilir. Yeter ki bu hakkını bilsin ve kullanmak istesin... Kanun hükümleri sonradan ikinci bir sözleşme yapılarak dolanılamaz. Nihayetinde kanunu dolanmak kanuna karşı hile olup geçersizlikle malul olur...
Yer İmleri