Sayfa 987/988 İlkİlk ... 487887937977985986987988 SonSon
Arama sonucu : 7899 madde; 7,889 - 7,896 arası.

Konu: DOLARDA YÜKSELİŞ kaçınılMAZ xxv

  1. Yahu kanadali siyasi öngörüleri n tirt.ama isi finanstir analizleri mantıklıdır diye okuduk yazılarını lidfa aldik orda da durum iyi değil.sen bırak bu siyasi işleri orası tiyatro.bu lidfa ne olur bari onu yaz.onda umut var mi

  2. Bugün, ABD Genelkurmay Başkanı bir açıklama yaptı.

    Trump için, bu adam ülkenin tüm kurumları ile savaş halinde, ülkeyi zor duruma düşürüyor dedi.

    Bunu medya flaş haber ( Breaking news )olarak duyurdu.

    Herhalde bir Or-general elinde yeterli delil olmadan böyle bir açıklama yapmaz.

  3. #7891
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    11 BOYUT
    Yaş
    69
    Gönderi
    19,067
     Alıntı Originally Posted by Tinaz Yazıyı Oku
    Bugün, ABD Genelkurmay Başkanı bir açıklama yaptı.

    Trump için, bu adam ülkenin tüm kurumları ile savaş halinde, ülkeyi zor duruma düşürüyor dedi.

    Bunu medya flaş haber ( Breaking news )olarak duyurdu.

    Herhalde bir Or-general elinde yeterli delil olmadan böyle bir açıklama yapmaz.
    Alsınlar görevden,devamlı br adam polemik üretirmi...

  4.  Alıntı Originally Posted by refaba Yazıyı Oku
    Alsınlar görevden,devamlı br adam polemik üretirmi...
    Dünya siyonizmi Trump'ın ipini çekiyor diye düşünüyorum.

    Soykırım la suçlandıkları için, geçen çıktı, biz İsrail'in politikalarını desteklemiyoruz diyor.

    ABD'ye soykırım suçlaması çok etkili oluyor.

    Bu arada İspanya'yı kutlamak lazım, en delikanlı çıkışı onlar yaptı..

  5.  Alıntı Originally Posted by Tinaz Yazıyı Oku
    Dünya siyonizmi Trump'ın ipini çekiyor diye düşünüyorum.

    Soykırım la suçlandıkları için, geçen çıktı, biz İsrail'in politikalarını desteklemiyoruz diyor.

    ABD'ye soykırım suçlaması çok etkili oluyor.

    Bu arada İspanya'yı kutlamak lazım, en delikanlı çıkışı onlar yaptı..
    Geçmişte de Osmanlı'nın kabul ettiği Yahudileri İspanyollar kovmuştu. Onların Yahudilere karşı özel bir hassasiyetleri var sanırım.

  6.  Alıntı Originally Posted by seref9 Yazıyı Oku
    Değerli Tınaz,
    Bugünün Türkiye’sinde yaşanan adaletsizlikler, yolsuzluklar, liyakatsizlik ve derinleşen eşitsizlikler, birçok gencin içini karartıyor. “Gitmek” artık bir hayal değil, çoğu için bir mecburiyet gibi hissediliyor. Bu duyguyu küçümsemek değil, anlamak gerek. Çünkü bu karanlık, sadece bir ruh hâli değil; yaşanmışlıkların, birikmiş hayal kırıklıklarının sonucu.
    Ama unutulmamalı ki, bu ülkenin en zor zamanlarında bile gitmek değil, mücadele etmek diyenler vardı. Tıpkı Mustafa Kemal Atatürk gibi.
    1923 yılında, zafer kazanılmış, Cumhuriyet’in temelleri atılmak üzereyken, Atatürk şu sözleri söyledi:
    “Efendiler, yalnız şahsımı düşünseydim sulh olur olmaz, ‘Ben tarihî ve millî vazifemi yerine getirdim’ der ve gider, hoşuma giden bir yerde otururdum. Bu tarzda hareket, şüphesiz kendi nam ve hesabıma en iyi bir hareket olurdu. Mücadeleye devam eden bir insanın yıpranması muhakkaktır. Yeniden ve daha esaslı işe başlamak mecburiyetindeyiz ve bütün elde etmeyi arzu ettiğimiz neticeleri yeniden işleyerek teyit etmek gereklidir. Bunun mücadeleden kaçınarak sağlanmasının mümkün olacağını zannetmiyorum.”
    (Kaynak: Atatürk, Eskişehir-İzmit Konuşmaları, Kopernik Kitap, 2019)
    Bu sözler sadece bir devlet adamının sorumluluk duygusunu değil, gençliğe bıraktığı mücadele mirasını da anlatır.
    Evet, gitmek bir tercihtir. Bazen bireysel kurtuluş olabilir.
    Ama kalmak da bir tercihtir. Ve bazen, toplumsal kurtuluşun ön koşuludur.
    Bu ülke, onu terk etmeyi değil; dönüştürmeyi seçenlerle yeniden yükselecek.
    Bu topraklara inananlar, sadece savaş kazanmadı; geleceğe dair umudu da hep canlı tuttu.
    Bugün bize düşen, sadece şikâyet etmek değil; çözümün bir parçası olmak.
    Atatürk bu sözleriyle, kişisel konfor uğruna mücadeleden vazgeçmeyi elinin tersiyle ittiğini anlatır. Çünkü milletlerin kaderi, ancak sorumluluk alan insanların mücadelesiyle değişebilir.
    Ne yaşarsak yaşayalım, "kurtuluş gitmekte" demek kolaydır. Zor olan, kalıp düzeltmeye çalışmaktır.
    Ama işte o zor olan, bir gün herkesin “iyi ki” diyeceği bir geleceğin temelidir.
    Atatürk de çok daha kolay bir yolu seçebilirdi.
    Ama o, mücadelenin yıpratacağını bile bile, “hoşuna giden bir yerde paşa paşa oturmak” yerine milletinin yanında kaldı. Çünkü o, bir ulusun kurtuluşu kadar, ayağa kalkışını da düşündü.
    Bugün onun gösterdiği bu özveri, vazgeçmeyenler için hâlâ yol göstericidir.
    Çoğunluk bilir, Atatürk'le ilgili fikrimi.

    Bugün içinde bulunulan durum farklı.

    O günlerde dünyanın en güçlü ordusu, en azılı düşman olan Yunan'a inanılmaz silah, cephane ve lojistik sağlayıp üstümüze saldırmıştı, rejim değiştirmeye değil gırtlağımızı kesmeye geldiler.

    Burada, yabancı dilde eğitim veren tüm lise ve üniversite mezunlarının %90'ı gidiyor.

    ABD'de 800.000 yüksek lisans yapan Türk öğrenci var.

    Nerede vatanını satmış bir iş adamı, hakim savcı varsa, çocuklarını oralara göndermiş, günü gelince kaçmaya hazır.

    Burada bir vatan savunması değil konu, çok düşük bir hırsızın soygunundan kaçıyorlar.

    Polisi Jandarmayı hakimi savcıyı kullanarak, vatandaşı esas duruşa getirip ceplerini soyuyor, gençlerin geleceğini çalıyor.

    Burada mücadele demek, Silivri ye kapatılmak demek.

    Çıkıp ben insan gibi yaşamak istiyorum diyene karşımı çıkalım.

    İnsan gibi yaşamanın dahi ne olduğunu bilmeyen bir toplum içinde neden yaşamak zorunda kalsın.

    Bugün burada yaşamak zorunda kalanların durumu ölümden beter.

  7. Ülkede her şeyin tersi oluyor. Yunan adalarına kaçacakları ev hapsine gönderiyorlar. Ülkü ocakları başkanının tehdit ettiği emekli albay tutuklanıyor. Halkım derin uykuda muhtemelen derin dondurucudan daha çıkamadı

  8. 2023–2024 eğitim yılı itibarıyla ABD’de yüksek lisans ve üzeri düzeyde eğitim gören Türk öğrenci sayısı:4.129 kişi ABD'de toplam öğrenim gören Türk öğrenci sayısı:8.700 civarı

    Bu veriler, ABD Ticaret Bakanlığı'na bağlı International Trade Administration tarafından yayımlanan güncel istatistiklere dayanmaktadır.

    Dolar/TL kurunun yıllardır baskı altında olduğu ve bu baskının giderek yapay bir hal aldığı artık saklanamıyor. Ancak bu artışın arkasında yalnızca siyasi ya da psikolojik değil, teknik ve yapısal gerekçeler var. Üstelik bu gerekçeler, bugün değil, yıllar öncesinden sinyal vermeye başlamıştı.

    https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/conn...c1315e-m3fB7Ju adreste Merkez Bankası Minimum Rezerv miktarının Kısa Vadeli Borç oranı'na oranının 1'in üzerinde olması gerektiğini söylüyor. Yani en az kısa vadeli dış borç kadar rezerv olmalı.

    Türkiye’nin 2025 Kısa Vadeli Dış Borç Stoku: Yaklaşık 220 milyar dolar
    TCMB Brüt Döviz Rezervi (Eylül 2025): Yaklaşık 178 milyar dolar
    Swap Hariç Net Rezervler: Bu rakamların çok altında (negatif veya sıfıra yakın)

    Bu tablo, en az 42 milyar dolarlık bir rezerv açığı olduğunu gösteriyor. Yani Türkiye’nin döviz rezervi, kısa vadede ihtiyaç duyacağı dövizi karşılayabilecek seviyede değil. Bu fark, TL üzerindeki baskıyı **kaçınılmaz** hale getiriyor.

    1. Cari Açık ve Enerji Bağımlılığı

    Türkiye, enerji ithalatçısı bir ülke. Petrol ve doğalgaz gibi kalemlerde dışa bağımlılık, sürekli döviz ihtiyacı yaratıyor.
    İhracat gelirleri, bu ithalatı karşılamıyor. Cari açık ve kronik döviz talebi.

    2. Yabancı Yatırımcının Güvensizliği

    Hukukun üstünlüğü, öngörülebilir ekonomi politikası, bağımsız Merkez Bankası gibi temel parametreler yıllardır zayıflamış durumda.
    Yabancı yatırımcı Türkiye'yi terk ediyor; portföy yatırımlarında net çıkışlar yaşanıyor.

    3. Enflasyon ve Reel Faiz Uyumsuzluğu

    enflasyon faiz’lerin üzerinde.
    Politika faizleri nominal olarak yüksek olsa da, **reel faiz hâlâ negatif**.
    Bu durum, TL’yi cazip kılmıyor. Yatırımcı dövize yöneliyor.

    Dolar/TL kuru artık yalnızca arz-talep dengesine değil; aşağıdaki temel dinamiklere bağlı olarak yukarı yönlü kalıcı baskı altında kalıyor:

    Bu nedenler, kurun sadece bir "algı" değil, makroekonomik gerçeklere dayalı olarak yükselmek zorunda olduğunu ortaya koyuyor.

    Bir ülkeyi sevmenin en net yolu; onu abartmadan, hamasetle değil, gerçeklerle savunmaktır. Eleştiriler yapılmalı, sorunlar konuşulmalı; ama bu, yanlış rakamlarla, duygusal manipülasyonlarla değil; bilgiyle, analizle ve sorumlulukla yapılmalı.

    Gerçek verilerle konuşmak, bir fikri zayıflatmaz, aksine güçlendirir. Sahte rakamlarla yazılan her cümle, doğruları savunan binlerce insanın sesini boğar. Oysa bugün, en çok da bu sese ihtiyaç var.

Sayfa 987/988 İlkİlk ... 487887937977985986987988 SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •