
Originally Posted by
keremalkm
Spinoza'yı Hiç Anlamamışsın:
Eğer "Spinoza'nın Tanrısı" kabulüyle geliyorsan, o "sihirbazlık" bekleyen mucize anlayışını kapıda bırakacaksın.
Spinoza der ki: "
Tanrı ve Doğa birdir. Doğa yasaları Tanrı'nın değişmez iradesidir. Bir mucize (doğa yasasının bozulması), Tanrı'nın kendi doğasına ters düşmesi, yani kendini inkar etmesi demektir ki bu imkansızdır."
Yani; "Spinoza'nın Tanrısına inandım" dediğin an, zaten Kızıldeniz'in asa ile yarılmasını "fiziksel bir kanun ihlali" olarak değil, bir alegori, bir metafor veya henüz keşfedilmemiş bir doğa yasası olarak kabul etmek zorundasın.
Hem "Spinoza" deyip hem de "Hani nerede sihir?" diye soramazsın.
Bu, "Ben vejetaryen oldum, hadi bana en güzel pirzolayı getir" demek kadar bir çelişki.
"Elde Ne Var?" Diye Soruyorsun...
Benden ısrarla bir "nesne", bir "fosil", bir "kırıntı" istiyorsun.
Sana ne verirsem vereyim, sen ona "madde" diyeceksin. Ama asıl kanıt madde değil, MANA'dır.
Elde ne mi var?
Elimde; milyarlarca yıllık kaotik bir patlamadan sonra, şu an bu satırları okuyup "anlama" yetisine sahip olan SEN varsın. Ölü atomların bir araya gelip, bilinç kazanıp, evreni ve kendini sorgulayacak seviyeye gelmesi (Bilinç Problemi), denizin yarılmasından trilyon kat daha büyük, daha imkansız ve her an gözünün önünde duran bir mucizedir.
Görmek İstemeyene Işık Karanlıktır
Senin sorunun kanıt yokluğu değil; senin sorunun, elindeki cetvelin (materyalizm) o kumaşı (maneviyatı) ölçmeye yetmemesi.
Sen metreyle sıcaklık ölçmeye çalışıyorsun, sonra da "Bu odada sıcaklık yok, olsa metreyle ölçerdik" diyorsun.
Ben sana "Kainatın matematiği, yaşamın kompleksliği, bilincin varlığı" diyorum;
sen hala "Hani asa, hani kemik?" diyorsun.
Spinoza'nın dediği gibi:
"Evrenin düzeni Tanrı'nın kendisidir." Eğer bu muazzam düzen sana "kanıt" olarak yetmiyorsa,
gökten melekler inse sen onlara da "halüsinasyon" dersin.
Yer İmleri