-
Amerikali korku ve bilim kurgu yazari Ray Bradbury'nin dogum yil donumu (5 Haziran 2012)
"Sansliyiz ki onun gibi acayip kisiler cok SIK olmuyor. Onlarin bircogunu gec olmadan, daha tomurcukken nasil ayiklayacagimizi biliyoruz. Bir evi civisiz ve ahsapsiz insa edemezsin. Eger bir evin yapilmasini istemiyorsan, ahsap ve civileri sakla. Eger politik bakimdan mutsuz bir adam istemiyorsan, kaygilandiracak bir soruda ona iki bakis acisi verme, birini ver. Daha da iyisi verme. Birak savas gibi bir seyin var oldugunu unutsun. Eger Devlet yetersizse, havaleliyse ve vergi delisiyse, insanlarin Devlet uzerine endiselenmesindense birak boyle olsun. Huzur, Montag. Onlara yarismalar duzenle, en populer sarkilarin sozlerini, devletlerin baskentlerini veya Iowa'da gecen yil ne kadar misir yetistirildigini bilerek kazansinlar. Onlari patlamalarina neden olmayacak bilgilerle doldur, oyle lanet olasi "olaylarla" tika basa yap ki, kendilerini bilgileriyle gercekten "zeki" hissetsinler. Sonra dusunduklerini hissedecekler, hic kimildamadan hareket ettikleri hissine kapilacaklar ve mutlu olacaklar, cunku bu tur olaylar degismezler. Olaylarin baglantilarini kurmalari icin onlara felsefe veya sosyoloji gibi kaypak seyler verme. O zaman melankolik olurlar. Bugunlerde bir cok adamin yapabildigi gibi, TV duvarini ayirip tekrar birlestiren kisi, insani kaba, hayvansi hissettirmeden olculup bicilemeyecek olan evreni olcup bicmeye calisan kisiden daha mutludur. Biliyorum, ben denedim. Cehenneme kadar yolu var. Sen kuluplerini ve partilerini, akrobatlarini ve sihirbazlarini, gozupek adamlarini, jet arabalarini, motorsiklet helikopterlerini, seks ve eroini, otomatik refleksle yapilacak her seyi getir onlara." Fahrenheit 451

"Luckily, queer ones like her don't happen, often. We know how to nip most of them in the bud, early. You can't build a house without nails and wood. If you don't want a house built, hide the nails and wood. If you don't want a man unhappy politically, don't give him two sides to a question to worry him; give him one. Better yet, give him none. Let him forget there is such a thing as war. If the Government is inefficient, top-heavy, and tax-mad, better it be all those than that people worry over it. Peace, Montag. Give the people contests they win by remembering the words to more popular songs or the names of state capitals or how much corn Iowa grew last year. Cram them full of noncombustible data, chock them so damned full of 'facts' they feel stuffed, but absolutely `brilliant' with information. Then they'll feel they're thinking, they'll get a sense of motion without moving. And they'll be happy, because facts of that sort don't change. Don't give them any slippery stuff like philosophy or sociology to tie things up with. That way lies melancholy. Any man who can take a TV wall apart and put it back together again, and most men can nowadays, is happier than any man who tries to slide rule, measure, and equate the universe, which just won't be measured or equated without making man feel bestial and lonely. I know, I've tried it; to hell with it. So bring on your clubs and parties, your acrobats and magicians, your dare-devils, jet cars, motorcycle helicopters, your sex and heroin, more of everything to do with automatic reflex."
"Hayir, hic mutlu degildi. Mutlulugunu bir maske gibi takmisti. / No, non era felice. Egli portava la sua felicità come una maschera." Fahrenheit 451
-
Ispanyol ressam ve Kral IV. Felipe'nin bas ressami Diego Velázquez'in (Diego Rodríguez de Silva y Velázquez) dogum yildonumu (6 Haziran 1599)
Le damigelle d'onore (Las Meninas - Bridesmaids, 1656)
-
Rus sair ve yazar Alexander Pushkin'in dogum yildonumu (6 Haziran 1799)

Gozyasi dokecegim.
Belki de,
Uzuntulu gunbatimimda,
Ask pirildayacak.
Bir veda gulucugu gibi.
Akilsiz y.llarin sonmus nesesi,
Agir ve huzunlu,
Bir icki sersemligi gibi.
Ama, sarap misali,
Gecen gunlerin huznu,
Ruhumda yaslandikca,
Daha da gucleniyor.
Yolum, issiz.
Caba ve kahir bana,
Gelecegin calkantili denizini vaadediyor.
Fakat istemiyorum,
Ah! Dostlarim, olmeyi.
Yasamak dilegim,
Dusunmek ve kavga icin.
Ve biliyorum ki, eglenecegim,
Acilar, telaslar ve dertler arasinda.
Kimi zaman,
Yine uyumla icip, sarhos olup,
Uydurduklarım icin,

Sevmistim sizi, belki de seviyorum hala,
Sanirim ates henuz sonmus degil tamamen.
Fakat dert yaratmasin askim cok daha fazla,
Olmak istemem asla uzulmenize neden.
Sevmistim oylesine umitsizce ve sessiz,
Verirdi ya kiskanclik ya urkeklik istirap.
Dilerim benim gibi sefkatli ve hilesiz
Sevecek birisini nasip etsin size Tanri.

Ey sair! Deger verme sevgisine sen halkin
Tez gecer gurultusu zafer ovgulerinin;
Aptalin yargisina, soguk kalabaligin
Gulusune de bos ver, aldirissiz ol, sakin.
Sen carsin: Yalniz yasa. Yuru ozgur yolunda
Ozgur akil nereye goturuyorsa seni.
Yetistir emeginin sevgili meyvesini,
Odul beklemeksizin soylu cabalarina.
Odul sendedir, cunku en yuce yargic sensin;
Urunune en titiz deger bicebilensin,
Ey guc begenir usta, sen ondan hosnut musun?
Hosnutsan, kalabalik varsin kufretsin sana,
Tukursu atesinin tutustugu mihraba,
Simarik bir inatla rahleni sarsip dursun.
-
Ingiliz filozof, hukukcu ve toplum reformcusu Jeremy Bentham’in olum yildonumu (6 Haziran 1832)
“Yetiskin bir at ya da kopek, ussal kapasitesi ve iletisim yetileri bakimindan, bir gunluk, bir haftaluk, hatta bir aylik bir bebekle kiyaslanamayacak kadar gelismistir. Kaldi ki oyle olmadigini farz edelim, bunun ne onemi olurdu? Asil soru, 'akil yurutebiliyorlar mi' ya da 'konusabiliyorlar mi' degil, 'aci cekebiliyorlar mi' sorusudur.”

“But a full-grown horse or dog, is beyond comparison a more rational, as well as a more conversable animal, than an infant of a day or a week or even a month, old. But suppose the case were otherwise, what would it avail? The question is not, Can they reason? nor, Can they talk? but, Can they suffer?”

“Doga, insanoglunu iki egemen efendinin buyrugu altina sokmustur: acinin ve zevkin. Ne yapmamiz gerektigi hakkinda tek soz sahibi bu ikisidir.”

“Ilke ve uygulamalar duzeyinde, ister dogru ister yanlis tarafta olsun butun insani nitelikler arasinda en nadir bulunanı tutarliliktir.”
-
Ingiliz yazar William Ralph Inge’nin dogum yildonumu (6 Haziran 1860)

“Demokrasi yalnizca yonetimde girisilen bir deneydir ve oylari tartmak yerine, oylari saymak gibi çok belirgin bir zaafi vardir. ”

Iki cesit budala vardir. Birisi, ‘bu eski oldugu icin iyi’ der. Digeri ‘bu yeni oldugu icin daha iyi’ der.”
-
1929 yilinda Nobel Edebiyat Odulu kazanan, Alman roman ve kisa hikaye yazari, sosyal elestirmen, denemeci Thomas Mann'in dogum yildonumu (6 Haziran 1875)
"Gel ask gecesi, bize ozlediğimiz, bekledigimiz unutusu ver; bizi sevincinle sar, bu yalanlarin dunyasından, ayriliktan kurtar! Bak son isik sondu! Dunyadan kurtularak acinin sonsuzlugu uzerine gerilen o ilahi alacakaranlikta dusunce ve cekingenlik yiter, yalanlar biter; gozlerim sevinc icinde kapanir ve olusun mucizesi baslar. Iste bu andan sonra, dunya benim!" Venedik'te Olum

"O sink down, night of love, upon them; give them that forgetfulness they long for, enfold them utterly in your joy and free them from the world of deception and division! See the last lamp has been extinguished! Thought and the vanity of thinking have vanished in the holy twilight, the world-redeeming dusk outspread over all illusion and all woe. And then, as the shining phantasms fade and my eyes fail with passion.Then I myself am the world."

"Zaman akli, olgunlugu ve hizmeti artirmak icin bize verilmis en degerli sermayedir."
-
Cagdas Ingiliz ahlak ve siyaset filozofu Rus asilli Ingiliz Sir Isaiah Berlin’in dogum yildonumu (6 Haziran 1909)
“Yirminci yuzyilin buyuk bolumunu yasadim. Sunu da eklemeliyim ki, kisisel zorluklar cekmeden yasadim. Onu sadece Bati tarihinin en dehset verici yuzyili olarak hatırliyorum. / I have lived through most of the 20th century without, I must add, suffering personal hardship. I remember it only as the most terrible century in Western history.”


“Yalnizca barbarlar nereden geldiklerini merak etmezler, su an olduklari yere nasil geldiklerini, nereye gidiyor gorunduklerini, oraya gitmek isteyip istemediklerini ve tabii bunun nedenini, eger oyle degilse degilini.”
-
Amerikali roman yazari V. C. Andrews’un olum yildonumu (6 Haziran 1923)
“Buyumek ne anlama geliyor? diye dusunuyordum. Acaba insanin hayallerini kaybetmesi demek mi oluyordu? Oyleyse, neden bizler bu kadar mutluyduk ve dogum gunu pastamizin mumlarini uflemeye merakliydik?” Gokkusagi

“Was that what growing older meant? I wondered. Losing all your illusions? If that was so, why were any of us so happy and so willing to blow out the candles?”
“Guzel seyler duslemekten hep korkardim.Guzel seyler tesadufen, supriz olarak olusurdu, insanin bir seyi cok istemesi, bir balonu SIKI SIKI tutmak gibidir diye dusnuyordum.Birden patlayabilir ve insanin butun hayalleri paramparca olup ucardi.” Yagmur

“I was afraid to wish for anything good. Nice things had to happen to us accidentally, by surprise. If you wish for something too hard, I thought, it was like holding a balloon too tightly. It would simply burst, splattering your dream into pieces of nothing.”
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri