Sayfa 1594/2150 İlkİlk ... 5941094149415441584159215931594159515961604164416942094 ... SonSon
Arama sonucu : 17196 madde; 12,745 - 12,752 arası.

Konu: ...:::vobelıt:::...

  1. #12745
     Alıntı Originally Posted by Batman Yazıyı Oku
    Sn. Deniz hocam,

    Daha önce petrodolar hesabıyla artan para arzından kaynaklı ve buna ek olarak gaz ve petrolün ısıl değer karşılaştırmasında petrolün gaza oranla düşük kaldığından petrolün fiyatının dolar bazlı artmasını bekliyordunuz eşit miktarda mal ve hizmet alımı kıstasıyla. Önceki mesajlarınızdan anladığım kadarıyla FED'in sıkılaşması kaynaklı petrolün artmaması yönünde düşünceniz oluştu mu? ABD nin stratejik rezervini geri yerine koyması vs. gibi kısa vadeli nedenler haricinde.

    Saygılarımla
    Dünyanın en büyük petrol ithalatçısı Çin'in petrol talebi covid kısıtlamaları nedeniyle kabaca %20 azalmıştı,şimdi covid kısıtlamalarını kaldırmasıyla birlikte bu talebin eski seviyesine gelmesini bekliyorum,Çin'in talebinde artış yanında,avrupa'nın geçen ay Rusya'dan petrol alımını durdurması,diğer ülkelerin rusyadan petrol alımlarıına da sigorta işlemleri ve tanker taşımacılığına kısıtlama getirmesi nedeniyle ,rus petrolünde de arzın azalmasını bekliyorum.İki neden birlikte ise ,petrol fiyatının yükselmesini bekliyorum.Fed'in para politikasında sıkılaştırmaya devamının etkisi ise ikincil bir etki olur.
    Son düzenleme : deniz43; 03-01-2023 saat: 11:30.

  2.  Alıntı Originally Posted by deniz43 Yazıyı Oku
    Şimdiki iktidar seçimleri kazanırsa,mevcut ekonomi politikalarının terk edilmesi daha düşük ihtimal bence ,muhtemelen tam sermaye kontrolüne geçip,faizleri ve döviz kurlarını kendisi tarafından belirlemenin devam etmesini tercih edecek.
    .
    deniz bey, varsayalım bu gerçekleşti... gerçi seçimi kim kazanırsa kazansın parlamentoda hdp'siz bir çoğunluk bence ne millet ne cumhur ittifakı için mümkün olamayacak ve bu da ayrı bir problem ama hadi bunu da gözardı edelim... şu anki hükümet aynen devam ediyor ve tam sermaye kontrolüne geçmek istedi... yıllık 250 milyar dolar ihracat 350 milyar dolar ithalat yapan bir ekonomide bu ne kadar mümkün olabilir... bu büyüklükte bir çarkın tam sermaye kontrolü mekanizmasıyla nasıl döndürülebileceğini ben kestiremiyorum şahsen... ayrıca bu şekilde tam sermaye kontrolüne geçmek istediler mi oluşacak bank-run nasıl önlenecek... döviz çekimine limitler koymadan, veya düşük bir kurdan toptan TL'ye çevirmeden bu da mümkün gözükmüyor, bunun da doğal sonucu karaborsa dolar piyasası olur...

    yani benim aklım pek almıyor açıkçası bütün bunların olurken o hükümetin hala bir şekilde ülkeyi nasıl yönetebileceğini...

    bir şekilde buna yönelirlerse karaborsada kurda kasım 2021'den beter bir yukarı patlama ve akabinde zincir iflaslar... sonrasında da çiller dönemindeki gibi %1000 faizler filan görürüz sanki...
    Markets may remain irrational longer than you can remain solvent.

  3. #12747
     Alıntı Originally Posted by Desperado Yazıyı Oku
    deniz bey, varsayalım bu gerçekleşti... gerçi seçimi kim kazanırsa kazansın parlamentoda hdp'siz bir çoğunluk bence ne millet ne cumhur ittifakı için mümkün olamayacak ve bu da ayrı bir problem ama hadi bunu da gözardı edelim... şu anki hükümet aynen devam ediyor ve tam sermaye kontrolüne geçmek istedi... yıllık 250 milyar dolar ihracat 350 milyar dolar ithalat yapan bir ekonomide bu ne kadar mümkün olabilir... bu büyüklükte bir çarkın tam sermaye kontrolü mekanizmasıyla nasıl döndürülebileceğini ben kestiremiyorum şahsen... ayrıca bu şekilde tam sermaye kontrolüne geçmek istediler mi oluşacak bank-run nasıl önlenecek... döviz çekimine limitler koymadan, veya düşük bir kurdan toptan TL'ye çevirmeden bu da mümkün gözükmüyor, bunun da doğal sonucu karaborsa dolar piyasası olur...

    yani benim aklım pek almıyor açıkçası bütün bunların olurken o hükümetin hala bir şekilde ülkeyi nasıl yönetebileceğini...

    bir şekilde buna yönelirlerse karaborsada kurda kasım 2021'den beter bir yukarı patlama ve akabinde zincir iflaslar... sonrasında da çiller dönemindeki gibi %1000 faizler filan görürüz sanki...
    Yaş olarak ,1980 öncesinin kapalı ,tam sermaye kontrolunun olduğu bir ekonomi döneminde yaşadım.Serbest piyasa ekonomisinden önemli farklılıkları var.

    -Tam sermaye kontrolunun olduğu bir ekonomide ithalat kamu otoritelerinin iznine tabii olur,sadece bazı kişilere ve şirketlere belirli miktarlarda ithalat izni verilir,merkez bankasından döviz tahsisi yapılır,onun dışında ithalat yapılamaz.
    -Döviz büfeleri artık olmaz,kapatılırlar.
    -Yurt dışına üniversite eğitimi ve başka amaçlarla döviz transferi kamu otoritelerinin iznine tabii olur.
    -Yurt dışına turistik seyahatlerde belirli limitin üzerinde döviz çıkışı yasaklanır.
    -Yurt dışı seyahatlerinde kredi kartı harcamalara kapatılır.
    -Muhtemelen yerel bankaların merkez bankasına swap yoluyla ödünç verdiği 47 milyar dolar bankalara TL ödenerek merkez bankası tarafından satın alınır.
    -Faizlerin patlaması diye bir şey olamaz çünkü bankalar mevduatlara ve kredilere merkez bankasının emrettiği oranlar dışında bir faiz etiketi koyamaz.

    Tam sermaye kontrolunun olduğu kapalı ekonomilerde başka birçok şey daha var ama buradan sonrası hem mayınlı sahaya girmek oluyor,hem de iktidar partisine yol göstermek olacak.Daha başka bir şey yazmayayım.

    Sonuç olarak ithalatı kısıtlayarak belirli bir döviz dengesi yakalanabilir ama büyük miktarda olan ve kısa vadeye yığılmış olan dış borçların nasıl çevrilebileceği bir soru işareti,1980 öncesi özel sektörün ve bankaların dışarıya döviz borcu yoktu.Yeterli miktarda döviz fazlası yaratılabilir mi,iyi hesap yapmak gerekir.

    Ama tam sermaye kontrollarının olduğu bütün kapalı ekonomilerde gördüğümüz(Daha önce Türkiyede de görmüştük),ithalatı kısıtlanan ürünlerin kaçak yolla girmesi,karborsa oluşması,yokluklar ve kıtlıklar oluyor.Bu nedenle iktidar partisi tam sermaye kontrolunun olduğu kapalı ekonomi rejimine geçmeyi düşünürse iyice ölçüp biçmeli tartmalı eksi ve artılarını değerlendirmeli.
    Kişisel düşünceme göre;böyle bir karar alınırsa,Türkiye ekonomisini 50 yıl geriye götürür ve ekonominin rekabet gücüne büyük zarar verir.
    Eğer tam sermaye kontrolüne geçilirse,diğer yazdıklarınızın cevabı belli, ama buraya yazmayayım.
    Son düzenleme : deniz43; 03-01-2023 saat: 13:48.

  4. Forumun havası nasıl değişiyor bir anda bilimsel, özgün ve önce kendine sonra etrafa saygı dolu, dolu dolu yazıları görünce. Ruh hastaları düşündüğümüzden daha çok ve düşündüğümüzden daha fazla etrafta serbestçe dolanıyor. Sizden ricam bu rahatsızlara aldırmadan devam edin tabi bu sizin karşılıksız yaptığınız işte kimseye karşı borçlu olmadığınızı bilerek söylenmiş bir söz. Herkes bunu anlarsa zaten sorun olmaz. Değerli olana sahip çıkmak her aklı başında insanın görevi bence. Teşekkürler.

  5. #12749
    Duhul
    Mar 2017
    İkamet
    istanbul
    Gönderi
    6,946
    Sn deniz43 hocam,

    Normal bir ekonomide (mesela Kanada, Norveç vb ekonominin kitabına uygun yönetildiği) Merkez Bankası ne zaman ve neye göre para basar? Yani büyüme rakamına, enflasyona veya başka bir göstergeye göre mi? Ayrıca bu paranın ekonomiye girişi hangi mekanizmayla olur acaba?

    Eğer sorumun cevabı çok uzun ise bu konuyla ilgili önerebileceğiniz kitap veya internet sitesi var mıdır?

    Teşekkürler.
    Yazdıklarım yatırım tavsiyesi değildir.

  6. #12750
     Alıntı Originally Posted by turali Yazıyı Oku
    Sn deniz43 hocam,

    Normal bir ekonomide (mesela Kanada, Norveç vb ekonominin kitabına uygun yönetildiği) Merkez Bankası ne zaman ve neye göre para basar? Yani büyüme rakamına, enflasyona veya başka bir göstergeye göre mi? Ayrıca bu paranın ekonomiye girişi hangi mekanizmayla olur acaba?

    Eğer sorumun cevabı çok uzun ise bu konuyla ilgili önerebileceğiniz kitap veya internet sitesi var mıdır?

    Teşekkürler.
    Merkez bankalarının para arzını artırması,fiziki para basmadan ziyade para politikası araçlarını kullanmak suretiyle olur,para miktarı kaydi olarak artar.
    Para arzı esas olarak bankalar vasıtasıyla artar. Bir bankanın kredi vermesi için mevduata ihtiyacı yoktur. Bankaların hazinelerine hiçbir zaman "mevduatımız yeterliyse kredi verelim" diye sorulmaz, sadece hazine kredi verilmesine çeşitli kaynaklardan fonlama imkanına göre yeşil ışık yakar veya yakmaz.Banka kredi talep eden müşterisine mevduat hesabı açarak para yaratır.Müşteri mevduattaki parayı çekip harcayınca fon ihtiyacı ortaya çıkar banka, başka bir bankadan ya da merkez bankasından gecelik borçlanır faiz öder ama diğer taraftan verdiği krediden de faiz geliri sağlar.
    Bankalar bu şekilde kredi talep edenlere mevduat hesabı açarak para yaratabilirler ama bu sınırsız değildir,bankalar ancak düzenleyici kurulun belirlediği sermayelerinin belirli bir oranı kadar kredi verebilirler,daha fazla kredi verebilmeleri için sermayelerini artırmaları gerekir. Diğer kısıtlayıcı engel de merkez bankasına mevduatlar için yatırılan zorunlu karşılıklardır.

    Merkez bankası politika faizini yüksek tutarsa bankaların borçlanma maliyeti yükseleceğinden kredi faizleri de yükselir,bu da kredi talebini azaltır,keza zorunlu karşılık oranlarının yüksek olması da kredi maliyetini yükseltir,yine kredi talebini dolayısıyla para yaratılmasını ve arzının artmasını frenler.

    Kamunun para yaratması ise dolaylı olarak merkez bankası üzerinden olur.Devlet herhangi bir harcama yapmak istediğinde Merkez bankasındaki hesabından ödeme yapmak durumundadır. Bu hesapta para olması için tıpkı özel şirket ve şahıslar gibi kredi alması lazımdır.Tahvil ihalesi açılır, bankalar tahvil alır , bu tahvilin parasını ödemek için Merkez bankası ile Repo yaparlar.
    Merkez bankasında tahvil, Hazinede para oluşur.Repo işlemi sonucunda Bankada vadede tahvil alacağı, Merkez Bankasına borç oluşur.Banka burada aracılık yapmış Merkez bankası Hazine'ye kredi açmış para yaratılmıştır. Bu işlemin banka açısından ne zorunlu karşılık ne de sermaye yeterlilik rasyosu yönünden bir kısıtlaması yoktur. Bu itibarla bu sonsuz bir döngü olarak düşünülebilir. Ancak banka tahvillerin nihai sahibidir, repo sadece kısa vadeli bir değiş tokuş işlemidir. Tahvillerin vadelerinin 2 yıldan uzun olmaları buna karşın Repo vadelerinin 1 hafta olmalarından dolayı bir vade riski mevcuttur.Hazine'nin yaratıp harcadığı para bankacılık sistemine mevduat olarak girer ve bu da bankalara ek kaynak yaratır.

    Sonuç olarak;parayı genelde krediler üzerinden bankalar yaratsa da, merkez bankası elindeki politika faizi,zorunlu karşılıklar,açık piyasa işlemleri gibi araçlarla piyasadaki para arzını ayarlayabilir.Para arzındaki yıllık artışın enflasyon+reel gsyih büyüme oranından fazla olmaması idealdir ve merkez bankalarının para politikalarını bu orana göre ayarlaması beklenir.
    Son kriz dönemlerinde ise majör merkez bankalarının reel ve finans sektörlerinin likidite krizinden çökmemesi için hazine tahvili alarak piyasaya para vererek bilançolarını genişlettiklerini gözlemliyoruz.Bunun da tabii ki enflasyonist sonuçları oluyor.

  7.  Alıntı Originally Posted by deniz43 Yazıyı Oku
    Yaş olarak ,1980 öncesinin kapalı ,tam sermaye kontrolunun olduğu bir ekonomi döneminde yaşadım.Serbest piyasa ekonomisinden önemli farklılıkları var.

    -Tam sermaye kontrolunun olduğu bir ekonomide ithalat kamu otoritelerinin iznine tabii olur,sadece bazı kişilere ve şirketlere belirli miktarlarda ithalat izni verilir,merkez bankasından döviz tahsisi yapılır,onun dışında ithalat yapılamaz.
    -Döviz büfeleri artık olmaz,kapatılırlar.
    -Yurt dışına üniversite eğitimi ve başka amaçlarla döviz transferi kamu otoritelerinin iznine tabii olur.
    -Yurt dışına turistik seyahatlerde belirli limitin üzerinde döviz çıkışı yasaklanır.
    -Yurt dışı seyahatlerinde kredi kartı harcamalara kapatılır.
    -Muhtemelen yerel bankaların merkez bankasına swap yoluyla ödünç verdiği 47 milyar dolar bankalara TL ödenerek merkez bankası tarafından satın alınır.
    -Faizlerin patlaması diye bir şey olamaz çünkü bankalar mevduatlara ve kredilere merkez bankasının emrettiği oranlar dışında bir faiz etiketi koyamaz.

    Tam sermaye kontrolunun olduğu kapalı ekonomilerde başka birçok şey daha var ama buradan sonrası hem mayınlı sahaya girmek oluyor,hem de iktidar partisine yol göstermek olacak.Daha başka bir şey yazmayayım.

    Sonuç olarak ithalatı kısıtlayarak belirli bir döviz dengesi yakalanabilir ama büyük miktarda olan ve kısa vadeye yığılmış olan dış borçların nasıl çevrilebileceği bir soru işareti,1980 öncesi özel sektörün ve bankaların dışarıya döviz borcu yoktu.Yeterli miktarda döviz fazlası yaratılabilir mi,iyi hesap yapmak gerekir.

    Ama tam sermaye kontrollarının olduğu bütün kapalı ekonomilerde gördüğümüz(Daha önce Türkiyede de görmüştük),ithalatı kısıtlanan ürünlerin kaçak yolla girmesi,karborsa oluşması,yokluklar ve kıtlıklar oluyor.Bu nedenle iktidar partisi tam sermaye kontrolunun olduğu kapalı ekonomi rejimine geçmeyi düşünürse iyice ölçüp biçmeli tartmalı eksi ve artılarını değerlendirmeli.
    Kişisel düşünceme göre;böyle bir karar alınırsa,Türkiye ekonomisini 50 yıl geriye götürür ve ekonominin rekabet gücüne büyük zarar verir.
    Eğer tam sermaye kontrolüne geçilirse,diğer yazdıklarınızın cevabı belli, ama buraya yazmayayım.
    hoşgelmişsiniz Hocam..foruma yine küsmeyiniz..emeğiniz çok çünkü
    ytd..

  8. #12752
    Ümit Özlale ,memur ve emekli maaşlarını 20 yıllık bir dönemde asgari ücretle değişimini grafik olarak göstermiş.

    https://twitter.com/UmitOzlale/statu...393600/photo/1

Sayfa 1594/2150 İlkİlk ... 5941094149415441584159215931594159515961604164416942094 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •