Sehirli Zuppeler (City Slickers / Scappo dalla città - La vita, l'amore e le vacche, 1991) 7 Haziran 1991'de Amerika'da vizyona girdi.
![]()
Sehirli Zuppeler (City Slickers / Scappo dalla città - La vita, l'amore e le vacche, 1991) 7 Haziran 1991'de Amerika'da vizyona girdi.
![]()
Italyan sinemasinda komedi yonetmenlerinin babasi Dino Risi'nin olum yildonumu (7 Haziran 2008)
![]()
Fransizca ve Katalanca yazan Ispanyol roman yazari Jorge Semprún'un olum yildunumu (7 Haziran 2011)
"O gun, 17 Aralik 1986 Carsamba gunu, Libération gazetesi bir AIDS dosyasi yayimlamisti. Gazetenin ortasinda iki sayfada, hard desenlerin yardimiyla metin, virusun yalnizca escinsel iliskilerle degil, karsi cinsle iliskilerle de bulasabilecegini acikliyordu. Sonsoles gazeteyi katlayip calisma masasinin basina gecmek uzereydi ki –o sabah, Antonio Téllez’in yazdigi, 1974’te Editions Ruedo İbérico yayinlari arasinda cikmis olan ve General Franco’nun diktatorlugu doneminde anarsist kent gerillasini anlatan bir Ispanyol kitabi uzerinde calisiyordu– kapisi calindi. Gelen babasiydi. " Nacayev Donuyor (Hesaplasma)
"Ce jour-là, le mercredi 17 décembre 1986, Libération consacrait un dossier au Sida, dont deux pages centrales exposant, texte et dessins hard à l’appui, le tableau des voies de transmission du virus, aussi bien dans les rapports hétéro qu’homosexuels. Sonsoles venait de replier le journal et de s’installer à son bureau – elle travaillait ce matin-là sur un livre espagnol d’Antonio Téllez, publié par les Éditions Ruedo Ibérico en 1974, à propos de la guérilla urbaine anarchiste sous la dictature du général Franco – lorsqu’on sonna à sa porte. C’était son père."
“Belki de hikayemizin kalbine geldik. Baskasinin acisini, askini anlamak ne kadar mumkundur? Bizden daha derin acilar, yokluklar, eziklikler icinde yasayanlari ne kadar anlayabiliriz? Anlamak eger kendimizi bizden farki olanin yerine koyabilmekse dunyanin zenginleri, hakimleri, kenarlardaki milyarlarca garibani hic anlayabildiler mi? Romanci Orhan, sair arkadasinin zor ve aci hayatindaki karanligi ne kadar gorebilir?” Orhan Pamuk, Kar
"Forse siamo arrivati al cuore della nostra storia. Quanto è possibile capire il dolore, l’amore di un altro? Fino a che punto possiamo capire coloro che vivono tra dolori, frustrazioni e angosce più profonde delle nostre? Se capire significa mettersi al posto di colui che è diverso da noi, i ricchi e i dominatori del mondo hanno mai potuto capire milioni di miseri emarginati? Fino a che punto il romanziere Orhan può scorgere il buio nella vita difficile e dolorosa del suo amico poeta?“
Butun gece yagdi.
Gunumun iyi gecmeyecegini soyledi algilarim
Oglen bir adam geldi vergi dairesinden,
Aksam sana rastladim.
Degismissin.
Taniyamazdim soylemesen.
Iyimserligim dinlenmeye cekildi
Ogreneceklerimi coktan ogrendim gunduzlerden.
- Surdurdugum ne?.. Cok sey degil
Salak salak kucuk odevlerle yurumek.
Naftalinleyip kaldirdim hayallerimi.
Ciktim kendimden, yalnizca ruyalarım bana yapisik...
Mutlu olup olmadigimi soruyorsun,
Asik oldum mu, neler oldu hayatimda...
Ben hic sormuyorum. Bakislarin anlatiyor
Bir zamanlar vardim... Gerisi olen seyler...
- Bugun vergi memurusun iki cocuklu,
Sade yasamin cerceveli, siradan.
Degisik arzularin vardi eskiden;
Simdi dingin yasamin uyumlu.
Goruyorum seni, gecen guzel yillari,
Zamanin kaydigini parmaklarimizin arasindan.
Uzun sure buyuyemedim ben.
Olaganustu seylere inanmazdim zaten.
Ne kalmissa buyuk duslerimizden,
Simdi kirik dokuk orselenmis.
- Tanrinin yorgunlugunu dusunuyorum da:
Ne cabuk ogutuyor her seyi omrumuzden...
Die ganze Nacht hindurch hat es geregnet.
Mir ahnte gleich: der Tag fängt nicht gut an.
Um Mittag kam vom Steueramt der Mann,
Und dann am Abend bin ich dir begegnet.
Ich hätte dich beinahe nicht erkannt.
Du hast dich sehr verändert in den Jahren.
Auch ich hab zwischendurch sehr viel erfahren.
Mein Optimismus trat in Ruhestand.
– Was ich so treibe? Nicht sehr viel. Man trottet
So nach und nach sein kleines Pensum ab.
Und meine Träume hab ich eingemottet.
Ich wuch heraus. Nun sind sie mir zu knapp …
Du fragst so viel. – Ob ich jetzt glücklich sei,
Ob ich verliebt sei. Wie es sonst mir ginge …
Ich frage nichts. Dein Blick sagt mancherlei.
Es war einmal … Doch das sind tote Dinge.
– Heut bist du Prokurist und hast zwei Kinder.
Dein Lebenswandel ist korrekt, banal.
Du hattest einst ein andres Ideal;
Doch dieses scheint vernünftig und gesünder.
Ich sehe dich, vergagne schöne Jahre,
Und wie die Zeit uns durch die Finger rinnt.
Auch ich bin längst nicht mehr das große Kind.
Ich glaube nicht mehr an das Wunderbare –
Was übrig blieb von unsern Großen Zielen,
Ist jetzt Gerümpel und nicht aktuell.
– Ich denk’ an Gottes sogenannten Mühlen:
Sie mahlen doch zuweilen ziemlich schnell...
“–Yemek hazir Buyukhanim. Masaya buyurun.
Bir sey demedi. Bastonuna dayanmis oyle dikiliyordu. Gittim, koluna girdim, getirip masaya oturttum. Yalnizca mirildandi. Mutfaga indim, tepsisini alip getirdim, onune koydum. Bakti, ama yemege dokunmadi. Soylenerek boynunu uzatinca aklima geldi. Pecetesini cikardim, kocaman kulaklarinin altina uzanarak bagladim.”
“– La cena è pronta, signora. Se desidera venire a tavola.
Lei non ha detto niente. Se ne stava immobile, appoggiata al bastone. Sono andato a prenderla sotto braccio, l'ho aiutata a sedersi. Lei s'è limitata a borbottare qualcosa. Sono sceso in cucina a prenderle il vassoio, gliel'ho messo davanti, Lei l'ha guardato con la coda dell'occhio, senza toccare nulla. Soltanto quando ha teso il collo brontolando ci ho pensato, ho tirato fuori il tovagliolo e gliel'ho annodato sotto le orecchie immense, tendendo le braccia.” La casa del silenzio
“Yikilmis buyuk imparatorluklardan geriye kalan buyuk Bati sehirlerinde oldugu gibi tarihi anitlar bir muzedeki gibi korunup, gururla ovunulen ve sergilenen seyler degildir Istanbul'da. Onlar arasinda yalnizca yasanir. Kimi Batili seyahatname yazarlarinin, gezginlerin cok hosuna giden bir seydir bu.”
“A Istanbul, a differenza di quanto succede nelle città occidentali con le vestigia dei grandi imperi del passato, i monumenti storici non sono reliquie protette ed esposte come in un museo, opere di cui ci si vanta con orgoglio. Qui le rovine convivono con la città. Ed è questo ad affascinare viaggiatori e scrittori di viaggi.” Istanbul
“ ‘Ancak, anlatacak hicbir seyi kalmadiginda insan kendisi olmaya iyice yaklasmis demektir. Ancak, insan anlattigi seylerin tukendigine, butun hatiralarin, kitaplarin, hikayelerin ve hafizanin sustuguna iliskin o derin sessizligi icinde duyduktan sonradir ki, kendi ruhunun derinliklerinden, kendi benliginin sonsuz ve karanlik labirentlerinden kendisini kendisi yapacak kendi gercek sesinin yukselisine tanik olabilir.”
“E’ soltanto quando non resta più nulla da raccontare che si arriva vicini a essere sé stessi. Solo quando i fatti da narrare si sono esauriti, quando si avverte nell'intimo un silenzio profondo perché libri, ricordi, storie e la stessa memoria si sono spenti, solo allora si può udire la propria vera voce, quella che può davvero farci emergere dagli abissi dell’anima, dal buio degli interminabili labirinti del nostro essere.”
Yer İmleri