Sayfa 2451/7020 İlkİlk ... 145119512351240124412449245024512452245324612501255129513451 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 19,601 - 19,608 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Alman doga bilimleri, astronomi ve matematik profesoru, yazar, elestirmen Georg Christoph Lichtenberg'in dogum yildonumu (1 Temmuz 1742)

    "Yeryuzunde kitaplardan daha tuhaf bir mal yok handiyse; kendilerini anlamayan insanlar tarafindan basilir, ciltlenir, satilir, okunur ve denetlenirler: daha da iyisi, kendilerini anlamayan insanlar tarafindan yazilirlar."



    "Eine seltsamere Ware, als Bücher, gibt es wohl schwerlich in der Welt. Von Leuten gedruckt, die sie nicht verstehen; von Leuten verkauft, die sie nicht verstehen; gebunden, rezensiert und gelesen von Leuten, die sie nicht verstehen; und nun gar geschrieben von Leuten, die sie nicht verstehen."

  2. Fransiz yazar ve romanci George Sand'in (Amandine Aurore Lucile Dupin) dogum yildonumu (1 Temmuz 1804)



    “Yeryuzunde hicbir erkegin aski Leoni gibi hissedip, onun gibi ifade ettigine inanmiyorum - diger kadinlar da bana inaniyor- Hem kotulukte hem iyilikte, baska bir dilden konusuyor, baska turlu bakiyordu, ustelik baska turlu bir kalbi vardi. Bir İtalyan kadinin Leoni'nin elindeki bir buket cicegin bir baska erkegin elindekinden daha kokulu oldugunu soyledigini duymustum ve bu durum her sey icin gecerliydi. En basit nesnelere bile isilti katiyor, hic de taze sayilmayacaklari genclestiriyordu."



    "Mais je crois - et d’autres femmes le croient aussi- que nul homme sur la terre n’a ressenti et exprimé l’amour comme Leoni. Supérieur aux autres hommes dans le mal et dans le bien, il parlait une autre langue, il avait d’autres regards, il avait aussi un autre cœur. J’ai entendu dire à une dame italienne qu’un bouquet dans la main de Leoni avait plus de parfum que dans celle d’un autre, et il en était ainsi de tout. Il donnait du lustre aux choses les plus simples, et rajeunissait les moins neuves."


  3. Amerikali ressam Willard Leroy Metcalf'in dogum yildonumu (1 Temmuz 1858)

    Porto di Havana (Havana Harbour,1902)


  4. Amerikali yazar ve gazeteci James Mallahan Cain’in dogum yildonumu (1 Temmuz 1892)

    — Arabayi almiyor muyuz? / Too bad Nick took the car.

    — Ilk geceyi hapishanede gecirmek istemiyorsan, hayir. Bir adamin karisini calmakta sorun yok ama arabasini calmak; buna hirsizlik denir. / Even if the car were here, we couldn't take it, not unless we want to spend the first night in jail. Stealing a man's wife, that's nothing. But stealing his car, that's larceny.



    “Yarin aksam eger donersem seni opucuklere bogacagim. Sarhosken olanlardan degil. Icinde hayaller olan opucukler. Olumden degil yasamdan gelenler.” Postaci Kapiyi Iki Kere Calar



    “Tomorrow night, if I come back, there'll be kisses. Lovely ones, Frank. Not drunken kisses. Kisses with dreams in them. Kisses that come from life, not death.”

  5. Amerikali roman yazari Harriet Beecher Stowe'un olum yildonumu (1 Temmuz 1896)



    "Siz Kentucky'liler zencilerinizi simartirsiniz. Onlara iyi davranmak istersiniz ama gercek iyilik o degildir. Simdi bakin, dunyanin dort bir yaninda becerilmis, itilip kakilmis sonra da Tanri bilir kime satilmis bir zenciye ilke ve umut asilamak iyilik degildir. Izninizle sunu da soyleyecegim: Louisiana ya da Mississippi zencilerinin onlardan beklendigi gibi sarki soyleyerek calistiklari bir yerde, sizin obur zenciler orta yerde kalakalir. Zencileri tam onlarin layik oldugu bicimde yonettigime inaniyorum." Tom Amca'nin Kulubesi



    "You Kentucky folks spoil your niggers. You mean well by them, but you aren't doing them any favors. Niggers get sold to God knows who, so you're not doing them any favors if you give them notions and expectations instead of preparing them for what's to come. I bet your niggers would fall apart in some places where a Louisiana or Mississippi nigger would be singing and dancing for joy. So, what do you say?"

  6. Indiana Jones kurgusal karakterinin dogum gunu (1 Temmuz 1899, Princeton, New Jersey)


  7. Uruguayli roman yazari Juan Carlos Onetti’nin dogum yildonumu (1 Temmuz 1909)

    "Buruk bir gulumseme. Ve hayatin uzun yillardan beri yanlis anlamalardan ibaret oldugunu kesfedersin. Hicbir şey bunun disinda degil; arada bir bazi unutma firsatlari, gelip zehirlenerek giden bazi zevkler. Belki hayal edebilecegim tum varoluslarim sonunda bir yanlis anlamaya donusmek zorunda. Belki yillar boyunca bir sey hissetmeden, fark etmeden ogrenegeldigimiz sey budur. Belki kemikler bunu biliyordur; uzerinden atlamak mumkunse kolaydir da belki diye dusunup bizi cevreleyen yuksek duvarin yaninda kararli, umutsuz kaldigimizda; bizim icin onemli olanin sadece kendimiz oldugunu cunku bizim icin tartismasiz guven duyulacak tek seyin bu oldugunu kesin bir sekilde kabul etmemize ramak kaldiginda; sadece kendi kurtulusumuzun ahlaki bir zorunluluk oldugunu, ahlak dedigimiz seyin sadece bu oldugunu sezdigimizde; akla gelmeyen bir catlagin arasindan duvarin öte tarafinda titreserek bizi cagiran dogum havasini soluyarak sevinci, onemsememeyi, koyuvermeyi hayal etmeyi basardigimizda; iste belki o zaman olum anina kadar butun yanlis anlamalara katlanilabilecegi inanacinin kursun bir iskelet gibi kemiklerimizin icine isleyen agirligini hissedeceğiz, yeter ki bunlar kisisel kosullarimizin disinda, reddedebilecegimiz, baskasina yikabilecegimiz, hayatin akisina birakabilecegimiz sorumluluklarin disida kalsin." Kisa Hayat



    "Una sonrisa torcida. Y se descubre que la vida está hecha, desde muchos años atrás, de malentendidos. Tal vez todo tipo de existencia que pueda imaginarme debe llegar a transformarse en un malentendido. Tal vez, poco importa. El hombrecito y sus malentendidos, en definitiva, como para todo el mundo. Tal vez sea esto lo que uno va aprendiendo con los años, insensiblemente, sin prestar atención. Tal vez los huesos lo sepan y cuando estamos decididos y desesperados, junto a la altura del muro que nos encierra, tan fácil de saltar si fuera posible saltarlo; cuando estamos a un paso de aceptar que, en definitiva, sólo uno mismo es importante, porque es lo único que nos ha sido indiscutiblemente confiado; cuando vislumbramos que sólo la propia salvación puede ser un imperativo moral, que sólo ella es moral; cuando logramos respirar por un impensado resquicio el aire natal que vibra y llama al otro lado del muro, imaginar el júbilo, el desprecio y la soltura, tal vez entonces nos pese, como un esqueleto de plomo metido dentro de los huesos, la convicción de que todo malentendido es soportable hasta la muerte, menos el que lleguemos a descubrir fuera de nuestras circunstancias personales, fuera de las responsabilidades que podemos rechazar, atribuir, derivar."



    (Dostu yazar Mario Vargas Llosa'ya her firsatta) “Bak Mario, sen, edebiyatla evlilik iliskisi yasiyorsun, gorev geregi yatiyor; bense zina isliyorum, canim cektiginde, sadece arzuladigimda sevisiyorum.”



    “Mira Mario, lo que pasa es que tú con la Literatura tienes una relación conyugal. Tienes que cumplir de tal a tal hora con tu señora esposa. Y para mí, era una relación con una amante. Cuando tengo deseos de escribir, entonces escribo. Locamente, absurdamente, lo que sea".

  8. 2 Akademi ve 2 Golden Globe Odullu, Ruzgar Gibi Gecti’nin kuzen Melanie Hamilton karakteri, Tokyo dogumlu Ingiliz aktris Olivia de Havilland’in dogum yildonumu (1 Temmuz 1916)






Sayfa 2451/7020 İlkİlk ... 145119512351240124412449245024512452245324612501255129513451 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •