Sayfa 2579/7020 İlkİlk ... 157920792479252925692577257825792580258125892629267930793579 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 20,625 - 20,632 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Auschwitz'den kurtulan Italyan kimyager ve yazar Primo Levi'nin dogum yil donumu (31 Temmuz 1919)



    "Gercek Universitem Auschwitz'di. / La Mia vera Università di stato di Auschwitz. / Meine wahre Universität war Auschwitz."


    "Beni, insan izine bile rastlanmayan uzakliklara, bir vahsi gibi iz surdugu guzergahlara, taze karlarin icinde uzun yuruyuslere suruklerdi . Yaz geldigindeyse, onunla birlikte, insan eli degmemiş kayalarin uzerinde parmak uclarimiz kanayarak, gunes sarhosu, siginaktan siginaga suruklenirdim. Ama asla ne o meshur zirvelere ne de unutulmayacak maceralarin pesine gidilmezdi; bu tur seyler umurunda bile degildi. Umurunda olan tek sey, sinirlari tanimak, olcmek ve gelistirmekti. Sanki ay be ay yaklasan, demir kadar sert bir gelecek (naziler) icin kendini (ve beni) hazirlama ihtiyaci duyuyordu. Kuvvetlenen bir isik misali sessiz ve bulasici bir mutluluktu onunki. Saatleri sevmezdi; bitmeyen uyari tiktaklarini davetsiz bir mudahale gibi gorurdu.

    Bir defasinda ayİ eti yemistik. Simdi, aradan yillar gectikten sonra, bu kadar az yedigim icin fena halde pismanim. Zira hayatin bana sundugu guzellikler icinde, o etin lezzeti, yani guclu, ozgur hatta hata yapacak kadar ozgur olmanin ve kendi kaderimizin efendisi olmanin tadina biraz olsun benzeyen baska bir lezzet olmadi." Periyodik Tablo, Hayatta Kalma Oykuleri



    "Mi trascinava in estenuanti cavalcate nella neve fresca, lontano da ogni traccia umana, seguendo itinerari che sembrava intuire come un selvaggio. D'estate, di rifugio in rifugio, ad ubriacarci di sole, di fatica e di vento, ed a limarci la pelle dei polpastrelli su roccia mai prima toccata da mano d'uomo: ma non sulle cime famose, né alla ricerca dell'impresa memorabile; di questo non gli importava proprio niente. Gli importava conoscere i suoi limiti, misurarsi e migliorarsi; più oscuramente, sentiva il bisogno di prepararsi (e di prepararmi) per un avvenire di ferro, di mese in mese più vicino.Non amava gli orologi: ne sentiva il tacito continuo ammonimento come un'intrusione arbitraria.

    Bene, la gustammo, la carne dell'orso, nel corso di quella notte che trovammo lunga.Era questa, la carne dell'orso: e ora che sono passati molti anni, rimpiango di averne mangiata poca, poiché, di tutto quanto la vita mi ha dato di buono, nulla ha avuto, neppure alla lontana, il sapore di quella carne, che è il sapore di essere forti e liberi, liberi anche di sbagliare, e padroni del proprio destino."



    Guven icinde yasarsiniz
    Ilik evlerinizde,
    Bulursunuz, aksam dondugunuzde,
    Sicak as ve dost yuzler:
    Dusunun bu da bir insan midir
    Camurlarda calisir
    Baris nedir bilmez
    Savasir bir dilim ekmek icin
    Kal de kalir ol de olur.
    Dusunun bu da bir kadin midir,
    Ne saci var ne adi
    Hicbir sey animsayacak gucu yok,
    Gozleri bombos ve kucagi buz kesmis
    Bir kis kurbagasi gibi.
    Iyice kafa yorun bu konuda:
    Size soyluyorum bu sozleri.
    Cikarmayin onlari kalbinizden
    Yuvanizda, sokakta,
    Yatarken kalkarken;
    Yineleyin onlari cocuklariniza,
    Yoksa yikilsin eviniz basiniza,
    Hastaliklar sakat biraksin,
    Dilerim cocuklariniz bakmaz bir daha yuzunuze.

  2. Atlantic Records’un kurucu kardeslerinden Ahmet Ertegun’un dogum yildonumu (31 Temmuz 1923)


  3. Addams Ailesi dizisinde (1964-1999) Lurch karakterine hayat veren Amerikali aktor Ted Cassidy’nin dogum yildonumu (31 Temmuz 1932)




  4. Milano’da yasayan ve romanlarini Italyanca yazan Isvicreli yazar Fleur Jaeggy’ni dogum gunu (31 Temmuz 1940)

    “Marie Anne aksama kadar, gerektiginden fazla budamayla ugrasmisti. Ofke nobetlerine kapiliyordu. Ozellikle temizlik yaparken. Toprak yumusakti, yagmur yagmisti. Ve kirli duruyordu. Bahce aslinda bir avluydu, gunes topraga nufuz edemiyordu. Isi sanki bir seyden suphe duyup bahceyi ceviren duvarin disinda kaliyordu. Kucuk bir bahceydi. Rutubetliydi. Kisin beyazdi. Kirli beyaz. Baharda daha da kirliydi, soguk ve curumusluk, o kucuk toprak parcasini bir turlu terk etmek bilmezdi. Yazin ise bahce kuruydu. Ve yillar gecip gidiyordu. Marie Anne bahcede oturuyor, bebek arabasini ayagiyla duvara dogru itiyordu. Sonra da arabayi, ona bagli bir iple kendine dogru cekiyordu. Boylece kucuk kiz biraz hareket etmis oluyordu. Kucuk kiz uyusuk bir ifadeyle etrafina bakiniyordu. Marie Anne, bebegi dunyaya geldiginden beri ondan nefret etmisti. Yuz kadar bebegin arasindan ortaya cikmisti; bir tabelada onun kizi oldugu yaziyordu. Normaldi. Kor degildi, kulaklari isitiyordu. Arkadasi Johanna bebegi istemisti. Bebek melezdi. ‘Onu istemiyorsan neden bana vermiyorsun?’ Johanna cok israr etmisti. Yanlarinda hizmetci olarak calistigi karikoca da bebegi istemisti. Onu istemiyorsan bize emanet edebilirsin. Onu evlat edinebiliriz. Marie Anne, Johanna’nin calistigi guzel eve bakmisti. Ve guzel bahcesine. Sirin ama rahat olmayan, beyaz hasir koltuklarına…”



    “Marie Anne era stata tutto il pomeriggio a potare, più del dovuto. Si lascia andare alla furia. La pulizia innanzitutto. Il terriccio era molle, aveva piovuto. E sembrava sporco. Il suo giardino era un cortile, il sole non riusciva a entrare nella terra, dubbioso il calore si ferma al muro che lo circonda. Una piccola cosa, quel giardino. Umido. D' inverno era bianco. Bianco sporco. In primavera era ancora più sporco, il freddo e il marcio non se ne volevano andare da quel pezzo di terriccio. In estate è secco. E gli anni passavano. Marie Anne siede in giardino e con il piede spinge la carrozzina sino al muro. Poi con la corda la tirava verso di sé. Così la piccola faceva un po' di moto. La bambina si guardava attorno inebetidita. Marie Anne l' aveva detestata da quando era apparsa nel mondo. Apparve tra un centinaio di neonati, c' era un cartello, e quella era sua figlia. Normale. Non era cieca, l' udito era buono. C' era la sua amica Johanna che voleva averla, la piccola. E' una meticcia. "Se non ti piace, perché non la dai a me?". Aveva insistito molto, Johanna. E anche i signori dove andava a lavorare - lei faceva la cameriera - avrebbero voluto la piccola. Se non ti piace, affidala a noi. La adotteremo. Marie Anne aveva guardato la bella casa dei padroni di Johanna. E il bel giardino. Le poltrone bianche di vimini…”

  5. Charlie Chaplin'in aktris kizi Geraldine Chaplin'in dogum gunu (31 Temmuz 1944)




  6. Fransiz pilot, yazar ve sair Antoine de Saint-Exupéry'nin olum yildonumu (31 Temmuz 1944)

    (Akdeniz semalarinda F-5B ile kesif ucusu sirasinda kayboldu.)

    "Guzelsiniz ama bossunuz, diye ekledi. Kimse sizin icin canini vermez. Buradan gecen herhangi bir yolcu benim gulumun size benzedigini sansa bile o tek basina topunuzdan onemlidir. Cunku ustunu fanusla orttugum odur, ruzgardan korudugum odur, kelebek olsunlar diye biraktigimiz birkac tanenin disinda butun tirtillari ugrunda oldurdugum odur. Yakinmasina, boburlenmesine hatta susmasina kulak verdigim odur. Cunku benim gulumdur o."



    “Vous êtes belles mais vous êtes vides, leur dit-il encore. On ne peut pas mourir pour vous. Bien sûr, ma rose à moi, un passant ordinaire croirait qu'elle vous ressemble. Mais à elle seule elle est plus importante que vous toutes, puisque c'est elle que j'ai arrosée. Puisque c'est elle que j'ai abritée par le paravent. Puisque c'est elle dont j'ai tué les chenilles (sauf les deux ou trois pour les papillons). Puisque c'est elle que j'ai écoutée se plaindre, ou se vanter, ou même quelquefois se taire. Puisque c'est ma rose.”



    Bir sabah uyanir insan. "Bir peri masalindan baska bir sey degildi..."dedikten sonra gulumser kendi kendine. Fakat aslinda gulumsemez icinde bir yerlerde. Peri masallarinin hayatin tek gercegi oldugunu bilir aslinda.

  7. Humphrey Bogart ve Lauren Bacall'in basrollerini paylastigi Olum Gemisi (Key Largo - L'isola di corallo), 31 Temmuz 1948'de Amerika'da vizyona girdi.


  8. Amerikali sair, gazeteci ve avukat Mark O'Brien’in dogum yildonumu (31 Temmuz 1949)



    Sana kelimelerimle dokunmama izin ver ellerim yerine,
    Kelimelerim saclarini oksasin
    Ve sirtindan akip gitsin.
    Ellerim... Isigi olsun ucsun etrafinda,
    Bir dilek gibi... Arzum olsun
    Ve kelimelerim aklini alsin
    Iskence gibi olsun,
    Ne olursa olsun bunu kabul et
    Kibarca beni yasa.

Sayfa 2579/7020 İlkİlk ... 157920792479252925692577257825792580258125892629267930793579 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •