-

"Duygu olmadan hicbir karanligin aydınliga donusmesi, hicbir ataletin harekete donusmesi mumkun degildir."
-
"O yeminler, kokular, sonu gelmez opusler,tekrar dogacak. / Quei giuramenti, quei profumi, quei baci infiniti, rinasceranno." Charles Baudelaire
-

"Gunes isigindan derinlere kadar uzanan aralikta, yari yolda karanliklar icinde, belki de aci ve kara bir gozyasi toplandi; bir gozyasi damladi; sular bir o yana, bir bu yana dalgalandi, bu damlayi yuttu ve duruldu. Hic kimse bu derece uzgun gorunmemistir." Virginia Woolf, Deniz Feneri
-
"Cati katlarindan, bodrumlardan, mahzenlerden, lagimlardan uzun siralar halinde sendeleyen obekler, gun isiginda titresmek, kendi cevrelerinde donup insanlarin yakininda olmek uzere ortaya cikiyorlardi. Gece dar gecitlerde ya da ara sokaklarda kucuk can cekisme cigliklari rahatlikla duyuluyordu. Sabah kenar mahallelerde dere boyunca uzanmis olarak bulunuyorlardi; sivri burunlarında kucuk bir kan cicegi, bazilari sismis ve kokusmus, bazilari da katilasmis ve biyiklari hala sert. Kentin icinde de, sahanliklarda ya da avlularda kucuk yiginlar halinde onlarla karsilasiliyordu. Bazen de idare binalarinin salonlarinda, okul avlularinda, kafelerin teraslarinda tek baslarina olmeye geldikleri oluyordu. Sakina donmus yurttaslarimiz onlari kentin en yogun bolgelerinde buluyorlardi. Place d'Armes, anacaddeler, Front de Mer'in gezi yolu zaman zaman kirleniyordu. Safakta olu hayvanlardan arindirilan kent, gun icinde yavas yavas giderek artan sayida onlarla yeniden karsilasiyordu. Kaldirimlarda aksam gezintisi yapan birçok kisinin, ayaginin altinda yeni can vermis bir cesedin yumusak kutlesini hissettigi de oluyordu. Uzerinde evlerimizin dikildigi topragin kendisi simdiye kadar derinlerinde icin icin kaynayan ciban ve kanli irinlerin artık yuzeye cikmasına goz yumuyordu adeta. Tipki sagligi yerinde bir insanin beynine kan hucum etmesi gibi, o zamana kadar oylesine dingin yasamis ve birkac gunde allak bullak olan kucuk kentimizin gecirdigi o saskinligi dusunun yalnizca." Albert Camus,Veba

"Despite this, in the days that followed the situation got worse. The number of rodents picked up continued to increase and the harvest was greater morning by morning. After the fourth day the rats started to emerge in groups to die.They came up from basements and cubby-holes, cellars and drains, in long swaying lines; they staggered in the light, collapsed and died, right next to people. At night, in corridors and side-streets, one could clearly hear the tiny squeaks as they expired. In the morning, on the outskirts of town, you would find them stretched out in the gutter with a little floret of blood on their pointed muzzles, some blown up and rotting, others stiff, with their whiskers still standing up. In the town itself you found them in small heaps, on landings or in the courtyards of houses. They also came to die, one by one, in council offices, in schoolyards, sometimes on the terraces of cafes. Our fellow-citizens were amazed to come across them in the busiest parts of town . The parade-ground, the boulevards and the sea-front promenade were contaminated by them at intervals. Cleared of its dead animals at dawn, the town got them back through the day in increasing numbers. More than one person walking at night along the pavement would experience the feeling of the elastic bulk of a still fresh corpse under his feet."
-
Abla uykusuzluktan bayilmis
-
"Bugun cumaymis, yarin cumartesiymis, cogum gitmis de azim kalmis, umurumda degil. / Che oggi sia venerdì domani sabato che il più di me sia passato che resti il meno non importa." N.Hikmet
-

"Soyle kimsin sen?"
"Sonsuza dek kotulugu isteyen, ama sonsuza dek iyilik yapan bu gucun bir parcasiyim."
-
"Evlenmeden once gonlunde ask uyandigini sanmisti; fakat bu askin neticesi olmas lazim gelen saadetten bir eser yoktu.Emma, bahtiyarlik, ihtiras, kendinden gecme gibi sozlerin, kitaplarda okuyup pek guzel buldugu bu kelimelerin hayatta acaba neyin, hangi halin adi oldugunu dusunup duruyordu." Gustave Flaubert, Madame Bovary

"Prima di sposarsi, Emma aveva creduto di essere innamorata, ma la felicità che avrebbe dovuto nascere da questo amore non esisteva, ed ella pensava ormai di essersi sbagliata. Cercava ora di capire cosa volessero dire realmente le parole felicità, passione, ebbrezza, che le erano sembrate così belle nei libri."
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri