Sayfa 282/1006 İlkİlk ... 182232272280281282283284292332382782 ... SonSon
Arama sonucu : 8043 madde; 2,249 - 2,256 arası.

Konu: Vob 24

  1. #2249
    Millet maç tartışırken etrafımızda neler oluyor diye şöyle bir baktım.

    ABD Suriye güçlerine karşı savaşmaları için IŞİD'e istihbarat ve lojistik destek vermeye başlamış. (Ortadoğu'yu işgal etmek için IŞİD'i yaratan ABD artık sonuca ulaşmak için yapacağını açıkça yapmaya başlamış).

    Yine ABD, Türkiye İran sınırına yaklaşık 10000 asker yığmış. Barzani'nin referandumuna yarım ağızla karşı çıkıyormuş gibi yapan ABD açıkça Barzani ve Kürdistan'a destek vermeye başlamış.

    Merak ediyorum. Bu ülke insanının ne kadarı bu olayların gelecekte bu ülkeyi ne hale getireceğini düşünüyor, tartışıyor, Arda'nın oyundan çıkarken sırıtmasını tartıştığı kadar (izlemedim, Twitter'da okudum).

    Her geçen gün umudum iyice azalıyor.

    Lenovo P1a42 cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.

  2.  Alıntı Originally Posted by JAS Yazıyı Oku
    Sene 1991 ya da 1992. Futbolun insanları nasıl insanlıktan çıkarıp, garip yaratıklar haline soktuğunu gördüğüm zaman futboldan nefret etmiştim. O günden beri maç izlemem.

    Bir emekçinin ömrü boyunca görmediği parayı bir günde alan ve topa vurmaktan başka bildiği olmayan bu adamların, gerçek sanatçılardan, yazarlardan, bilim insanlarından üstün tutulmaları kanıma dokunur.

    Bu düşüncem, kıytırık dizilerde rol alarak, TV programlarında şakrabanlık yaparak, bir podyumda 5-10 dakika giysi göstererek, ya da 1-2 şarkı söyleyerek bir çalışanın hayalini bile göremeyecek paraları kazananlar için de gerekli.

    Demem o ki, bu tip insanları ilahlaştırdığımız sürece, hak etmedikleri parayı kazanmalarına sebep olduğumuz sürece bu saçmalık devam edecek.

    Maniki Dünya.

    Lenovo P1a42 cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
    Alın benden de o kadar.

  3. #2251
    Sakın kimse maçın milli maç olduğundan falan bahsetmesin. Çıkacakları bir milli maç öncesi, maç yerine alacakları primi konuşan ve prim yeterli gelmeyince oynamak istemeyenlerin oluşturduğu bir takım milli falan olmaz.

    Tüm kavramların içlerini boşaltmakta üstümüze yok. Yıllar öncesi yine bir İzlanda- Türkiye maçı. Spiker anlatıyor, İzlanda takımının tamamının maliyeti, bizim bir oyuncunun maliyetine eşit.
    Adamların meslekleri, balıkçı, marangoz, vs vs.

    Sonuç mu. O maçta da yenilmiştik.

    Pehhh.

    Lenovo P1a42 cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.

  4. #2252


    Ekonomiye gelirsek, yukarıdaki resim yoruma gerek yok diyor. Büyük bir cisim yaklaşıyor. Sermayenin ciddi anlamda el değiştireceği çok berbat bir dönem adım adım yaklaşıyor.

    Lenovo P1a42 cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.

  5. #2253
    dün bu ülkede olmayan bir şey oldu ilk darbe balıkesirden 2 darbe ankaradan geldi artık yeter dendi devamı tabiki gelecektir siyaset borsayı etkiler aman dikkat

  6. #2254
    https://www.cnbc.com/2017/10/05/curr...-in-focus.html

    Dollar drops on North Korea fears, offsetting wage data boost
    Fears rise of North Korea missiles after news report


    Wage data lifts chances of December rate hike by Fed


    Dün ABD 10 yıllık tahvillerinin %2.40 dan dönmesi ve sonrasında dolar endeksinin değer kaybetmesinin sebebi Kuzey Kore'nin yeni bir uzun menzilli füze denemesine hazırlandığı haberiyle oldu.Haber asılsız çıkarsa tahvil faizlerinin ve dolar endeksinin değer kazanmaya devam etmesi muhtemel gözüküyor.

  7.  Alıntı Originally Posted by JAS Yazıyı Oku
    Sene 1991 ya da 1992. Futbolun insanları nasıl insanlıktan çıkarıp, garip yaratıklar haline soktuğunu gördüğüm zaman futboldan nefret etmiştim. O günden beri maç izlemem.

    Bir emekçinin ömrü boyunca görmediği parayı bir günde alan ve topa vurmaktan başka bildiği olmayan bu adamların, gerçek sanatçılardan, yazarlardan, bilim insanlarından üstün tutulmaları kanıma dokunur.

    Bu düşüncem, kıytırık dizilerde rol alarak, TV programlarında şakrabanlık yaparak, bir podyumda 5-10 dakika giysi göstererek, ya da 1-2 şarkı söyleyerek bir çalışanın hayalini bile göremeyecek paraları kazananlar için de gerekli.

    Demem o ki, bu tip insanları ilahlaştırdığımız sürece, hak etmedikleri parayı kazanmalarına sebep olduğumuz sürece bu saçmalık devam edecek.

    Maniki Dünya.

    Lenovo P1a42 cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
    Aynen öyle......

  8. #2256
    TÜRKİYE EKONOMİSİNİN GÖRÜNÜMÜ(EKİM 2017)

    1)GSYİH: %5.1 (2017 2.çeyrek)
    ( Y.T :Tuik 11.09.2017)

    2)ENFLASYON: %11.20 (yıllık,Eylül 2017 sonu itibariyle)
    ( Y.T :Tuik 03.10.2017)

    3) TARIM DIŞI İŞSİZLİK ORANI:%13.2 (Haziran 2017 sonu itibariyle)
    ( Y.T :Tuik 15.09.2017)

    4)Yılın ilk 9 ayındaki DIŞ TİCARET AÇIĞI: %27.79 artışla 53.800 milyar dolar.

    5)BÜTÇE AÇIĞI:Geçen yıl 29.932 milyar tl iken bu sene OVP'de %106 artışla 61.700 milyar tl olarak planlanmış ancak yıl sonuna kadar alınan net borçlanma yetkisinin 83.9 milyar tl ye çıkarılma talebi bütçe açığının OVP da öngörülenin daha da üzerine çıkacağını gösteriyor.

    6)BORÇ İSTATİSTİKLERİ
    (T.C.Merkez Bankası ve Hazine Müsteşarlığı)

    I-ULUSLARARASI YATIRIM POZİSYONU(Y.T:21.09.2017)
    (Milyar ABD Doları)


    Varlıklar: 221.026

    Yükümlülükler: 670.907

    Uluslararası Yatırım Pozisyonu, net: -449.881


    II-KALAN VADEYE GÖRE BORÇLU BAZINDA KISA VADELİ DIŞ BORÇ STOKU (*) (Temmuz 2017 itibarıyla) (Milyar ABD Doları) (Y.T:20.09.2017)


    KALAN VADEYE GÖRE KISA VADELİ DIŞ BORÇ STOKU (*)
    (Temmuz 2017 itibarıyla)
    (Milyar ABD Doları)


    MERKEZ BANKASI :0.791

    GENEL YÖNETİM (**): 6.341

    BANKALAR:94.375

    DİĞER SEKTÖRLER: 68.951

    TOPLAM 170.548


    (*) Orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine bir yıl ve daha kısa kalan dış borçları göstermektedir. (**) Hazine Müsteşarlığı tarafından yurtdışında ihraç edilen borçlanma senetlerinden (eurobond) itfasına bir yıl ve daha kısa vade kalanlar için yapılacak ödemeleri kapsamaktadır (yurtiçi yerleşik kişilerce satın alınanlar hariç).

    III-TÜRKİYENİN DIŞ BORCU (Y.T:29.09.2017)
    (Milyar dolar)(2017/2 çeyrek sonu itibarıyla)(Hazine Müsteşarlığı)

    T.C.M.B:0.806
    KAMU:129.348
    ÖZEL SEKTÖR:302.198

    TOPLAM:432.352

    V-T.C.MERKEZ BANKASI REZERVLERİ(29.9.2017 İTİBARIYLA)
    (Milyar dolar)

    (Altın hariç)Brüt:91.503 milyar dolar

    NET:30 Milyar dolar civarı.


    TOPLAM:432.352

    IV-CARİ AÇIK(15.09.2017 ITIBARIYLA)

    37.112 milyar dolar(2017 Temmuz sonu itibariyle yıllık)




    SONUÇ:Tabloya baktığımızda Türkiye dünyanın en yüksek işsizlik ve enflasyon oranlarına sahip ülkelerden biri olmayı sürdürüyor.Dış ticaret açığımız ve cari açığımız geçen yıla göre büyük artış içinde (Yılı muhtemelen geçen yıla göre %30'un üzerinde artış ile kapatacaklar).Bu yıl olumsuzluklara bir de geçen yıla göre %100'ü geçecek bir bütçe açığı sorunu ilave oluşmuş durumda.Şirketlerimiz aşırı borçlu durumda,Türkiye'nin dış borcu yılın ilk çeyreğinden ikinci çeyreğine 20.329 milyar dolar artarak 432.352 milyar dolara çıkmış durumda.Kısa vadeli borç+cari açık=yıllık 210 milyar doların üzerinde döviz ihtiyacımız ekonominin üzerinde tehdit olarak sallanmaya devam ediyor.Nefes nefese cari açığı ve borçları yeni alınacak borçlarla kapatarak ekonomi döndürülmeye çalışılıyor.Şimdiye kadar Majör merkez bankalarının bastığı 17 trilyon dolar'dan Türkiye'ye gelenler ile ekonomin çarkları döndü,ama konjonktür değişip para ana vatanına dönmeye başladığında,sıcak para akımları kesildiğinde ya da yavaşladığında duvara çarpmamız kaçınılmaz.Bu olumsuz tabloda tek iyi gözüken veri GSYH verisindeki büyüme oranı, ama onda da hem metodoloji hem de ölçme hataları olduğuna dair Türkiye'nin önde gelen saygın ekonomistlerinin yoğun eleştirileri var,bu konu da hem kendim yazdım,hem de bu ekonomistlerden alıntı yaptım.Verilerin derinliklerine indikçe gerçekten de çok önemli tutarsızlıklar çıkıyor.Aşağıda bu konuda bir derleme yaptım:

    2011 2012 2013 2014 2015

    GSYH
    Eski Seri 8.8 2.1 4.2 3.0 4.0
    Yeni Seri 11.1 4.8 8.5 5.2 6.1

    Sanayi Üretim Endeksi 10.1 2.5 3.0 3.6 3.2
    İmalat Sanayi Üretim Endeksi 10.5 2.3 4.0 3.2 3.6

    İMALAT SANAYİ KAT.DEĞERİ
    Eski Seri 10.0 1.7 3.7 3.7 3.8
    Yeni Seri 20.0 2.3 9.3 6.1 5.9

    İnşaat Sektörü Üretim Endeksi 11.4 0.8 7.7 2.9 1.8

    İNŞAAT KATMA DEĞERİ
    Eski Seri 11.5 0.6 7.4 2.2 1.7
    Yeni Seri 24.7 8.3 14.0 5.0 4.9

    G.S.SABİT SERMAYE YATIRIMI
    Eski Seri 18.0 -2.7 4.4 -1.3 4.0
    Yeni Seri 23.8 2.7 13.8 5.1 9.2

    -2011 yılında sanayi üretimi %10 ,imalat sanayi üretimi %10.5 artarken imalat sanayi katma değeri de eski seride buna paralel %10 artmışken,yeni hesaplama yöntemiyle imalat sanayi katma değeri %20 ye sıçramış,inşaat sektörü üretimi %11.4 artarken inşaat katma değeri de eski seride buna paralel %11.5 artmışken yeni hesaplama yöntemiyle inşaat katma değeri %24.7 ye sıçramış buna paralel olarak GSYH daki yıllık artış da %8.8 den %11.1 revize edilmiş,bu rakamlardaki mucizevi sıçramaya nasıl bir hesaplama ile ulaşılabildiğine TUİK'den bir cevap yok.Yukarideki tabloya baktığımızda 2012,2013,2014,2015 yıllarında da benzer şekilde GSYH'da yeni hesaplama yöntemiyle sıçramalar olduğunu,bunun nasıl olabildiğine dair bir açıklamanın TUİK'den gelmediğini görüyoruz.

    TOPARLARSAK:

    - İthal ara malı girdi ithalatının arttığı ve sektörde katma değer oranının gerilediğinin düşünüldüğü bir dönemde, imalat sanayinde katma değer büyümesinin azalması beklenirken tam tersine katma değer artışı inanılmaz bir sıçramayla üretim büyümesinin önemli ölçüde üzerinde gerçekleşmiştir.
    - Benzer şekilde İnşaat sektöründe de, üretim endeksi ile katma değer büyümesi arasında ciddi bir farklılık gözlenmektedir.
    -Elektrik tüketimi bazı yılların büyüme oranlarıyla uyumlu değildir,örneğin 2013 yılında elektrik tüketimindeki sadece yüzde 1,6 oranındaki artışa karşın, GSYH büyüme hızının yüzde 4,2'den, yüzde 8,5'e yükseltilmesi çelişki ve tutarsızlık olarak gözükmektedir.
    - Hizmetler sektörü, son yıllarda, istihdam içinde gittikçe artan oranda pay alırken,yeni hesaplama yönteminde GSYH içindeki payının gerilemesi bir çelişkidir.
    - Eski seriye göre, 1998-2008 döneminde ortalama yüzde 18.1 olan yurtiçi tasarrufların GSYH'ya oranı, 2009-2015 döneminde yüzde 14.7'ye gerilemiştir ama yeni hesaplama yöntemiyle yurtiçi tasarruf oranının 2009-2015 döneminde ortalama yüzde

    23.7'ye yükseldiği görülmektedir. Özellikle son üç yılda, eski seriye göre yüzde 15 olan yurtiçi tasarruf oranı, yeni seride 9,9 puan yükselerek yüzde 24,9'a sıçramış bulunmaktadır. Uluslararası karşılaştırmalara göre en düşük yurtiçi tasarruf oranına sahip olan ülkelerden birisi olan Türkiye, yeni seri ile Dünya ortalamasını (yüzde 24,6) yakalamış bulunmaktadır. Türkiye'nin son üç yıldaki ortalama tasarruf oranı (yüzde 24.9), OECD (yüzde 21.3), AB (yüzde 21.2) ve Latin Amerika (yüzde 17.8) ülke grubunun üzerinde gerçekleşmiştir.Bunun nasıl olabildiği açıklama beklemektedir.

    Türkiye'nin GSYH verisi yurt dışında da eleştiri konusu oluyor,hatalı olduğu ifade ediliyor.Örneğin İsveç'li akademisyen Erik Meyersson Şubat ayında bir makale yayınladı ve Türkiye'nin geçen yılki GSYH büyümesinin sadece %0-1 arası arası olduğunu iddia etti,şimdi aşağıya bu makaleyi koyuyorum.

    https://erikmeyersson.com/2017/02/16...ease-stand-up/


    Will the Real Real GDP in Turkey please stand up?


    In the previous two posts on Turkey's revised GDP statistics I showed 1) how revised GDP growth numbers diverge from the older version after 2009, 2) the importance of construction investments, and 3) how standard policy variables failed to explain the revised growth figures.

    Especially the previous post used cross-sectional data to show that global relationships between policy variables failed to predict Turkish GDP growth. In this post I will take a more direct approach at trying to validate the new official GDP statistics using time-series variation in Turkey. To the extent that Turkey's revised GDP numbers reflect variation in economic output, there ought to be alternative measures of real output varying in a similar fashion.

    One option would be to compare Turkey's GDP growth with that of a standard leading indicator like industrial production (IP) or retail sales, all three which are published by the Turkish Statistical Institute (Turkstat). Yet the point of the revision appears to have been to improve statistical collection capabilities by using expanded administrative record of firm activity and so on. In this case, any difference between such a series and GDP data could simply reflect differences between recently revised statistics and soon-to-be revised statistics. It is therefore preferable to seek measures of economic output that are less sensitive to changes in Turkst's statistical capacity.

    The recent debate over the quality of GDP statistics in China is the starting point here. Leaked Wikileaks cables from 2007 showed the now premier of the state council suggesting three alternative measures of economic output instead of the official GDP data: electricity, rail freight volume, and bank loans. Below I make some adjustments to this in order to incorporate factors more specific to the Turkish growth model.

    For starters, rail is not the dominant mode of transportation. And electricity is but one source of energy. Therefore, it makes sense to further include total energy consumption and to focus on total inland freight (which would also include road and sea freight). Emissions of carbon dioxide is another potentially industry-relevant predictor. And finally, in addition to the credit used to financed these investments, I'll also include construction permits, both as a measure of construction activity as well as a leading indicator for economic output.

    The rationale underlying the choice of the above measures is the following: Turkey's higher growth numbers have been bolstered by construction investments (on the expenditure side) and both industry as well as construction output on the production side. Consequently, new infrastructure or buildings - evidenced by more construction permits - ought to require increased energy use as well as moving goods and workers from one place to another. The associated economic activity (the actual construction process as well as any following activity in the completed investment projects) should simultaneously also result in higher emissions of greenhouse gases.

    For this blog post, I employ mainly the following eight variables (mostly in the form of growth rates):

    Industrial production index: not because it fits the purpose very well, as explained above, more as a reference to start with. The data is from Turkstat, available here.
    Primary Energy Consumption, in million tonnes of oil equivalent (mtoe), from the BP Statistical Energy Review.
    Electricity generation, in terrawatt-hours (TWh), from the BP Statistical Energy Review.
    Carbon dioxide emissions, in million tonnes, from the BP Statistical Energy Review.
    Total inland passenger traffic, in million passenger-kilometers, from OECD.
    Total inland freight, in million tonnes-kilometers, form OECD.
    Total bank loans, in CPI-deflated Turkish lira, from the Central Bank of Turkey
    Construction permits, in CPI-deflated Turkish lira, from Turkstat
    At first, we would like to make sure the above variables are able to predict any of the Turkish GDP growth before 2010 -the breakpoint after which the new and old GDP series diverge.



    predictions
    The panels are ordered by how well they predict annual growth in Turkish GDP. IP has the highest R-squared at roughly 0.9 - likely drawn from very similar data as GDP and so less useful for my purposes here. Still, both energy use and electricity consumption predict a significant share -63 and 50 percent respectively - of the variation in growth. Interestingly, the worst predictor is inland freight.

    That said, overall these variables appear to do a fairly decent job of predicting real GDP growth. So how have they fared when comparing their growth rates during the periods 2004-2009 and 2010-2015, i.e. the two six-year periods before and after 2009/2010 in Turkey which I focused on in the previous post?

    Below, I show how the growth rates from the energy-related outcomes stacks up against GDP growth (again, this is all Turkey-only data):

    energy

    In the earlier period, most energy measures appear to grow at roughly the same rate per year as real GDP (although electricity generation is 1.2-1.5 percentage points higher). In the later period, although new and old series of real Turkish GDP both grow faster than the energy-related measures, it's really the new GDP series that stands out, with a growth rate between 2.5-4.1 percentage points higher than the other measures. Most energy growth measures are also lower in the later period which would suggest lower, not higher, GDP growth in 2010-2015 compared to 2004-2009.

    Thus, compared to the measures that explain the most of the variation in Turkish GDP (bar the IP measure), Turkey's reported GDP growth is significantly higher than what alternative industry-related measures suggest. This is awkward, as we would expect extensive investments in construction to be more visible in these measures. It's hard to believe that Turkey has undergone substantial energy efficiency to explain the difference in growth rates, especially when its annual power transmission losses as a share of output has remained at roughly 60-70% higher than the average among upper middle income countries. There has been some uptick in the use of renewable energy in Turkey, but it's doubtful that this would have expanded as quickly as construction activity in the most recent years.

    Below, I show the growth rates for freight and passenger transport.

    freight

    This shows largely the same picture as the energy measures, with real GDP growing neck-to-neck with both freight and passenger traffic in 2004-2009 only to diverge substantially in the period 2010-2015.

    The comparison with bank loans and construction permits below shows different levels to start with (these two have grown much faster than GDP in both periods) but in both cases their growth rates are nonetheless lower in the later period where revised GDP growth, in contrast, is much higher. This is also rather odd. We would have expected higher credit growth and higher growth in construction permits to be associated with higher real GDP growth, not the opposite.

    others

    Comparing these series to GDP growth one-by-one is illustrative to some extent but we might also want to use them to simultaneously predict what GDP growth ought to be.

    For this purpose I first regress annual real GDP growth on annual growth rates for a subset of the above measures during the period 1981-2009: the first model includes, on the right-hand side, annual growth rates in primary energy consumption and electricity generation (as well as the natural logarithms of their values); the second model adds the growth rate and log level of bank loans; and the third model further adds the growth and log level of construction permits. Omitted from this regression are the freight and passenger as well as the carbon dioxide measures, as it turns out that these have very little value in predicting GDP growth ones the other measures are included. (Including them changes nothing, it just eats additional degrees of freedom). The three models explain (have R-square values of) around 73, 82, and 83 % of the variation in GDP growth respectively during 1981-2009 (regression output is here).

    I then use this model to predict out-of-sample Turkey's GDP growth rate in the years 2010-2015 respectively. The average growth rates for the official data as well as those predicted from the three models are shown below.

    predicty

    Unsurprisingly, the model does a good job of predicting GDP growth during 2004-2009, but more interesting is that these composite regression models predict much lower growth rates than indicated by the new GDP figures from Turkstat. The three different models predict Turkey growing at around 4.1-7.5 percentage points lower than the most recent official series. In particular, the third model predicts Turkey's GDP remaining entirely stagnant at on average zero growth between 2010-2015.

    Curiously, in the previous post, the policy model I estimated predicted Turkey's growth in GDP (per capita) to be roughly 4.5 percentage points lower than the revised official data. Thus, two very different methods of predicting growth in Turkish economic output suggest significantly lower growth rates than official data indicates.

    Perhaps there are other measures of economic activity than the ones I have included that do a better job at explaining why the recently revised real GDP statistics coming out of Turkey shows such high growth rates during recent years. Yet even if there are such variables, it is rather odd that a Turkey's phenomenal on-paper transformation from 'Lounging House Cat' to 'Roaring Tiger' cannot be discerned in commensurate growth dynamics with regards to energy consumption, carbon dioxide emissions, freight, passenger traffic, bank loans, or construction permits. Specifically, the former four tend to trace the old series' lower GDP growth rates rather closely, and the latter two exhibit higher growth rates when GDP growth is lower and vice versa. Altogether, these variables predict GDP growth rates that are far below that of the official releases. At the very least, this ought raises some serious issues about the sustainability of economic growth in Turkey.

    In conclusion, I have but one question: Will the real real GDP in Turkey please stand up?
    Son düzenleme : deniz43; 07-10-2017 saat: 08:11.

Sayfa 282/1006 İlkİlk ... 182232272280281282283284292332382782 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •