Sanat Mozaik

[Terraluna]

Polonyali yonetmen Andrzej Wajda'nin kisa kariyerinin en iyi performansini cikarttigi Kuller ve Elmaslar (Ashes and Diamonds), 3 Ekim 1958'de Polonya'da vizyona girdi.

– Ne dusundum biliyor musun? Daha birkac saat once tanistik ama bana, sanki birbirimizi daha uzun suredir taniyormusuz gibi geliyor.

– Nicin hep su koyu gozlugu takiyorsun?

– Ulkeme olan karsiliksiz askimin hatirasi. Bir anlami yok aslinda.



– You know what just occured to me? We me just a few hours ago, but I feel like we've known each other much longer.

– Why do you always wear those dark glasses?

– They are a souvenir of reconciled love for my homeland. Its nothing, really.

[Terraluna]

Hastane (General Hospital) dizisinde uzun yillar Frisco Jones karakterini canlandiran, Cesur ve Guzel dizisinde Dominick ‘Nick’ Marone karakterine hayat veren Amerikali sarkici ve aktor (Peter) John Wagner’in dogum gunu (3 Ekim 1959)

[Terraluna]

Golden Globe ve BAFTA Odullu Ingiliz aktor Clive Owen'in dogum gunu (3 Ekim 1964)

[Terraluna]

Ingiliz new wave, reggae rock, pop rock grubu The Police, 3.studyo albumu Zenyatta Mondatta’yi 3 Ekim 1980’de A&M etiketiyle piyasaya surdu.

[Terraluna]

Ingiliz yazar, gazeteci ve cocuk kitaplari editoru Lindsey Kelk'in dogum gunu (3 Ekim 1980)



"Ellerimin arasinda tuttugum buketin acisini bozmadan kolumun altina bir goz atmayi deniyorum. Angela? Iyi misin? Louisa'nin kaslari catiliyor. Louisa kusursuz makyaji, sarsilmaz sukuneti, milim sasmayan durusuyla mukemmelligin resmi gibi gorunuyor. Ustelik topuklari benimkilerden daha yuksek. Hi hi. Etkili ve guzel konusmada ustume adam tanimam. Sukurler olsun Tanrim, bu Louisa'nin dugunu, benim degil. Ve Tanrim, lutfen Mark benim beceriksiz bir nedime oldugumu fark etmesin. Olur ya dugun tarihimizi belirlemekten vazgecer falan. Cidden, koltukaltlarimda ter lekesi varsa bu cok korkunc. Dahasi, acik kahve tonlarindaki bu elbise beni hasta gostermek icin ozellikle secilmis gibi. Louisa'nin arkasindan koridorda yururken annemle babama hafifce gulumseyip olayin ciddiyetini sulandirmadan mutlu gorunuyorum. Ya da ben boyle gorundugumu umuyorum en azindan. Sac masami prizde birakip birakmadigimi merak ediyormus gibi gorunuyor da olabilirim. S.ktir! Ya masayi prizde biraktiysam? Nikah torenlerinin kisaligi beni daima sasirtmistir. Aylar suren nisanlilik, planlamaya ayrilan onca saat, hatta koca bir haftasonu boyunca devam eden bekarliga veda partisinden sonra, omur boyu surecek olan anlasma en fazla yirmi dakikada olup bitti. Fotograf cekimi bile asil torenden daha cok zaman aldi. 'Evlendigime inanamiyorum,' dedi Louisa. Fiskiyenin yaninda gulumseyen gelin ve basnedime olmakta katiyen zorlanmiyorduk. Ah, poz verirken nasil dogaldik. "



"I tried to sneak a peak under my arms without dislodging anything important from my bouquet. 'Angela? Are you all right?' Louisa frowned at me, a picture of perfection, calm as anything, immaculate make-up and not teetering a touch. And her heels are higher than mine. 'Uh-huh,' I replied, as eloquent as ever. Thank God it's her wedding and not mine. And please God, while I'm at it, could you not let Mark focus on what a shoddy bridesmaid I'm turning out to be, just in case it puts him off setting our date. Seriously though, sweat patches would show horribly, the dress is a light coffee colour, specially selected to make me look sick as a dog. I stumbled down the aisle behind Louisa, with a small smile for my mum and dad, looking appropriately happy whilst acknowledging the solemnity of the occasion. I really hope that's how I look, anyway. There is a good chance I look as if I am wondering whether or not I've left my hair straighteners on. Shit! What if I have left my hair straighteners on? I'm always struck by how short wedding ceremonies are. The months of engagement, hours of planning, a whole weekend for the hen do even, and the lifelong deal was done inside twenty minutes and a couple of hymns. Even the photos took longer than the actual service. 'I can't believe I'm married!' Louisa breathed. We'd got to the not-at-all cheesy bride and head bridesmaid smiling by a fountain section. Oh dear. The poses came naturally, we'd been practising them with each other since we were old enough to hang pillowcases off the back of our heads, after all."

[Terraluna]

Ben Johnson, Jamie Lee Curtis, Hart Bochner'in rol aldigi korku-gerilim Dehset Treni (Terror Train), 3 Ekim 1980'de Amerika'da vizyona girdi. (Turkiye: 23 Subat 1981)

[Terraluna]

Paul McCartney ve Michael Jackson, birlikte yaptiklari Say, Say, Say single'ni 3 Ekim 1983 tarihinde Ingiltere'de Parlophone etiketiyle yayinladilar.

[Terraluna]

Ingiliz Progressive rock grubu Genesis, kendi ismiyle cikardigi 12.albumunu 3 Ekim 1983’de Charisma Records ve Virgin Records etiketleriyle piyasaya surdu.