-
En iyi Napolitan eserler ureten Italyan aktor, oyun yazari, senarist, yazar ve sair Eduardo De Filippo'nun olum yildonumu (31 Ekim 1984)
"1942 yilinin sonu… Duvarda gomme dolap. Pencerede jaluzi. Yaninda camli cikis kapisi. Solda bir kapi daha. Sagda, uzerinde 'Bahceye gider' yazisi olan bir daha basit ve ozemnsiz yapilmis kapi vardir. Arkada odayi ikiye ayiran bir bolme. Onun arkasinda tahta bir yatak, yorgan v. s. den olusan fakir bir adamin yatak odasi. Solda guzel, antika gorunumlu pasli bir karyola ve ona benzer buyuk, kirik bir bufe. Derme catma bir yemek masasi. Bufenin ustunde kutsal kisilerin kucuk heykelleri. Masanin yaninda hasir sandalyeler. Gizli calisan bir kahvehanenin arac gerecleri olabilir. Masanın ustunde aksamdan kalan tepside kirli kahve fincanlari… sabahin erken saatleri… Maria Rosaria kirli gece elbisesiyle kahve fincanlarini yikamaktadir. Disarida giderek artan kavga sesleri yavas yavas on plana cikar. Maria Rosaria ilgisiz gorunuyor. Sol kapidan Amadeo girer. Yataktan yeni kalkmistir ve uyusuktur. Eski, yirtilmis bir kazak giymistir. Elinde eski bir havlu vardir..."
Amedeo: Bana bir kahve yapar misin?
Maria Rosaria: Pisirmedim daha!... Ezmem lazim.
Amedeo: Nasil yani?... Kahve yok mu?
Maria Rosaria: Yok!... Aksamdan kalan kahveden isit…
Amedeo: Hih!... Bu evde yataktan kalmamak en iyisi!... Kalkar kalkmaz sorunlar basliyor!... Bu ne bicim hayat?!... (es) Annem nerede?
Maria Rosaria: Cikti.
Amedeo: Babam?
Maria Rosaria: Henuz kalkmadi.

"Siamo alla fine del secondo anno di guerra (1942)...Enorme stanzone lercio e affumicato. In fondo ampio vano arcuato, con telaio a vetri e battenti di legno, che dà sul vicolo. Porta in prima quinta a sinistra. In prima a destra altra porta in legno grezzo, dipinta ad olio color verde mortella, da mano inesperta: ‘a porta d’ ‘a vinella'. Nell’interno di essa vi sarà, oltre a uno strapuntino per una sola persona, tutto quanto serve al conforto di una minuscola e ridicola camera da letto. Un letto matrimoniale di ottone tubolare ormai ossidato, un comò, una cifoniera con sopra santi e campane di vetro, un tavolo grezzo e sedie di paglia. Sul tavolo si troveranno diverse tazzine da caffè... nelle prime ore del mattino... Maria Rosaria, nei poverissimi panni di figlia del popolo, lava le tazze sporche e le risciacqua nella tiana, disponendole, in ordine, sul tavolo. Dal vicolo, molto in lontananza, si ode il vocio confuso di per*sone che litigano. A poco a poco il litigio diventa sempre più distinto e violento, fino a che se ne distinguono le voci e le parole più accese. Maria Rosaria continua indifferente il suo daffare. Dalla prima a sinistra entra Amedeo; si è svegliato da poco. Nella mano destra reca un asciugamano che è quasi uno straccio."
Amedeo: Se po’ ave’ nu poco ‘e cafè?
Maria Rosaria: Ancora s’ha da fa’.Ha da vóllere ‘a posa.
Amedeo: (scoraggiato) Eh! E che ne parlammo a ffa’! ...Ma è mai possibile ca uno ‘a matina, s’ha da scetà’ comme a n’animale?
Maria Rosaria: non gli risponde.
Amedeo: Mammà addo’ sta?
Maria Rosaria: Sta fore.
Amedeo: E papà?
Maria Rosaria: Nun s’è scetato ancora.
-
Kanadali ressam Alfred Pellan'in olum yildonumu (31 Ekim 1988)
Under the Blue Sun, 1946

Blossoming, c. 1950
-
Buyuk Italyan yonetmen Federico Fellini'nin olum yildonumu (31 Ekim 1993)
“Sinema ruyanin dillerini kullandigindan beri ruyalar hakkinda konusmak filmler hakkinda konusmak gibi; yillar saniyeler icinde gecebilir ve kendinizi bir anda baska bir yerde bulabilirsiniz.”

“Parlare di sogni è come parlare di film, il cinema utilizza il linguaggio dei sogni: anni possono passare in pochi secondi e possono saltare da un posto all'altro.”


https://www.youtube.com/watch?v=dVZC_tJPayU
-
Amerikali aktor ve muzisyen River (Jude) Phoenix’in olum yildonumu (31 Ekim 1993)



-
SAS serisi casus romanlarinin Fransiz yazari, gazeteci ve yayinci Gérard de Villiers'nin olum yildonumu (31 Ekim 2013)
"Peggy Mei-Ling kendinden emin bir hareketle sag gozunun makyajini da tamamladi. Acik renk teni, oval yuz sekli ile bir Cinli’den cok bir Avrupali’ya benziyordu. Anne tarafindan ailesinin koku Mancurya’ya uzaniyordu. Bu nedenle cok uzun bir boya sahipti. Kisa ve kivircik saclarinin ayni kokenden gelen hemcinslerinin sert ve siyah saclariyla bir ilgisi yoktu.
Peggy Mei-Ling makyajini bitirdikten sonra bir adim geri cekilerek aynadaki hayaline bakti. Mini etegi uzun bacaklarini soyle bir kapatiyor, yuksek topuklu ayakkabilarla boyu daha da uzun gorunuyordu. Gogusleri dolgun degildi, ama asil durusunun verdigi hava onu onemli bir insan yapiyordu. Cogu kez onu Italyan sanirlardi. Genc kadini ele veren tek ozellik cekik gozleriydi. Uzun boyu ve sahip oldugu asil hava sayesinde Hong Kong yapimi bazi filmlerde rol almayi basarmisti. Kovvloon’daki Otel Peninsula’nin lobisine girdigi zaman oradaki erkekleri nasil etkilediginin farkindaydi. Adamlarin tek bir dusuncesi vardi: Bir an once onu yataga atmak. Genc kadin tam alti ay sabretmisti. Sonunda bir milyarder, hafta sonu icin genc kadina uc ayda kazandigi kadar para onerince Peggy Mei-Ling gelecekte hangi meslege yonelecegine karar vermisti..."

"Peggy Mei-Ling acheva d’un geste sûr le maquillage de son œil droit, l’allongeant d’un trait vert ; s’attaquant ensuite à sa bouche, elle se dessina deux lèvres encore plus pulpeuses que les siennes. Avec son teint très clair et son visage ovale aux yeux à peine bridés, elle ressemblait plus à une Eurasienne qu’à une Chinoise. De sa mère, originaire de Mandchourie, elle tenait sa taille, immense pour une Asiatique. Ses cheveux courts et ondulés n’avaient rien à voir avec les habituelles baguettes de tambour, raides et noires, de ses sœurs de race.
Son maquillage terminé, Peggy Mei-Ling recula un peu, examinant dans la glace sa silhouette d’un œil critique. Les jambes bien galbées qui émergeaient de sa courte jupe noire étaient encore allongées par des escarpins aux talons de douze centimètres. Sa poitrine n’était pas énorme mais son maintien très droit la faisait paraître plus importante. On la prenait parfois pour une Italienne, et seule la forme de ses yeux trahissait son origine. L’expression hautaine et presque méprisante qu’elle arborait naturellement lui avait fait obtenir plusieurs rôles de garce dans des films produits à Hong-Kong. Lorsqu’elle pénétrait dans le hall de l’hôtel Peninsula à Kowloon, de sa démarche impériale et sensuelle à la fois, les yeux dissimulés derrière de larges lunettes noires, la bouche rouge et charnue peinte comme un phare, les longues jambes découvertes jusqu’à mi-cuisses, tous les mâles présents n’avaient qu’une idée : la mettre dans leur lit. Elle avait tenu bon six mois. Puis, le jour où un trafiquant d’héroïne adipeux, cynique et milliardaire, lui avait offert pour un week-end ce qu’elle gagnait en trois films, Peggy Mei-Ling avait compris où se trouvait son avenir..."
-

Sona erebilecegimin korkulari ellerine gecirince beni
Kalemim kaynasan beynimden bilgiyi azar azar toplamazdan once,
Ustuste yuksekce yigilmis kitaplarin onunde dizilmis karakterlerde,
Iyice olgunlasmis tahili tutan zengin bugday ambarlari gibi;
Farkina vardigim zaman gecenin yildizli yuzunun uzerinde,
Yuce bir ask oykusunun dev gibi bulutlu sembollerini,
Ve dusundugum zaman asla yasamayabilecegimi izinden gitmeye
Onlarin golgelerinin, rastlantinin buyulu eliyle;
Ve hissettigim zaman, bir zamanin guzel yaratigi,
Senin ustune bir daha bakmayacagimi,
Asla keyfini cikarmayacagimi perilerle ilgili guclulugunun icersinde
Isigi yansitmayan askin;-- o zaman sahilinin ustunde
Engin dunyanin tek basina durur, ve dusunurum
Yoklugun icine batip kayboluncaya dek ask ve un.
-

"Keske kelebek olup uc yaz gunu kadar bir omur gecirseydik. Bu uc gunu seninle oyle dolu dolu yasardim ki, elli yillik siradan bir hayata kiyasla daha buyuk mutluluklar sigdirirdim o kisitli zamana. / Vorrei quasi che fossimo farfalle e vivessimo appena tre giorni d'estate, tre giorni così con te li colmerei di tali delizie che cinquant'anni comuni non potrebbero mai contenere." John Keats'ten Fanny Brawne'a Mektuplar
-

"Son yok. Baslangic yok. Sadece hayatin sonsuz tutkusu var. / Non c’è fine. Non c’è inizio. C’è solo l’infinita passione per la vita" Fellini
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri