Sayfa 3115/7020 İlkİlk ... 211526153015306531053113311431153116311731253165321536154115 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 24,913 - 24,920 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Nobel Odullu Portekizli yazar José (de Sousa) Saramago'nun dogum yildonumu (16 Kasim 1922)

    "Insanlarin neler yapip yapamayacagi onceden hic belli olmaz, beklemek, zaman tanimak gerekir, her seye egemen olan zamandir, zaman kumar masasinda karsimiza oturan oteki kumarbazdir ve butun kartlar onun elindedir, bizler ancak yasam karsiliginda o masada bir seyler kazaniriz, kendi yasamimiz karsiliginda..." Korluk



    “Nunca se puede saber de antemano de qué son capaces las personas, hay que esperar, dar tiempo al tiempo, el tiempo es el que manda, el tiempo es quien está jugando al otro lado de la mesa y tiene en su mano todas las cartas de la baraja, a nosotros nos corresponde inventar los encartes con la vida, la nuestra...”



    "Yolculuk asla bitmez. Biten yolculardir sadece. Ustelik onlar da hatirda, anilarda, anlatilarda bir sure daha kalirlar. Kumsalda oturan yolcu 'Gorulecek baska bir sey kalmadi'dediginde bilir aslinda bunun boyle olmadigini. Yolculugun sonu bir yenisinin baslangicindan ibarettir. Gorulmeyeni gormek sarttir; gorulmus olani yeniden gormek; yazin goruleni bir de kisin gormek, gece goruleni bir de gunduz gozuyle seyretmek, eskiden yagmurun islattigini simdi gunes altinda gormek, olmamis hasadi, curumus meyveyi, yeri degismis kayayi, onceleri orada olmayan golgeyi. Atilan adimlarin ustunden yeniden gecmek gerekir, tekrar etmek ve yanlarina yenilerini eklemek icin. Yolculuga yeniden cikmak gerekir. Her zaman. Yolcu yeniden yollarda."



    "Yasam, enstrumanlari akortlu da olsa, akortsuz da olsa devamli calan bir orkestradir. / La vida es una orquesta que siempre está tocando, afinada, desafinada. / La vita è un'orchestra che suona sempre, intonata, stonata"



    "Gercek ve yalan ayni agizdan cikar ve geride bir iz birakmaz. / La verdad y la mentira pasan por la misma boca y no dejan rastro. / La verità e la menzogna passano per la stessa bocca e non lasciano traccia."



    " 'Sana bakmami istemiyorsan, golgene bakarim.' dedi. 'Golgeme bakacaksan, dilegim golgem neredeyse orada olmaktir.' diye yanitladi. / 'Miraré tu sombra si no puedo mirarte a ti', dice , y responde: 'Entonces yo estaré donde esté mi sombra, si allí va a estar tu mirada.' / 'Guarderò la tua ombra, se non vuoi che guardi te.' gli disse, e lui rispose 'Voglio essere ovunque sia la mia ombra, se la’ saranno i tuoi occhi.' "



    Frank Horvat, Warsaw, couple in a cafe, 1963

  2. Nijeryali roman yazari, sair, profesor ve elestirmen Chinua Achebe'nin dogum yildonumu (16 Kasim 1930)

    Modern bir is haninin
    Yuksek penceresinden bakarken
    Yeni cikmis mango fidesi gordum
    Genis beton cikintinin uzerinde
    Iki kat asagidaki,
    Mor, iki yaprakli, duruyordu ikiye yarilmis
    Kara yumurtasinin uzerinde. El ediyordu nese icinde
    ruzgara ve gunese
    Iki saganak arasinda-ziyafet cekiyordu her gun kendine
    Bol bol tohumundaki nisastasiyla

    Ne kadar surer?
    Ne kadar, yagmurlarin yikadigi bu tas gomut
    ucurumundan bu mutlu el sallayis?
    Ne kadar surer toprak tencerenin
    dibinde kalmis unla doyunmak?
    Belki de inanci hic olmeyen
    Bir pencere gibi durmus bekliyordu
    Ormandan gelecek, o posteki sacli
    Gucuyle tohumu sonsuza dek dondurabilen kutsal adami.
    Ya da belki kocaman bir seyin sebze kasesine yerlestirilmis
    Hindistancevizi yumrusunun durmadan yenilenen lekesi uzerinde
    Yasli kaplumbaganin tansikti sofrasini umuyordu
    Bu masaldan uzak, inanctan uzak gunlerde?



    Through glass window pane
    Up a modern office block
    I saw, two floors below, on wide-jutting
    Concrete canopy a mango seedling newly sprouted
    Purple, two-leafed, standing on its burst
    Black yolk. It waved brightly to sun and wind
    Between rains—daily regaling itself
    On seed-yams, prodigally.

    For how long?
    How long the happy waving
    From precipice of rainswept sarcophagus?
    How long the feast on remnant flour
    At pot bottom?
    Perhaps like the widow
    Of infinite faith it stood in wait
    For the holy man of the forest, shaggy-haired
    Powered for eternal replenishment.
    Or else it hoped for Old Tortoise’s miraculous feast
    On one ever recurring dot of cocoyam
    Set in a large bowl of green vegetables
    These days beyond fable, beyond faith?



    "Ve sonunda yagmur kati, donmus su damlaciklari halinde dusmeye basladi; halk doluya 'cennet suyundan findik' diyordu." Ruhum Yeniden Dogacak



    "When the rain finally came, it was in large, solid drops of frozen water which the people called 'the nuts of the water of heaven.”

  3. Amerikali yazar, filozof ve bitki bilimci Terence (Kemp) McKenna’nin olum yildonumu (16 Kasim 1946)



    “Algiladigimiz dunya, algilanabilir dunyanin ufak bir bolumunun, algilayabilecegimiz ufak bir bolumunun ufak bir bolumudur.”



    “Bir toplumda akil sagliginin maliyeti, mutlak duzeyde yabancilasmadir.”



    “Doga dilsiz degil, insan sagir.”

  4. (American Film Institute) AFI'nin listesinde Tum Zamanlarin En Buyuk Aktorleri siralamasinda 7. sirada bulunan, Akademi Odullu Amerikali aktor (William) Clark Gable'in olum yildonumu (16 Kasim 1960)








  5. Kanadali caz piyanisti ve sarkicisi Diana (Jean) Krall'un dogum gunu (16 Kasim 1964)





    https://www.youtube.com/watch?v=d8RYUZT57XA

  6. Uluslararasi Siir Forumu, 16 Kasim 1967'de Fazil Husnu Daglarca'yi 'Yasayan En Buyuk Turk Sairi' secti. / Fazil Husnu Daglarca was selected 'The Best Living Turkish Poet' by the International Poetry Forum in Pittsburgh, USA on November 16, 1967




  7. Andy Warhol'un kisa filmlerinin gozde oyuncusu, kokeni Ingiliz Kraliyet Ailesine uzanan, Amerikali aktris Edith Minturn 'Edie' Sedgwick'in olum yildonumu (16 Kassim 1971)






  8. Ingiliz filozof, yazar ve karsilastirmali dinler uzmani Alan Wilson Watts'in olum yildonumu (16 Kasim 1973)

    "Dogasi gecicilik ve degiskenlik olan bir dunyada tamamen guvence icinde olmayi istememizin kendisinin bir celiski oldugu basindan bellidir. Fakat bu celiski guvenceye duyulan arzuyla degisim olgusu arasindaki catismadan daha derindedir. Guvence icinde olmak istiyorsam, yani hayatin akisindan korunmak istiyorsam eger, yasamdan ayri durmayi istiyorum demektir. Oysa bu ayrim duygusunun kendisidir beni guvencesiz hissettiren. Guvencede olmak 'beni' ayri tutmak ve guclendirmek demektir, ancak beni yalniz ve korkmus hissettiren yasamdan ayri duran 'beni' duygusunun kendisidir. Baska bir deyisle, ne kadar guvence elde edersem o kadar daha fazlasini isteyecegim.Bunu daha yalin ifade edecek olursam: Guvence arzusu ve guvencesiz hissetmek ayni seydir. Nefesinizi tutmaniz onu kaybetmeniz demektir."



    "There is a contradiction in wanting to be perfectly secure in a universe whose very nature is momentariness and fluidity. But the contradiction lies a little deeper than the mere conflict between the desire for security and the fact of change. If I want to be secure, that is, protected from the flux of life, I am wanting to be separate from life. Yet it is this very sense of separateness which makes me feel insecure. To be secure means to isolate and fortify the 'I,' but it is just the feeling of being an isolated 'I' which makes me feel lonely and afraid. In other words, the more security I can get, the more I shall want.To put it still more plainly: the desire for security and the feeling of insecurity are the same thing. To hold your breath is to lose your breath."



    "Mutlu olmak, kendinizi unutmak istiyorsunuz, ancak kendinizi unutmaya calistikca unutmaya calistigini benliginizi o derece hatirlarsiniz. Acidan kacmaya calisirsiniz fakat kacmak icin mucadele ettikce aciyi daha da alevlendirirsiniz. Korkuyorsunuz ve cesur olmak istiyorsunuz ama cesur olma cabasi kendinden kacmaya calisan korkunun kendisidir."



    "You want to be happy, to forget yourself, and yet the more you remember the self you want to forget. You want to escape from pain, but the more you struggle to escape, the more you inflame the agony. You are afraid and want to be brave, but the effort to be brave is fear trying to run away from itself."

Sayfa 3115/7020 İlkİlk ... 211526153015306531053113311431153116311731253165321536154115 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •