Sayfa 3389/7020 İlkİlk ... 238928893289333933793387338833893390339133993439348938894389 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 27,105 - 27,112 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Amerikali yazar, sair ve aktivist (Everett Leroi Jones) Amiri Baraka’nin olum yildonumu (9 Ocak 2014)

    Kostum giymis
    Belsoguklugu degildi
    Siyahlari katleden
    Beyaz carsaf hastaliklari
    Insanligin cogu hosnut oldukca
    Akil ve akil sagligi terorize oldu
    Onlar diyor ki (kim diyor?)
    Kime soyluyorlar
    Paralarinikim oduyor
    Yalanlari kim soyluyor
    Kim tebdili
    Kimin koleleri var
    Starbucks’tan dolarlari kim topluyor
    Ciftliklerin yagini kim cikartiyor
    Kim kuruttu Kizilderililerin soyunu
    Siyah ulusunu kim telef etmeye calisti
    Kim yasiyor Wall Street’te
    O tasaklarini kesen
    Anana tecavuz eden
    Babani linc eden ilk ciftlik
    Zift kimde, tuyleri kim aldi
    Kibrit kimde, kim atese verdi
    Kim oldurdu kim kiraladi
    Kim Tanri oldugunu soyledi
    Kim Seytan hala
    Kim en buyuk
    Kim en iyi
    Kim benziyor Isa’ya
    Her seyi kim yaratti
    En akilli kim
    En buyuk kim
    En zengin kim
    Kim senin cirkin kendisinin en yakiisikli oldugunu soyleyen
    Sanati kim tanimiyor
    Bilimi kim tanimliyor…



    It wasn't
    The gonorrhea in costume
    The white sheet diseases
    That have murdered black people
    Terrorized reason and sanity
    Most of humanity, as they pleases
    They say (who say?)
    Who do the saying
    Who is them paying
    Who tell the lies
    Who in disguise
    Who had the slaves
    Who got the bux out the Bucks
    Who got fat from plantations
    Who genocided Indians
    Tried to waste the Black nation
    Who live on Wall Street
    The first plantation
    Who cut your nuts off
    Who rape your ma
    Who lynched your pa
    Who got the tar, who got the feathers
    Who had the match, who set the fires
    Who killed and hired
    Who say they God & still be the Devil
    Who the biggest only
    Who the most goodest
    Who do Jesus resemble
    Who created everything
    Who the smartest
    Who the greatest
    Who the richest
    Who say you ugly and they the goodlookingest
    Who define art
    Who define science…

  2. Polonyali sosyolog ve filozof Zygmunt Bauman’in olum yildonumu (9 Ocak 2017)

    “Kendi becerimiz, adanmisligimiz ve zor kazanilan marifetlerimiz sayesinde bir zamanlar elde edilmis sonuclar yalnizca havali bir kredi karti ve bir tusa basmayi gerektiren bir cihazda 'taseronlastirildiginda', bircok insani eskiden mutlu kilan ve muhtemelen herkesin mutlulugu acisindan yasamsal olan sey 'basariyla kotarilmis is', ustalik, maharet ve beceri karsisinda, yildirici bir gorevin yerine getirilmesi, inatci bir engelin ustesinden gelinmesi karsisinda duyulan gurur zamanla yitirilir. Daha uzun vadede, bir zamanlar elde edilen beceriler ve yeni beceriler kazanma ve uzmanlasma huneri de yitip gider ve bunlarla beraber, ozsayginin aciga cikardigi mutlulugun yani sira, yerine baska bir sey koymasi cok guc olan izzetinefsin yasamsal sarti, yani ustalik yetenegini tatmin etme zevki de yitip gider.” Yasama Sanati



    “The pleasures of relaxation are not the only ones to have been laid at the altar of a life hurried for the sake of saving time to chase other things. When the effects that were once attained thanks to our own ingenuity, dedication and hard-learned skills are ‘outsourced’ to a gadget requiring only a swish of a credit card and a push of a button, something that used to make many people happy and was probably vital for everybody’s happiness is lost on the way: pride in ‘work well done’, in dexterity, smartness and skill, in a daunting task performed, an indomitable obstacle over- Introduction come. In the longer run, skills once obtained, and the very ability to learn and master new skills, are forgotten and lost, and with them goes the joy of gratifying the workmanship instinct, that vital condition of self-esteem, so diffi cult to replace, along with the happiness offered by self-respect.”

  3. “Asiklar guvensizlik hissettiklerinde, yapici olmayan sekilde davranma egilimi gosterirler, ya hosa gitmeye calisirlar, ya denetimi almaya calisirlar, hatta fiziksel olarak kavga ettikleri de olur. Butun bunlar buyuk ihtimalle partneri kaciracaktir. Guvensizlik bir kez isin icine karistiginda, serinkanli, akliselim ve sakin davranmak imkansiz olur. Akintiya kapilan iliskinin dumensiz, dayaniksiz sandali, bir cok iliskinin batma tehlikesi gecirdigi, adi kotuye cikmis iki kaya arasinda yalpalar durur: tam boyun egme ve tam iktidar, uysalca riza gosterme ve kustah fetih, kendi ozerkligini ortadan kaldirma ve partnerinkini zapt etme. Bu kayalardan birine carpmak, yedek parca caginda buyumus ve tamir sanatini ogrenme firsati bulamamis yeni yetme bir gemiciyi tasiyan bir sal soyle dursun, gayet iyi giden ve deneyimli bir murettebata sahip bir teknenin bile parcalanmasina yeter. Hicbir modern denizci, denizde yol alacak durumda olmayan bir ogeyi tamir etmek icin bir dakika bile kaybetmez: Yedegiyle onu hemen degistirmek ister. Ama iliskilerin salinda yedek parca bulunmaz.” Akiskan Ask



    “When lovers feel insecure, they tend to behave unconstructively, either trying to please or trying to control perhaps even lashing out physically — all are likely to drive the lover away. Once insecurity creeps in, navigation is never confident, thoughtful and steady. Rudderless, the frail raft of relationship sways between one and the other of the two ill-famed rocks on which many a partnership flounders: total submission and total power, meek acceptance and arrogant conquest, effacing one's own autonomy and stifling the autonomy of the partner. Hitting either of the two rocks would wreck even a shipshape boat with a seasoned crew — let alone a raft carrying an inexperienced sailor who, having been brought up in the spare-parts era, never had a chance to learn the art of damage repair. None of the up-to-date sailors would waste time on repairing the part that is no longer seaworthy and would rather put a spare in its place.But on the raft of relationship, spares are not available.”

  4. "Ben hic cocuk olmadim. Cocuklugum olmadi. Cocuksu esrimenin sicak ve gunesli gunleri; safligin engin huzuru; evrenin gundelik kesfindeki surprizler: Nedir bunlar? Bilmiyor ya da animsamiyorum. Sonradan kitaplardan ogrendim bunlari; simdi ise genclere bakarak tahminde bulunuyorum. Bu duygulari ilk kez yirmi yasindan sonra, birkac mutlu ateskes ya da bos vermislik aninda hissettim ve yasadim. Cocukluk asktir, nesedir, kaygisizliktir ancak ben gecmisteki kendimi hep ayrik, mahzun, dusunceli goruyorum. Cocuklugumdan beri kendimi, nedendir bilmem, korkunc derecede yalniz ve farkli hissettim. Bizimkilerin yoksullugundan midir, yoksa baskalari gibi dogmamis oldugumdan midir acaba? Bilmiyorum. Tek hatirladigim, genc bir teyzenin bana alti yedi yaslarimdayken ihtiyar adini takmis ve butun akrabalarimin bunu kabullenmis oldugu. Gercekten de cogu zaman ciddi ve catik kasliydim. Baska cocuklarla dahi cok az konusurdum; iltifatlardan SIKILIR, yalakaliklardan rahatsiz olurdum ve en guzel cagdaki arkadaslarin dizginsiz gurultu patirtisina minicik, yoksul ve karanlik evimizin en korunakli koselerindeki yalnizligi yeglerdim. Kisacasi sapkali hanimlarin ‘huysuz cocuk’, saclari acik kadinlarin da ‘kara kurbagasi’ adini verdigi turde biriydim." Bitik Adam



    "Io non sono mai stato bambino. Non ho avuto fanciullezza. Calde e bionde giornate di ebbrezza puerile; lunghe serenità dell'innocenza; sorprese della scoperta quotidiana dell'universo: che son mai? Non le conosco o non le rammento. L'ho saputo dai libri, dopo; le indovino, ora, nei ragazzi che vedo; l'ho sentite e provate per la prima volta in me, passati i vent'anni, in qualche attimo felice di armistizio o di abbandono. Fanciullezza è amore, letizia, spensieratezza, ed io mi vedo, nel passato, sempre, separato, meditante. Fin da ragazzo mi son sentito tremendamente solo e diverso - né so il perché. Forse perché i miei eran poveri o perché non ero nato come gli altri? Non so: ricordo soltanto che una zia giovane mi diede il soprannome di vecchio a sei o sett'anni e che tutti i parenti l'accettarono. E difatti mene stavo il più del tempo serio e accigliato: discorrevo pochissimo, anche con gli altri ragazzi; i complimenti mi davan noia; i gesti mi facevan dispetto; e al chiasso sfrenato dei compagni dell'età più bella preferivo la solitudine dei cantucci più ritirati della nostra casa piccina, povera e buia. Ero, insomma, quel che le signore col cappello chiamano un bambino scontroso e le donne in capelli un rospo.”

  5. 20 Subat-1 Mart 2020 tarihleri arasinda duzenlenecek olan 70. Berlin Film Festivali’nin juri baskanligina usta oyuncu Jeremy Irons secildi.

    “Bu kadar uzun zamandir hayran olduhum ve her zaman katilmaktan keyif aldigim bir festival olan Berlinale’de Uluslararası Juri Baskani rolunu ustlenmek benim icin buyuk zevk. Festival icin Berlin’de olmak bana sadece o buyuk sehri hatirlatmakla kalmayip ayni zamanda festival tarafindan secilen bu yilki filmleri izleme ve ardindan da diger juri uyeleriyle kendi dusuncelerimi tartisma firsati sunacak.”



    "It is with feelings of great pleasure and not inconsiderable honor that I take on the role of president of the International Jury for the Berlinale 2020, a festival that I have admired for so long and that I have always enjoyed attending. Being in Berlin for the festival will be a treat giving me the opportunity not only to remind myself of that great city but also to watch this year’s crop of films chosen by the festival, followed by the opportunity to discuss their merits with my fellow jury members."

  6. Warner Bros. Pictures, Margot Robbie'nin basrolunu ustlendigi ve Harley Quinn'in Gotham sehrinde sucla savaşan bir kanun savascisi olan Helena Bertinelli ve sucla savasan bir aileden gelen yakın dovus ustasi Dinah Laurel guclerini birlestirip, kacirilan kizi kurtarmak icin Black Mask'a karsi zorlu bir mucadeleye girmesini anlatan Birds Of Prey'in yeni fragmanini yayinladi.


  7. "...ve korku yerini sessizce guvene terkeder-: Ey anlamsiz keder, ey ruya, ey safak, ey dipsiz irmak... / ...und Schrecken lautlos wechselnd mit Vertrauen-: O Trauer ohne Sinn, o Traum, o Grauen, o Tiefe ohne Grund... / ...and fear becoming trust turning fear-:Oh groundless grief, oh dream, oh weight to bear, oh depth, depth without ground." Rainer Maria Rilke, Cocukluk



    Ivan'in Cocuklugu (Ivan's Childhood, 1962) Andrei Tarkovsky





  8. Calinan Buseler (Baisers volés - Stolen Kisses,1968) François Truffaut

Sayfa 3389/7020 İlkİlk ... 238928893289333933793387338833893390339133993439348938894389 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •