-
Fransiz Empresyonist ressam Gustave Caillebotte'nin dogum yildonumu (19 Agustos 1848)
Giorno di pioggia a Parigi (Jour de pluie à Paris - Paris Street; Rainy Day, 1877)

Les jardiniers, ca. 1875-1877

https://www.youtube.com/watch?v=aGped5MmPNo
-
Fransiz ressam Pierre Waidmann’in dogum yildonumu (19 Agustos 1860)
Huy (Belgique), 1906

Effet de neige, 1911
-
Amerikali ressam George Wesley Bellows’un dogum yildonumu (19 Agustos 1882)
Men of the Docks, 1912

Cliff Dwellers, 1913 (Los Angeles County Museum of Art)
-
Rumen ressam ve profesor Theodor Aman’nin olum yildonumu (19 Agustos 1891)
Vlad the Impaler and the Turkish Envoys, 19th century

Gypsy Girl, 1884
-
Ingiliz filozof Gilbert Ryle'in dogum yildonumu (19 Agustos 1900)
"Kafamin icinde bir melodi akip giderken, odalar arasindaki duvara kulagimi dayadigim zaman komsumun boguk boguk islik calmalarini isittigim sekilde, bir operatorun kafatasimin icine gomulu orkestrayi ortaya cikaracagini, ya da bir doktorun kafatasima stetoskopunu koyarak iceride sarip sarmalanmis bir muzik parcasini dinleyecegini hic kimse dusunmez."

"No one thinks that when a tune is running in my head, a surgeon could unearth a little orchestra buried inside my skull or that a doctor by applying a stethoscope to my cranium could hear a muffled tune, in the way in which I hear the muffled whistling of my neighbour when I put my ear to the wall between our rooms."
"Onlarin yurekleri memleketin kotu durumunun umutsuz oldugunu duyduklari zaman usulen carpar ama istahlari etkilenmemis olarak kalir ve yasamlarinin siradan akisi bozulmaz. Onlarin bir ordunun resmi gecidiyle gogusleri kabarir, ama onlar kendileri bu resmi gecit icinde olmaktan kacinirlar. Onlar daha cok tiyatro izleyicisine ve roman okuyucusuna benzerler ve elbette gercek sancilar, uzuntuler, titreme ve umutsuzluk cirpinislari, kizginlik, nese ve tiksinme hissederler ama bunlarin bir yalandan-inanma oldugunu tiyatro izleyicilerinin ve roman okurlarinin anlayabilmesi gibi bir fark vardir ortada."

"Their hearts duly sink wheu they hear that their country's plight is desperate, but their appetites are unaffected and the routines of their lives are unmodified. Their bosoms swell at a march-past, but they avoid marching themselves. They are rather like theatregoers and novel readers, who also feel genuine pangs, glows, flutters and twinges of despair, indignation, exhilaration and disgust, with the difference that the theatregoers and novel readers realise that they are making-believe."
-
Amerikali sair Ogden Nash’in dogum yildonumu (19 Agustos 1902)
Bankalari ovmek icin yazildi bu siir.
Para sikirtisi neymis gor, hele bir bankadan iceri gir!
Bir de garip bir ses duyacaksin, ne kadin sesi o, ne su siriltisi,
Bilirim, duymuslugun yok, o, binlik banknotlarin hisirtisi.
Mermer konaklarda otururmus bankerler, haklari,
Bosuna mi yillar yili ‘Milli Kalkinma’ diye bagirip cagirdiklari!
Asil, bir usulleri var, ona borclular her seyi, o bir bozulmaya
gorsun, bankalarin isi bitti:
Kisacasi, paraya muhtac olanlardan gayrisina acilir kredi.
Sizi bilmez miyim hic, anli sanli bankerler, nasil da kili kirk yararsiniz!
Siz, ev kirasini odemek icin borc istemeye gelen vatandaslari
kurus koklatmaksizin dehliyebilen milli kahramanlarsiniz.
Evet. Siz, cocugum dogacak diye elli dolar borc istemeye
gorsun bir dar gelirli,maymunlara zart zurt eden
Tarzan edasiyle bakarsiniz suratina…

This is a song to celebrate banks,
Because they are full of money and you go into them and all
you hear is clinks and clanks,
Or maybe a sound like the wind in the trees on the hills,
Which is the rustling of the thousand dollar bills.
Most bankers dwell in marble halls,
Which they get to dwell in because they encourage deposits
and discourage withdrawals,
And particularly because they all observe one rule which woe
betides the banker who fails to heed it,
Which is you must never lend any money to anybody unless
they don't need it.
I know you, you cautious conservative banks!
If people are worried about their rent it is your duty to deny
them the loan of one nickel, yes, even one copper engraving
of the martyred son of the late Nancy Hanks;
Yes, if they request fifty dollars to pay for a baby you must
look at them like Tarzan looking at an uppity ape in the jungle…
-
Perulu sair ve ressam César Moro’nun dogum yildonumu (19 Agustos 1903)
Beliriyorsun…
Yasam ortada
Yagmur kokusu ortada
Seni yaratiyor yagmur
Kapimi caliyorsun
Agac
Kent yelken actigin deniz
Adimlarinla basliyor gece
Uzaklarda beliriyor yurek
Alnina uzaniyor
Bir buyu gibi isildiyorsun Altin dagi karli dag
Sacinin gorkemli dumaniyla
Gozlerinde gecenin hayvanlariyla
Korlardan olusmus govdenle
Parcalara boldugun geceyle
Ellerinden dusen gece parcalariyla
Gelisinin tutusturdugu sessizlikle
Dalgalarla kabarmalarla
Evlerin salinisiyla
Isiklarin salinisiyla karanlikta
Sozcuklerinle
Irmaga benzeyen bir sokakla
Geldin ve gittin bir an icinde
Yasamimi aramaya basliyorsun
Beklenen olumu
Seni gondermenin yarattigi olumu
Sessizlikleri bekleyisi
Geldigin anda yasanacak gunu
Golgelerle sariyorsun beni
Beni isitiyorsun
Bulundugun o fosforlu denizde boguyorsun beni
Suskunluklarin oldugu yerde
Soyut ve korkulu kavramini duyuyorum varliginin
Seninle o kavram arasinda
Mahserde yildizlar belirmeye basliyor
Kaplan kukreyisleri ve yaslar arasinda
Sevinc yaslari ve sonsuz agitlar arasinda
Seni baglamak istedigim avunmada
Govdenin yamacinda
Isiyan ayaklarinda
Ayaklarinin burclarinda
Yeryuzu gecesinde
Sana zincirlenmis o dilsiz gecede
Kanina karismis gecede
Yucelterek basinin sirca cicegini
Gezegenleri ve trenleri kapsayan akvaryumda
Dunyayi yayan birakan
Ve denizleri dengede tutan gucte
Ve isiltili beyninde
Ve sonsuz sarilisimda benim
Ve durmadan dogan sevgide
Seni saran sevgide
Ve silinmez izler birakan ayaklarinda
Tarihin okunabilecegi yerde
Evrenin geleceginde
Ve senin varligina karismis
Isikli gunlerimde

Apareces
La vida es cierta
El olor de la lluvia es cierto
La lluvia te hace nacer
Y golpear a mi puerta
Oh árbol
Y la ciudad el rnar que navegaste
Y la noche se abren a tu paso
Y el corazón vuelve de lejos a asomarse
Hasta llegar a tu frente
Y verte como la magia resplandeciente
Montaña de oro o de nieve
Con el humo fabuloso de tu cabellera
Con las bestias nocturnas en los ojos
Y tu cuerpo de rescoldo
Con la noche que riegas a pedazos
Con los bloques de noche que caen de tus manos
Con el silencio que prende a tu llegada
Con el trastorno y el oleaje
Con el vaivén de las casas
Y el oscilar de luces y la sombra más dura
Y tus palabras de avenida fluvial
Ten pronto llegas y te fuiste
Y quieres poner a flote mi vida
Y sólo preparas mi muerte
Y la muerte de esperar
Y el morir de verte lejos
Y los silencios y el esperar el tiempo
Para vivir cuando llegas
Y me rodeas de sombra
Y me haces luminoso
Y me sumerges en el mar fosforescente donde acaece tu estar
Y donde sólo dialogamos tú y mi noción oscura y pavorosa de tu ser
Estrella desprendiéndose en el apocalipsis
Entre bramidos de tigres y lágrimas
De gozo y gemir eterno y eterno
Solazarse en el aire rarificado
En que quiero aprisionarte
Y rodar por la pendiente de tu cuerpo
Hasta tus pies centelleantes
hasta tus pies de constelaciones gemelas
En la noche terrestre
Que te sigue encadenada y muda
Enredadera de tu sangre
Sosteniendo la flor de tu cabeza de cristal moreno
Acuario encerrando planetas y caudas
Y la potencia que hace que el mundo siga en pie y guarde el equilibrio de los
mares
Y tu cerebro de materia luminosa
Y mi adhesión sin fin y el amor que nace sin cesar
Y te envuelve
Y que tus pies transitan
Abriendo huellas indelebles
Donde puede leerse la historia del mundo
Y el porvenir del universo
Y ese ligarse luminoso de mi vida
A tu existencia
De profundis, ca. 1922

Sin título, 1921
-
Fransiz ressam William-Adolphe Bouguereau’nun olum yidonumu (19 Agustos 1905)
Égalité devant la mort (Equality Before Death), 1848

Nymphs and Satyr, 1873
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri