Sayfa 474/7020 İlkİlk ... 3744244644724734744754764845245749741474 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 3,785 - 3,792 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Irlandali oyun ve kisa oyku yazari, romanci ve sair Oscar Wilde’in dogum yil donumu (16 Ekim 1854)

    "Onu seviyorum, onun da beni sevmesini saglamaliyim. Sen ki yasamin tum gizlerini bilirsin, soyle bana, nasil bir buyu yapayim da Sibyl Vane beni sevsin? Romeo'yu kiskandirmak istiyorum. Tarihin olmus asiklari bizim guluslerimizi duysunlar da huzunlensinler istiyorum. Bizim atesimizden bir soluk onlarin topragina can versin, kullerini uyandirip aci cektirsin istiyorum." Oscar Wilde, Dorian Gray'in Portresi



    "I love her, and I must make her love me. You, who know all the secrets of life, tell me how to charm Sibyl Vane to love me? I want to make Romeo jealous. I want the dead lovers of the world to hear our laughter, and grow sad. I want a breath of our passion to stir dust into consciousness, to wake their ashes into pain. "


    "Hosca kal, sevgili Prens!"diye mirildandi, "Elini opmeme izin verir misin?" / "Arrivederci, caro Principe!" mormorò; "posso baciarti la mano?" Oscar Wilde, Mutlu Prens / La rondine ed il principe felice






    Kulak verin sozlerime iyice,
    Herkes oldurebilir sevdigini
    Kimi bir bakisiyla yapar bunu,
    Kimi dalkavukca sozlerle,
    Korkaklar opucuk ile oldurur,
    Yurekliler kilic darbeleriyle!

    Kimi gencken oldurur sevdigini
    Kimileri yasli iken oldurur;
    Sehvetli ellerle oldurur kimi
    Kimi altindan ellerle oldurur;
    Merhametli kisi bıcak kullanir
    Cunku bicakla olen cabuk sogur.

  2. Ingiliz roman yazari ve sair Charlotte Brontë, Jane Eyre romanini 16 Ekim 1897 tarihinde yayinladi.



    "Sanki sol kaburgamin altinda bir yerde bir ip varmis da bu ip, senin sol kaburgana simsiki bir kordugumle baglanmis. Oyle saniyorum ki aramiza daglar, denizler girerse bizi birbirimize baglayan bu ip kopacak. O zaman da icin icin kanlarim akacakmis gibi bir kuruntuya kapiliyorum."






    "Usuyorsun, cunku yalnizsin, icinde gomulu duran atesi hicbir insan yakinligi alevlendiremiyor. Hastasin, cunku duygularin en guzeli, insanogluna bahsedilen en tatli, en yuce duygu senden uzak duruyor. Aptalsin, cunku o kadar aci cekerken mutlulugu yanina cagirmaktan kaciyorsun, onun seni bekledigi yere dogru bir tek adim atmaya bile yanasmiyorsun."

  3. Italyan romanci, oyku yazari, ressam, sair ve gazeteci, Tatar Colu kitabi ile taninan Dino Buzzati Traverso'nun dogum yil donumu (16 Ekim 1906)

    "Insanlar, su nehri astiktan sonra on kilometre daha gidince varirsin, diyeceklerdir. Ama buna karsilik yol hic bitmeyecektir, gunler gitgide daha kisalacak, yol arkadaslari seyreklesecek, camlarda hareketsiz, donuk, kafalarini sallayan suratlar gorunecektir."





    "Dietro quel fiume - dirà la gente -ancora dieci chilometri e sarai arrivato. Invece non è mai finita, le giornate si fanno sempre più brevi, i compagni di viaggi più radi, alle finestre stanno apatiche figure pallide che scuotono il capo.”


    "O zaman degin, cocukken insana sonsuz gibi gorunen bir yolda, yillarin yavas yavas ve hafifce gectigi, boylece hic kimsenin akip gittiklerinin ayirdina varmadigi bir yolda, hep ilk gencliginin kaygisizligiyla ilerlemisti. Insan bu yolda sakin sakin, cevresine merakla bakarak ilerlerdi, aceleye gercekten hic gerek yoktu, ne arkanizda sizi SIKISTIRAN ne de tabi, bekleyen birileri bulunurdu, arkadaslariniz da kaygisiz, oynamak icin SIK SIK durarak ilerlerdi. Evlerinin kapisindan buyukler size dostca selam verir ve suc ortakligi dolu guluslerle ufku gosterirlerdi; boylece yurek yigitce ve tatli arzularla carpmaya baslar ve insan kendisini az otede bekleyen harikulade umudunu tadar; gerci o seyler henuz uzaktadir ama bir gun onlara ulasilacagi kesin, tartismasiz bir bicimde kesindir.”



    "Fino allora egli era avanzato per la spensierata età della prima giovinezza, una strada che da bambini sembra infinita, dove gli anni scorrono lenti e con passo lieve, così che nessuno nota la loro partenza. Si cammina placidamente, guardandosi con curiosità attorno, non c'è proprio bisogno di affrettarsi, nessuno preme di dietro e nessuno ci aspetta, anche i compagni procedono senza pensieri, fermandosi spesso a scherzare. Dalle case, sulle porte, la gente grande saluta benigna, e fa cenno indicando l'orizzonte con sorrisi di intesa; così il cuore comincia a battere per eroici e teneri desideri, si assapora la vigilia delle cose meravigliose che si attendono più avanti; ancora non si vedono, no, ma è certo, assolutamente certo che un giorno ci arriveremo.”

  4. Amerikali yazar Kathleen Winsor’un dogum yil donumu (16 Ekim 1919)

    “Amber St. Clare, henuz on altisinda hamileydi, bes parasizdiı ve Londra’nin tehlikeli sokaklarinda tek basinaydi. Ancak keskin zekasi, gozu karaligi ve dillere destan guzelligi sayesinde Restorasyon Donemi Ingilteresi’nde bir kadinin erisebilecegi en yuksek noktaya erisecek; fahiselerin, haydutlarin ve katillerin arasindan siyrilip saraya terfi eden bu genc kadin, hem Buyuk Veba’yi, hem Londra Yangini’ni yasayacakti. En yoksulundan en soylusuna sayisiz erkegin -ve kadinin- gonlunu fetheden Amber, daima tek bir adama bagliydi. En cok sevdigi ve asla elde edemeyecegi o adam, bir mucize kadar uzakti ona.”



    “Abandoned pregnant and penniless on the teeming streets of London, 16-year-old Amber St. Clare manages, by using her wits, beauty, and courage, to climb to the highest position a woman could achieve in Restoration England-that of favorite mistress of the Merry Monarch, Charles II. From whores and highwaymen to courtiers and noblemen, from events such as the Great Plague and the Fire of London to the intimate passions of ordinary-and extraordinary-men and women, Amber experiences it all. But throughout her trials and escapades, she remains, in her heart, true to the one man she really loves, the one man she can never have.”

  5. Walt ve Roy Disney kardesler, The Walt Disney Company'i 16 Ekim 1923 tarihinde kurdular.




  6. Ingiliz aktris Angela Lansbury’nin dogum gunu (16 Ekim 1925)






  7. Alman romanci, sair, oyun yazari, illustrator, grafik sanatcisi ve heykeltiras Gunter Grass’in dogum yil donumu (16 Ekim 1927)



    Iste hikayemiz boyle dostlarim
    Su parasiz yapilan alisveris
    Iste borc kartimiz, cakiıverin imzayi
    Yorgan daima kısa gelirmis
    Bu uc, cu uca ulasamazmis
    Diyebilir misiniz amma da is
    Aramak onu ufuklarin ardinda
    Arada dusmus yapraklari tekmelemek
    Ovmak bir ciplak ayagi
    Butun yurekleri kiraya vermek
    Ya da bir aynali odada
    Bir otomobilde
    Kaporta aya dogru dikilmis
    Masumluk, duruversin istedigi yerde
    Nerede baslatirsa baslatsin cumbusunu
    Sesler tiz perdeden kadincil ve sonsuz
    Bir baskalik belirir her seferinde
    Giselerin onunde, henuz acilmamis
    Kenetlenmis eller durmadan citirdar
    Kuyrukta sungusu dusmus bir adam
    Bir zayif yasli bayan
    Ve sinemadaki film
    Bir buyuk aski ilan eder neonlu isiklar
    Carsaf gibi reklamlarda
    Senaristin de garantisi var.


    “Bir resim albumundeki anlati zenginligi, bu dunya yuzunde baska nerede vardir? Hamarat bir amator fotografci kimligiyle bizi her pazar yukardan asagi, yani boylarimizi alabildigine kisaltip, isik durumunu biraz iyi, biraz kotu ayarlayarak resimlerimizi ceken ve kendi albumune yapistiran Aziz Tanri, dilerim elimden tutsun." Teneke Trampet



    “Cosa mai a questo mondo, quale romanzo avrebbe l’epica vastità di un album fotografico? L’unica possibilità di flirtare con la nostra tristezza ci si offriva per il tramite delle foto, poiché su quelle istantanee realizzate in serie trovavamo noi stessi, se non palpabili, almeno, cosa più importante, passivi e neutralizzati.”

  8. Romanya dogumlu Israilli sair Dan Pagis’in dogum yil donumu (16 Ekim 1930)

    Yok yok: kesinlikle
    insandilar: uniformalar, cizmeler.
    Nasil aciklasam? Imgede
    Yaratilmislardi.
    Ben bir golgeydim.
    Farkli bir yaratici isiydim.
    Oyle ki, merhametinden, bende olecek bir parça bile birakmadi.
    Boylece O’na dogru kostum, hafif mi hafif bir gul, mavi
    Affederek – Hatta ozur dileyen bile oldum-
    Her seye kadir olan dumana uflendim
    imgesiz ve benzersiz.



    No no: they definitely were
    human beings: uniforms, boots.
    How to explain? They were created
    in the image.
    I was a shade.
    A different creator made me.
    And he in his mercy left nothing of me that would die.
    And I fled to him, rose weightless, blue,
    forgiving – I would even say: apologizing –
    smoke to omnipotent smoke
    without image or likeness.

Sayfa 474/7020 İlkİlk ... 3744244644724734744754764845245749741474 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •