-
Bir ara Musluman olmayi dusunen Ingiliz sair ve yazar, Wilfrid Scawen Blunt’in dogum yildonumu ( 17 Agustos 1840 )

“ Esas nokta su ki, Ingiltere, Asya’daki iyi seyleri yok etmeyi degil, gelistirmeyi kabullendigine dair itimadi telkin etmelidir. Ne Islam’i yok edebilir ne de onunla olan bagini koparabilir. Bu yuzden, Tanri askina, birakin Islam’i ele alsin ve fazilet yolunda iyice yureklendirsin. Cunku tek kiymetli ve tek akillica yol bu. Hatta diyebilirim ki tum Hacli seferleri cagindan daha kiymetli ve daha akillica bir yoldur. "

“ The main point is, that England should fulfil the trust she has accepted of developing, not destroying, the existing elements of good in Asia. She cannot destroy Islam, nor dissolve her own connection with her. Therefore, in God's name, let her take Islam by the hand and encourage her boldly in the path of virtue. This is the only worthy course, and the only wise one, wiser and worthier, I venture to assert, than a whole century of crusade. ”
-
Alman besteci Richard Wagner’in librettosunu yazip besteledigi Nibelungen Yuzugu (Der Ring des Nibelungen) opera derlemesinin son bolumu Tanrilarin Safagi ( Götterdämmerung - Twilight of the Gods - Il Crepuscolo degli Dèi ) operasi ilk kez 17 Agustos 1876’da Bavyera, Beyrauth Festspiele Salonu’nda sahnelendi.
-
Kont Vronsky'nin bebegini dusurme tehlikesiyle karsi karsiya kalan Anna Karenina,17 Agustos 1878’de kocasi Alexei Karenin'e " Oluyorum, gelin, yalvaririm...Beni affederseniz daha kolay olurum, " yazili bir telgraf gonderdi. Karenin, gece treniyle St. Petersburg'a donmek icin bazi ayarlamalar yapti. ( St. Petersburg, Rusya - Anna Karenina filmi )
-
Metro-Goldwyn-Mayer'in kurucu ortaklarindan, sinema yapimcisi Samuel Goldwy'in dogum yildonumu ( 17 Agustos 1879 )

-
Amerikali sinema ve tiyatro aktristi Mary Jane ' Mae ' West'in dogum yildonumu ( 17 Agustos 1893 )

" Bir yildiz olmak icin elbiselerini cikarmak zorunda oldugunu dusunenlere tavsiyem su : Vucudunuz bir kez goruldu mu, illuzyon yaratmak icin geriye ne kalir ki ? Birakin elbiselerinizin altindakileri onlar dusunsun. "
-
Italyan - Amerikali fotografci, model, aktris ve devrimci politik aktivist ( Assunta Adelaide Luigia Saltarini Modotti ) Tina Modotti’nin dogum yildonumun ( 17 Agustos 1896 )

“ Ben sanat sorununu cozemeden yasamin sorunu cozemem. / Non posso risolvere il problema della mia vita perdendomi nel problema dell’arte. / I cannot solve the problem of life by losing myself in the problem of art / No puedo resolver el problema de la vida perdiéndome en el problema del arte.. ”



-
Akademi Onur Odulu sahibi Irlanda asilli Amerikali aktris ve sarkici ( Maureen FitzSimons ) Maureen O'Hara'nin dogum yildonumu ( 17 Agustos 1920 )
-
Fransiz sair, roman yazari ve elestirmen Robert Sabatier'in dogum yildonumu ( 17 Agustos 1923 )

" Gozkamastiriciydi sokagim.
Yillar akip gecti. Bir hayli sey ogrendim, baska isiklar gordum; bitkilere oldugu kadar insanlara da gerekli aydinligin goklere, guneslere ve denizlere gore degisen essiz renklerini bir bir saydim. Ama hicbir sey, ne doga, ne de kitaplar, sokagim’daki gunesin o amansiz, o degismez beyazligi kadar yer etmedi anilarimda.
Suphesiz, bu goz kamasmasi sadece ozneldi ya da sadece bellegin gecirdigi baskalasimlarda vardi ve gercekliginden emin olamazdim bunun. Ama hayatin esenligiydi gunesten yansiyan bu esenlik. On yasimdaydim ve ilk defa duyumsuyordum hayati bir ilk yarayla duyuruyordu kendini; insanlar arasina karistiVe bir yavru kedi degil de kucucur insan oldugum icin kurumus bir damla gozyasikaldi yanagimda.
Evet, gunesin beyaza boyadigi kulrengi binalariyla, aralarindan yesil otlarin bittigi sokak taslariyla, kendi yalnizligini kusatan sinirlariyla sokagim, yasadigim her ani hicbir zaman unutamayacagim kadar goz kamastiriciydi. Sanki ben degil de, bembeyaz bir isik icine gomulen kendi kaybolmus cocuklugum soz konusuymus gibi, ilk acilarin karsisinda gozlerini kirpistirarak butu safligiyla duran ve kalbi bambaska carpan bu urpermis cocugu tekrar goruyorum. O zamanlar dunya yine de sevinclerle doluydu. " Isvicre Kibritleri

" Eblouissante était ma rue.
Des années se sont écoulées. J'ai un peu appris, beaucoup voyagé, connu d'autres lumières, c'est-à-dire, selon les ciels, les soleils et les mers, dénombré les gammes incomparables de la clarté nécessaire à l'homme comme à la plante. Mais rien, ni la nature ni les livres, ne m'a laissé dans le souvenir cette sensation de blancheur forte, implacable, immuable du soleil de ma rue.
Sans doute cet éblouissement n'était-il qu'intérieur, ou n'existe-t-il que dans les métamorphoses de la mémoire, ne puis-je être sûr. Mais cette salutation solaire était celle de la vie. J'avais dix ans et pour la première fois, je ressentais la vie : elle s'annonçait avec une première blessure; du végétal je passai à l'animal, à la bête séparée de la bête ; et parce que j'étais un petit des hommes et non un jeune chat, une larme finissait de sécher sur ma joue.
Oui, éblouissante , avec ses immeubles gris que le soleil peignait en blanc, ses pavés nacrés sertissant l'herbe verte, ses bornes qui préservaient sa solitude. Eblouissante au point de fixer les instants sur le négatif de la mémoire. A jamais. Et je revois cet enfant frémissant et pur en face des premières tragédies, avec un tremblement de paupières, un battement particulier du cœur, non comme s'il était moi-même, mais comme s'il s'agissait de mon propre enfant, dissous jadis dans trop de lumière blanche. Le monde alors était pourtant joyeux. "
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri