-
The Godfather filminde Don Corleone'nin vaftiz oglu Johnny Fontane karakterine hayat veren Italyan asilli Amerikali sarkici ve aktor ( Jasper Cini ) Al Martino'nun dogum yildonumu ( 7 Ekim 1927 )



https://www.youtube.com/watch?v=QpgYHyc34XU
-
Fransiz ressam Paul Sérusier'nin olum yildonumu ( 7 Ekim 1927 )
Le Pouldu in Pont ( The flowered barrier, 1889 )

Enfants a la barque ( Boys on a Riverbank, 1906 )
-
Iranli modern sair ve ressam Sohrab Sepehri’nin dogum yildonumu ( 7 Ekim 1928 )


Suyu bulandirmayalim
asagilarda bir guvercin su iciyor
ya da hos uzak bir kosede bir sigircik kanat yikiyor
ya da koyde bir testi doluyor
suyu bulandirmayalim
belki bu akan su gidiyor ayagina bir kavagin
yikasin diye bir kalbin kederin
belki bir dervisin eli
kurumus ekmegini suya banmistir
guzel bir kadin su kenarina gelmistir
suyu bulandirmayalim
guzel yuz ikiye katlanmis!
ne icimli bir su
ne kadar duru akiyor!
yukari insani ne keyifler suruyor
ineklerinin sutu hep bol olsun, cesmeleri kaynasin hep!
gormedim koylerini
cardaklari altinda kuskusuz tanrinin ayak izleri var
orada mehtap kelami boyunca aydinlatiyor
yukari koyde kuskusuz orme duvarlar kisadir
insanlari sakayik hangi cicektir biliyor
kuskusuz mavi mavidir orada
koyluler biliyor hangi gonca aciyor
nasil bir koy olmalidir
bag yollari hep musiki ile dolu olsun
su basindaki o insanlar anliyorlar suyu
bulandirmiyorlar onu biz de
suyu bulandirmayalim.
-
Ingiliz ressam Charles Ricketts’in olum yildonumu ( 7 Ekim 1931 )
Frontispiece to ‘The Dial’, 1886

Don Juan, c.1911
-
Amerikali yazar, sair ve aktivist ( Everett Leroi Jones ) Amiri Baraka’nin dogum yildonumu ( 7 Ekim 1934 )
Kostum giymis
Belsoguklugu degildi
Siyahlari katleden
Beyaz carsaf hastaliklari
Insanligin cogu hosnut oldukca
Akil ve akil sagligi terorize oldu
Onlar diyor ki (kim diyor?)
Kime soyluyorlar
Paralarinikim oduyor
Yalanlari kim soyluyor
Kim tebdili
Kimin koleleri var
Starbucks’tan dolarlari kim topluyor
Ciftliklerin yagini kim cikartiyor
Kim kuruttu Kizilderililerin soyunu
Siyah ulusunu kim telef etmeye calisti
Kim yasiyor Wall Street’te
O tasaklarini kesen
Anana tecavuz eden
Babani linc eden ilk ciftlik
Zift kimde, tuyleri kim aldi
Kibrit kimde, kim atese verdi
Kim oldurdu kim kiraladi
Kim Tanri oldugunu soyledi
Kim Seytan hala
Kim en buyuk
Kim en iyi
Kim benziyor Isa’ya
Her seyi kim yaratti
En akilli kim
En buyuk kim
En zengin kim
Kim senin cirkin kendisinin en yakiisikli oldugunu soyleyen
Sanati kim tanimiyor
Bilimi kim tanimliyor…

It wasn't
The gonorrhea in costume
The white sheet diseases
That have murdered black people
Terrorized reason and sanity
Most of humanity, as they pleases
They say (who say?)
Who do the saying
Who is them paying
Who tell the lies
Who in disguise
Who had the slaves
Who got the bux out the Bucks
Who got fat from plantations
Who genocided Indians
Tried to waste the Black nation
Who live on Wall Street
The first plantation
Who cut your nuts off
Who rape your ma
Who lynched your pa
Who got the tar, who got the feathers
Who had the match, who set the fires
Who killed and hired
Who say they God & still be the Devil
Who the biggest only
Who the most goodest
Who do Jesus resemble
Who created everything
Who the smartest
Who the greatest
Who the richest
Who say you ugly and they the goodlookingest
Who define art
Who define science…
-
Hollandali ressam Isaac Lazarus Israëls'in olum yildonumu ( 7 Ekim 1934 )
Donkey Riding on the Beach, 1898 – 1900

In the Bois de Boulogne near Paris, c. 1906
-
Avustralyali roman, oyun ve kurgu disi yazari Thomas Michael Keneally'nin dogum gunu ( 7 Ekim 1935 )


" Polonya'nin en soguk sonbaharinda, uzerinde pahali paltosu ve paltosunun altindaki cift dugmeli smokiniyle; yakasinda siyah uzerine altin bir Hakenkreuz bulunan uzun boylu genc bir adam, Krakow'un eski merkezinin kenarinda bulunan Straszewskiego Sokagi'ndaki son moda bir apartmandan cikti ve bu karanlik dunyaya ragmen parildayan Adler marka devasa bir limuzininin acik kapisinin yaninda, agzindan buharlar cikararak onu bekleyen soforunu gordu.
Sofor, ' Kaldirima dikkat edin, Herr Schindler, ' dedi.
' Dul bir kadinin kalbi gibi buz tutmus. '
Bu uzun boylu genc adam, yasaminin son gunlerine kadar cift dugmeli takimlar giyecek, bir muhendis sayildigi icin buyuk ve bas dondurucu araclar ilgisini her zaman cezbedecek, bir Alman olmasina ragmen, hatta orta olcekte nufuzlu bir Alman olmasina ragmen, Polonyali bir soforun hic cekinmeden uyduruk fakat dostane sakalar yapabilecegi bir adam olarak kalacakti. "

" In Poland's deepest autumn, a tall young man in an expensive overcoat, double-breasted dinner jacket beneath it and - in the lapel of the dinner jacket - a large ornamental gold-on-black enamel Hakenkreuz (swastika) emerged from a fashionable apartment building in Straszewskiego Street, on the edge of the ancient center of Cracow, and saw his chauffeur waiting with fuming breath by the open door of an enormous and, even in this blackened world, lustrous Adler limousine.
' Watch the pavement, Herr Schindler, ' said the chauffeur.
' It's as icy as a widow's heart. '
In observing this small winter scene, we are on safe ground. The tall young man would to the end of his days wear double-breasted suits, would - being something of an engineer - always be gratified by large dazzling vehicles, would - though a German and at this point in history a German of some influence - always be the sort of man with whom a Polish chauffeur could safely crack a lame, comradely joke. "
-
Amerikali roman yazari Anita Hale Shreve'in dogum yildonumu ( 7 Ekim 1946 )

" Bir gece, Sexton ve Honora banyolarini yapip yemeklerini yedikten sonra sahilde yuruyuse ciktilar. Gunes neredeyse batmak uzereydi, denizin uzerine gul rengi bir kirmizilik cokmus, evlerin isiklari yavas yavas yanmaya baslamisti. Kiyiya carpip kirilan dalgalar pembe renkte goruluyordu. Honora acik mavi renkte bir cam parcasi buldu, cami eline alarak puruzsuz kenarlarini parmaklariyla temizledi. Puslu bir camdi, sanki bir bulut kumesi bu kucucuk parcanin icine hapsolmustu... " Kiyidaki Cam Kiriklari

" One evening, after Sexton and Honora have bathed and eaten, they go for a walk along the beach. The sun, just about to set, lights up the cottages and the water with a rosy hue. The surf at the waterline is pink. Honora stops and bends to pick up a piece of pale blue glass. She rubs her fingers along the edges, which are smooth. The glass is cloudy, as though a fog were trapped within the weathered shard... "
" Zihnimde bir duvardaki yerinden oynayan ufak bir tas canlaniyor, dusene kadar ileri dogru ittirilen bir tas. Diger taslar hareket edip boslugu ne kadar doldursa da geriye kalan delikten anilar su gibi sizmaya basliyor... " Kardaki Isik

" I see a small stone dislodged in a wall, one stone shoved forward until it falls. The other stones shift and settle and try to fill in the space, but still there is a hole through which water, in the form of memory, begins to seep... "
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri