Sanat Mozaik

[Terraluna]

Isvecli sair Gunnar Ekelof’un olum yildonumu (16 Mart 1968)



Bir dunyadir her insan
Onlara hukmeden kralin zatina karsi yurutulen
kasvetli bir isyandaki
kor yaratiklarla donanmis bir dunyadir her insan.
Her bir ruhta binlerce ruh hapsolmus,
her bir dunyada binlerce dunya gizli
ve bu kor, bu alttaki dunyalar
gercek ve canlidirlar, tamamlanmamis olsalar bile
benim gercek oldugum kadar gercektirler. Ve biz
icimizdeki binlerce olasiligin krallari ve kontlari
tebaaya mensubuz gene de, hapsedilmis ruhlariz
daha buyuk bir yaratikta, ki O’nun benligiyle varligi
ustamizi anladigimiz kadar az anliyor ustasini.
Onların olumunden ve sevdasindan
oturudur bizim duygularimizin bir renk tonu almasi.
Gecer gibi bir buyuk vapur
otede, ufkun altinda, durur orada
aksam isiltisi gibi. – Ve orada oldugunu
sahilde bize bir dalga ulasmadan once bilmiyoruz daha,
once bir dalga, sonra bir tane daha ve niceleri daha
carpar ve cagildar her sey yeniden
ayni olana dek. – Gene de farklidir her sey.
Insanlar gitti, bazi olasiliklar serbest kaldi
dediginde bize bir sey,
iste boyle kavrar garip bir huzurluk biz golgeleri.



Everyone is a world, peopled
by blind beings in dark commotion
against the self the king who rules them.
In every soul thousands of souls are trapped,
in every world thousands of worlds are hidden
and these blind, these underworlds
are real and living, though incomplete,
as true as I am real. And we kings
and princes of the thousand possibilities in us
are ourselves servants, trapped
in some greater creature, whose self and being
we grasp as little as our own superior
his superior. Our own feelings have taken
the color of their love and death.
As when a mighty steamship passes
far out, under the horizon, lying
in the evening glitter- - And we don’t know about it
until the swell reaches us on the shore,
first one, then another, and then many
which strike and boom until everything has become
as before. – Yet everything is different.
So we shades are troubled by a strange unease
When something tells us that others have gone ahead,
That some of the possibilities have been released.

[Terraluna]

Illinois’li rock grubu REO Speedwagon, 7 studyo albumu You Can Tune a Piano, but You Can't Tuna Fish’i 16 Mart 1978’de Epic Records etiketiyle piyasaya surdu.

[Terraluna]

James Bridges’in yonettigi, Jane Fonda, Jack Lemmon ve Michael Douglas’in rol aldigi Dunyanin Kaderi (The China Syndrome) 16 Mart 1979’da vizyona girdi.

[Terraluna]

Irlandali rock grubu U2 5.studyo albumuThe Joshua Tree’den With or Without You sarkisini, 16 Mart 1987’de Island Records etiketiyle yayinladi.

[Terraluna]

“Ama ask, bir cenin gibi bedenin karanliklarinda aciyla donup durmaktan kurtuldugu, nefes ve dudak araciligiyla kendini zikir ve itiraf edebildigi zaman gercek askti. Bu duygu cok israrci olursa, bir an gelir ilmek ilmek dokunmus tirtil yuvasini deler, yukseklerden en derinlere dogru yuvarlanir ve urkmus yurege var gucuyle carpardi. / Ma l'amore diventa reale nel momento in cui smette di essere un embrione che fluttua nelle profondità del corpo, e osa anche ardere e riconoscersi attraverso le labbra e il respiro. Per quanto ostinatamente si possa nascondere un simile sentimento, c'è sempre un momento in cui sfonda improvvisamente la trama confusa per poi precipitare da altezze inusitate negli abissi più profondi e presentarsi con un raddoppiato impeto al cuore sussultante.” Stefan Zweig, Gecmise Yolculuk / Il viaggio nel passato / Journey into the Past

[Terraluna]

“Gercek ask kavga ederken bile destekleyici olmaktir. Gercek ask dogrular canini yakarken dahi durust olmaktir. Gercek ask butun mutsuz anlarda, sonsuz gibi gorunen zamanlarda yan yana olmaktir." Aimee Carter, Sah




“Real love is support, even when you're fighting. Real love in honesty, even when the truth hurts like hell. Real love is being there through every miserable minute and every indefinite minute.”

[Terraluna]

Fransiz yazar Francois de La Rochefoucauld'nun olum yildonumu (17 Mart 1680)

"Becerikli bir adam cikarlarinin derecesini olcerek bunlarin herbirini onem sirasina gore izlemelidir. Acgozlulugumuz cok kere bu sirayi bozar ve bizi, o kadar cok seye birden saldirtir ki, en onemsizlerini fazla arzulamak yuzunden, en degerlileri elden kacar."�



"A clever man ought to so regulate his interests that each will fall in due order. Our greediness so often troubles us, making us run after so many things at the same time, that while we too eagerly look after the least we miss the greatest."�




"Yeni tanisikliklari sevmemizin nedeni eskilerden bikmamiz yahut yenilikler yapma arzumuz degildir; bundan ziyade, bizi iyi taniyan kimselerce yeterince takdir gormememiz ve yeni tanistigimız kisilerin bizi daha cok sevmesini ummamizdir."�



"Artik birbirini sevmediklerini anladiklari zaman, vaktiyle birbirini sevmis olmaktan utanmayan kimse yoktur."�




"Eger yarattigi etkilerin geneli itibariyle ask hakkinda hukum verirsek, arkadasliktan ziyade nefret duygusuna benzedigini goruruz."�

[Terraluna]

Hollandali ressam Vincent van Gogh'un resimleri 17 Mart 1901'de Paris'teki Bernheim-Jeune galerisinde sergilenmeye basladi.



Van Gogh, on bir yil once (1890), Paris'in disindaki Auvers-sur-Oise'de yasarken, yaptigi isin, en cilgin hayallerinin otesinde alkis kazanacak sekilde tasarladigina dair hicbir fikre sahip olmaksizin intihar etmisti.