Sayfa 124/213 İlkİlk ... 2474114122123124125126134174 ... SonSon
Arama sonucu : 1700 madde; 985 - 992 arası.

Konu: Dowes

  1. 1. "FX piyasası" diye yeri yurdu belli olan sabit bir şey yok. Döviz işlemi geçen her şeyin genel adı FX zaten. Pek çok açık ve kapalı platformda işlem geçebilir. "Bir yerler kapalı, kalan yerler de şunlar" denemez yani. Ne kadar farklı yer varsa hepsinin genel toplam adı FX. (Dikkat; forex demiyorum. Çok ayrı şeyler değil ama nüansı var)

    2. "Saldırı" oldukça popülist bir terim. Birileri ellerinde, kendi sahip oldukları TL ile, 1 kg elma alsa bu bir suç olabilir mi? Hayır. 1 kilo altın alsa suç mu? Yok değil. Öyleyse, dolar veya euro aldıklarında neden suç olsun? O TL'yi elde etmek için eskiden TR'ye verdikleri dövizlerini geri alıyorlar sadece. Bunu engellemek isteyen varsa da; Kuzey Kore ve İran örnekleri açık. Her zaman "kapalı" ekonomiye geçebiliriz. Birkaç "ufak" yan etkisine katlanmak şartıyla elbette. Mesela bir daha döviz borçlanmayacağız.

    3. Birinci cevapla aynı durum. Dünyada döviz işlemleri pek çok yerde işlem görür. Kotasyona kapatmak diye bir şey yok. Öyle herkesin gözü önünde tabelalı bir yer yok. A bankası ile B bankası kendi aralarında döviz alıp satacaklar diyelim. Dünya üzerinde buna engel olabilecek kimse yok. FED dahil - Haberiniz bile olmaz. TR'nin elinde tek bir yetki var. Türk Lirası'nın serbest dolaşımı. Siz Türk Bankalarına "bundan sonra yabancı bankaların size yolladıkları TL transfer emirlerini uygulamayacaksınız" diyebilirsiniz. 2. cevaptaki sonuçlara katlanarak.

    4. Bu işin büyüğü küçüğü yok. Herhangi bir döviz çiftinde işlem yapıyorsanız; satın aldığınız döviz hesabınıza ilgili valörde gelir. Sattığınız dövizi de ilgili valörde teslim etmek zorundasınız. Bu işlemin kaldıraçlı olması bunu değiştirmez. Kaldıraç, bir yerlerden borç almak demektir. Sattığınız dövizi borçla elde etmiş olabilirsiniz; yine ilgili valörde ödemek zorundasınız. Üç no'lu maddede yazdığım gibi birileri sizin TL satmanıza engel olmak için "TL transferleri durdurduk" derse; "Biz zaten Kuzey Kore benzeri ülkelerle çalışmayı düşünmüyoruz" diyip Türkiye masasını hemen kapatabilirler. Çok büyük dert de etmezler. Türkiye'nin "büyük bir ihracat pazarı" olması ve sürekli ithalat yapması dışında elinde hiçbir kozu yok.
    Forum kuralları 'nı okudunuz mu?

    1. Siyaset, din ve futbol konularında fanatizm,
    2. İdeolojik tartışma ve kavgalar,
    3. Sonuna YTD yapıştırıp fiyat tahmini veya hedefi göstermek,
    4. Hisse başlıklarında hisse harici konular yazmak
    5. Silinecek bu tarz yazıları alıntılamak / cevaplamak...

    Kurallara AYKIRIDIR.


  2. Yukarıda yazilanları yapabilmek için idarecilerimizin devreleri mi yoksa gemileri mi yakması gerekiyor karar veremedim.

  3. Seçime Giderken Türkiye Ekonomisi (Mayıs 2018)


    AÜ SBF Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Korkut Boratav, Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan, Hazine Müsteşarlığı Kamu Finansmanı Eski Genel Müdürü Hakan Özyıldız ve İTD Editörü Prof. Dr. Ömer Faruk Çolak

    http://www.iktisatvetoplum.com/wp-co...arlak-Masa.pdf
    İspanyolca geleceğin dili, sen geleceğin insanı ! ispanyolca

  4.  Alıntı Originally Posted by JonDowes Yazıyı Oku
    1. "FX piyasası" diye yeri yurdu belli olan sabit bir şey yok. Döviz işlemi geçen her şeyin genel adı FX zaten. Pek çok açık ve kapalı platformda işlem geçebilir. "Bir yerler kapalı, kalan yerler de şunlar" denemez yani. Ne kadar farklı yer varsa hepsinin genel toplam adı FX. (Dikkat; forex demiyorum. Çok ayrı şeyler değil ama nüansı var)

    2. "Saldırı" oldukça popülist bir terim. Birileri ellerinde, kendi sahip oldukları TL ile, 1 kg elma alsa bu bir suç olabilir mi? Hayır. 1 kilo altın alsa suç mu? Yok değil. Öyleyse, dolar veya euro aldıklarında neden suç olsun? O TL'yi elde etmek için eskiden TR'ye verdikleri dövizlerini geri alıyorlar sadece. Bunu engellemek isteyen varsa da; Kuzey Kore ve İran örnekleri açık. Her zaman "kapalı" ekonomiye geçebiliriz. Birkaç "ufak" yan etkisine katlanmak şartıyla elbette. Mesela bir daha döviz borçlanmayacağız.

    3. Birinci cevapla aynı durum. Dünyada döviz işlemleri pek çok yerde işlem görür. Kotasyona kapatmak diye bir şey yok. Öyle herkesin gözü önünde tabelalı bir yer yok. A bankası ile B bankası kendi aralarında döviz alıp satacaklar diyelim. Dünya üzerinde buna engel olabilecek kimse yok. FED dahil - Haberiniz bile olmaz. TR'nin elinde tek bir yetki var. Türk Lirası'nın serbest dolaşımı. Siz Türk Bankalarına "bundan sonra yabancı bankaların size yolladıkları TL transfer emirlerini uygulamayacaksınız" diyebilirsiniz. 2. cevaptaki sonuçlara katlanarak.

    4. Bu işin büyüğü küçüğü yok. Herhangi bir döviz çiftinde işlem yapıyorsanız; satın aldığınız döviz hesabınıza ilgili valörde gelir. Sattığınız dövizi de ilgili valörde teslim etmek zorundasınız. Bu işlemin kaldıraçlı olması bunu değiştirmez. Kaldıraç, bir yerlerden borç almak demektir. Sattığınız dövizi borçla elde etmiş olabilirsiniz; yine ilgili valörde ödemek zorundasınız. Üç no'lu maddede yazdığım gibi birileri sizin TL satmanıza engel olmak için "TL transferleri durdurduk" derse; "Biz zaten Kuzey Kore benzeri ülkelerle çalışmayı düşünmüyoruz" diyip Türkiye masasını hemen kapatabilirler. Çok büyük dert de etmezler. Türkiye'nin "büyük bir ihracat pazarı" olması ve sürekli ithalat yapması dışında elinde hiçbir kozu yok.
    Elleriniz dert gormesin ustad...
    cevapladiginiz her kelime benim icin cok degerliydi..

    Peki hocam, Turkiyedeki piyasalarin kapali oldugu gecenin bu saatlerinde TL %2-3 deger kaybediyor.

    Bu islemler bu saatlerde hangi piyasalarda gerceklesiyor ve bu islemlerde fiziki TL kullaniliyormu ?

    Bu kaldiracli fx islemleri kafami hala mesgul etmeye devam ediyor. Cunku bildigim kadari ile dolar yada euro hesabin varsa kotasyonlarda var olan istedigin ulkenin para birimini 1/100 kaldiracla alip satabiliyorsunuz.

    Bu durumda her hangi bir ulkenin para birimi hedef secildiginde finansal manupulasyona ugrama ihtimali vardir. Yoksa yaniliyormuyum ?

    Saygilar..

  5. #989
    FX kara para aklama da çok iyi kullanılıyor diye biliyorum

    fx ten direk offshore hesaplara para aktarılabiliyor diye biliyorum.

    o işinde baya komisyon tutarı varmış.

    banka olmadığı için iz sürmesidebaya zor gibi.

  6.  Alıntı Originally Posted by abartin Yazıyı Oku
    Elleriniz dert gormesin ustad...
    cevapladiginiz her kelime benim icin cok degerliydi..

    Peki hocam, Turkiyedeki piyasalarin kapali oldugu gecenin bu saatlerinde TL %2-3 deger kaybediyor.

    Bu islemler bu saatlerde hangi piyasalarda gerceklesiyor ve bu islemlerde fiziki TL kullaniliyormu ?

    Bu kaldiracli fx islemleri kafami hala mesgul etmeye devam ediyor. Cunku bildigim kadari ile dolar yada euro hesabin varsa kotasyonlarda var olan istedigin ulkenin para birimini 1/100 kaldiracla alip satabiliyorsunuz.

    Bu durumda her hangi bir ulkenin para birimi hedef secildiginde finansal manupulasyona ugrama ihtimali vardir. Yoksa yaniliyormuyum ?

    Saygilar..
    merhaba,

    Türkiye'de piyasanın kapalı olması demek Türk bankacıları evlerine gitmişler anlamında kullanılıyor. Bir borsa gibi gerçek anlamda kapanan herhangi bir şey yok. Bütün büyük FX platformları (Reuters FX, Bloomberg vb) 24 saat açık. Sadece yerli bankalar gece hazineye nöbetçi dealer bırakmamışlarsa işlem yapmıyorlar hepsi o. Türk bankaları zaten büyük FX pozisyonu taşımıyor. Bu nedenle gece veya gündüzün çok büyük farkı yok. Ancak şunu diyebiliriz; bütün büyük yabancı bankaların ağır topları Londra'dan işlem yaptığı için; Londralıların da "uyuduğu" saatlerde gerçekleşen işlemler sığ bir piyasada oluyor. Bu da 5-10 milyon dolarla büyük kaymaları beraberinde getirebiliyor. Şu anda TL'nin arkasında duran, destek olan bir Allah'ın kulu yok. Her TL satanın kazandığı bir piyasada 5 kuruş da kayar, 10 kuruş da.

    FX dediğiniz anda "Fiziki TL" kavramını unutun. Hiçbir yerli veya yabancı banka gidip banknot destelerini toparlayıp FX işlemi yapmaz ki? Fiziki para kavramı oldukça yanlış algılanıyor. Bankaların hazine işlemlerinin %99,9999 'u kaydi para ile yapılır. Şimdi bunu deyince "hayali, ortada olmayan para" zannedenler oluyor; alakası yok. Fiziki para: banknot demektir ve sadece ekonominin gündelik elden alışverişleri için kullanılır. Bunun büyük kısmını bireyler, az bir kısmını şirketler cepte tutar. Banknot tanımı gereği "faiz kazanmayan para" demektir. Kim kağıt parçasının "fiziki'liğini" dokunup hissetmek istiyorsa, eline aldığı banknot kadar paranın faizinden feragat eder. Genel olarak ekonomideki tüm paranın %5-10 civarı kısmı banknottur. Kalan %90 para ise "kaydi"dir. Yani banka parasıdır. Yani bir yerlerde faizlendiriliyordur. Kaydi paranın tamamı, paranın yaratıcısı ve tek gerçek sahibi olan Merkez Bankası'nın ekranında bir iz'dir. MB ekranında kaydi para ekranlar arası el değiştirir, ve faizlendirilir. Bankalar sadece bu kaydi para ile iş yapar*. ATM'de veya internet bankacılığı ekranında görüp "benim param" dediğiniz tutar; Merkez Bankasının ekranında, o bankaya ait sayfanın altındaki 1 satırdan ibarettir. Siz ATM'den para çekerseniz; o para biraz azalır, cebinize banknot olarak girer. *(2001 krizinde yoldan tek tek dolar banknotları toparlayıp gidip Tahtakale'de satan bankalarımız da oldu elbette; o tip durumları istisna sayıyorum)

    Kaldıraç kavramı da oldukça yanlış algılanıyor. Kaldıraç; "sahibi başkası olan parayı borç alarak işlem yapmak" demektir. Zannediliyor ki uzayda dev bir gezegen var: dünyanın tüm bankaları hatta merkez bankaları bile oradan borç alıp "kaldıraçla işlem yapıyor". Klasik deyişle: "Böyle bir şey olabilir mi ya?" Kaldıraç sadece bireysel forex kullanıcılarının, forex şirketinden ödünç almış gibi yaparak sahip olmadıkları paraları kaybetmelerini sağlayan bir yöntem. Elinizdeki para tutarını milyon cinsine çekip, "ben buna kaldıraç uygulayacağım" derseniz; hiçbir aracı kurumun tek size 100x kaldıraç yapacak milyarlarca dolarlık sermayesi yok. Yani; öyle bir kaldıraç düzeni yok. Miktar büyüdüğünde artık onun adı "kredili işlem" olur ve gider bankadan kredi çekersiniz. Banka size o krediyi vermek isterse; borçlanıp istediğiniz para çiftine, elektriğe veya tavuk yemine pozisyon alabilirsiniz. Pozisyondan ister para kazanın ister para kaybedin; aldığınız kredi miktarı ve vadesi bellidir. Kredi kartı ekstresini veya ev kredi taksidini nasıl geri ödüyorsanız onu da geri ödemek durumundasınız. Yani işin içine forex girdi diye hiçbir şey değişmiyor.

    Para sahibi bir firma veya bir banka ise de durum aynı: borç miktarı büyüyebilir. Paranın kullanıldığı yer FX piyasası da olabilir. Ancak eninde sonunda o para geri ödenecek. Özetle: Bireyler 3-5 bin dolar parayı kaldıraçla 300 bin dolarmış gibi kullanıyor diye FX piyasası bir yöne trend yapmaz. Aslolan her zaman bankalardır, fonlardır. Türk bankaları ciddi miktarlı FX pozisyon taşımıyorlar 2002'den beri. O yüzden yabancı bankalar ve fonlar ve de doğrudan yabancı yatırım sahipleri ne yapmak istiyorsa; kur oraya gidiyor. Bu kadar hızlı ve net bir satış furyası varsa: herkes sattığı için. Forex'te ufak yatırımcılar piyasayı manipüle ettiği için değil. Ülkede çok büyük miktarlı yabancı parası var. Biz "ülkeden kaçmaları için" elimizden geleni yapıyorsak; kaçmaya başladıklarında "ama bu manipülasyon" diyemeyiz.
    Forum kuralları 'nı okudunuz mu?

    1. Siyaset, din ve futbol konularında fanatizm,
    2. İdeolojik tartışma ve kavgalar,
    3. Sonuna YTD yapıştırıp fiyat tahmini veya hedefi göstermek,
    4. Hisse başlıklarında hisse harici konular yazmak
    5. Silinecek bu tarz yazıları alıntılamak / cevaplamak...

    Kurallara AYKIRIDIR.


  7. COMMERZBANK - Emerging-Market-Research
    Ulrich Leuchtmann

    TRY:
    The collapse of the Turkish lira continues. The fact that the slide came last night, during Asian market hours, will be used as an excuse by the remaining TRY bulls (the it-hasgone-too-far optimists). Yes, TRY liquidity is not exactly great at those times of the day. However, a shortage of liquidity becomes more likely if a currency is tarnished for fundamental reasons. It then becomes less easy to find TRY buyers at every time of the day. Let us not fool ourselves: The exponential development of TRY exchange rates is the obvious symptom of a currency crisis. And that is exactly what the Turkish currency is going through. Of course the government refuses to acknowledge the facts at this point of the crisis. That is part of the usual development of such a crisis. In further acts of the drama evil foreign speculators then have to be blamed for the situation. And the final act usually consists of capital controls. I have seen these dramas evolve too many times over the past 20 years. I therefore do not find it surprising that many observers are already warning of these next actions and do not remain calm and down to earth like my colleague Tatha does in these matters.
    Forum kuralları 'nı okudunuz mu?

    1. Siyaset, din ve futbol konularında fanatizm,
    2. İdeolojik tartışma ve kavgalar,
    3. Sonuna YTD yapıştırıp fiyat tahmini veya hedefi göstermek,
    4. Hisse başlıklarında hisse harici konular yazmak
    5. Silinecek bu tarz yazıları alıntılamak / cevaplamak...

    Kurallara AYKIRIDIR.


  8.  Alıntı Originally Posted by JonDowes Yazıyı Oku
    merhaba,

    Türkiye'de piyasanın kapalı olması demek Türk bankacıları evlerine gitmişler anlamında kullanılıyor. Bir borsa gibi gerçek anlamda kapanan herhangi bir şey yok. Bütün büyük FX platformları (Reuters FX, Bloomberg vb) 24 saat açık. Sadece yerli bankalar gece hazineye nöbetçi dealer bırakmamışlarsa işlem yapmıyorlar hepsi o. Türk bankaları zaten büyük FX pozisyonu taşımıyor. Bu nedenle gece veya gündüzün çok büyük farkı yok. Ancak şunu diyebiliriz; bütün büyük yabancı bankaların ağır topları Londra'dan işlem yaptığı için; Londralıların da "uyuduğu" saatlerde gerçekleşen işlemler sığ bir piyasada oluyor. Bu da 5-10 milyon dolarla büyük kaymaları beraberinde getirebiliyor. Şu anda TL'nin arkasında duran, destek olan bir Allah'ın kulu yok. Her TL satanın kazandığı bir piyasada 5 kuruş da kayar, 10 kuruş da.

    FX dediğiniz anda "Fiziki TL" kavramını unutun. Hiçbir yerli veya yabancı banka gidip banknot destelerini toparlayıp FX işlemi yapmaz ki? Fiziki para kavramı oldukça yanlış algılanıyor. Bankaların hazine işlemlerinin %99,9999 'u kaydi para ile yapılır. Şimdi bunu deyince "hayali, ortada olmayan para" zannedenler oluyor; alakası yok. Fiziki para: banknot demektir ve sadece ekonominin gündelik elden alışverişleri için kullanılır. Bunun büyük kısmını bireyler, az bir kısmını şirketler cepte tutar. Banknot tanımı gereği "faiz kazanmayan para" demektir. Kim kağıt parçasının "fiziki'liğini" dokunup hissetmek istiyorsa, eline aldığı banknot kadar paranın faizinden feragat eder. Genel olarak ekonomideki tüm paranın %5-10 civarı kısmı banknottur. Kalan %90 para ise "kaydi"dir. Yani banka parasıdır. Yani bir yerlerde faizlendiriliyordur. Kaydi paranın tamamı, paranın yaratıcısı ve tek gerçek sahibi olan Merkez Bankası'nın ekranında bir iz'dir. MB ekranında kaydi para ekranlar arası el değiştirir, ve faizlendirilir. Bankalar sadece bu kaydi para ile iş yapar*. ATM'de veya internet bankacılığı ekranında görüp "benim param" dediğiniz tutar; Merkez Bankasının ekranında, o bankaya ait sayfanın altındaki 1 satırdan ibarettir. Siz ATM'den para çekerseniz; o para biraz azalır, cebinize banknot olarak girer. *(2001 krizinde yoldan tek tek dolar banknotları toparlayıp gidip Tahtakale'de satan bankalarımız da oldu elbette; o tip durumları istisna sayıyorum)

    Kaldıraç kavramı da oldukça yanlış algılanıyor. Kaldıraç; "sahibi başkası olan parayı borç alarak işlem yapmak" demektir. Zannediliyor ki uzayda dev bir gezegen var: dünyanın tüm bankaları hatta merkez bankaları bile oradan borç alıp "kaldıraçla işlem yapıyor". Klasik deyişle: "Böyle bir şey olabilir mi ya?" Kaldıraç sadece bireysel forex kullanıcılarının, forex şirketinden ödünç almış gibi yaparak sahip olmadıkları paraları kaybetmelerini sağlayan bir yöntem. Elinizdeki para tutarını milyon cinsine çekip, "ben buna kaldıraç uygulayacağım" derseniz; hiçbir aracı kurumun tek size 100x kaldıraç yapacak milyarlarca dolarlık sermayesi yok. Yani; öyle bir kaldıraç düzeni yok. Miktar büyüdüğünde artık onun adı "kredili işlem" olur ve gider bankadan kredi çekersiniz. Banka size o krediyi vermek isterse; borçlanıp istediğiniz para çiftine, elektriğe veya tavuk yemine pozisyon alabilirsiniz. Pozisyondan ister para kazanın ister para kaybedin; aldığınız kredi miktarı ve vadesi bellidir. Kredi kartı ekstresini veya ev kredi taksidini nasıl geri ödüyorsanız onu da geri ödemek durumundasınız. Yani işin içine forex girdi diye hiçbir şey değişmiyor.

    Para sahibi bir firma veya bir banka ise de durum aynı: borç miktarı büyüyebilir. Paranın kullanıldığı yer FX piyasası da olabilir. Ancak eninde sonunda o para geri ödenecek. Özetle: Bireyler 3-5 bin dolar parayı kaldıraçla 300 bin dolarmış gibi kullanıyor diye FX piyasası bir yöne trend yapmaz. Aslolan her zaman bankalardır, fonlardır. Türk bankaları ciddi miktarlı FX pozisyon taşımıyorlar 2002'den beri. O yüzden yabancı bankalar ve fonlar ve de doğrudan yabancı yatırım sahipleri ne yapmak istiyorsa; kur oraya gidiyor. Bu kadar hızlı ve net bir satış furyası varsa: herkes sattığı için. Forex'te ufak yatırımcılar piyasayı manipüle ettiği için değil. Ülkede çok büyük miktarlı yabancı parası var. Biz "ülkeden kaçmaları için" elimizden geleni yapıyorsak; kaçmaya başladıklarında "ama bu manipülasyon" diyemeyiz.
    Cok tesekkur ederim ustad,
    Sanki bir finans kitabini okumus kadar bilgilendik sayenizde...

    Tekrar saygilar.

Sayfa 124/213 İlkİlk ... 2474114122123124125126134174 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •